2 Ekim 1923’de işgal kuvvetleri İstanbul’u terk etmişlerdi. Ertesi günü çıkan gazeteler –“Beş senelik esirlikten sonra dün İstanbul özgürlüğüne kavuştu ve derin bir nefes aldı”– manşetleriyle çıkmışlardı. Gene o günkü gazetelerde İstanbul Müdafaa-i Hukuk Liva Heyeti Reisi Hacı Evliya Efendi imzasını taşıyan ve Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne çekilen telgrafı yayınlıyorlardı.
Telgraf şöyle idi:
“İstanbul’un gerçek kurtuluş gününde ulusumuzun göz bebeği olan ordumuz şehre girerken o muazzam orduyu zaferden zafere götüren Başkomutanımızı beraber görmek emel ve özlemindeyiz.”
4 Ekim 1923 tarihinde Atatürk bu telgrafa şu cevabı vermiştir:
“Hakkımda gösterilen içten duygulara teşekkür ederim. Özgürlüğüne kavuşan İstanbul’u ortaya çıkacak ilk fırsatta ziyaret edeceğim efendim.” (Bakınız: Niyazi Ahmet Banoğlu, “Atatürk’ün İstanbul Günleri 1899-1919 / 1927”Alfa Yayınları, 1.Basım: Mart 2012, Sf:69.)
İstanbul Valisi ve Belediye Reis Vekili Ali Haydar Bey’de 4 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na bir telgraf çekmiştir.
Telgraf şöyle idi:
“İstanbul’u beş seneden beri kâbus derecesinde baskı altında bulunduğu işgalden kurtaran Yüce Meclis’e ve onun Muhterem Reisi Gazi Paşa Hazretlerine minnet ve şükran hislerimizi ifade etmeye, İstanbul halkının tamamının karar verdiğini arz eylerim.”
1923 yılında Lozan Barış Antlaşması’nın imza edileceği günlerde, İstanbul çok sakin bir bekleme devresine girmiş bulunuyordu. İstanbul’da, Müttefik İşgal güçleri Başkumandanı Britanya Ordusu Generali Harington, Türkiye Büyük Millet Meclisi Askeri temsilcisi olarak Selahattin Adil Paşa, iki üst düzey komutan olarak Kentte bulunuyorlardı. Daha Lozan Antlaşması imzalanmadan iki komutan bir araya gelerek şehirde olay çıkmasını önlemek için ellerinden geleni yapacaklarını birbirlerine söz vermişlerdi. Lozan Antlaşması imzalanmış da olsa İngilizlerin boğazdan çekileceklerine ne Fransızlar, ne İtalyanlar ne de Türkler pek inanmıyorlardı.
Bu belirsizlikler devam ederken nihayet 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşması imzalanmış, 5 Ağustos 1923 tarihinde de İstanbul’un boşaltılması ile ilgili ilk görüşmeler başlatılmıştır. İşgal kuvvetlerinin tahliyesi ve Türk Ordusu’na teslimi hazırlıklarının başlatıldığı bu günlerde, 10 Ağustos 1923 tarihinde İsmet Paşa (İnönü) Lozan’dan İstanbul’a dönmüştür. Aynı gün İstanbul’da bulunan müttefik generalleri hemen kendisini ziyaret ederek Lozan’da kazandığı haklı başarısını kutlamışlardır.
Müttefik generaller ile Selahattin Adil Paşa arasında tahliye ve teslim işleri görüşmeleri sonuçlanmış ve bir tahliye protokolü imzalanmıştır. İngiltere, Fransa ve İtalya kıtaları tarafından işgal edilen Türk arazisinin boşaltılmasına dair imzalanan tahliye anlaşmasının maddeleri ise şöyledir:
1-Lozan’da imzalanan Barış Antlaşması’nın Büyük Millet Meclisi tarafından onaylandığı müttefik devletlerin İstanbul’daki fevkalade komiserlerine tebliğ edilir. Bundan hemen sonra müttefiklerin işgalleri altında bulunan yerlerin tahliye ve teslim işleri hemen başlatılacaktır.
