ATATÜRK ‘ün büyüklüğü karşısında beni en çok şaşırtan “EKONOMİ KALKINMA MODELİ” dir.
Bu “EKONOMİ KALKINMA MODELİ” zamanımızda bile kalkınan ülkelere örnek gösterilebilecek bir olgunluktadır. ATATÜRK bir ekonomist değildir. Ama bu büyük “EKONOMİ KALKINMA MODELİ” nin kurucusu, sahibi ve uygulayıcısıdır.
ATATÜRK düşüncesi ve devrimleri ile iç içe yetişmiş nesli bile şaşırtacak derecede olgun, tutarlı, uygulanabilir ve önümüzde ki birçok yüzyıla gelişmiş gelişmemiş, sosyalist, kapitalist bütün dünya ekonomilerine toplumlarına, politikacılarına ve devlet adamlarına ışık tutucu, yol gösterici bir ekonomi politikasının, ATATÜRK ‘ün yönetiminde geliştirildiğini ve uygulandığını görüyoruz.
Ayrıca ATATÜRK ‘ün ayrıntıları çok iyi düşünülmüş “KARMA EKONOMİ SİSTEMİ” hızlı ve dengeli bir ekonomi kalkınma politikası, stratejilerine de yön verici özellikler taşımaktadır. ATATÜRK ‘ün bu sistemi hiçbir ekonomik sisteme benzememektedir. ATATÜRK, kapitalist, sosyalist tüm çözüm şekillerini incelemiş ve sonunda Türkiye için en uygun olduğuna inandığı sistemi ortaya koymuştur.
Bu konu, yani ATATÜRK ‘ün kendinden önce öne sürülen ekonomik sistemlerle ilgili ideolojilerden hangisini benimsediği konusu çok tartışılmıştır. Oysa ATATÜRK ne sağ, ne sol ideolojilere kapılmış, ne de onları benimsemiştir. O kendi ekonomik ideolojisini zaman içinde oluşturmuş ve onu yıllarca uygulamıştır.
ATATÜRK; 1923’ten başlayarak ülkede alınan ekonomik önlemleri, uygulama sonuçlarını, yapılan plan ve yatırımları çok dikkatle ve çok yakından izlemiştir. Planlara, programlara ve yatırımlara çok yararlı, zamanında ve yerinde müdahalelerde bulunmuştur. Bunun sonucu ATATÜRK zamanında uygulanan “BİRİNCİ BEŞ YILLIK SANAYİ PLANI” nı % 100 oranında gerçekleştirmiştir.
ATATÜRK zamanında yerli ve yabancı uzmanlarca hazırlanan “İKİ SANAYİ PLANI” nı satır satır ve bazı yerlerin altını çizerek, bazı yerlerinde de düzeltmeler yaparak okunmuştur. O, sadece bir söz adamı olmamış, sözlerini hemen eyleme dönüştürebildiği için dünya lideri olmuştur.
İsmet İNÖNÜ para sıkıntısına bir çözüm olarak emisyon yapılmasını (PARA BASILMASINI) istiyordu. İNÖNÜ, otuz yıl sonra o günleri anarken bir özel görüşmede şunları söyleyecekti:
—“HÜKÜMET OLARAK YILDA İKİ KEZ ÖDEME YAPAMAYACAK DURUMA DÜŞTÜĞÜMÜZ OLURDU. GİDER, KONUŞURDUM. BİR KAÇ MİLYON LİRALIK EMİSYONUN BİZİ FERAHLATACAĞINI ANLATMAYA ÇALIŞIRDIM. BİR DEFA BİLE ‘EVET’ DEDİRTEMEDİM.”
Prof. Dr. Feridun ERGİN, “ATATÜRK ZAMANINDA PARA POLİTİKALARI KONFERANSI” nı şöyle bitirir:
—“ŞİMDİ ÜZÜLEREK TESPİT EDİYORUZ Kİ 1938’İN İKİNCİ YARISINDA ATATÜRK’ÜN HASTALIĞI SIRASINDA EMİSYONA BAŞLANIYOR, ENFLASYON, O ÖLÜMSÜZLÜĞE GEÇERKEN BAŞLIYOR VE BİR DAHA DA DURDURULAMIYORDU.”
