Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün tevazuunu, karşısındaki kişilerin fikirlerine verdiği değeri, Türkiye’de bulunduğu dönemde ATATÜRK ile çok yakın dost olan, Türkiye Cumhuriyeti nezdinde ilk Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi Charles N.Sherrill’in Türkiye hatıralarında anlatır:
“ULUSAL KAHRAMAN, DÜNYA KAHRAMANI OLUYOR!..”
25 Aralık 1932 (Noel Yortusu) günü Ankara telsizi Gazi’nin alanda büyük önem taşıyan bir kararını ilan ediyordu. Bu bütün Batı dünyası için tam bir sürpriz olmuştu. Türkiye 1912 ve 1914 Lahey ile 1925 ve 1931 Cenevre, “Afyon ve Uyuşturucu Maddelerin Denetimi Antlaşması ‘na katılıyordu. Bakanlar Kurulu Türkiye’de afyon ekim ve satışının denetimi için bir program belirlemiş, bu denetimin uluslararası aşamasına da katılma kararı almıştı.
Gazi’nin insanlığa verdiği bu yılbaşı hediyesinin metni şöyledir:
Ankara, 25 Aralık- Bakanlar Kurulu bugün Gazi Hazretleri’nin başkanlığında toplanmıştır. Görüşme konusu, afyon kaçakçılığının takibi ile bazı sıhhi, iktisadiye, zirai meseleler teşkil etmiştir. Milletin ve insanlığın yüksek menfaatlerine uygun bir politikanın gereği için lazım gelen daimi bir program izlenmesine karar verilmiştir. Mesele, bütün ayrıntılarıyla birlikte Halk Partisi’nde görüşülecek ve alınacak kararlar, Büyük Millet Meclisi’nin tasvip ve tasdikine sunulacaktır.
Halk Partisi’nde tartışması yapılacak belli başlı konular şunlardır:
1- 1912 LAHEY, 1925 VE 1931 CENEVRE ULUSLARARASI ANMALARINA KATILMA.
2- İSTANBUL’DA KAPATILMIŞ OLAN VE GİZLİ UYUŞTURUCU MADDE ÜRETEN ÜÇ ÖZEL ECZA FABRİKASININ VE YAPILACAK BU GİBİ ÖZEL GİRİŞİMİN ŞİDDETLE CEZALANDIRILMASI.
UYUŞTURUCU MADDELERİN YOL AÇTIĞI KÖTÜLÜĞÜN ÖNLENEBİLMESİ İÇİN ALINACAK EN KESİN ÖNLEM, TİCARİ MAÇLARI OLMAYAN VE ANCAK TIBBİ GEREKSİNMELERE KARŞILIK VERMEK İÇİN ÇALIŞACAK ULUSLARARSI BİR FABRİKANIN KURULMASI.
BÖYLE BİR FABRİKANIN KURULMASINA KADAR, TÜRKİYE’NİN DÜNYANIN TIBBİ GEREKSİNMELERİNİ SAĞLAMAK ÜZERE BİR FABRİKA KURMASI VE BÖYLECE ÜRETİMİN TEKEL (inhisar) ALTINA ALMASI.
3- AFYON İHRACININ, TİCARET ŞİRKETLERİNDEN OLUŞACAK BİR KURULUŞA VERİLMESİ.
4- HAŞHAŞ EKİMİNİN ÖNCEDEN İZİN ALINARAK YAPTIRILMASI VE BÖYLECE ÜRETİMİN DENETİM ALTINA ALINARAK SINIRLANDIRILMASI. (Aşağıda yazılı şekillerde afyon üretimi sınırlandırılabilir; Ancak, yerel ve yasal ticareti giderecek ve devlet fabrikasının sağlayacağı gereksinimini karşılayacak miktarda yetiştirilecektir.)
5- ESRAR YAPILAN HİNT KENEVRİNİN TÜRKİYE’DE DENETİMSİZ ÜRETİMİNİN KESİNLİKLE YASAKLANMASI.
6- UYUŞTURUCU MADDE KAÇAKÇILARIYLA BUNLARI YASADIŞI YOLLARLA ÜRETENLERİ YARGILAMAK İÇİN ÖZEL MAHKEMELER KURULMASI VE BU GİBİLER İÇİN AĞIR CEZALAR KONULMASI.