2-Tahliye ve teslim işleri bu tarihten itibaren altı hafta içinde tamamen sonuçlandırılacaktır.
3-Tahliye ve teslim işleri biten yerlerin hemen teslimi Türk Hükümetine veya Türk Umumi İdarelerine (Tahliye Komisyonuna memur edilen Tevfik Bey’e) yapılacaktır.
4-Tahliye tespit edilen sıraya göre önce İstanbul’a uzak olan yerlerden başlatılacaktır.
5-Tahliyenin ilk kısmı İstanbul’da bulunan müttefiklere ait gemilerle yapılacak, ikinci kısmı için müttefik kıtalara bağlı bulunduktan hükümetlerden yeni nakliye gemileri isteyecekler ve bu gemilerin İstanbul’a gelmesi ile birlikte tahliyenin ikinci kısmı başlayacaktır.
6-Müttefikler de Lozan Antlaşması onaylanır onaylanmaz hemen kendi aralarında bir tahliye komisyonu kuracaklar ve iki komisyonun karşılıklı temasları ile tahliye işleri bir plan dâhilinde gerçekleştireceklerdir.
16 Ağustos 1923 tarihinde Tahliye ve Teslim Komisyonu Selahattin Adil Paşa’nın başkanlığında toplanmış, tahliye ve teslim işlerinin daha hızlı bir şekilde yürütülmesi için müttefik temsilcileri ile birlikte çalışılmasına karar verilmiştir. Tahliye planları bu şekilde hızla yapılırken 23 Ağustos 1923 tarihinde Lozan Antlaşması Büyük Millet Meclisi’nde onaylanmış, tahliye ve teslim işleri planlı ve hukuki bir şekilde başlayarak devam etmiştir. Müttefikler kendilerine ait eşyaların hepsini götürmek istemiyorlardı. Çünkü bu iş çok zor ve oyalayıcı olduğundan İngilizler eşyalarının büyük bir kısmını Türk Kızılay’ına satmışlardır.
25 Ağustos 1923 gününde itibaren İngilizlerin işgalleri altında bulunan Anadolu yakasını boşaltma işlemleri başlatılarak buradaki araç ve gereçler gemilere yüklenmek üzere Haydarpaşa ve Kadıköy limanına taşınmaya başlanmıştır. Yine bu tarihlerde Fransızların işgalinde bulunan Zeytinburnu, Yeşilköy ve Hadımköy civarları ile eski Donanma Cemiyeti binasının boşaltma işlemleri de başlatılarak buradaki araç ve gereçlerin Sirkeci limanına taşınmasına devam edilmiştir. Yine bu tarihte İngilizlerin işgali altında bulunan Kilyos civarı da boşaltılmıştır. 1 Eylül 1923 günü de İtalyanlar Anadolu Kavağı Kumandanlık Dairesi’ni tahliye ettikten sonra Beyoğlu yakasının da boşaltma işlemleri tamamlanmıştır.
1 Ekim 1923 tarihine gelindiğinde birçok binaların tahliye ve teslim işleri tamamlanmış durumdadır. Taşkışla’nın tesliminden sonra sancak direğine büyük bir Türk Bayrağı çekilmiş ve Tophane Kapısı’na da süngülü bir askerimiz nöbet için bırakılmıştır. Bütün bu binaların teslimi sırasında Türk ve müttefik askeri birlikleri tarafından bayrak selamlama törenleri yapılmıştır. Aynı gün İstanbul Mevki Komutanı Selahattin Adil Paşa, Galata Rıhtımına gelmiş ve burada müttefiklere ait bir askeri birlik tarafından selamlanmıştır. Arabiç isimli vapurun yemek salonunda teslim ve tesellüm matbaası imza edilerek devir teslim töreninin 4 Ekim 1923 Perşembe günü yapılmasına karar verilmiştir. Bu mazbata dört nüsha olarak düzenlenmiş olup evvela Selahattin Adil Paşa sonrada sırasıyla İngiliz General Harington, Fransız General Monpelli ve İtalyan General Charpy aşağıdaki mazbatayı imzalamışlardır:
…”Yabancı Generaller tabi oldukları hükümetleri adına Türk Hükümetinin temsilcisi Selahattin Adil Paşa’ya Türkiye’deki müttefiklerin muhafaza ve nezaretinde bulunan silah, cephane, diğer malzemeler ve harbiye depolarını teslim etmişlerdir.