Ayrıca ATATÜRK ülkede bir “MERKEZ BANKASI” bulunmamasını zararlı görmekte ve bu kurumun kurulmasını istemektedir. Ülkede Merkez Bankacılığını bilen yoktur. Ve 1930 Haziranında çok büyük bir sıkıntıyı yok edecek “MERKEZ BANKASI” kurulacaktır.
O’nun zamanında ki “ekonomi politikası” nın en büyük başarısı, kuşkusuz Türk Lirası’nın iç ve dış değerini korumak anlamında olmuştur. Bu 19 yıllık dönemde ülkenin büyük ihtiyaçları karşısında enflasyonsuz hızlı kalkınmayı gerçekleştirmek olağanüstü bir başarıdır.
Para politikasında gerçekleştirilenler özetle:
ATATÜRK döneminin yatırım politikası, enflasyonsuz, döviz dar boğazsız, halkın düzeyini en kısa sürede arttırmaya yönelik, hızlı bir kalkınmadır.
ATATÜRK zamanında %100 gerçekleştirilen “EKONOMİK KALKINMA MODELİ” nin amaçları şunlardır:
ATATÜRK ‘ün önderliğinde ki “TÜRK DEVRİMİ” laf üretmemiş, bütün söylemlerini eyleme masal dönüştürmüştür. İşte bunun rakamla ispatı:
GELİR – GİDER BÜYÇEMİZ:
*1924’DE GELİRİMİZ: 138 MİLYON,
GİDERİMİZ: 132 MİLYON,
BÜTÇE FAZLASI: 6 MİLYON TL.
*1934’DE GELİRİMİZ: 207 MİLYON,
GİDERİMİZ: 202 MİLYON,
BÜTÇE FAZLASI: 5 MİLYON TL.
*1937’DE GELİRİMİZ: 263 MİLYON,
GİDERİMİZ: 231 MİLYON,
BÜTÇE FAZLASI: 32 MİLYON TL.
İTHALAT – İHRACAT RAKAMLARI:
*DIŞSATIM (İHRACAT):
1923’DE 85 MİLYON TL.’DEN 1937’DE 138 MİLYON TL.’YE YÜKSELMİŞTİR.
*DIŞALIM (İTHALAT):
1923’DE 145 MİLYON TL.’DEN 1937’DE 114 MİLYON TL.’YE GERİLEMİŞTİR.
Dış ticaretimiz 1923’de 60 milyon tl açık verirken 1930’dan itibaren ihracatımız ithalat rakamlarını aşarak 1937’de 24 milyon tl fazlalığa ulaşmıştır.
*15 yıllık ortalama büyüme oranı : %9,4 olmuştur.
ULAŞIMDAKİ DEVRİM:
*DEMİRYOLLARI:
1923’DE: 3760 km. iken,
1938’de: 7300 km. olmuştur. (2000’de 8400 km. olmuştur.)
*KARAYOLLARI:
1923’DE: 18.335 km. iken,
1938’de: 40235 kilometredir.
*DENİZYOLLARI:
1923’DE: 96 bin gros tonluk gemi varken (toplamı)
1938’de: 265 bin gros tonluk gemimiz olmuştur.
KURTULUŞ SAVAŞI’NDAN ÇIKMIŞ, YIKIK VE HARAP VE FAKİR BİR ÜLKEDE:
*1923 – 1930 DÖNEMİNDE KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİR %61,5 ARTMIŞTIR. BU ORAN 1990 – 2000’DE %21’DİR.
*CUMHURİYEİN İLK YILLARINDA 80 KURUŞ OLAN DOLAR, ATATÜRK DÖNEMİ BOYUNCA 1 TÜRK LİRA’SI DOLAYLARINDA SEYRETMİŞTİR.
*DÜNYA BÜYÜK EKONOMİ BUHRANINI YAŞARKEN, BİZDE ENFLASYON EKSİ %1,67 İDİ.
Masal gibi değil mi?
Enflasyon yok, bütçe fazlası var… Savaştan çıkmış bir ülkede bu başarı!
