Büyük Atatürk, “Nutuk”unu 1927 yılının 15 ila 20 Ekim günleri arasında, Ankara’da toplanan Cumhuriyet Halk Fırkası nın İkinci Kurultayı’nda okumuştur. “1335 senesi Mayıs’ının 19. günü Samsun’a çıktım” cümlesiyle başlayan metni “Mevcud olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” sözleri ile tamamladığında başlamasının üzerinden altı gün geçmiş ve aralıklar la 36 saat 31 dakika ( veya 35 dakika) boyunca okumuştur.
Nutuk, vesikaları ile birlikte Türk Devrim Tarihi için birinci elden ve en önemli kaynaklardan biri bulunduğu şüphesizdir. Atatürk, …”Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir hal alır.” demiştir.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyetimizin ilanı üzerine yapılan konuşmaların metin özetleri Nutuk’ta verilmiştir. Ancak Cumhuriyetimizin ilanı üzerine yapılan bu konuşmalar Meclis görüşmeleri olmayıp parti grubunda yapılan konuşmalardır. Literatürde bu noktaya atıf yapılırken grup görüşmeleri çoğu kez Meclis konuşmaları gibi aktarılmıştır. Örneğin Abdurrahman Şeref Bey’in …”Eşkâl-i hükümetin ta’dadına lüzum yok. Hâkimiyet bilâkaydüşart milletindir, dedikten sonra kime sorarsanız sorunuz, bu Cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin. (1)” sözleri Meclis konuşması gibi verilmiştir.
Hâlbuki İstanbul mebusu Abdurrahman Şeref Bey, Meclis Genel Kurul salonunda (II. Dönem, I. Yasama yılı, 43. Birleşim, Gündem 7/2) söz almamış ve konuşmamıştır(2). Bu nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarında Nutuk’ta yer verilen sözlerine rastlanamamaktadır(3).
Nutuk’tan sonra Milli Mücadele tarihimizin en değerli veri kaynaklarından birisi de şüphesiz Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklardır. Çünkü bu tutanaklar zamanının siyasi, sosyal, ruhsal, ekonomik, dini ve etnik durumunu en iyi yansıtan belgelerdir. Yaşadıkları dönemde toplantıya katılanların ağızlarından çıkan gerçek sözler, ifadeler bu tutamaklarda yer alır. Sonradan kurgulanmış, değiştirilmiş ifadeler değildir. 100. Yılını dolduran Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul tutanaklarını yazan, dergi haline getiren, onları bugüne kadar saklayan ve günümüzün teknolojik imkânlarından yararlanarak dijital ortamda yayınlanan binlerce Meclis çalışanın ve değerli Meclis başkanlarının üstün çabaları sayesinde çevirisi yapılarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Bu ifadeyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul tutanaklarına göre, kurucusu ve Başkanı olduğu yüce Meclis’te Gazi Mustafa Kemal Paşa ile birlikte 29 Ekim 1923 Pazartesi günü II. Dönem I. Yasama yılı, 43. Birleşim, Gündem 7/2’de “Cumhuriyet’in İlanı ve TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın Cumhurbaşkanı Seçilmesi” üzerine söz alan on altı milletvekilimiz şunlardır (2):
– İsmet Bey (Başkan Vekili);
– Yunus Nadi Bey (Anayasa Komisyonu Reisi);
– Vasıl Bey (Saruhan);
– Yahya Galip Bey (Kırşehir);
– Eyüp Sabri Efendi (Konya);
– Rasih Efendi (Antalya);
– Mehmet Emin Bey (Karahisar);
– Şeyh Saffet Efendi (Urfa);
– Tunalı Hilmi Bey (Zonguldak);
– Emin Bey (Eskişehir);
– Avni Bey (Bozok);
– Celal Nuri Bey (Gelibolu);
– Süleyman Sırrı Bey (Bozok);
– Celal Nuri Bey (Gelibolu, Komisyon Raportör Üyesi);
– Dr. Fikret Bey (Ertuğrul);
– Hakkı Bey (Van).
