Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki önemli olaylardan Atatürk’ün Samsun’a ayak basışıdır. Türk milleti I. Dünya Savaşı sonrasında kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken büyük bir lider Mustafa Kemal Atatürk ortaya çıktı ve Samsun’a ayak basarak “Kurtuluş” yolunu açtı. Dolayısıyla Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 İstanbul’dan başlayan yolculuğu bir kurtuluş dönemini simgeler.
Dahi Kurtarıcı şöyle demektedir:
-…”İstanbul’u terk etmek zarureti, İstanbul’da hâsıl olan elim şartlardan idi. Anadolu’ya geçmekteki maksadım, Anadolu’nun ortasında ve Türk milletinin büyük kütlesi içinde, Türk milletinin yüksek seciyesine ve sarsılmaz azim ve imanına dayanmak idi. Bundan başka hiçbir tedbirin memleket ve milletin derin yarasına kesin kanaat hâsıl etmiştim…”
Atatürk, işte bu duygularla önemli bir görev koparmak için, İstanbul’daki İngiliz Siyasi İrtibat Subayı Yüzbaşı J. G. Bennett ile görüşmeler yapmıştır. Osmanlı Harbiye Nezareti’nde İngiliz İstihbaratı için görev yapan Benett, Hüsamettin Ertürk’e göre pek geniş salahiyetlere sahiptir ve elinde çok çok imkânlar vardır. Atatürk, Benett’e, İngilizlerin kontrolü altında büyük bir Türk ordusu teşkilatlandırmayı öneriyor. Fakat hem bu öneriden bir şey çıkmıyor (!), hem İngilizlerin Mondros Mütarekesi’ne bile uymayan tavırları hiç de iyiniyetli olmadıklarını gösteriyor. (Bentt için bakınız:Hüsamettin Ertürk, “İki Devrin Perde Arkası”, Hilmi Kitabevi, İstanbul, 1957, Sf: 259-269)
Tarihçi Zürcher, Atatürk’ün İstanbul’daki bu çalışmalarını “siyasi çözüm arayışı” olarak niteliyor. Bu çalışmaları 1919’un Mart ortalarına kadar sürüyor. Mart ortalarında, İstanbul’da bir şeyler yapmanın imkânsızlığı netleşiyor, belli ki kurtuluş olsa olsa Anadolu’da bir Milli Hareket’le olabilir… O sırada Kazım Karabekir ve Ali Fuat Paşalar, Atatürk’le görüşerek, Milli Mücadele düşüncesiyle tayinlerini Anadolu’ya yaptırıyorlar. (Bakınız: Erik Jan Zürcher, “Milli Mücadelede İttihatçılık”, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1987, Sf: 193)
İngiliz İmparatorluğu’nun umulduğu gibi iyi niyetli olmadığı, Mondros hükümlerine bile uymayarak ülkenin çeşitli yerlerinde işgale girişecekleri artık görülmektedir. İstanbul’a asla Yunan gemisi sokulmayacağına dair söz verdikleri halde, işte Averof adlı Yunan savaş gemisi Dolmabahçe önünde demirlemiş, gemide İstanbullu Rumlara ziyafetler verilmiştir(!). Mondros Mütarekesi’ni imzalamış olan Rauf Bey, anılarında bu durumu anlatarak; “İngilizler bizi aldatmıştı” diye yazıyor:
(—)”Çeşitli vazifelerle uzun zaman aralarında bulunarak her hallerini yakından görüp ağırbaşlılıkları, çalışkanlıkları, dürüstlükleri ve bilhassa ahde vefakârlıklarıyla takdir ettiğim İngilizler, bunlar mı idi? Böylesine bir aldanışı, kendi kendime bir türlü izah edemiyorum. (Bakınız: Rauf Orbay, “Cehennem Değirmeni, Siyasi Hatıralarım”, Truva Yayınları, 2004, Sf:238)”
Şu sözler de Rauf Bey’indir:
(—)”Mütarekenin henüz mürekkebi kurumadan, Fransız, İtalyan ve İngilizler İstanbul’da bir sömürge havası yaratmaktan geri kalmadılar. (Bakınız: SalahiSonyel, “Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika”, I, Sf:15.)”
