Atatürk’e göre, …”Basın, hiçbir sebeple baskı ve nüfuza tutulamaz.”
30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imza edilmesiyle başlayan Ulusal Milli Mücadele sürecinde gerek Padişah’ın gerekse işgal kuvvetlerinin İstanbul ve Anadolu basınına uyguladıkları ‘baskı – sansür’ nedeniyle İstanbul gazetelerinin pek çok sayfasının sütunları hemen hemen boş olarak yayımlandığı görülmektedir.
Ünlü Türk yazar, gazeteci, basın tarihçisi Servet Rifat İskit’e göre, …”İstanbul basını, 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgalinden bir süre sonra, 5 Ağustos 1920’de Padişah Vahdettin’in sansürü ile şiddetlenmiştir.”
Ancak bu ifade çelişkilidir.
Çünkü İstanbul’da 1909‘da Ebuzziya Tevfik‘in “Yeni Tasvir-i Efkâr” adı ile kurduğu, oğlu Velid Ebuzziya‘nın 1925‘e kadar önce bu adla, sonra “Tevhid-i Efkâr” adıyla yayımladığı gazetenin:
23 Mayıs 1919 tarihli (Sayı No: 2732),
16 Mayıs 1919 tarihli (Sayı No: 2727),
17 Mayıs 1919 tarihli (Sayı No: 2729),
25 Mayıs 1919 tarihli (Sayı No: 2735) nüshalarının sütunları ile 11 Ekim 1919 ile 24 Aralık 1919 tarihleri arasında da 17 tefrikalık yazı yukarıdaki ifade ile “ bir kısmı sansür nedeniyle boş olarak” yayımlanmıştır.
Doç. Dr. Yücel Özkaya ‘ya göre, …”Gazetelerin pek çok sayısının sayfa sütunlarının sansür nedeniyle boş çıkması çok anlamlıdır. Çünkü sansüre uğrayan yazıların yerine başkalarını koymayıp boş sütunlarla yayımlar yapılmıştır. Aslında İstanbul basının önemli bir kısmı Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın yanındadır. Ancak, sansür nedeniyle İstanbul gazeteleri 1919 – 1921 yılları arasında Mustafa Kemal Paşa, – Kuvâ-yı Milliye, Milli Mücadele ve Türkiye Büyük Millet Meclisi konularında yazılar koyamamışlardır. Kaldı ki, İstanbul gazeteleri Mustafa Kemal Paşa’nın asi olduğu yolunda fetvayı yayınlarken, karşıt fetvayı yayımlayamamaları sansür yüzündendir.” demektedir.
Ancak bu ifade de çelişkilidir.
Çünkü Yeni Tasvir-i Efkâr (gazetesi), zamanın şartlarına göre İstanbul’da Kuva-yı Milliye hakkında bilgiler verirken, Atatürk ve Kuva-yı Milliye’nin önde gelen liderleri ile ilgili mülâkatlar ile 1919’dan itibaren yayımlayan ilk gazetedir. Büyük Atatürk, Nutuk’ta, Sivas’ta makine başında Osmanlı Matbuat Cemiyeti Başkanı ve Yeni Tasvir-i Efkâr (gazetesi) Başyazarı Velid (Ebüzziya) Bey’in okurlarına elden geldiğince açık bilgi verebilmek için Kuvâ-yı Milliye’nin durumu konusunda, soru ve cevaplarına da yer vermiştir:
—“İstanbul, 13 Ekim 1919
Sivas’ta Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne,
Saygıdeğer paşam, kaç gündür sizinle basın kurulu adına haberleşiyorduk. Bugün de sizi Tasvir-i Efkâr (gazetesi) adına rahatsız edeceğim. Aşağıda bazı sorular sunuyorum; amacım Kuvâ-yı Milliye’nin durumu konusunda, (okurlara) elden geldiğince açık bilgi vermektir. Alınacak cevapların ajans aracılığıyla Avrupa’ya çektirilmesine (Telgrafla gönderilmesine) çalışılacaktır. Bu sorulardan uygun görülenlere, yarınki sayıya yetiştirilmek üzere, elden geldiğince çabuk ceza vermenizi rica ederim. (Muhterem Paşam; kaç gündür zatı âlinizle matbuat heyeti namına muhabere ediyorduk. Bugün de Tasviri Efkâr namına tasdi edeceğim. Bervechizir bâzı sualler arz eyliyorum; maksat, Kuvâ-yı Milliye’nin vaziyeti hakkında mümkün mertebe sarih malûmat vermektir. Alınacak cevapların ajans vasıtasiyle Avrupa’ya çektirilmesine çalışılacaktır. Bu suallerden münasip görülenlere yarınki nüshaya yetiştirilmek üzere mümkün mertebe çabuk cevap vermenizi rica ederim.)
