“Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma… 19 Mayıs’ta kitap okuyarak mı Samsun’a çıktın?”
Atatürk’ün hizmetinde bulunmak üzere, 3 Temmuz 1927’de İstanbul’da görevine başlayan Cemal Granda anlatır:
”…Atatürk, Türk Tarih Kurumu’nun çalışmalarıyla yakından ilgileniyor, her fırsatta Türk Tarihi’nin en geniş şekilde yazılması için çevresindekilere telkinde bulunuyordu. Boş zamanlarında Atatürk’ün elinden, tarihle ilgili kitapların düşmediğini hatırlarım.
Atatürk, bir gün, yine tarihle ilgili kalın bir kitap okuyordu. Öylesine dalmıştı ki, çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt meselesi dururken devlet başkanının kendini tarihe vermesi, (Hüseyin) Vasıf Çınar’ın biraz canını sıkmış olacak ki, Atatürk’e şöyle dediğini duydum:
(—)”Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma… 19 Mayıs’ta kitap okuyarak mı Samsun’a çıktın?”
Atatürk, Vasıf Çınar’ın bu çok samimi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi:
-…”Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım…”
Bazı eserler, Cemal Granda’nın yukarıda okuduğumuz hatıratını, Atatürk’ün, çocukluk ve ilk gençlik yıllarından itibaren bilinçli bir okuma etkinliğine girdiğini ve okuma tutkusunun bilinçli bir çabanın eseri olarak ortaya çıktığını gösteren aydınlatıcı bir bilgi olarak kabul etmişlerdir. Ancak, hatıratta sözde Atatürk’ün kitap okumasına canı sıkılan kişi (Hüseyin) Vasıf Çınar’dır:
Hüseyin Vasıf Çınar, Türkiye Büyük Millet Meclisine, I. Dönemde Saruhan (Manisa), III. Dönemde İzmir Milletvekili olarak girmiş, İstiklal Mahkemesi Savcılığı görevinde bulunmuştur. 1924’de 8 Mart / 21 Kasım, 1929’da 28 Şubat / 7 Nisan tarihleri arasında iki kez Maarif Vekâleti (Milli Eğitim Bakanlığı) görevine getirilmiştir. Prag (1925 – 1927), Budapeşte (1928) elçiliklerine atanmış, (1932 – 1934)’de Roma ve (1934 – 1935)’te de Moskova Büyükelçiliği görevini üstlenmiştir. Soyadı Kanunuyla birlikte, “Çınar” soyadını bizzat Atatürk tarafından kendisine verilen Hüseyin Vasıf Çınar ayrıca Tevhid-i Tedrisat (Öğretimin Birleştirilmesi) Yasası’nın çıkmasında önemli bir rol üstlenmiş, aynı zamanda bu kanunu uygulayan bakan olmuştur. 2 Haziran 1935 günü Moskova’da Büyükelçiyken hayatını kaybetmiş, cenazesi Ankara’ya getirilerek kendisinden önce vefat eden Mustafa Necati (UĞURAL) Bey’in yanına defnedilmiştir.( Lütfen Bakınız: http://www.sechaber.com.tr/mustafa-necati-beyi-aniyoruz/)
Atatürk’ün okuduğu, zaman zaman da başkasına okutarak dinlediği kitap sayısının saptanabileni toplamda 3997’dir ve bu kitaplardan yalnızca altını çizdiği bölümler 12.000 sayfa tutmaktadır.
Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı eserinde:
(…) ”Atatürk’ün, kitap okuyuşu da Nutku’nu yazışı gibidir. Başladı mı, eser kaç cilt olsa bitirirdi. Erişmek ihtirası ile yanar, bu yanış onda bütün tabii insanlık zaaflarını silip süpürürdü. Metin kenarlarını işaretlemek âdeti olduğu için kitapları nasıl dikkatle okumuş olduğunu bu renkli işaretlerden anlardık.” demiş;
Güvenilir bir kaynak olarak kabul ettiğimiz Prof. Dr. Ayşe Afet İnan ise:
(…) ”Atatürk, kitapları mutlaka masa başında okumuş, elinde kırmızı, mavi uçlu kalemle bazen de kurşun kalemle kâğıtlara notlar almıştır. Yeni köşkte kütüphanesindeki yazı masasında oturduğu pek nadirdir. Daha ziyade orta yerdeki uzun ve geniş masanın üzerinde çeşitli kitap ve lügatleri dizdirir, karşısında saat, yanında sigara kutusu bulunurdu. Sık sık içtiği kahve, uzun çalışmalarına fasıla verdirebilirdi. Çalıştığı yerdeki kitapların yeri değişmemeliydi. Kitap, lügat ve broşürlerin hemen her gece taşındığı bir yer daha vardır: Köşkün yemek salonu. Yemek salonunun demirbaş eşyalarından biri, bilhassa 1935’ten sonra, elektrikle döner geniş bir kara tahtadır. Bu gece toplantılarında, konuşulan mevzuun mahiyetine göre kütüphaneden kitaplar gelir, pasajlar okunurdu.” Şeklinde not düşmüştür: (“M. Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım”, İstanbul, 1971, s.19-21).