Selahattin Adil Paşa, 1923 senesi Ekiminde, 24 Temmuz 1923 tarihli Tahliye Protokolü hükümleri gereğince silah, cephane, diğer harp malzemeleri ve bağlılıklarını teslim aldığını ve tabi olduğu Hükümetin adı geçen maddeler hakkında hiçbir talebi bulunmak hakkına haiz olmayacağını beyan eder.”
4 Ekim günü saat on buçuğa doğru Dolmabahçe ve civarı, İstanbul’un her köşesinden gelen halk ile dolmuş, saat on bire doğru İngiliz, Fransız ve İtalyan tören kıtaları yerlerini almışlardır. Daha sonra Türk Tören Bölüğü önünde ipekli bir sancak görülmüş ve yüz binlerce el ortalığı çınlatırcasına alkışlamaya başlamışlardır. Saat on bir buçukta İstanbul Mevki Kumandanı Selahattin Adil Paşa yanında yaveri Baki Bey ile birlikte gelmiştir. İstanbul Valisi Ali Haydar Bey ve on dört milletvekilinden oluşan Sabri Bey başkanlığındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi Heyeti protokolde yerlerini almışlardır. Yeni Türkiye Devletinin ordusunu temsil eden bu tören birliği, bugün burada dünyanın en güçlü ordularının temsilcileri ile yan yana törene katılıyorlardı. Hemen sonra üç müttefik general yaverleri ile birlikte tören alanına geldiler. Dört komutan tören birliklerini selamladılar. Askeri birliklerin teftişi sona erdikten sonra sancak müfrezeleri sıra ile müttefik generali yaverleri ile birlikte tören alanına gelerek tören birliklerini selamlamışlardır. Askeri birliklerin teftişi sona erdikten sonra sancak müfrezeleri sıra ile müttefik kıtaları tarafından selamlanmış ve Türk bayrak müfrezesi öne doğru yürümeye başlamıştır. Bu esnada halk yaşasın Türk Bayrağı diye gür bir sesle tezahürata başlamıştır. Türk Askeri Bandosu İstiklal Marşı’mızı çalmaya başladığı sırada askeri kıtalar selam dur vaziyetine geçmiş, Komutanlar Türk Bayrağı’nı selamlamışlardır. Müttefik kıtalar en önde Fransız Birliği ve Mızıkası resmigeçit maaşını çalarak selam vaziyetinde duran Türk Birliğinin önünden geçerek sıra ile vapurlarına binmişlerdir. Generaller de Selahattin Adil Paşa’ya veda ederek Arabiç vapuruna binerek ayrılmışlardır.
Generaller vapura bindikten sonra bir hoca tarafından dua okunduktan sonra yaşasın Türkiye sedaları her tarafı sarmıştır. Türk Bölüğü yine önünde bando olmak üzere İstiklal Marşımızı çalarak metin ve muzaffer adımlarla tören alanını terk etmiş, on dakika sonra halk dağılmaya başlamıştır. Kalabalığın bir kısmını teşkil eden genç kızlar duygularını gizleyemeyerek ağlıyorlardı.
