“KEMAL ÖZ” adlı Türkiye Cumhuriyetimizin ilk ve ebedi Cumhurbaşkanına 24 Kasım 1934 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantısında “ATATÜRK” soyadı oybirliği ile kabul edilmiştir.
Bu yasayı takiben 26 Kasım’da çıkarılan 2590 sayılı kanunla:
“AĞA, HACI, HAFIZ, HOCA, EFENDİ, BEY, BEYEFENDİ, HANIM, HANIMEFENDİ, PAŞA, HAZRET GİBİ UNVAN VE LAKAPLARIN KULLANILMASI DA YASAKLANMIŞTI.”
17 Aralık 1934 ‘te kabul edilen ikinci bir yasa ile de Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal’e verilen “ATATÜRK” soyadını veya bunun başına ve sonuna söz konularak yapılan adların hiçbir kimse tarafından öz ya da soyadı olarak alınamayacağı hükmü getirilmiştir. Kız kardeşi Makbule Hanım dahi “ATATÜRK “ değil, ‘ATADAN’ soyadını almıştır.
ATATÜRK ‘ün 1930 yılının başlarında ileri sürdüğü Türk Tarih Tezine göre doğal nedenlerle Orta Asya’dan dünyanın değişik yerlerine yayılan Türkler, gittikleri yerlere, ileri uygarlıklarını da götürmüşlerdi. Dolayısıyla Hititler, Sümerler, Akadlar, Etrüksler, Mısırlılar gibi ileri antik uygarlıklar Türk kökenliydi.
ATATÜRK, Türk Tarih Tezi’ni daha da güçlendirmek için bütün dillerin Türkçeden doğduğunu ileri sürerek bu tez de “GÜNEŞ DİL TEORİSİ” adını vermişti.
“SOYADI KANUNU” nun yürürlüğe girmesinin ardından sofrasına davet ettiği yakın arkadaş ve dostlarına soyadlarını bizzat vermeye başladı. Herkes soyadını ATATÜRK ‘ten almak hevesiyle yanıp tutuşuyordu.
Yazar Falih Rıfkı Bey, o günün sabah bir drama dergisini açmış, ilk sayfalarda, en sevimli kelimeyi soyadı almaya karar vermişti. İlk gözüne ilişen kelime “ATAY” olunca da hemen soyadını o şekilde benimsedi, bir gün sonra yayınlanacak makalesinin altına da “ATAY” soyadını ekledi.
Merhum Orgeneral Kazım ÖZALP anılarında bizlere o günü şöyle anlatır:
Akşam olmuştu.
ATATÜRK, sevdiği dostlarıyla “SOYADI KANUNU” nun ayrıntılarını konuşurken Falih Rıfkı ATAY ‘a serzenişte bulundu:
-…”SEN KENDİNE SOYADI BULMAMI BIRAKMADIN,” dedi.
Falih Rıfkı Bey,
—“HER GÜN YAZIYORUM, SİZİN BU İŞE NE KADAR DEĞER VERDİĞİNİZİ BİLDİĞİMDEN BİR GÜN BİLE GEÇ KALMAK İSTEMEDİM,” diye cevapladı.
Sofraya pek itibar etmeyen Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa aile geleneği olduğu için bir gün önce “ÇAKMAK” soyadında ısrar etmiş ve soyadını da öyle almıştı. ATATÜRK hiç hoşlanmadı ama kendisini de kırmadı.
Yalnız lafını da açmadan edemedi:
-…”ÇAKMAK… BİR KOMUTAN İÇİN HİÇ DE HOŞ DEĞİL!” dedi yanındakilere.
Sonra Nuri Bey’e dönerek,
-…”NURİ, SENİN CONKBAYIRI’NDAKİ KAHRAMANLIKLARIN UNUTULMASIN İSTERİM. SENİN SOYADIN ‘CONKER’ OLSUN.” dedi.
Dilbilgisiyle yakından ilgilenmeyen Dışişleri Bakanlığı yüksek memurlarından Osman GRANDİ saf fakat içi dışı bir, düzgün bir insandı. GRANDİ, Mussolini’nin dışişleri bakanının adıydı.
ATATÜRK kendisine,
-…”NE TAŞIYORSUN BU SOYADINI,” diye sordu.
—“ÇOK ESKİDİR, TARİHİDİR, EFEDİM,” cevabını aldı.
-…”NE İMİŞ TARİHİ BAKALIM?”
—“EFENDİM, CEDLERİMİZDEN BİRİ GEMİ İLE MISIR’DAN GELİYORMUŞ, TEKNESİNİN KAPTANI İMİŞ, YOLDA BÜYÜK BİR FIRTINA ÇIKMIŞ, İMDAT GELİNCEYE KADAR İÇİNDEKİLERİN HEPSİ BPĞULMUŞ, FAKAT CEDDİM GRANDİ DİREĞİNE ÇIKTIĞI İÇİN KURTULMUŞ. SOYADIMIZIN HİKÂYESİ BUDUR…”
ATATÜRK, General Fahrettin ALTAY ‘a;
“TÜRK GENERALLERİ ARASINDA EN UZUN BOYLU OLDUĞU İÇİN ALTAY DAĞI’NA BENZETMEK İSTEĞİ İLE BU SOYADINI VERMİŞTİ.”