Atatürk’ün, 1915’te Çanakkale’den Madam Corinne yazdığı karttan, Büyük Taarruz hazırlıkları sırasında tuttuğu notlardan da cephede kitap okuduğunu biliyoruz. Atatürk hakkında İsmail Habib Sevük demiştir ki:
(…)”O’nun eli kılıcın kabzasından çok kitabın cildini tuttu.”
Atatürk’ün devlet, asker ve fikir adamı olarak ortaya çıkan kişiliğinin oluşumunda tarih biliminin önemi oldukça fazladır. Tarihe olan ilgisi daha öğrencilik yıllarında başlayan Mustafa Kemal Atatürk’ün, daha sonra tarih öğretmeni Mehmet Tevfik Bilge için:
-…”Tevfik Bey’e minnet borcum vardır; bana yeni bir ufuk açtı,” dediği bilinmektedir.
Atatürk’ün, özellikle Türk Tarih Kurumunu kurdurması, bu kurumun çalışmalarına katılarak yakından ilgilenmesi tarihe ve tarih bilimine verdiği önemi göstermesinin yanı sıra “Osmanlıdan – Cumhuriyete (ümmetten-millete)” geçiş sürecinde Türk milletine, millet olma bilincini aşılamak amacını da gütmektedir.
Türk Tarih Kurumu, ülkemizde bizzat Atatürk’ün direktifiyle kurulan kurumların başında gelmektedir. Atatürk, özellikle Avrupa devletlerinin ders kitaplarında yer alan Türkler hakkındaki olumsuz iddialara ve “barbar” deyimi kullanarak bir istilacı kavim şeklinde gösterilmelerine karşılık, bunun böyle olmadığının, cihan tarihinde en eski çağlardan beri hakiki yerinin ne olduğunun ve medeniyete ne gibi hizmetlerinin bulunduğunun araştırılması gerektiğine inanmaktaydı.
İşte bu sebeple;
28 Nisan 1930 tarihinde, Atatürk’ün de bizzat katıldığı Türk Ocakları’nın VI. Kurultayı’nın son oturumunda, O’nun direktifleriyle, Afet İnan tarafından 40 imzalı bir önerge sunulmuş ve “Türk tarih ve medeniyetini ilmi surette tetkik etmek için hususi ve daimi bir heyetin teşkiline karar verilmesini ve bu heyetin azasını çekmek salahiyetinin Merkez Heyetine bırakılmasını teklif ederiz” denilmiştir.
Aynı gün Kurultay’da yapılan görüşme sonucunda Türk Ocakları Kanunu’na, 84. Madde olarak “Merkez Heyeti, Türk tarih ve medeniyetini ilmi surette tetkik tetebbu eylemek vazifesiyle mükellef olmak üzere bir Türk Tarih heyeti teşkil eder.” şeklinde bir madde eklenmiştir. Bu karar çerçevesinde 16 üyeden oluşan bir “Türk Tarihi Tedkik Heyeti” teşkil edilmiş, heyet ilk toplantısını 4 Haziran 1930 tarihinde yapmış, Yönetim Kurulu ve diğer üyeleri seçmiştir.
Yönetim Kurulu:
Başkan: Tevfik Bıyıklıoğlu.
Başkanvekilleri: Yusuf Akçura ve Samih Rıfat.
Genel Sekreter: Dr. Reşit Galip.