Aynı hızla gelişebilseydik şu anda kişi başına düşen milli gelirin… Enflasyonun… Hesabını size bırakıyorum, ne olur hesaplayıp yanına yazar mısınız? (Kaynak: Prof. Dr. Mustafa AYSAN, “EKONOMİK GÖRÜŞLERİYLE ATATÜRK)
—“Tarih 5 mayıs 2007 gazetelerde bir haber: Türk ürünlerini taşıyan bir gemi, Karadeniz sahilindeki komşu ülkelerde bu ürünlerin tanıtımını yapacak bir yolculuğa çıkacak.
—“TARİH 13 HAZİRAN 1926: Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte ATATÜRK ülkenin ekonomik durumunu düzeltmek için çalışmalara başlar. Bu çalışmalar içinde memleketimizi, ürünlerimizi Avrupa’da ve dış pazarlarda tanıtılması ön plandadır. Ve işte bu konuda ATATÜRK ilginç bir proje geliştirir.
GÖRSEL: KARADENİZ GEMİSİ İÇİN BASILAN TANITIM BROŞÜRÜ”
Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk mallarını dünyaya tanıtmak ve Türk Sanayini geliştirmek amacıyla “ATATÜRK” tarafından planlanan bu proje “YÜZEN FUAR” adıyla 1926 Haziranında 180 yolcu ve 105 mürettebat ile yola çıktı.
Bazı limanlarda ATATÜRK ‘ün de bindiği geminin seferi 86 gün sürdü.
O dönemde Genç Türkiye’nin ürettiği sınırlı sayıdaki ürün Avrupa’nın 12 ülkesinin 16 limanında tanıtıldı.
“GÖRSEL: KARADENİZ GEMİSİNİN UĞRADIĞI LİMANLAR”
SERGİLENEN ÜRÜNLER:
Tüm ürünler için dört dilde etiketler ve broşürler basıldı.
Altmış bin kişinin ziyaret ettiği fuar, Türkiye’nin çağdaş yüzünü de sergiledi.
Bu amaçla Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası da İstiklal Marşı bestecisi Zeki ÜNGÖR yönetimindeki 47 kişilik ekibi ile gemide yer alarak konserler verdi.
“altı yüz bin türk lirası” sermaye ile gerçekleştirilen organizasyonun finansmanını Ticaret Bakanlığı ve İstanbul Ticaret Odası karşılamıştı.
Dışa açılım için gerçekleştirilen bu ilk önemli girişim Haziran 1926’da Mudanya’da Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in denetiminden sonra önce Karadeniz’e çıkıp sonra Akdeniz ve Cebelitarık’tan geçip Atlantik’e açılarak çeşitli ülkelerin limanlarına uğrar.
VAKİT GAZETESİNİN YAZDIĞINA GÖRE:
“SEYYAR SERGİ” gemisi 13 Haziran 1926 günü sabah 03.00’de İstanbul’dan yola çıkar, Mudanya’ya gelir. Aynı gün saat sabah 10.30’da Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Bursa’dan Mudanya’ya gelir ve sergiyi denetler. Öğlen yemeğini gemide yer.”(Prof. Dr. Utkan KOCATÜRK “KAYNAKÇALI ATATÜRK GÜNLÜĞÜ” nde..; 13 Haziran 1926 : Atatürk’ün sabah saat 8.00’de Bursa’dan hareketle Mudanya’ya gelişi, buradan Karadeniz vapuruyla Bandırma’ya gelişi (Ha. 14.6.1926).”
Türkiye’nin tanıtımı için yapılanlar bu kadarla da sınırlı değildi. Diğer çalışmaların bazıları şunlardır:
Devlet Basın Genel Müdürlüğü tarafından iki ayda bir Fransızca ve bazen de İngilizce olmak üzere yayınlanan dergi, harikulade güzel basımlı, amaca özellikle yurtdışında Türkiye Cumhuriyeti gerçeğini yazı ve resimle tanıtmak için “LA TURGUIE KEMALISTE” (KEMALİST TÜRKİYE 1933 – 1949 YILLARI ARASINDA TOPLAM 49 SAYI ÇIKARILMIŞTIR.) adını taşımaktadır.
