Bu yıl, Türk Milleti olarak Büyük Atatürk’ün kurduğu Modern ve Laik Cumhuriyet’in 98’inci yıldönümünü kutluyoruz. Kurduğu Cumhuriyet’in temellerini sonsuza dek emanet ettiği Türk gençliğiyle önce bilimin, mantığın ve yeniliğin harcı ile yoğurularak bugüne dek ilk günkü canlılığı ile gelmiştir. Sonsuza kadar da böyle gideceğinden hiç kimsenin kuşkusu yoktur. Çünkü her Türk gencinin dar zamanında başvuracağı Atatürk gibi bir lideri ve başı sıkıldıkça okuyup tarihten ders alacağı Nutuk gibi bir kitabı vardır.
Bu ifade ile Seç Haber ailesi olarak başta Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, Cumhuriyet’in kurulmasına katkıda bulunmuş dava arkadaşlarının anısı önünde saygıyla eğiliyor, Ne Mutlu Türküm Diyebilen tüm okurlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyoruz efendim.
Modern ve Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Türk Rönesansı’nın gerçekleştiricisi Büyük Atatürk, yarattığı büyük eserinin onuncu yıldönümündeki söylevinde (29 Ekim 1933);
…”Türk milleti!
Kurtuluş Savaşı’na başladığımızın on beşinci yılındayız. Bugün, Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun. Bu anda büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinç ve heyecanı içindeyim.
Büyük Türk milleti!
On beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç birinde milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım.
Bugün aynı inan ve katiyetle söylüyorum ki, milli ülküye tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medeni âlem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişimiyle geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Ebediyete akıp giden her on senede bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı dilerim.
Ne Mutlu Türküm diyene!” seslenmiştir.
Büyük Atatürk, Onuncu yıl söylevinde Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç tarihini “1918” olarak belirtmiştir. Çünkü O, 1918’de Viyana’dan dönüşünde Padişah Vahdettin ile memleket sorunlarını bir kere daha görüştükten sonra: -…”Vatan Padişah ile değil, Padişahın dışında, ona karşı ve ona rağmen kurtarılacaktır.” şeklinde kararını vermiştir. Büyük Atatürk, bu kararında da yanılmamış, nitekim Onuncu yıl söylevinde Cumhuriyetin ilanından beş yıl önce imza edilen Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918’de)’ne dikkati çekmiş ve Nutuk’ta:
-…”Mondros Mütarekesi, Osmanlı Devleti’nin müttefikleriyle beraber sürüklendiği acı mağlubiyetin yüz kızartacak bir neticesidir. O antlaşma hükümleridir ki, Türk topraklarını, yabancıların işgaline sundu. O antlaşma kabul edilen şeylerdir ki, Sevres Antlaşması hükümlerinin de kolaylıkla kabul ettirebileceği fikrini yabancılara mümkün ve makul gösterdi.” şeklinde değerlendirmiştir. Özetle, Büyük Atatürk’ün Cumhuriyetimizin Onuncu yıl söylevindeki beş yıllık fark işte budur.
Büyük Atatürk, Cumhuriyeti ilan etmeden çok öncesinde tüm alt yapısını çok titiz bir şekilde hazırlamıştır; Çünkü O’ henüz Selanik’teki kurmay görevleri sırasında Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü görmüş, yerine millete dayalı bir cumhuriyet kurulmasına ilişkin fikirlerini ilk kez yakınlarına açmıştır. Nitekim kendisi de bir Cumhuriyetçi olan Kâzım (Özalp) Paşa anılarında:
…”Atatürk’ün henüz genç bir subayken sık kullandığı bir deyim olan “kurtuluşu yeni idarede görüyorum” sözünü 1913 te Sofya’ya Askeri Ateşe olarak giderken istasyondaki uğurlama esnasında Kendisine, “Cumhuriyeti” kastettiğini söylediğini, Ankara’da İsmet Paşa’nın ilk Başbakanlığını kutlamak amaçlı verdiği akşam ziyafetinde hatırlatmıştır.” Bu genç kadronun kurtuluş ideali Cumhuriyet ’tir. Ve ulusal egemenlik sistemi olan Cumhuriyet rejimi yegâne bağımsızlıkla mümkündür. Bu nedenle de Millî Mücadelenin esas amacı ulusal egemenlikle tam bağımsızlığı sağlamaktır. Ancak böyle bir hedefin karşısındaki en büyük engel 600 yıllık Osmanlı saltanatı ile bu saltanata bağlı olan İstanbul Hükümeti idi.