Hemen belirtmek isterim ki,
Fahrettin ALTAY Paşa İzmir’in “ALTAY SPOR KULÜBÜ” nü 1966 yılında ziyaretleri sırasında “ALTAY” soy ismini nasıl aldığını bizlere şöyle anlatacaktır:
—“ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE MÜTAREKE YILLARINDA İZMİR’İ ZİYARETİMİZ<DE ALTAY BİR İNGİLİZ DONANMA KARMASI İLE ALSANCAK’TA OYNUYORDU. MAÇI BERABER İZLEDİK. ALTAY ÇOK GÜZEL BİR OYUNDAN SONRA İNGİLİZLERİ YENİNCE ULU ÖNDER ÇOK DUYGULANDI, GURURLANDI VE ALTAY İÇİN TAKDİRLERİNİ BELİRTTİ. ARADAN EPEY ZAMAN GEÇTİ GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA, İRAN İLE BİR SINIR ANLAŞMAZLIĞINI HALLETMEK ÜZERE BENİ GÖREVLENDİRDİ VE TEBRİZ’E GİTTİM. TEBRİZ’DE BULUNDUĞUM SIRADA:
MECLİS’TE SOYADI KANUNU MÜZAKERE EDİLMİŞ VE İTTİFAKLA GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA ATATÜRK SOYADI VERİLMİŞTİ. BÜTÜN YURT KENDİSİNİ YENİ SOYADINDAN DOLAYI TEBRİK EDİYORDU. BEN DE HEMEN BİR TELGRAF ÇEKMİŞ VE KENDİLERİNİ KUTLAMIŞTIM.
ATATÜRK’TEN GELEN CEVAP ŞÖYLE İDİ:
-…”SAYIN FAHRETTİN ALTAY PAŞA, BEN DE SENİ TEBRİK EDER ALTAY GİBİ ŞANLI ŞEREFLİ GÜNLER DİLERİM.”
TELGRAFI ALDIĞIM ZAMAN GÖZLERİM DOLU İDİ. ATATÜRK ÇOK MÜTEHASSIS OLDUĞU VE BERABERCE İZLEDİĞİMİZ ALTAY MAÇININ HATIRASINA İZAFETEN BANA ALTAY SOYADINI LAYIK GÖRMÜŞTÜ.”
İmza: Fahrettin ALTAY
Yazıma kaldığım yerden devam ediyorum.
Bir akşam Mehmet, Rıdvan, İbrahim ve Nuri’yi çalışma odasına çağırttı. Üç arkadaş heyecanlıydı.
-…”OTURUN!” diye emretti.
Üçü de başlarına geleceklerden habersizdi.
“BİRASINI YUDUMLARKEN DÜŞÜNDÜ, BAŞINI KAŞIDI, SOFRACIBAŞISI İBRAHİM’İ PARMAĞIYLA İŞARET EDEREK,
-…”SANA “ERGÜVEN SOYADINI VERİYORUM,” dedi.
Hiç belemeden Nuri’ye döndü,
-…”SENİN DE SOYUN KARADENİZ’DEN GELİYOR; SEN ‘ULUSU’OL “ diye seslendi.
İki arkadaş soyadlarını Atalarından aldığına sevinirken ATATÜRK, iki Selanikli hizmetlisinden Rıdvan’a baktı,
-…”ARI GİBİ ÇALIŞKANSIN. SEN GÜRARİ OL!” dedi, susup bir süre düşündü.
Mehmet sona kaldığı için meraklanırken, tekrar ATATÜRK ‘ün sesi duyuldu:
-…”HAH! TAMAM, BULDUM! SENİN SOYADIN TANRIKUT METE OLACAK MEMO, TÜRKLERİN EN YÜCESİ. METE HAN’I BİLİR MİSİN?” diye sordu.
—“BİLİRİM SAYIN PAŞAM,” dedi.
—“EMRİNİZ OLUR. SAĞ OLUN, VAR OLUN…”
ATATÜRK, sonraki günlerde soyadı dağıtmayı sürdürdü. Bundan zevk alıyordu. Sıra Ermeni asıllı Bora KERESTECİYAN ‘a gelmişti.
KERESTECİYAN Kurtuluş Savaşı boyunca gönüllü çalıştığı “HİLAL-İ AHMER (KIZILAY)” aracılığıyla Anadolu’ya ilaç, tıbbi malzeme naklini sağlamıştı. Soyadı “TÜRKER” oldu.
Hamdullah Suphi Bey soyadı kanunu kabul edildiği müjdesini Romanya’da almıştı. Türkiye’ye geldiğinde sofrada bulunanlar arsındaydı.
ATATÜRK,
-…”HAMDULLAH SUPHİ BEY ZATIÂLİNİZ HANGİ SOYADI ALDINIZ?
—“ESKİ BİR AİLE İSMİMİZ VARDIR PAŞAM, KOCAMENİ,”
-…”MEMİ, MEMO VE MEMİŞ GİBİ ARAPÇADAN GELİR DİYE BİLİRİM. BEN SANA TAM BİR TÜRKÇE İSİM VEREYİM.”
—“EMİR BUYURUNUZ SAYIN EFENDİM.”
-…”HAMDULLAH’IN TERCÜMESİ ‘TANRIÖVER’ DİR.” dedi ve bu ismi kendi el yazısıyla bir kâğıda yazdı.
Kâğıdı sofranın üstünde duran geniş tasın içine koydu,
-…”YADİGÂR OLARAK SAKLA,” dedi.
İş Bankası Genel Müdürü Muammer Bey’e verdiği soyadında sorun yaşandı. Muammer Bey işinin eri olduğundan ‘İŞER’ soyadını almıştı. Yanlış anlamlara çekildiğinden soyadını ATATÜRK ‘ün de bilgisi dâhilinde ‘ERİŞ” olarak değiştirildi.
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE ENEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.
Bu yazı www.sechaber.com için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.