Tasvir-i Efkâr Başyazarı Velid (Tasviri Efkâr Sermuharriri Velid).
Soru: 1- Kuvâ-yı Milliye’nin oluşmasının ilk sebepleri nedir? (Kuvâ-yı Milliye’nin vücuda gelmesinin ilk sebepleri nedir?)
Cevap: …”Milletin karşı karşıya kaldığı haksız davranışlar.”(…”Milletin maruz kaldığı muamelâtı hakşikenane.”)
Soru: 2- Milli örgüt ne zaman başladı? (Teşkilâtı milliye ne vakit başladı?)
Cevap: …”Ateşkes antlaşmasının hemen ardından ve yurdun her tarafında, hemen (hemen) aynı zamanda.”(…”Ake(a)bi mütarekede ve vatanın her tarafında hemen ayni zamanda.”)
Soru: 3- Bu gün kaç vilayette sözü geçmektedir? (Bugün kaç vilâyete hükmü şamildir?)
Cevap: …”Bugün Anadolu ve Rumeli vilâyetlerinde milli örgütün bulunmadığı bir yer kalmamıştır. Sözü, bütün yurtta geçmektedir.”(…”Bugün Anadolu ve Rumeli vilâyatında Teşkilâtı Milliyeden mahrum bir yer kalmamıştır. Hükmü umum vatana şamildir.”)
Soru: 4- Milli örgütün başlıca ileri gelenleri kimlerdir? (Teşkilâtı milliyenin başlıca erkânı kimlerdir?)
Cevap: …”Milli örgütün ileri gelenleri, yurdun bağımsızlığı ve dokunulmazlığı için yürekleri çırpınan milletin bütün çocuklarıdır.” (…“Teşkilâtı milliyenin erkânı masuniyet ve istiklâli vatan için kalpleri çırpınan milletin umum güzide evlâtlarıdır.”)
Soru: 5- Temel amacı nedir? (Maksadı aslisi nedir?)
Cevap: …”Temel amacı, yurdun bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığını sağlamaktır.” (…”Maksadı aslî vatanın temamisini ve milletin istiklâlini temin etmektir.”)
Soru 6- Temel amacına ulaşmak için başlıca çalışmaları nelerdir? (Maksadı aslisini istihsal İçin başlıca teşebbüsatı nedir?)
Cevap: …” Kuvâ-yı Milliye’yi etkili ve milli iradeyi egemen kılmaya kesin karar vermiş olan ve milletin bütün bireylerini içine alan örgütümüzdür. Tüzük ve bildirgemizde açıkça böyle belirtilmiştir.” (…”Kuvayi Milliyeyi âmil ve iradei mülkiyeyi hâkim kılmağa azmi kat‘i ile karar vermiş olan ve bütün efradı milleti cami bulunan teşkilatımızdır. Nizamname ve beyannamemizde aynen musarrahtır.”)
Soru: 7- Seçimler konusunda düşüncesi nedir? (İntihabat hakkında fikri nedir?)
Cevap: …”Seçimlerde yasadışı her hangi bir müdahalede bulunmayıp, milleti serbest bırakmaktır. Yalnız derneğimiz, ilkelerini kabul edenlerin seçimlerde başarılı olmalarını diler.” (…”İntihabata gayrimeşru bir gûna müdahalede bulunmayıp milleti serbest bırakmaktır. Yalnız cemiyetimiz, esasatını kabul edenlerin intihapta muvaffak olmalarını temenni eder.”)
Soru: 8- Anadolu’da seçimler, tamamıyla serbest yapılabilecek midir? (Anadolu’da intihabat tamamiyle serbest yapılabilecek midir?)
Cevap: …”Evet yapılacaktır.”