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul tutanaklarında yukarıda bahsi geçen kanun maddesi hakkında söz alarak konuşan milletvekillerimizin adları açıkça belirtildiği halde, Nutuk’ta Abdurrahman Şeref Bey’in iki defa söz aldığı görülmektedir:
-…”29 Teşrinievvel (Ekim) 1923 günü Halk Fırkası Grubu’nda cereyan eden müzakereler; …”Abdurrahman Şeref Bey (merhum İstanbul Mebusu): “Bazı arkadaşlar telaş ediyorlar. Bu, her memlekette vaki olan bir şeydir. Hepimizin maksadı, vatanın saadetidir. Bir makine kurup tıkır tıkır işletemiyoruz. Bu da doğru. Kuvvetli bir hükümet nasıl bulmalı, hastalığı ne suretle keşfetmeli? Teşkilatı Esasiye Kanunu’muzu nazarı dikkate alalım. Hükümetin vazifesini tayin edelim. Meclis kanaatlerini söylesin. Ondan sonra Reis Paşa’mız da kanaatlerini beyan buyursunlar. Bir netice çıkaralım. Herkes bir İşe yarar. Herkesi yaradığı işte kullanmalı. Şahıslardan bahsetmeyelim. Yüce maksatlarda müştereğiz. Reis Paşa Hazretleri kanaatlerini beyan buyursunlar.”…
-…”Hükümetimizin şekli mutlaka cumhuriyet olacaktır; …”İsmet Paşa’dan sonra Abdurrahman Şeref Bey merhumun beyanatı arasında şu sözler vardı: “Hükümet şekillerinin sayılmasına lüzum yok. ‘Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ dedikten sonra, kime sorarsanız sorunuz, bu, cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin. (4)” şeklinde yazmaktadır.
Türk siyasetçi, hukukçu ve yazar Naşit Hakkı Uluğ, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul tutanaklarında Abdurrahman Şeref Bey’in adı geçmediği halde Nutuk ile aynı görüşü paylaşır ve 29 Ekim 1963 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazısında:
…”29 Ekim 1923 Pazartesi günü, Meclis’in öğleden sonraki grup toplantısında Abdurrahman Şeref Bey’in ikinci defa kürsüye geldiğini: …”Hâkimiyeti Milliye, kayıtsız şartsız milletindir dedikten sonra kime sorarsanız sorunuz, bu Cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır, amma… bu ad bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin.” dediğini yazmıştır.
Demiryolları müfettişi, klasik müzik tutkunu Enver Koray’da, …”1923 yılında Cumhuriyet’in ilanından önceki günlerde Meclis’te ortaya çıkan hükümet buhranı sırasında Atatürk tarafından hükümet şeklinin tayin ve tespiti için Çankaya Köşkü’ne çağırılan üç beş yakını arasında Abdurrahman Şeref Efendi’nin de bulunduğunu ve bu toplantıda …”Paşam hükümetimizin şekli bellidir. Bunun için düşünmeye mahal yoktur, bunun adı Cumhuriyettir.” dediğini toplantıda bulunan eski Cumhurbaşkanlarımızdan Sayın Celâl Bayar’dan dinlediğini kaydetmiştir (5).
Büyük Atatürk, Enver Koray’ın yukarıda bahsettiği Çankaya Köşkü’ndeki toplantı tarihini Nutuk’ta, 28 Ekim 1923 akşamı olarak belirtir, amma isim olarak ne Sayın Celal Bayar’ın ne de Abdurrahman Şeref Efendi’nin isimlerini zikretmez;
-…”28 Teşrinievvel (Ekim) günü geç vakitte, toplantı halinde bulunan Fırka İdare Heyeti tarafından davet olundum. Fırka İdare Heyeti Reisi Fethi Bey idi. Fethi Bey Fırka namına İdare Heyeti’nce bir aday listesi tertip olunduğundan ve bu hususta Fırka Umumi Reisi olduğum için benim de görüşümün alınması uygun görüldüğünden, toplantılarına davet ettiklerini bildirdi. Tertip olunan listeye göz gezdirdim. Bence uygun olduğunu ve fakat bu listede isimleri mevcut olan zevatın da fikir ve rızasını almak lazım geldiğini ifade ettim. Bu teklifim münasip görüldü. Mesela, Hariciye Vekâleti için ismi söz konusu edilen Yusuf Kemal Bey’i davet ettik. Yusuf Kemal Bey, bu listeye dâhil olamayacağını bildirdi.