Mütareke, “İstanbul işgal edilecek” demiyor, “Boğazlardakiistihkâmlar işgal edilecek” diyordu: bu maddeyi gerekçe gösterip İstanbul’u işgal ediyorlardı! Musul’un işgali, İzmir’in işgali da böyle gerekçelerle oluyordu. Anlaşılan barış (Sevr) antlaşmasına kadar Türkiye’nin taksim ve işgali tamamlanacaktı; niyet buydu. Artık siyaset bitmişti. Anadolu’da bir Milli Kurtuluş Hareketi başlatılabilir miydi? Sekiz yıldır savaş meydanlarında kayıplar veren yorgun bir millet için çok zor! Ama denemekten başka çare yok! Komutanlar yavaş yavaş bunu düşünmeye, Anadolu’ya geçmeye başlıyor.
Milli Mücadele’nin büyük komutanlarından bu amaçla Anadolu’da görev alan ilk kumandan Ali Fuat Cebesoy Paşa’dır. Hemen ardından Kazım Karabekir Paşa, Erzurum’a atamasını yaptırmıştır. Milli Mücadele kumandanlarının bu atamalarını yapan, Harbiye Nazırı ve Genelkurmay Başkanı Cevat (Çobanlı) Paşa’dır.
Cevat Paşa, İngilizler tarafından tutuklanıp Malta’ya sürülünceye kadar Milli Hareket’e büyük destek vererek milliyetçi subayları Anadolu’ya atamıştır. Ali Fuat ve Karabekir Paşalardan sonra, Atatürk ile birlikte Albay Refet (Bele) 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Anadolu’ya geçmişlerdir. Hemen ardından Rauf Orbay Deniz Kuvvetleri’ndeki görevinden istifa ederek Anadolu’ya geçmişlerdir. Ünlü tarihçimiz Cemal Kutay’ın deyimiyle “İlk Beşler”dir bunlar… Trakya’yı tutsun diye, Cafer Tayyar Paşa’yı Edirne’ye atayan da yine Cevat Çobanlı Paşa’dır. (Bakınız: Cemal Kutay, “Bilinmeyen Tarihimiz” I.Kitap, İstanbul, Mart 1974, Sf: 15-82. Kitapta “İlk Beşler ve Sonrası” adlı ilk bölüm.)
Ali Fuat Paşa’nın Konya’daki XX. Kolordu Kumandanlığı’na tayini 1919’un Şubat ayında çıkıyor. Gitmeden önce Atatürk’ü Şişli’deki evinde ziyaret ediyor. Kolordusunu Konya’dan Ankara’ya nakledeceğini anlatıyor. Atatürk’ün çok geniş yetkilere sahip bir görevle Anadolu’ya atanmasını sağlamak için “her taraftan çalışmaya” karar veriyorlar. İstanbul’daki Atatürk’ün emrine giren ilk büyük birlik, Ali Fuat Paşa’nın kolordusudur:
“Ben ve Kolordum emrinizdeyim Paşam!” (Bakınız: Ali Fuat Cebesoy, “Milli Mücadele Hatırları” Sf: 55-57)
Kazım Karabekir Paşa, Erzurum’daki 15. Kolordu Kumandanlığı ‘na tayinini 13 Mart 1919’da çıkarttırıyor ve hemen hazırlıklara başlıyor. Atatürk ile devamlı temas halindedir. 13 Nisan’da Gülcemal Vapuru ile Trabzon’a gitmek üzere yola çıkacak olan Karabekir, Şişli’deki evinde Atatürk’e veda ziyaretine gidiyor. Karabekir Paşa, uzun süre yasaklı olan “İstiklal Harbimiz” adlı eserinde Anadolu’da Milli Mücadele fikrini ilk düşünenlerden birisinin kendisi olduğunu belirterek, Şişli’deki evinde ameliyat sonrası hasta yatan Atatürk ile görüşmesini anlatır:
(—)”Paşam, ben yarın Erzurum’a hareket ediyorum. İstanbul’da ne vaziyette kalırsanız kalın, bir şey yapmak imkânsızdır. Sükût edersek mahvımız kaçınılmazdır. Behemehâl Anadolu’ya ordu başına geliniz. Hem de Doğu’ya, milletin kurtuluş anahtarı doğudadır. Orada her şey mümkündür. Ordu kuvvetlidir, halk da beraber gider. Planım basittir. Milli bir hükümet teşkili… İstiklalimizi ve hiç değilse milli namusumuzu kurtaracak bu karardır.