Bu dergi de, genel siyasi başyazarların yanı sıra Kemalist Türkiye’de kültür hakkında, sosyal ve ekonomik gelişmeler hakkında bilgi veren bol resimli makaleler, sanat tarihi ve kültür tarihi hakkında yazılar bulunmaktadır. Sayın Burhan BELGE ‘nin derginin 1937 Ağustos tarihli 20. Sayısında çıkan başyazısında bu derginin özel misyonu nu şu şekilde ifade edilir:
—“BU MİSYON ANADOLU’YU YENİDEN KÜLTÜR VE MEDENİYET KALESİ YAPMAKTAN İBARETTİ. (—“Cette mission consiste a refaire de I’ Anatole le bastion de la culture etde la civilistion”)
Kemalist Türkiye’nin yurtdışında propagandasını yapma yolunda ilk deneme, 1934 – 1935 yılbaşında yayınlanan “DIX ANS DE REBUBLIGUE” adlı eserdir.
Derginin 1935 Nisanı’nda çıkan 6.sayısında ki başyazısında yabancı ülkelerin şu altı noktayı kavraması gerektiği vurgulanır:
2 Aralık 1946’da “MARKO PAŞA” dergisinde Sabahattin Ali imzası ile bir yazı çıkar:
—“YURDUMUZA TEKRAR YABANCI SERMAYE GELECEKMİŞ. GAZETELER BU HA, MEMBERİ VERİRKEN CÜMBÜŞ EDİYORLAR. RESMİ MAKAMLAR DA MEMLEKETE YABANCI PARA GİRMESİNİ KOLAYLAŞRIRIYORLAR.
HELE BU YABANCI SERMAYE GELSİNMİŞ, ASFALT YOLLAR UZAYIP GİDECEK, GÖKLERİ UÇAKLAR KAPLAYACAK, MEMLEKET MALLA DOLACAK, MADENLER GÜRÜL GÜRÜL İŞLEYECEK, HERKES YAĞ BAL İÇİNDE YÜZECEKMİŞ.
İYİ YA, KIRK SENEDEN BERİ ŞU YABANCI SERMAYEYİ DEFETMEK İÇİN SARF EDİLEN GAYRET NEYDİ?
LOZAN’IN EN ŞEREFLİ TARAFI, BİZİ SERMAYE KÖLELİĞİNDEN KURTARMASIYDI!..
ARKASINDAN YİRMİ SENE HEP BU YABANCI SERMAYEYİ SİLKİP ATMAYA ÇALIŞTIK. MİNİ MİNİ BELÇİKA’NIN TRAMVAY ŞİRKETİNDEKİ SERMAYESİNDEN KURTULDUK DİYE BAYRAM ETTİK. İZMİR SU ŞİRKETİ YABANCI SERMAYE’DEN KURTULDU DİYE TÖREN YAPTIK. HAVAGAZINI ALDIK, SEVİNCİMİZDEN ZIPLADIK. ELEKTİRİĞİ KURTARDIK, GAZETELERE SÜTUN SÜTUN YAZDIK.
BÜTÜN BUNLARIN SONU BUNA MI VARACAKTI?
EL AÇIP DAVET EDECEK OLDUKTAN SONRA, YABANCI SERMAYEYİ NE DİYE DÜĞÜN BAYRAMLA KAPI DIŞARI ETTİK?
BU İŞTE KİMLERİN MENFAATİ VAR?
MİLLETİN ALIN TERİNİ DOLARA VE STERLİNE SATMAK İSTEYENLER KİM?
GÖZÜ DOYMAZ PARANIN BU KORKUNÇ TAARUZU KARŞISINDA MİLLETİNİ VE VATANINI SEVEN NAMUSLU İNSANLAR SESİNİ YÜKSELTMEYE MECBURDUR. ÇÜNKÜ BU MEMLEKETE GİRİP YERLEŞEN YABANCI SERMAYEYİ ÇIKARIP ATMANIN, YABANCI ORDULARI SÜRÜP DENİZE DÖKMEKTEN DAHA GÜÇ OLDUĞUNU, BİZ OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN MİRASÇILARI HERKESTEN DAHA İYİ BİLİRİZ.” (SABAHATTİN ALİ)
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.