Bundan ve buna benzer bazı vaziyetlerden anladım ki, Fırka İdare Heyeti dahi kabule değer ve kati bir aday listesi tertip edememektedir. İdare Heyeti üyelerine, icap edenlerle daha ziyade fikir alışverişinde bulunarak kati bir liste tespit etmelerini tavsiye ettikten sonra yanlarından ayrıldım. Gece olmuştu. Çankaya’ya gitmek üzere Meclis binasını terk ederken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşalara tesadüf ettim. Ali Fuat Paşa Ankara’dan hareket ederken bunların Ankara’ya vardıklarını o günkü gazetede “bir uğurlama ve bir karşılama” başlığı altında okumuştum. Henüz kendileriyle görüşmemiştim. Benimle görüşmek için geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini Müdafaai Milliye Vekili Kazım Paşa vasıtasıyla tebliğ ettim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa’ya ve Fethi Bey’e de Çankaya’ya benimle beraber gelmelerini söyledim. Çankaya’ya gittiğim zaman, orada beni görmek üzere gelmiş Rize Mebusu Fuat, Afyon Karahisar Mebusu Ruşen Eşref Beylere tesadüf ettim. Onları da yemeğe alıkoydum.
Yemek esnasında, “Yarın cumhuriyet ilan edeceğiz!” dedim. Hazır bulunan arkadaşlar, derhal fikrime iştirak ettiler. Yemeği terk ettik. O dakikadan itibaren, hareket şekli hakkında kısa bir program tespit ettim ve arkadaşları vazifelendirdim. Tespit ettiğim program ve verdiğim talimatın tatbikatını göreceksiniz!
Efendiler, görüyorsunuz ki, cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara’da bulunan bütün arkadaşlarımı davete ve onlarla müzakere ve münakaşaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü onların zaten ve tabiaten benimle bu hususta hemfikir olduklarına şüphe etmiyordum. Hâlbuki o esnada Ankara’da bulunmayan bazı zevat, salahiyetleri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden ve fikir ve rızaları alınmadan cumhuriyetin ilan edilmiş olmasını gücenme ve ayrılma vesilesi saydılar.”
İsmet Paşa ile cumhuriyetin ilanı kanununa ait tasarıyı hazırladık. O gece birlikte bulunduğumuz arkadaşlar erkenden beni terk ettiler. Yalnız İsmet Paşa Çankaya’da misafir idi. Onunla yalnız kaldıktan sonra, bir kanun tasarısı müsveddesi hazırladık…”
Eski Cumhurbaşkanlarımızdan Sayın Celâl Bayar ise: Abdurrahman Şeref Efendi ile ilk defa Partinin Meclis grubunda ve Cumhuriyet ilan meselesini konuştukları sırasında karşılaştıklarını aktarır:
…”Atatürk, yükselmiş isim yapmış ilim adamlarının Büyük Millet Meclisi’nde görünüp çalışmalarını çok isterdi. Abdurrahman Şeref Bey’i de Meclis’in ikinci döneminde aday göstermiş ve üstad Milletvekili olmuştu. Partinin Meclis grubunda toplanmıştık. Cumhuriyet ilan meselesini görüşüyorduk. Abdurrahman Şeref Bey de çıka geldi. Kendilerine saygı gösterdik, aramıza aldık, oturduğu sandalyenin etrafında halka oluşturduk. Ben de bu halkanın içindeyim. Kendilerini ilk defa görmüş oluyordum ve ne düşündüğünü merak ediyordum. Sorduk:
-“Ne dersiniz? Gayet rahat cevap verdi:
-“Mesele basittir. Doğmuş çocuğunun adını koyacağız.” dedi.