Evet, Büyük Atatürk, Cumhuriyeti ilan etmeden çok öncesinde tüm alt yapısını çok titiz bir şekilde hazırlamıştır. Çünkü O’ gerek Amasya Genelgesi’nde, gerekse Erzurum ve Sivas Kongre’lerinde milli irade, milli hâkimiyet gibi kavramlara sık sık vurgu yapmış, burada aslında yeni devletin siyasi rejiminin Cumhuriyet olacağının işaretini vermiştir.
Evet, Büyük Atatürk, Cumhuriyeti ilan etmeden çok öncesinde tüm alt yapısını çok titiz bir şekilde hazırlamıştır. Çünkü O’ Cumhuriyet idaresinin temeline ilk harcı 23 Nisan 1920 günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin milli iradeyle açılmasıyla koymuş; 1921 Anayasası’nın (Teşkilatı Esasiye Kanunu) yapılması ile aslında gayri resmi olarak Cumhuriyet rejimi ilan edilmiştir. Nitekim bu anayasada “hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir”, “millet kendi kaderini kendisi tayin etme hakkına sahiptir” denilmiştir.
Türk hukukçu ve siyasetçi Ali Fuat Başgil, …”1921 Anayasası reisi cumhursuz bir Cumhuriyet kurmuştur” diyerek bu ifadelerin aslında Cumhuriyet’in ilanı demek olduğunu belirtmiştir. Fakat o tarihte resmi olarak cumhuriyet ilan edilmiş değildir. Üstelik 1 Kasım 1922 tarihinde Saltanatın kaldırılması ile hükümetin şekli konusunda bir boşluk ortaya çıkmış, bundan sonraki süreçte “hükümetin şekli”nin ne olacağı noktasında zaman zaman tartışmalar baş göstermiştir. Hatta bazı kişi ve gruplar hilafetin devam etmesinden yararlanarak hilafet makamına siyasi bir hava vermeye çalışmışlarsa da, bu durum Cumhuriyet’in ilan sürecini hızlandırmıştır.
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşanın önderliğinde Milli Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasında tarihi bir görev yapan Birinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) üyeleri, yeni seçim kararı alarak 16 Nisan 1923 tarihinde dağılmıştır. Saltanatın kaldırılmasının ardından yeni rejimin ilan edilmesi için Lozan görüşmelerinin başarıyla sonuçlanması beklenmiş, nitekim 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalanmış ve bu antlaşma ile uluslararası düzeyde kabul gören/tanınan Türkiye Devleti ortaya çıkmış, yeni seçimlerin yapılmasından sonra TBMM, 11 Ağustos 1923 tarihinde İkinci Dönem çalışmalarına başlamıştır. İkinci Dönem Meclis tekrar Mustafa Kemal Paşa’yı Meclis Başkanlığı’na seçmiştir. Başbakan olarak da Ali Fethi (Okyar) Bey görev almıştır. İşte Cumhuriyeti ilan edecek olan Meclis, bu ikinci dönem Meclis olacaktır. Yürürlükte olan siyasi rejime uygun devlet şeklini bulmak zorunlu hale gelmiştir. Milli Mücadele dönemindeki olağan üstü şartların bir ürünü olan Meclis Hükümeti sistemi de artık işlemez olmuştur. Bu sistemde, Bakanlar Kurulu’nun her üyesi için ayrı ayrı oylama yapılırdı. Bu durum ise hükümet kurulmasını zorlaştırıyordu.
Cumhuriyet’in ilan sürecinde Büyük Atatürk, Viyana’da yayımlanan Neue Freie Presse gazetesine 22 Eylül 1923 tarihinde verdiği demeçte: Cumhuriyet fikrini ilk defa açık olarak ortaya atmış, hakimiyetin kayıtsız şartsız millette olduğunu vurgulamış ve icra kudretinin mecliste toplandığını belirtmiştir. Nihayetinde bütün bunların Cumhuriyet demek olduğunu ifade etmiştir. Bu mülakat Anadolu Ajansı’nın 26 Eylül 1923 tarihli haberine dayanarak aşağıdaki görselde gördüğümüz 27 Eylül 1923 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanmıştır:
—“Yeni Türkiye Teşkilat-ı Esasiye Kanunun ilk maddelerini size tekrar ederim. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. İcra kudreti, teşrii salahiyeti milletin yegâne hakiki mümessili olan Meclise tecelli ve temerküz etmiştir. Bu iki kelimeyi bir kelimede hülasa etmek kabildir: Cumhuriyet.”