Üyeler:
Afet İnan, İsmail Hakkı Uzun Çarşılı, Hamid Zübeyir Koşay, Halil Erdem, Ragıp Hulusi, Reşid Safvet Atabinen, Zakir Kadiri, Sadri Maksudi Arsal, Mesaroş (Ankara Etnografya Müzesi Uzmanı), Mükrimin Halil Yinanç, Vasıf Çınar ve Yusuf Ziya Özer’den teşekkül etmiştir.
Bu heyet, Türk Tarihinin Ana Hatları adıyla yaptığı ilk çalışmayı yayımlamıştır.
29 Mart 1931 tarihinde Türk Ocakları’nın VII. Kurultay’ında kapatılma kararı alınca, bu defa 15 Nisan 1931’de “Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti” adı ile yeniden teşkilatlanmış ve 1930’daki ilkeler temel alınarak faaliyetlerine devam etmiştir. Kurumun adı 1935 yılında “Türk Tarih Araştırma Kurumu” olarak değiştirilmiş, daha sonra ise “Türk Tarih Kurumu” na çevrilmiştir. Kurum bu dönem içinde dört ciltlik lise kitaplarını hazırlamış ve bu kitaplar MEB yayını olarak basılmıştır. Türk Tarih Kurumu’nun 1932’de bastığı ilk kitap, “Birinci Türk Tarih Kongresi: Konferanslar, Müzakere Zabıtları” adlı bildiri metinleri kitabıdır. Fakat bu kitabın üstünde de TTK değil Maarif Vekâleti kaydı vardır. Piri Reis Haritası Hakkında İzahname (1935) adlı eserin üzerinde ise “Türk Tarihi Araştırma Kurumu Yayınlarından: No:1” yazmaktadır.
Yine Piri Reis’in Kitâb-ı Bahriyesi’nin (1935) yayın numarası 2’dir. Daha sonra Alacahöyük kazı raporları basılmış, 1937 yılından itibaren ise, adını bizzat Atatürk’ün koyduğu, “BELLETEN” yayın hayatına başlamıştır.
Atatürk, hayatının son dönemlerine kadar Kurumun çalışmalarıyla yakından ilgilenmiş, birçok defa çalışma planını kendisi tespit etmiş ve birçok toplantıya bizzat katılmıştır. O’nun bu Kurum’a ve tarihe verdiği önem, 5 Eylül 1938’de düzenlediği vasiyetname ile İş Bankası’ndaki hisselerinin gelirinin yarısını Türk Tarih Kurumu’na bağışlamasından anlaşılmaktadır.
Atatürk’ün düşün dünyasının oluşmasında ve tarih bilgisi ve bilinci kazanmasında daha öğrencilik yıllarından itibaren okuduğu kitapların önemi şüphesiz çok büyüktür. Atatürk’ün okuduğu sanat, ekonomi, genel kültür, siyaset, düşünce dünyası, askeri içeriklerden oluşan kitaplar arasında büyük oranda yer kaplayan tarih kitaplarının ayrı bir yer tuttuğunu hatta büyük çoğunluğunu oluşturduğunu da ilave etmek gerekir. O’nun okuduğu bu kitaplarda sadece önemli gördüğü yerlerinin altını çizdiği ve yanlarına not düştüğü kısımların günümüz Türkçesine aktarımının yapıldığı kitabın yirmi dört cilt tuttuğu düşünülünce kitap okumak konusunda ne kadar duyarlı olduğu ve düşün dünyasının oluşumunda ve bilgi birikiminde bunun ne kadar önemli bir yer teşkil ettiği daha iyi anlaşılır. Aynı şekilde yirmi dört ciltlik kitabın yarısından fazla kısmını tarih kitaplarının oluşturduğu görülünce de tarihe olan ilgisi daha net anlaşılmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün okuduğu kitaplar arasında yer alan tarih kitaplarından bazıları şunlardır:
1-“Hunların Türklerin Moğolların ve Sair Diğer Tatarların Tarih-i Umumisi (Deguignes),
2-“Türk Tarihi (Rıza Nur),
3-“Osmanlı Tarihi (Necip Asım- Mehmet Arif),