Atatürk:
-…”Bu da bir fikirdir, ahvâl günden güne size hak verdiriyor… İyi olayım size katılırım…” (Bakınız: Kazım Karabekir, “İstiklal Harbimiz”, Merk Yayıncılık, İstanbul, 1988, Sf:15)
Bu görüşmeyi Rauf Orbay da doğruluyor, bir an önce Anadolu’ya geçmeleri için Kazım Karabekir Paşa’nın ısrar ettiğini anlatır.
İsmet İnönü’ye göre de, Atatürk, başlangıçta Ahmet İzzet Paşa Hükümetinde Harbiye Nazırı olmak istiyor, “İyi bir hükümet, hedefini, vaziyetini iyi bilen bir hükümet, memleketin kuvvetini müsait şartlarda değerlendirerek çok iş yapılabilirdi” diye düşünüyordu. Kendisini hükümete almayan İzzet Paşa’yı Atatürk sonuna kadar affetmeyecektir. (Bakınız: İsmet İnönü, “Hatıralar”, yayına hazırlayan Sabahattin Selek, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2006, Sf: 160-161) Atatürk’ün “kuvvetli bir hükümet” kurulursa işlerin düzelebileceği düşüncesiyle, İzzet Paşa hükümetine girmek için yaptığı çalışmaları ve Anadolu’ya atanmasını, Rauf Orbay’da hatıralarında ayrıntılarıyla anlatılmaktadır.
Atatürk, Anadolu Yollarında…
Doğu Karadeniz’de Pontusçu Rum çetelerle Müslüman halk arasında çatışmalar oluyor; Padişah Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki karışıklıkların yeni bir işgale yol açmasından endişeli. İngilizler ’de Müslümanların Rumlara saldırılar yaptığını söyleyerek Padişahı sıkıştırıyor, bunun önü alınmazsa Samsun- Trabzon civarını işgal edeceklerini söylüyorlar. Hatta Samsun’a ufak bir İngiliz birliği de çıkarmışlardı. Padişah ve Sadrazam DamadFerid, dirayetli bir komutan göndererek oralarda asayişi sağlamak ve yeni İngiliz işgaline meydan vermemek istiyorlar. Öyle bir işgal bölgede çeşitli devletçiliklerin de kurulmasına yol açılabilir.
İngilizler Doğu’daki Rus işgal bölgelerinden iki yüz bin kadar Rum’u getirerek Doğu Karadeniz’de bir “Pontus Cumhuriyeti” kurdurmayı, Türklerin elindeki silahların toplatılmasını istiyorlar. İngiliz Dış İşleri’ne bunun için 2 Aralık 1918 günü muhtıra veriliyor, tarihçi Toynbee, Rumların verdiği şişirilmiş nüfus rakamlarının gerçeklilikten çok uzak olduğunu söylüyor, ama yine de İngiltere bölgeye “asayiş” gerekçesiyle asker gönderebilir. Venizelos ve Rum basını bu yönde seferber haldedir tabii… (Bakınız: Sina Akşin, “İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele” Sf: 241)
İngilizler kızarsa, Mondros Mütarekesi’nin 7. ve 24. Maddelerini uygulamaya, oraları da işgal etmeye kalkabilirler.
Padişahın korktuğu da bu.
Doğu illeri ve Erzurum’da Kazım Karabekir Paşa’nın emrindeki 15’nci Kolordu bu bakımdan çok önemli!