Müzakere başladı, o da söz istedi, kürsüye geldi. Özellikle şöyle konuştu:
-“Hükümetlerin şekillerini sıralamaya lüzum yok. ‘Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ dedikten sonra, kime sorarsanız sorunuz, bu, cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin.” Bu da böyle geçti (6).”
Sonuç olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, 11 Ağustos 1923 tarihinde başlayan ve 02 Eylül 1927 tarihinde sona eren II. Yasama Dönemi, parlamento tarihimizde önemli bir konuma sahiptir. II. Meclis şeklinde de nitelendirilen bu yasama dönemi, yeni devletin kuruluşuyla ilgili kritik siyasî adımların yanı sıra hukuk reformlarının tamamlanmasına yönelik yasama faaliyetleriyle dikkat çekici izler bırakmıştır. II. Dönemde, cumhuriyetin ilanıyla hükümet sistemi tercihi belirginleşmiştir.
11 Ağustos 1923 tarihinde, İstanbul Mebusu Abdurrahman Şeref Bey’in en yaşlı üye olarak Geçici Başkan (Reis-i Sin) sıfatıyla yaptığı açılış konuşmasının ardından Ali Fuat Paşa Türkiye Büyük Millet Meclisi Geçici Başkanı (muvakkat reis) olarak seçilmişti. Osmanlı Meclis-i Mebusanından kalan ve en yaşlı milletvekilinin Geçici Başkan olarak ilk toplantıyı açmasından sonra ayrıca yeni bir ismin muvakkat reis (geçici başkan) olarak seçilmesi şeklindeki uygulama daha sonra tekrarlanmamış, bu dönemden itibaren “muvakkat reis” seçimi yapılmamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul tutanaklarına göre söz almayıp konuşma yapmayan; Nutuk’a göre söz alıp konuşma yapan İstanbul Mebusu Abdurrahman Şeref Bey’in en yaşlı üye olarak Geçici Başkan (Reis-i Sin) sıfatıyla 11 Ağustos 1923 yaptığı açılış konuşması şöyledir: …“Meclis küşad olundu. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin İkinci Devre-i İntihabiyesi küşad olundu. Meclis-i Alinizi küşad etmek şerefi acizlerine teveccüh ettiğinden dolayı Cenab-ı Hakka hamdüssena ederim.(…) Cenab-Hak cümlemize yüz aklığı ihsan buyursun. Cümlemizi muvaffak bil-hayr etsin. (7)”
Kaynakça:
1: Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, II. Cilt, İstanbul 1968, Sf: 812
2: Cengiz Çetintaş, “Cumhuriyet’in Kuruluş Yılı 1923: TBMM Tutanakları Yıllığı: 4”
3: Osman Selim Kocahanoğlu, “Atatürk – Rauf Orbay Kavgası ‘Kurtuluş, Kuruluş ve Sonrası’ ”, Temel Yayınları, Eylül 2012 – İstanbul, Sertifika Nu:1206-34-004588, Yayın Nu:168, Tarih Dizisi: 60, Sf:513’te dipnot: 539)
4: “Gazi Mustafa Kemal Nutuk”, Kaynak Yayınları, 1. Basım, Eylül 2015, Sf: 608 – 611.
5: “Abdurrahman Şeref Efendi, Tarih Münasebetleri”, (Sadeleştiren: Enver Karal), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayını Ankara 1985, Sf:4 / Aktaran: Milli Eğitim Dergisi, “Ölümünün 78. Yılında Son Vak’anüvis Abdurrahman Şeref Efendi ve Cumhuriyet” Sayı: 158.
6: Celâl Bayar, “Ben de Yazdım ‘Milli Mücadeleye Giriş’”, Sabah Kitapları: 55, Türkiye’den Dizisi: 2, İstanbul 1997, C.8, Sf:146)
7: Şeref İba, “Yüzüncü Yılında TBMM Oluşumu, Çalışma Şartları ve İşlevleri” TBMM Basımevi – I. Baskı Nisan 2020, I. Cilt; ‘Parlamento Tarihimizde II. Meclis, Sf: 125 vd.