Lozan Antlaşması ile Bağımsız Türkiye Devleti ortaya çıkarıldıktan sonrasında 13 Ekim 1923’te bu devletin başkentinin Ankara olması kararlaştırılmıştır.
Bütün bu gelişmeler esnasında yaşanan bir hükümet bunalımı, cumhuriyetin ilanını daha da hızlandıracaktı. 24 Ekim’de Başbakan ve İçişleri Bakanlığı’na vekâlet eden Ali Fethi (Okyar) Bey ile Meclis İkinci Başkanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa görevlerinden istifa ettiler. Hükümetin kuruluş şekli ve Meclis’te bazı grupların Hükümet işlerinde muhalefet etmeleri dolayısıyla ortaya çıkan huzursuzluklar vardı. 27 Ekim 1923 tarihindeki oturumda Bakanlar Kurulu’nun istifası Meclis’te okunarak kabul edildi ve yeni bir kabine kurulması çalışmalarına başlandı. Ortaya çıkan hükümet bunalımının aşılabilmesi için hükümet kurulmasındaki sistemin değiştirilmesi gerekiyordu. Bunun üzerinde Meclis’in kendi bünyesinde çeşitli hükümet listeleri oluşturuldu. Ancak tek bir liste üzerinde anlaşılamadı. Hükümetin istifası ile Halk Fırkası içindeki muhalefete kendi hükümetlerini kurma fırsatını verilmişti. Bununla beraber meclis hükümeti sisteminde bakan seçtiren, Meclis Başkan Vekili seçecek gücü bulunan parti içi muhalefet hareketi, yeni bir hükümet kuramamıştır. Hükümet krizine sebep olan, Meclis’in Bakanlar Kurulu’nu seçme hakkının kaldırılması ve yeni sistemin adının konulması durumu açıkça ortaya çıkmıştı. Ortada bir devlet başkanı olmadığı için hükümet bunalımı aşılamıyor ve her hangi bir müdahalede bulunulamıyordu. Halk Fırkasındaki muhalefet grubun başarısızlığı da açıkça görülmekteydi. Hiçbir grup seçilebilecek adayları koyamıyordu. Yapılacak fazla bir şey kalmamıştı.
Bu olay Mustafa Kemal Paşa’ya, Cumhuriyeti ilan etmek için beklediği fırsatı verdi. Bu durumda Mustafa Kemal Paşa en güç zamanlarında dahi yeni bir hükümet oluşturmayan muhalefete karşı yeni bir strateji belirleyecek ve son adımını atacaktır. Meclis Hükümeti yerine kabine sistemini ve cumhuriyet yönetim biçimini yine meclis oylarıyla Anayasa’ya dahil edecek, milli egemenliğin tamamen yerleşmesini sağlayacaktır.
28 Ekim 1923 akşamına kadar Hükümetin kurulamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü’nde arkadaşlarına “Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.” diyerek fikrini açıkladı. O gece İsmet Paşa ile 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun bazı maddelerini değiştiren bir kanun tasarısını hazırladı. 29 Ekim 1923 Pazartesi günü saat 10.00’da Halk Fırkası Meclis Grubu toplandı. Ancak yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmadı. Halk Fırkası Genel Başkanı Mustafa Kemal, bizzat grup tarafından bahsi geçen meselelerin halli için görevlendirildi ve kendisine yetki verildi. Mustafa Kemal Paşa, bir gece önce hazırlanan müsveddeyi bazı milletvekillerine gönderdi ve gerekli görüşmelerde bulundu. Grup toplantısında da Anayasanın değiştirilmesi gereği üzerinde durdu.