İşte Karadeniz ve doğu illerinde sükuneti sağlayarak bu iki maddenin işletilmesini önleyecek komutan kim olabilir? Elbette Mustafa Kemal Paşa (ATATÜRK)…
Anafartalar kahramanı olarak ordu üzerinde büyük bir prestije sahiptir. İttihatçılara karşı olduğu için O’nun atanmasını İngilizler de engellemez. Üstelik Vahideddin, Veliaht olarak Almanya’ya yaptığı seyahatte Atatürk’ü yani genç generali iyi tanıdığından tereddüt etmez ve kendisine “Fahrî yaver-i hazret-i şehriyari” yani Padişah’ın onursal yaveri unvanını da verir.
Atatürk, Nutuk’ta şöyle demiştir:
-…”Osmanlı Devletinin temelleri çökmüş, ömrü tamam olmuştu. Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk’ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele, bunun da taksimini teminle uğraşılmaktan ibaretti. Osmanlı Devleti, onun bağımsızlığı, Padişah, Halife, hükümet, bunlar hepsi anlamı kalmamış bir takım sözlerden ibaretti. O halde ciddi ve hakiki karar ne olabilirdi? Bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da milli egemenliğe dayanan kayıtsız ve şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti tahsis etmek! İşte, daha İstanbul’dan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun’a ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu karar olmuştur. (Sf:12)
Mustafa Kemal Paşa ile Maiyetine Samsun’a Gidebilmeleri İçin İngiliz İşgal Kumandanlığından Alınan Vize (15 Mayıs 1919);
Mustafa Kemal Paşa ile beraber Samsun’a gidecek olan “Müfettişlik Heyeti”, yani Paşa’nın maiyeti, hazırlanan liste üzerinde yapılan birkaç değişiklikten sonra belirlenmiş ve aşağıdaki bu son şeklini almıştı. Samsun’a Bandırma Vapuru ile Karadeniz’e gidilecekti ama Karadeniz resmen olmasa bile fiilen İngiliz donanmasının işgali altındaydı ve Boğazdan çıkışlar ancak İngiliz vizesi ile mümkündü.
Mustafa Kemal Paşa’nın 13 Mayıs’ta hazırladığı ve müfettişliğin Erkân-ı Harbiye Reisi Albay Kâzım Bey’in (sonraları generali Kazım Dirik) imzalayıp mühürlediği listeler 14 Mayıs’ta Paşa tarafından Harbiye Nezareti’ne gönderildi ve İngilizler ’den vize alınmasını istedi.
Sivas’taki 3.Kolordu Komutanlığı’na tayin edilen Albay Refet Bey (Refet Bele) de görev yerine iki emireri ile beraber yine Bandırma Vapuru ile gidecekti ve İngilizler ‘den onlar için ayrıca vize talep edildi.
İngiliz İrtibat Bürosu Kumandanı Binbaşı vanMilingen 23 subay ve uzman, Albay Refet Bey, 25 er ile erbaş ve altı adet eğerli attan ibaret olan listeyi 15 Mayıs’ta tasdik etti ve vizeler isimlerin yazılı olduğu sayfaların arkasına basıldı. Paşa ile maiyetinin vizelerinde “Müttefik Pasaport Kontrol Bürosu, İngiliz Bölümü, Samsun’a gidiş için geçerlidir. İstanbul(dan), 16 Mayıs 1919” yazıyordu ve o zaman irtibat zabitliğinde bulunan, ardından istihbarat subaylığına getirilecek ve sonraki senelerde mistisizm ile uğraşıp İngiltere’de tekke benzeri bir mekân kuran Yüzbaşı John GodolpghinBenett tarafından imzalanmıştı.