7-BU PROGRAMIN UYGULANMASIYLA, ULUSA OLDUĞU KADAR İNSANLIĞA DA VE MODERN VE EN UYGAR GÖREV YERİNE GETİRİLMİŞ OLACAKTIR.
Türk Hükümetinin bu kararın ne derece önemli olduğunu anlayabilmek için şu üç gerçeği öğrenmek gerekir;
Birinci gerçek:
Bu kararın verildiği sırada, 1931 Cenevre Antlaşması’nı Kanada, Hindistan, Nikaragua, İran, Peru, Portekiz, Sudan, İsveç ve Birleşik Amerika olmak üzere yalnızca dokuz devletin kabul etmiş bulunmasıdır. Buda, Türkiye’nin antlaşmayı İngiltere, Fransa, İtalya gibi önemli Avrupa devletlerinden daha önce imzalamış olduğunu göstermektedir.
İkinci gerçek ise:
O zaman Cemiyet-i Akvam’ın (Bugünkü Birleşmiş Milletler ’in karşılığı örgüt) uyuşturucu madde ticaretiyle ilgili son raporunda bu konuda Türkiye’nin en büyük suçlu ülke olarak gösterilmesidir.
Üçüncü gerçek çok daha büyük önem taşımaktadır:
1933 yılı Nisan ayının on üçüncü günü, 1931 tarihli Cenevre Antlaşması’nın imzalanıp imzalanmaması için Cemiyet-i Akvam üyesi ülkeler oylarını verdikleri zaman 28 oy raporun imzalanmasından yana, 27 oy ise imzalanmaması için kullanmıştı.
Bu durum ortaya koymaktadır ki Türkiye karşı oy verseydi, raporu kabul etmeyen taraf üstün gelecek ve afyon satışlarını düzenlemek için politik çalışmalara yeniden başlamak gerekecekti.
Eski bir atasözü vardır: “BİR ZİNCİR ONUN EN ZAYIF HALKASI KADAR KUVVETLİDİR.”
Cemiyet-i Akvam Genel Kurulu raporuna bakılırsa, uyuşturucu madde zincirinin en zayıf halkası Türkiye idi. Oysa,
Gazi’nin yılbaşında verdiği karar ile bu zincirin en güçlü on halkasından biri Türkiye oluyordu.
Türkiye’nin 1931 Cenevre Konferansı’nın izlediği politikanın birdenbire değişmesi ve uluslararası savaşımda bir çeşit önderlik konumuna doğru yürümesi nasıl ve neden olmuştu?
Öğrendik ki Gazi 1932 yılı Aralık ayının 22’nci günü akşamı, bu çok önemli saydığı konuyu ayrıntılı olarak incelemeye ayırmıştı.
Mustafa Kemal, yalnız Cemiyet-i Akvam’ın raporunu incelemekle kalmamıştı. O yıl içinde uyuşturucu madde ticareti ve kullanılması nedenleriyle İstanbul’da yapılmış bulunan tutuklamalarla ilgili listeyi de gözden geçirdi. Böylece bir yandan da bütün dünyayı tehdit eden bu felaketin büyüklüğünü anlatıyor, bir yandan da belanın kendi yurdunda da gelişme biçimini ve gücünü belirlemiş oluyordu.
Mustafa Kemal, bu yasadışı ticarete merkez olması yüzünden Türkiye’nin temiz adına sürülen lekeyi ve bu maddeleri ülkede kullananların artışıyla ortaya çıkan durumu iyice belirlemişti. Yine görüyoruz ki Mustafa Kemal, Türkiye ile ilgili bu lekeyi silmek ve yakınmaları kökünden temizlemek için verdiği kararı bildirmek ve tartışmak üzere hükümet üyelerini toplamış, onların düşüncelerini almıştı. Gazi, akşam bakanlar kurulu ile toplantı yapmış ve bu toplantı gece yarısından çok sonraya kadar sürmüştü. Ertesi akşam, 25 Aralık akşamı Bakanlar Kurulu, Mustafa Kemal’in bakanlığında üç saat süren bir toplantı daha yapıyor ve geç vakit yukarıdaki resmi bildirileri açıklanıyordu. Anadolu Ajansı aracılığıyla Türk Hükümeti’nin kararı bütün dünyaya bildirildiği zaman hayret uyandırmış, Türk vatandaşlarının en büyüğü olan Gazi’yi, bu karar uluslararası bir kahraman yapmıştı. Bütün dünya Mustafa Kemal’in yeni yıl armağanın hikâyesini böylece öğrenmiş oluyordu.