Grupta yapılan görüşmelerden sonra kabul edilen tasarı öğleden sonra Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlandı. Genellikle lehte ve birkaç milletvekilinin aleyhte yaptıkları konuşmalardan sonra akşam saat 20.30’da “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir.” Hükmünün yer aldığı Kanun Tasarısı kabul edildi ve saat 20.45’te Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi.
Özetle, Büyük Atatürk ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, millet adına geçirmiş olduğu egemenliği elinden bırakmamış, Meclis’in açıldığı günden 29 Ekim 1923 gününe kadar üç buçuk yıllık süre içinde Cumhuriyet rejiminin bütün kuralları, kurumları ve kurulları Ankara Meclisi ve Hükümeti / Bağımsız Türkiye Devleti tarafından uygulanmıştır. Büyük Atatürk, kafasında saltanatı ve hilafeti kaldırdığı gün Cumhuriyet’i de kurmuştur. Zaten çökmüş olan imparatorluk ve onun kalıntıları ortadan kaldırıldıktan sonra ne padişaha ne de padişaha ihtiyaç kalmamıştır. Gerçi 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet ilan edilmiştir ama bu, bir anlamda sistemin adının konmasıdır. Büyük Atatürk 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyetin ilanını bütün dünyaya duyurmuş ve beş yıl önce yani 30 Ekim 1918’te İtilaf Devletleri arasında imzalanan antlaşmaya tokat gibi bir cevap vermiştir. Büyük Atatürk’ün Cumhuriyetimizin Onuncu yıl söylevindeki beş yıllık diğer fark ise işte budur.
29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin onuncu yıldönümü kutlamaları için Cemal Reşit Rey tarafından bestelenen Onuncu Yıl Marşı’nı Behçet Kemal Çağlar, Faruk Nafız Çamlıbel ile birlikte yazmış, düzenlenen yarışmada birinci seçilmiştir:
”Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan,
Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Bir hızda kötülüğü, geride boğarız,
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk’üz, bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Örnektir milletlere açtığımız yeni iz;
İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz:
Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz.
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!”
Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı ve Cumhuriyet tarihimizin ilk Başbakanı ve 2. Cumhurbaşkanı Mustafa İsmet İnönü’nün de dediği gibi: …”Devletimizin banisi ve milletimizin fedakâr, sadık hadimi, insanlık idealinin âşık ve mümtaz siması, Eşsiz Kahraman, Atatürk, vatan sana minnettardır.”
Ayrıca okuyabilirsiniz:
– Yaşasın Cumhuriyet, https://www.sechaber.com.tr/yasasin-cumhuriyet-2/
– Hükümet şekli zamanı gelince Cumhuriyet olacaktır, https://www.sechaber.com.tr/hukumet-sekli-zamani-geldiginde-cumhuriyet-olacaktir/
– Cumhuriyetin hafta tatili, https://www.sechaber.com.tr/cumhuriyetin-hafta-tatili/
– Cumhuriyet baloları, https://www.sechaber.com.tr/cumhuriyet-balolari/
– Cumhuriyetin Türk kadınını daveti, https://www.sechaber.com.tr/cumhuriyetin-turk-kadinini-daveti/
– Cumhuriyetin ilan belgesi, https://www.sechaber.com.tr/cumuriyetin-ilan-belgesi-29-ekim-1923/
– Atatürk’ün Cumhuriyet kadını, https://www.sechaber.com.tr/ataturkun-cumhuriyet-kadini/
– Atatürk ve Cumhuriyet Bayramı, https://www.sechaber.com.tr/ataturk-ve-cumhuriyet-bayrami/
– Yarın Cumhuriyeti İlan edeceğiz, https://www.sechaber.com.tr/yarin-cumhuriyeti-ilan-edecegiz/
– Benim en büyük eserim Cumhuriyettir, https://www.sechaber.com.tr/benim-en-buyuk-eserim-cumhuriyettir/
– Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı ile ilgili söylev ve demeçleri, https://www.sechaber.com.tr/ataturkun-cumhurbaskanligi-ile-ilgili-soylev-ve-demecleri/
– Cumhuriyet bu binada ilan edildi, https://www.sechaber.com.tr/cumhuriyet-bu-binada-ilan-edildi/
– Devletin Adı: Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, https://www.sechaber.com.tr/devletin-adi-turkiye-cumhuriyeti-cumhurbaskani-gazi-mustafa-kemal/
Cumhuriyet Foto Galeri :