Soru: 9- Nisbi seçim ilkesi kabul olur mu? (İntihabı nisbi esasa kabul olunur mu?) (Not: Nisbi Seçim; Seçimi kazanan milletvekil aday listelerinin aldıkları oy oranına göre temsil edilmesi ilkesine dayanan seçim sistemi)
Cevap: …”Bu defaki seçimlerin, yürürlükteki yasaya uygun olarak yapılması zorunludur. Ve zaten bu yolda da başlanmıştır. Nisbi temsil yönetimi, Milli Meclis’in çözümleyeceği bir konudur.” (…”Bu defaki intihabatın mevcut kanuna tevfikan icrası zaruridir. Ve zaten bu yolda da başlanmıştır. Temsili nisbi usulü Meclis-i Millinin halledeceği bir meseledir.”)
Soru: 10- Avrupa’ca kurulması düşünülen Ermenistan sınırı konusunda ne düşünüyorsunuz? (Avrupa’ca teşkili mutasavver Ermenistan hududu hakkında ne düşünüyorsunuz?)
Cevap: Mustafa Kemal Paşa Hazretleri özgün metinde bu sorunun yanıtına 11’nci madde ile birlikte vermiştir.
Soru: 11-Sizce Ermenistan sınırı ne olabilir? (Sizce Ermenistan hududu ne olabilir?)
Cevap: …”(10-11) Yurdumuzun 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırları içinde kalan bölgelerinden bir karış toprağın Ermenistan hükümetine katılmasına, millet kesinlikle razı değildir.” (…”30 Teşrinievvel 1918 tarihindeki hududumuz dâhilinde kalan aksamı vatandan bir karış toprağın Ermenistan hükümetine ilhakına millet kat‘iyyen razı değildir.”)
Soru: 12– General Harbord ile ne görüştünüz? (General Harbord ile ne mülakat ettiniz?)
Cevap: Sorunun yanıtı özgün metinde de yoktur; olasılıkla metin ilk kez basılırken atlanmıştır. Ancak, Mazhar Müfit Kansu’ya göre Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Velid Bey’in bu sorusuna cevap vermeyi münasip görmemiştir. Ancak Atatürk, Nutuk’ta …”Memleketimizde ve Kafkasya’da incelemeler yapmak üzere gelen General Harbord ‘la uzun uzadıya görüştük” demektedir. Sivas Kongresi süresince, Atatürk’ün iki önemli dış görüşmesi olmuştur. Bunlar ABD’li General James G. Harbord ve Fransız diplomat Georges Picot ile yapılan görüşmeler olup, ayrıca ABD’li gazeteci İ. E. Browne ile de görüşülmüştür. İkili iktidarın sürdüğü günlerde Atatürk, 20 Eylül 1919 günü ilk dış temas konuşmasını ABD’li General J. Harbord ile yapmıştır.
Soru: 13- Kuvâ-yı Milliye’nin ikinci, üçüncü derecede organları içinde bazı İttihâd’cılar vardır, deniyor; (bu) ne dereceye kadar doğrudur? (Kuvâ’yı Miliye’nin ikinci, üçüncü derecede uzviyetleri içinde bazı ittihatçılar vardır, deniliyor ne dereceye kadar doğrudur?)
Cevap: …”Derneğimizde İttihâd’cı olarak kimse yoktur. İttihâd’cılık tarihe karışmıştır. Hükümet merkezimizin ve Batı’nın siyasal yanılgısı onların canlanmasına yol açmazsa, millet bunun yeniden canlandırılmasını aklına bile getirmeyecektir. Bununla ilgili olarak, Heyet-i Temsiliye’nin yeni bir bildirgesi, bu gece Matbuat Cemiyeti başkanlığına çekilecektir.” (…”Cemiyetimizde ittihatçı olarak kimse mevcut değildir. İttihatçılık tarihe karışmıştır. Hükümeti merkeziyenin, garbın hatayı siyasisi onların ihyasına sebebiyet vermediği takdirde millet bunun ihyasını der hatır bile etmeyecektir. Buna dair Heyeti Temsiliyenin yeni bir beyannamesi bu gece Matbuat Cemiyeti Riyasetine keşide edilecektir.”)
Soru: 14- İttihâd’cılar, Kuvâ-yı Milliye’yi etkileyebilirler mi? (İttihâd’cıların Kuvâ-yı Milliye üzerine tesir etmesi kabil midir?)