Yüzbaşı John GodolpghinBenett, hatıralarında Samsun için verdiği vizelerden şöyle bahsedecekti:
“…Günün birinde, fark etmeden kaderin vasıtası oldum. 15 Mayıs’ta Yunan kuvvetleri İzmir’e çıkmış ve beklenmedik direnişle karşılaşmıştık. Sultan, başında Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Paşa’nın bulunduğu bir heyetin Türk Ordusu’nun ihtilâfın dışında kalmasını sağlamak maksadıyla gönderilmesi konusunda Müttefikler ’in Yüksek Komiserleri ile anlaşmaya varmıştı. 22. doğum günümde (23) garip bir rastlantı olarak bir Türk subayı odama geldi ve Mustafa Kemal Paşa ile maiyetindekiler için vize istedi.
Listeyi okuyunca Türk Ordusu’nun en faal 35 generaliyle albayının isimlerinin yazılı olduğunu gördüm. Vizeleri vermek istemedim. Binbaşı vanMilingen, her zaman olduğu gibi özel işleri için dışarıdaydı. Listeyi karargaha götürüp talimat istemeyi kararlaştırdım. Görevli subaya ‘Bu liste bende barışçıdan ziyade savaşçı bir heyet intibaı uyandırıyor’ dedim. Yüksek Komisyon’a danışılacağını söyleyip beklememi istediler. Yaklaşık bir saat sonra çağrıldım ve gidip vizeleri verme talimatı aldım. Bana “Mustafa Kemal Paşa, Sultan’ın güvenine tam olarak sahiptir’ dendi. (Bakınız: John GodolphinBennett: “Withness”, TurnstoneBooks, Londra 1974.)
Dokuzuncu Ordu Kıtaâti Müfettişi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri,
Erkân-ı Harbiye Reisi Miralay Kâzım Beyefendi,
Sıhhiye Müfettişi Miralay İbrahim Tali Beyefendi,
Erkân-ı Harbiye Kaymakamı Arif Bey,
Erkân-ı Harbiye Binbaşısı Kemal Bey,
Topçu Müfettişi Kemal Bey,
Sıhhiye Müfettiş Muavini Binbaşı Refik Bey,
Yaver Piyade Yüzbaşısı Cevad Bey,
Piyade Yüzbaşı Mustafa Efendi,
Piyade Yüzbaşı Ali Şevket Efendi,
Piyade Yüzbaşı Mümtaz Efendi,
Piyade Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi,
Tabip Yüzbaşı Behçet Efendi,
Piyade Mülâzım-ı Evvel Hayati Efendi,
Piyade Mülâzım-ı Evvel Arif Hikmet Efendi,
Yaver Topçu Mülâzım-ı Sani Muzaffer Efendi,
Mülâzım-ı Evvel Abdullah Efendi,
Müşavir-i Adli Ali Rıza Bey,
Tabur Hesap Memuru Rahmi Efendi,
Tabur Hesap Memuru Ahmed Nuri Efendi,
Sınıf-ı Sani Faik Efendi,
Zabit Vekili Tahir Efendi,
Sınıf-ı Rabi’ Memduh Efendi.
Bâlâdaesamîi muharrir erkân, ümerâ ve zâbitân, Dokuzuncu Ordu Kıtaâti Müfettişliği Karargâhı’na mensup olup 16 Mayıs 335’te Samsun’a azimet edeceklerdir. 13 Mayıs 335
Dokuzuncu Ordu Kıtaâti Müfettişliği Erkânı Harbiye Reisi Miralay Kazım
Move of aboveofficiersapproved. O. Van Milingen 15.5.19 Maj. B.L.O
Theabove 23 officersattachedtoG.H.Q. 9.th Armyaregoingvia Samsun on the 16.th May.
Mustafa Kemal Paşa ile Beraber Samsun’a Gidecek Olan Astsubay, Er ve Erbaşların Listesi ve İngiliz İşgal Kumandanlığı’ndan Alınan Vize (15 Mayıs 1919);
Bandırma Vapuru’nda Mustafa Kemal Paşa ve maiyetindeki subaylar ile beraber bugün isimleri dışında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız astsubay, er ve erbaşın teşkil ettiği 25 de asker vardı ve bu kişilerin seyahat edebilmeleri için aynı şekilde İngiliz İşgal Kumandanlığı’ndan vize alınmıştı.