4-“Yeniçağdan Günümüze Türkiye Tarihi (Ahmet Hamit- Mustafa Muhsin),
5-“Van Tarihi, Antalya Livası Tarihi (S. Fikri Erten),
6-“Türk Medeniyeti Tarihi (Ziya Gökalp),
7-“Osmanlı Tarihi (Ahmet Rasim),
8-“Tarih-i Osmani (Ali Reşat), Şecere-i Tiirk (Ebulgazi Bahadır Han),
9-“Cihan Tarihinin Umumi Hatları (H. G. Wells),
10-“Tarih-i İslam (Filibeli Ahmet Hilmi),
11-“Umumî Tarih (Ahmet Refik),
12-“Türk Tarihi (Necip Asım),
13-“İslam Tarihi (Leon Caetani/terc. Hüseyin Cahit),
14-“Umumi Tarih (Ali Reşat),
15-“İslam Tarihi (M. Şemseddin),
16-“Tevarih-i Al-i Osman (Aşıkpaşazâde),
17-“Orhun Abideleri (Necip Asım),
18-“Endülüs Tarihi, (Ziya Paşa),
19-“Tarih-i Devlet-i Osmaniye (Abdurrahman Şeref),
20-“Büyük Tarihi Umumî (Ahmet Refik),
21-“Diivel-i İslamiye (Poole Stanley Lane/terc. Halil Edhem),
22-“İlkçağ Tarihi (Eduard Meyer),
23-“Romalıların Tarihi (Victor Duruy),
24-“Doğu ve Yunan (Ch Aımond),
25-“Eski Çağ Doğu-Yunan-Roma (Albert Malet),
26-“Doğu Halklarının Eski Tarihi (G. Maspero),
27-“Batı İmparatorluğunun Son Dönemi (Amedee Thierry),
28-“Doğunun Eski Tarihi (Françosi Lenormnt),
29-“İsrail Halkının Tarihi (Ernest Renan),
30-“Eski Çin (Henri Maspero),
31-“İlk Uygarlıklar (Güztave Fougeres),
32-“Yunan Halkının Oluşumu (A. Jarde),
33-“İnsan ve Dünya (Elisee Reclus),
34-“Dünya Tarihi Özeti (H. G. Wells),
35-“Nil Nehri ve Mısır Medeniyeti (A. Moret),
36-“Mısır’ın Dramı (Raymont Colrat),
37-“Uzak Doğu Tarihi (Rene Grousset),
38-“Moğol İmparatorluğu (Lucien Bouvat), Asya Tarihi (Herbert H. Gewen),
39-“Fransa Nereye Gidiyor? Avrupa Nereye Gidiyor? (J. Caıllaux), İsveç ve Norveç (Ph. Le Bas),
40-“Çağdaş Avrupa Siyasi Tarihi, (Charles Seignobos),
41-“Barbarlar (Louis Halphen),
42-“Osmanlıların Ülkesi (G. Des Godıns De Souhesmes),
43-“Diinya Savaşının Tarihi (Amede Le Faure),
44-“Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Theophile Lavallee),
45-“Arapların Genel Tarihi (L. A. Sedillot),
46-“Baron De Tott’un Türkler ve Tatarlarla İlgili Yazları (Baron François Tott),
47-“Orta Avrupa (Emm De Martonne),
48-“Okyanusya (Paul Prıvat Deschanel),
49-“Eski Asya (Andre Berthelot),
50-“Hindistan (Lois De La Vallee Poussin),
51-“Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (Hammer),
52-“Eski Ve Modern Türkler (Mustafa Celalattin),
53-“Türklerin Örfleri Adetleri, Dinleri, Sivil, Askerî ve Siyasi Yönetimleri (M Guer),
54-“Çağdaş Tarih (Prens Lubomirskı),
55-“Başlangıçtan Günümüze İngiltere Tarihi (Edouart Guyot),
56-“Modern Tarih (Ch. Aımond),
57-“Rusya’nın Tarihi (Alfret Nicolas Rambaud),
58-“Bizans’ın Yükselişi ve Çöküşü (Ch Dıehl),
59-“Kutsal İttifak (A. Debidour),
60-“Fransa Tarihi (Henri Martin),
61-“Attilanın Hayatı (Marcel Brıon),
62-“İslam Tarihi Üzerine Denemeler (R. Dozy),
Not: Mustafa Kemal Atatürk’ün okuduğu kitaplar arasında yer alan tarih kitaplarından tespit edilebilen 62 adetten oluşturduğum liste ”Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar, Anıtkabir Yayınları, C.I-XXIV,. Ankara 2001” eserinden yararlanılarak hazırlanmıştır.
***Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.