Cevap: …”Kuvâ-yı Milliye’mizin egemeni, ancak millet ve millietin yüce amaçlarıdır. Başka hiçbir birey ya da topluluk etkili olamaz.” (…”Kuvayi Milliyemizin hâkimi müessiri ancak millet ve makasıdı âliyei milliyedir. Başka hiçbir fert veya cemaat müessir olamaz.”)
Soru: 15- Seçimlerden sonra Kuvâ-yı Milliye ne şekilde kalacaktır? (İntihabattan sonra Kuvâ-yı Milliye ne şekilde kalacaktır?)
Cevap: …”Kuvâ-yı Milliye’nin gelecekteki biçimi, Milli Meclis, güvenlikle ve serbestçe yasama ve denetim görevini yapmayı başardıktan sonra bir kongreyle belirlenecektir. Bu konu tüzüğümüzün son maddesinde belirtilmiştir.” (…”Kuvâ-yı Milliye’nin şekli atisi, meclisi millî, emniyet ve serbesti ile vazifei teşriiye ve murakabesini ifaya muvaffak olduktan sonra bir kongre ile tayin edilecektir. Bu husus nizamnamemizin son maddesinde musarrahtır.”)
Soru: 16- Gelecekteki sınırlarımız sizce ne olabilir? (Müstakbel hudutlarımız sizce ne olabilir?)
Cevap: …”Gelecekteki sınırlarımız, bizce 30 Ekim 1918 tarihinde, (Mondros) ateşkes antlaşmasının imzalandığı günde sahip olduğumuz sınırlardır.” (…”Müstakbel hudutlarımız bizce 30 Teşrinievvel 1918 tarihinde mütareke akdedildiği günde fiilen sahip kaldığımız huduttur.”)
*Soru: 17- Kısaca yaşamöykünüzü bildirir misiniz? (Muhtasaran tercüme-i halinizi bildirir misiniz?)
Cevap: Sorunun yanıtı daha sonra verildiğinden aşağıda okuyabilirsiniz.
Soru: 18- Mebus seçimi için adaylığınızı koyacağınız söyleniyor, doğru mudur? Nereden mebus çıkmak istiyorsunuz? (Mebus intihabı için namzetliğinizi vazedeceğiniz söyleniyor, doğru mudur? Nereden mebus çıkmak istiyorsunuz?)
Cevap: …”Mebusluğa adaylığımı koymadım ve koymayacağım; ama millet herhangi bir yerden beni mebusluğa seçerse, övünerek kabul ederim.” (…”Mebusluğa namzetliğimi vazetmedim ve etmeyeceğim ve fakat millet herhangi bir yerden beni mebusluğa intihap ederse maaliftihar kabul ederim.”)
Soru: 19- Arkadaşlarınız arasında başka kimler mebus olmak istemektedir? (Rüfekanız meyanında başka kimler mebus olmak arzusundadır?)
Cevap: …”Arkadaşlarım da tıpkı benim gibi düşünmektedirler.” (…”Rüfekam da aynen benim gibi düşünmektedirler.”)
Soru: 20- Şehrinizde İtilaf temsilcileri var mı; onlarla ilişkide misiniz? Size karşı tavırları nedir; milli hareket hakkında ne düşünüyorlar? (Şehrinizde İtilâf mümessilleri var mı, onlarla hali temasta mısınız? Size karşı vaz’u tavırları nedir, harekâtı milliye hakkında ne düşünüyorlar?)
Cevap: …”Şehrimizde İtilaf temsilcileri yoktur. Ancak, bütün Avrupa ve Amerika devletlerinin geçici olarak gelip gide siyasal ve askeri memurlarıyla yapılan özel görüşmelerde, milli örgüt ve hareketlerimizin yasal ve haklı niteliğini tamamıyla anlayıp onaylamışlardır.” (…”Şehrimizde İtilâf mümessilleri yoktur. Ancak muvakkaten gelip geçen tekmil Avrupa ve Amerika devletlerine mensup memurini siyasiye ve askeriye ile vuku bulan hususî mülakatlarda teşkilât ve harekâtı milliyemizin mahiyeti meşruasını tamamen tasdik ve takdir eylemişlerdir.”)
Soru: 21-İstanbul’a temsilci olarak atadığınız Vâsıf Bey ne zaman gelecektir; (ona verilen) yönerge nedir? (İstanbul’a mümessil tayin ettiğiniz Vasıf Bey ne vakit gelecektir, talimatı nedir?)