Kıdemli Çavuş Osman Nuri oğlu Ali Faik Efendi,
Kıdemsiz Çavuş İbrahim İzzet oğlu Âtıf,
Nefer Hüseyin oğlu Mehmed Sincanlı,
Ahmed oğlu Emin, Sincanlı,
Mustafa oğlu İsmail, Sincanlı,
İbrahim oğlu Ömer, Sincanlı,
Kerim oğlu Mehmed, Alâiye,
Hasan oğlu Elvan, Sungurlu,
Mehmed oğlu Mehmed, Gerede,
Mehmed oğlu Ali, Geyve,
Şakir oğlu Nuri, Gerede,
Hasan oğlu Hüseyin, Akhisar,
Onbaşı Tevfik oğlu Adem, Çatalca,
Nefer Abdullah oğlu Mehmed, Tokat,
Abdullah oğlu Musa, Divrik,
Mehmed oğlu Hasan, Kadıköy,
Bekir oğlu Mahmud, Yenihan,
İhsan oğlu Mehmed Lütfi, Üsküdar,
Çavuş Ali oğlu Musa, Aydın,
Mustafa oğlu Kemal, Konya,
Onbaşı Ali oğlu Rıfat, Sivas,
Rıfat oğlu Ali, Sivas,
Nefer Abdullah oğlu Ali, İzmir.
Yalnız yirmi beş neferdir.
Dokuzuncu Ordu Kıtaâti Müfettişliği Erkânı Harbiye Reisi Miralay Kazım
Görülmüştür 15 Mayıs 335
Bâlâdaesâmîi muharrer efrad, Dokuzuncu Ordu Kıtaâti Müfettişliği karargâhı emirber ve seyis efrâdı olup 16 Mayıs 335’te Samsun’a azimet deceklerdir.
Moveapproved. O. Van Milingen 5.5.19 Maj. B.L.O
Bandırma Vapuru İle Samsun’a Götürülecek Altı Adet At İçin İngiliz İşgal Kuvvetleri’nden Alınan Vize (15 Mayıs 1919);
Mustafa Kemal Paşa ve müfettişlik heyeti Samsun’a giderken beraberlerinde altı adet eğerli at götürmeyi de düşünmüş, bu atlar için de vize alınmış ama sonradan sadece üç at götürebilmişti.
At nakli için bile İngilizler ‘den vize alınmasına ihtiyaç duyulduğunu gösteren bu belge, o günlerin Türkiye’sinin yaşadığı işgalin nasıl bir âfet olduğunu gösterir mahiyettedir.
Binek hayvanı Aded 6 Yalnız altı re’s hayvandır. Bâlâdamikdarı muharrer altı re’s hayvan, Dokuzuncu Ordu Kıtaâti Müfettişliği zâbitanınzâti binek hayvanı olup 16 Mayıs 335’te Samsun’a nakledileceklerini mübeyyin vesikadır. 15 Mayıs 335.
Dokuzuncu Ordu Kıtaâti Müfettişliği Erkânı Harbiye Reisi Miralay Kazım
Görülmüştür 15 Mayıs 335
6 saddlehorsesto 9.th Army as officier’schargers
Moveapproved. O. Van Milingen 15.5.19 Maj. B.L.O
“Atatürk’ün Samsun’a Çıkış Belgeleri 1 ve 2 Bölüm” için yararlanılan kaynak eserler:
1-“Atatürk’ün Katıldığı Savaşlar”, Cevad Şenol, İstanbul, Halk Kitapevi 2016.
2-“Ama Hangi Atatürk”, Taha Akyol, İstanbul, Doğan Kitap, 1.Baskı,2008.
3-“Yıkılış ve Kurtuluş”, Murat Bardakçı, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1. Baskı,2017.
4-“Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri”, Hazırlayan: Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk Kültür Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, Semih Ofset, 1999.
5- “Kaynakçalı Atatürk Günlüğü”, Hazırlayan: Prof. Dr. Utkan Kocatürk. www.ataturk.de
***Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.