Bu esnada iskelede yüzü aşkın Rum ve Ermeni kadınları siyah matem elbiseleri içinde ağlıyorlardı. Bunların içinde çocuklu olanlar da vardı, bayılanlar öpücük gönderenler ve mendil sallayanlarda… Böylece beş yıl önce Mustafa Kemal Paşa’nın 13 Kasım 1918’de İstanbul’a geldiği zaman deniz ortasında demirlemiş düşman donanmasını gördüğü zaman yaveri Cevat Abbas Gürer ‘e söylediği söz 4 Ekim 1923 günü gerçekleşmiştir: ”GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER”
Lozan Barış Antlaşması gereğince İstanbul’daki İtilaf kuvvetleri 4 Ekim 1923 günü düzenlenen bir törenle Türk Bayrağı’nı selamlayarak şehirden ayrılmış ve 6 Ekim 1923 günü Şükrü Naili Gökberk Paşamız Kolordusuyla birlikte sevinç gözyaşları arasında ve çiçek yağmuru altında İstanbul’a girmiştir. 6 Ekim günü İzmir’in kurtuluşunda olduğu gibi İstanbul’un kurtuluş gününde düzenlenecek törene Türkiye Büyük Millet Meclisi davet edilmiştir:
…”İstanbul’un hakiki kurtuluş olacak 6 Ekim 1923 Cumartesi günü, büyük ordumuz al sancaklarıyla şehrimize zafer ve istiklal getirirken, millet ve memleket haklarını elde eden milletvekillerimizin bizlerle beraber bulunmaları sevinç ve mutluluğumuzu artıracağından, muhterem vekillerimize yaptığımız bu samimi davete lütfen katılmalarını istirham ederiz. İmza: Beyoğlu Liva Heyeti Reisi Sait / İstanbul Liva Heyeti Reisi Evliya / Üsküdar Liva Heyeti Reisi Mehmet / Hâkim Rıza.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin seçtiği Heyet, 4 Ekim 1923 günü trenle yola çıkmış ve akşamüzeri İstanbul’a varmıştır. Meclis Heyeti 6 Ekim 1923 günü yapılan törenlere katılarak ertesi günü Ankara’ya dönmüşlerdir.
8 Ekim günü yapılan oturumda İstanbul’dan dönen milletvekillerinden bazıları kendilerine yeterli ilginin gösterilmediğini dile getirmişlerdir. 2’nci Dönem, 1’nci Yasama Yılı, 33. Birleşim, Gündem 4/4 Meclis’in bu ilk şiddetli tartışması Hükümeti çok zor durumda bırakmış, iktidardaki Halk Fırkası içinde muhalif bir grup oluşmasına neden olmuştur. Bu grup, Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer alıyor hissi verip, uygulanmak istenilen reform çalışmalarında bazı engeller çıkarma çabasındadır. Fethi Bey’in başkanlığındaki Hükümete karşı tenkitlerin ardı arkası kesilmeyecek, Meclis Genel Kurulunda şahsına yapılan eleştiriler yüzünden Ali Fuat Paşa (Cebesoy) orduya dönme kararı verecek, Başyaver Cevat Abbas Gürer Bey, İstanbul’dan gönderdiği telgrafta:
…”Gazi Paşa Hazretlerine:
İstanbul’da gördüğümüz fevkalade hürmete rağmen, bazı gazetelerin Heyetimizin İstanbul merasimi hakkında İstanbul Valiliğine karşı maksatlı olarak yazdıkları makalelerin, Ankara’daki mendi tesirini İstanbul’a gönderilen telgraflar vasıtasıyla haber aldık. Ankara’ya dönüşümüze kadar bu meseleye dair bir karar verilmemesini mübarek ellerinizden öperek rica eyleriz. İmza: Lazistan Mebusu Fuat / Bolu Mebusu Cevat Abbas.” diyecektir.
Lozan Antlaşması ile İstanbul kurtarılmış ve dış barış sağlanmış, fakat iç barışın sağlanması için en büyük yasal düzenlemeye Cumhuriyet’in ilanına da sayılı günler kalmıştır. (Kaynak: Cengiz Çetintaş “TBMM Tutanaklarında İstanbul’un İşgal Dönemi ve İşgalden Kurtuluşu (1923)”, 1.Baskı 2018, Sf: 94…125, ISBN 978-605-81170-1-3)