Cevap: Sorunun yanıtı özgün metinde de yoktur; Mazhar Müfit Kansu’ya göre Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Velid Bey’in bu sorusuna cevap vermeyi münasip görmemiştir. Bugün bilmekteyiz ki, Kara Vasıf Bey, Amasya Protokolünden sonra (20 – 22 Ekim 1919) tarihinde İstanbul’a hareket etmiştir.
*Soru: 17- Kısaca yaşamöykünüzü bildirir misiniz? (Muhtasaran tercüme-i halinizi bildirir misiniz?)
Cevap: Paşa’nın yaşamöyküsü kısaca aşağıda sunulur (…”Paşanın tercüme-i hali muhtasaran berveçhi maruzdur) :
Rumî 1296 (Milâdi 1881) tarihinde Selanik’te doğmuştur (Rumî 1296 (Milâdî 1881) tarihinde Selânik’te tevellüt ederek);
Rüşdiye (İlk ve ortaokul) öğrenimini Selanik’te (rüştî tahsilini Selanik’te), idâdi öğrenimini (Lise) Manastır’da (idadî tahsilini Manastırda), Harbiye ve Erkân-ı harbiye (Har okulu ve Kurmaylık) öğrenimlerini İstanbul’da tamamlayarak 1905 yılında Erkân-ı harbiye yüzbaşılığı ile okuldan çıkmış (Harbiye ve Erkânıharbiye tahsillerini Dersaadette ikmal ile 1905 senesi Erkânıharbiye Yüzbaşılığı ile neş‘et etmiş) ve 1907 yılına kadar Suriye’de ve Kolağası (Ön Yüzbaşı) olduktan sonra 1911 senesine kadar Makedonya’da bulunmuşlar;
Bu süre içinde, Ordu Erkân-ı harbiyesinde, Redif Tümeni erkân-ı harpliğinde, ordu ve kolordu erkân-ı harbiyesinde ve Selanik Subay Talimgâh Kumandanlığı’nda ve demiryolu müfettişliğinde görev yapmışlardır. (bu müddet zarfında Ordu Erkânıharbiyesinde, Redif Fırkası Erkânıharpliğinde, Ordu ve Kolordu Erkânıharbiyesinde ve Selanik Zabıtan Talimgâh Kumandanlığında ve şimendifer Hattı Müfettişliğinde ifayı vazife eylemişlerdir.)
31 Mart olayı üzerine Selânik’ten İstanbul’a hareket eden kuvvetlerin erkân-ı harbiye başkanlığında ve 1910 da Arnavutluk’ta yapılan harekâtta, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşanın erkan-ı harbi olarak bulunmuş ve 1910 da Picardie (Pikardi) manevralarını takip için Fransa’ya gitmiştir. (31 Mart hâdisesi üzerine Selânik’ten Dersaadet’e hareket eden kuvvetlerin Erkânıharbiye Reisliğinde ve 1910 da Arnavutluk’ta icra edilen harekâtta, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşanın Erkan-ı harbi olarak bulunmuş ve 1910 da Picardie (Pikardi) manevralarını takip için Fransa’ya azimet etmiştir.)
1911 yılında Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Dairesi’nde görevlendirilmiş ve oradan İtalya savaşı dolayısıyla Trablusgarp’a giderek bu savaşın sonuna kadar Sirenaik bölgesinde Derne kuvvetleri kumandanlığını yapmış ve bu sırada Balkan Savaşı başlamış ve Bulgarların Çatalca sınırına geldikleri bir zamanda İstanbul’a geri dönmüştür. (1911 senesinde Erkânıharbiye-i Umumiye Dairesine memur edilmiş ve oradan İtalya muharebesi münasebetiyle Trablusgarp’a giderek bu harbin nihayetine kadar Sirenaik mıntıkasında Derne kuvvetleri Kumandanlığını ifa eylemiş ve bu esnada Balkan muharebesi başlamış ve Bulgarların Çatalca hattına geldikleri bir zamanda İstanbul’a avdet etmiştir.)