Sonra ne oldu?
Doğal olarak Halk Partisi grubu hemen toparlanarak, 25 Aralık tarihli bakanlar kurulu kararını oybirliği ile kabul etmiş ve yayınlanan bildiride Gazi ile ilgili şu sözler yer almıştı:
—“CUMHURBAŞKANI VE PARTİMİZİN GENELBAŞKANI GAZİ MUSTAFA KEMAL HAZRETLERİNİN BU MESELEYE BÖYLESİNE BÜYÜK ÖNEM VERMELERİNİ VE İNSANİYETPERVER BİR RUH VE YÜCE DUYGULARLA BU KONUNUN HALİNE GÖSTERDİKLERİ İLGİYİ VE GAYRETİ EN KUVVETLİ TAKDİRLERİMİZLE KAYDEDERİZ.”
Böylece Mustafa Kemal önderliğinde Türkiye’de yeni bir reform daha gerçekleşmiş oluyordu. Fakat bu reform Türkiye dışında daha büyük yankı uyandırmıştı.
Türkiye’nin ve onun önderinin bu tutumu karşısında Birleşik Amerika’nın duygularını senatoda Pennsylvania Temsilcisi James J. Davis dile getiriyordu.
James J, Davis, 3 Ocak 1933 tarihli kongre tutanağına göre şöyle diyordu:
—“Bütün dünya ve özellikle Amerika bugün Türkiye Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal ‘in uyuşturucu maddeler ticareti üzerine koyduğu yasak şeklinde görkemli bir noel hediyesi almıştır. Gazi İstanbul’daki uyuşturucu madde fabrikalarını kapatan bir bakanlar kurulu toplantısına başkanlık etmiş ve aynı toplantıda afyon ekiminin tıbbi gereksinmelere yetecek kadar yapılmasını sağlayan sınırlama kararını almıştır. Bu hareket, Türkiye Cumhurbaşkanını uyuşturucu maddelere karşı uluslararası savaşın seçkin önderlerinden biri durumuna getirmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri için de bu hareket ayrıca önemlidir. Çünkü geçen iki yıl içinde bu ticaretin kurbanları, uyuşturucu maddeleri tam olarak Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından kapatılan İstanbul’daki fabrikalardan sağlamışlardı.”
Bu karar Cenevre’deki Cemiyet-i Akvam’da nasıl karşılanmıştı?
Bunun içinde Cemiyet-i Akvam Afyon Danışma Kurulu’nca hazırlanan ve 15 – 31 Mayıs 1933 tarihli genel kurul toplantısına sunulan rapordan aşağıdaki bölümü okuyalım:
—“KURULUMUZ BURADA TÜRKİYE DELEGESİNİN HAZIR BULUNMASI FIRSTINDAN YARARLANARAK, TÜRKİYE’NİN 1912, 1925 VE 1931 ANLAŞMALARINI KABUL ETMESİNDEN VE HAŞHAŞ EKİMİNİN DENETİMİNE HAM AFYONUNDIŞ SATIMINA, UYUŞTURUCU MADDELER ÜRETİMİNE, HİNT KENEVİRİ EKİMİNİN YASAKLANMASINA İLİŞKİN ALDIĞI ÖNLEMLERDEN DOLAYI, BÜTÜN KURUL ÜYELERİNİN BÜYÜK TAKDİRİNİ BİLDİRİRLER. KURUL İSTANBUL’DA GİZLİ UYUŞTURUCU MADDELER ÜRETİMİNİN YASAKLANMASI KONUSUNDA TÜRK HÜKÜMETİNİN VE CUMHURBAŞKANI MUSTAFA KEMAL’İN GÖSTERDİĞİ OLUMLU ÇALIŞMAYA İLİŞKİN TAKDİR VE TEŞEKKÜRLERİNİ DE BİLDİRİR. “(Kaynak: Charles N. Sherrill, Bir ABD Büyükelçisinin Türkiye Hatıraları <<1932-1933>>, Ayrıca Bkz. İlknur Güntürkün KALIPÇI, “ESPRİLERİ İLE İÇİMİZDEN BİRİ ATATÜRK s.145.146.147)
İsmet ERARPAT
Eksiklikler benim, fazlalıklar daha önce emek verenlerindir. Bir başka yazımda görüşmek üzere esen kalınız.