Gelibolu’da Kuvâ-yı Mürettebe kurmaylığı harekât şubesi müdürü ve Bolayır Kolordusu kurmay başkanı olarak Balkan Savaşı’na katılıp Edirne üzerine adı geçen kolorduyla ile hareket etmiş ve Dimetoka bölgesinin geri alınmasında eylemli olarak bulunmuşlardır. (Gelibolu’da Kuvâ-yı Mürettebe Erkânıharbiyesi Harekât şubesi Müdürü ve Bolayır Kolordusu Erkânıharbiye Reisi olarak Balkan Harbine iştirakle Edirne üzerine mezkûr kolordu ile hareket etmiş ve Dimetoka havalisinin istirdadında bilfiil bulunmuşlardır.)
Balkan Savaşı’nın ardından Sofya, Belgrat, Çetine Ataşemiliterliklerini yapmak üzere, Sofya’da görevlendirilmiş ve orada Kaymakamlığa yükseltilmiştir. (Balkan Harbini müteakip Sofya, Belgrat, Çetine Ataşemiliterliklerini ifa etmek üzere, Sofya’ya memur ve orada Kaymakamlığa terfi edilmiştir.)
Geçen savaşın ilanından sonra (I. Dünya Savaşı 1914-1918) Tekirdağ’ında yeni kurulan 19’uncu Tümen kumandanlığına atanmışlardır. (Harbi zailin ilânını müteakip Tekirdağ’ında yeni teşekkül eden On Dokuzuncu Fırka Kumandanlığına tayin olunmuşlardır.)
Maydos ve çevresi bölge kumandanlığını görevini yaptıktan sonra, adı geçen tümenle bu bölgede bulunduğu sırada Arıburnu Kuvvetleri kumandanlığını üstlenmiş ve bunun sonucunda neticesinde albaylığa yükseltilmiştir. (Maydos ve havalisi mıntakası Kumandanlığını ifa ettikten sonra mezkûr fırka ile bu mıntakada bulundukları sırada Arıburnu Kuvvetleri Kumandanlığını deruhde eylemiş ve bunun neticesinde Miralaylığa terfi etmişlerdir.)
Daha sonra Anafartalar Grupu kumandanı olmuş ve İngilizlerin çekilmeleri üzerine 16’ncı Kolordu kumandanı olarak Edirne’ye ve orada bir ay kaldıktan sonra Diyarbakır, Bitlis, Muş havalisine aynı sayıyla kolordu kumandanı olarak gitmiş ve adı geçen cephede Mirliva ’lığa (Tuğgeneralliğe) terfi ettirilmişlerdir. (Bilâhare Anafartalar Grubu Kumandanı olmuş ve İngilizlerin çekilmeleri üzerine On Altıncı Kolordu Kumandanı olarak Edirne’ye ve orada bir ay kaldıktan sonra Diyarbekir, Bitlis, Muş havalisine ayni numara ile Kolordu Kumandanı olarak gitmiş ve mezkûr cephede Mirliva ‘lığa terfi ettirilmişlerdir.)
Yığınak yapan 2’nci Ordu’da Bitlis ve Muş’u beş gün savaştıktan sonra Ruslardan geri almış ve bir süre sonra 2’nci Ordu kumandan vekilliğine ve kısa bir sonra Hicaz Kuvve-i Seferiyesi’ne ordu kumandanı olarak atanmışsa da (Tahayyül eden İkinci Ordu dâhilinde Bitlis ve Muş’u beş gün muharebeden sonra Ruslardan istirdat eylemiş ve bir müddet sonra İkinci Ordu Kumandanlığı Vekâletine ve az bir müddet sonra Hicaz Kuvve-i Seferiyesi’ne Ordu Kumandanı olarak tayin olunmuş ise de),
Şam’a kadar gittikten ve Sinâ cephesini teftiş eyledikten sonra Medine’ye gitmesine gerek görülmediğinden, 2’nci Ordu kumandanlığına asıl olarak atanmış, Diyarbakır’a geri gelmiş ve (Şam’a kadar gittikten ve Sina cephesini denetledikten sonra Medine’ye gitmelerine hacet görülmediğinden İkinci Ordu Kumandanlığına asaleten tayin edilerek Diyarbekir’e avdet olunmuş ve)
1917’de Halep’te toplanan General Falkenhayn yönetiminde bulunan gruba bağlı olan 7’nci Ordu Kumandanlığına tayin edilmişlerdir. (1917 senesinde Halep’te taaddüt eden ve General Falkenhayn tahtı idaresinde bulunan gruba dâhil olan Yedinci Ordu Kumandanlığına tayin edilmişlerdir.)
Harekât sırasında, kendisiyle aralarında görüş ayrılığı çıktığından ve hükümet de (onun) görüşlerini desteklemediğinden, sözü geçen ordu kumandanlığından istifa etmiş; daha sonra atandığı 2’nci Ordu kumandanlığını da kabul etmeyerek İstanbul’a geri dönmüştür. (Müşarünileyh ile harekâtı Harbiye’de aralarında ihtilâfı nazar hâsıl olduğundan ye hükümet de nokta-i nazarlarını terviç etmediğinden mezkûr Ordu Kumandanlığından istifa ve müteakiben tayin kılındığı İkinci Ordu Kumandanlığını da kabul etmeyerek İstanbul’a avdet etmişlerdir.)
Bu süre içinde, veliaht olan kişinin eşliğinde olarak Almanya Genel Karargâhı’na ve Alman Batı Cephesine gezi yapmıştır. (Bu müddet zarfında veliaht bulunan zatın refakatinde olarak Almanya Karargâhı Umumisine ve Alman Garp cephesine seyahat eylemişlerdir.)
Veliahdın padişah olması üzerine, sözlü ve ısrarlı iradeyle Falkenhayn‘ın yenilmiş bıraktığı Nablus yakınlarındaki 7’nci Orduya yeniden gitmiş ve varışından on beş gün sonra yapılan genel İngiliz saldırısında bu orduyu Haleb’e kadar geri çekilmek zorunda bıraktığı sırada padişaha Fahri Yaver olmuştur. (Veliahdın padişah olmaları üzerine şifahî ve musırrane irade ile Falkenhayn‘ın mağlûp bıraktığı Nablus civarındaki Yedinci Orduya tekrar gitmiş ve vürudundan on beş gün sonra vuku bulan umumî İngiliz taarruzunda bu orduyu Haleb’e kadar ricat ettirdiği sırada padişaha Fahri Yaver olmuştur.)
Halep savaşının ardından 7’nci ve Adana bölgesinde bulunan 2’nci Ordulardan oluşan Yıldırım Grubu Kumandanlığını üstlenmiş ve ateşkes antlaşmasından sonra İstanbul’a geri dönmüştür. (Halep muharebesini müteakip Yedinci ve Adana havalisinde bulunan İkinci Ordulardan mürekkep Yıldırım Grubu Kumandanlığını deruhte ve bedel mütareke İstanbul’a avdet eylediler.)
Son zamanda bilindiği gibi 3’üncü Ordu Müfettişliğiyle Doğu Anadolu’da bulundukları sırada 8 Temmuz 1919 da silki askeriden istifa etmişlerdir. (Son zamanda malûm olduğu veçhile Üçüncü Ordu Müfettişliğiyle Şarkî Anadolu’da bulundukları esnada 8 Temmuz 1919 da silki askeriden istifa etmişlerdir.)
Kaynakça:
-“Türkiye’de Neşriyat Hareketleri Tarihine Bir Bakış”, İstanbul 1939, Sf:153. / Aktaran: “Milli Mücadele Başlangıcında Basın ve Mustafa Kemal Paşa’nın Basınla İlişkileri” Sf:873.
-“Nutuk Kemal Atatürk, Cilt: III, Vesikalar”, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, Milli Eğitim Basım Evi – İstanbul 1969, X. Basım, Vesika: 144, Sf:1084…1088.
-“Atatürk’ün Nutuk’ta Kullandığı Belgeler”, Haz. Kemal Bek, Bordo & Siyah Türk Klasikleri, Trend Yayın Basım, İstanbul – 2007, Sf:187…192.
– “Atatürk’ün Söylev Ve Demeçleri III.” Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayınları I, 1918 – 1937 Açıklamalı Dizin ile 5. Baskı, 2006; ‘Kuvâ-yı Milliye’nin Vaziyeti Hakkında, Tarih: 13. X. 1919’, Sf:6.
-“Erzurum’dan Ölene Kadar Atatürk’le Beraber II. Cilt”, Mazhar Müfit Kansu, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara – 1986, II. Basım Sf: 409…414.
-“Samsun’dan Sonra En Zor 19 Ay, I. Cilt” Alev Coşkun, Cumhuriyet Kitapları, I. Baskı, İstanbul – Nisan 2021, Sf:25.