Mustafa Kemal Atatürk‘ü henüz 1918’de “Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülâkat” adlı eseriyle ilk kez Türk ve dünya kamuoyuna tanıtan Mehmet Ruşen Eşref için Falih Rıfkı Atay şöyle demektedir:
(…)“Ruşen Eşref Ünaydın’ın üç büyük aşkı vardı: eşi Saliha Hanım, hocası Tevfik Fikret ve her şeyi Mustafa Kemal Atatürk.”
Bilindiği üzere Atatürk, Nutuk metnini 15-23 Ekim 1927 tarihleri arasında dokuz gün süren Cumhuriyet Halk Fırkası’nın II. Büyük Kongresi’nde okumuştur. Atatürk, 15 Ekim Cumartesi günü kürsüye Cumhuriyet Halk Fırkası Reisi Umumisi, bugünkü dille Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olarak çıkmıştır. Saat 10.00’da başlayan konuşması altı gün sürmüş ve günde altışar saatten 36 saat 31 dakika konuşmuştur. Son gün, 20 Ekim 1927’de altı oturum yapılmıştır. Gençliğe Hitabeyi söyledikten sonra kürsüden indiğinde ise saat 20.25’tir.
Taslağı TC Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE) Arşivinde bulunan Nutuk metnini bizzat Atatürk okumuş, Vesika sunuşlarına sıra geldiğinde ise her vesikayı kürsüden Kongre’de kâtiplik yapan Mehmet Ruşen Eşref Bey’e uzatmış ve okumasını rica etmiştir.
Mehmet Ruşen Eşref Bey’in okudukları vesika sunuşlarının 144. sayılı belgesinde Atatürk’ün Tercüme-i Hâli (yaşam öyküsü 1881 – 8 Temmuz 1919) yer almaktadır. 13 Ekim 1919 tarihli okunan vesika da Tasvir-i Efkâr gazetesi başyazarı Velit Ebüzziya, telgrafla 21 maddeden oluşan sualler listesi göndermiş, bu suallerden münasip görülenlerin yanıtlanması halinde ajans vasıtasıyla Avrupa’ya da ulaştırılmasının sağlanacağını bildirmiştir. Velit Ebüzziya’nın sualler listesindeki 17’nci maddesi ise ‘’Muhtasaran tercümei halinizi bildirir misiniz?’’ olmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın, Cevat Bey’e not ettirdiği cevabı ise şöyledir:
Vesika 144 (Madde 17: Paşanın yaşamöyküsü kısaca aşağıda sunulur: (17- Paşanın tercümeihali muhtasaran berveçhi maruzdur:)
Rumî 1296 (Milâdî 1881) tarihinde Selânik’te doğmuştur: rüştiye(1 )öğrenimini Selanik’te, idadi(2) öğrenimini Manastır’da, Harbiye ve Erkân-ı Harbiye(3) öğrenimlerini İstanbul’da tamamlayarak 1905 yılında Erkân-ı Harbiye yüzbaşılığı ile okuldan çıkmış ve 1907 yılına kadar Suriye’de kolağası(4) olduktan sonra 1911 yılına kadar Makedonya’da bulunmuş; bu süre içinde, Ordu Erkân-ı Harbiye’sinde ve Selânik Subay Talimgâh Kumandanlığında ve Demiryolu Müfettişliğinde görev yapmışlardır. (Rumî 1296 (Milâdî 1881) tarihinde Selânikte tevellüt ederek rüştî tahsilini Selânikte, idadî tahsilini Manastırda, Harbiye ve Erkânıharbiye tahsillerini Dersaadette ikmal ile 1905 senesi Erkânıharbiye Yüzbaşılığı ile neş‘et etmiş ve 1907 senesine kadar Suriyede ve Kolağası olduktan sonra 1911 senesine kadar Makedonyada bulunmuşlar; bu müddet zarfında Ordu Erkânıharbiyesinde, Redif Fırkası Erkânıharpliğinde, Ordu ve Kolordu Erkânıharbiyesinde ve Selanik Zabıtan Talimgah Kumandanlığında ve Şimendifer Hattı Müfettişliğinde ifayı vazife eylemişlerdir.)
31 Mart olayı üzerine Selânik’ten İstanbul’a hareket eden kuvvetlerin Erkân-ı Harbiye Başkanlığında ve 1910’da Arnavutluk’ta yapılan harekâtta, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın Erkân-ı Harbi olarak bulunmuş ve 1910 ‘da Picardie (Picardi) manevralarını takip için Fransa’ya gitmiştir. (31 Mart hâdisesi üzerine Selânikten Dersaadete hareket eden kuvvetlerin Erkânıharbiye Reisliğinde ve 1910 da Arnavutlukta icra edilen harekâtta, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşanın Erkanıharbi olarak bulunmuş ve 1910 da Picardie (Pikardi) manevralarını takip için Fransaya azimet etmiştir.)
1911 yılında Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Dairesi’nde(5) görevlendirilmiş ve oradan İtalya savaşı dolayısıyla Trablusgarb’a giderek bu savaşın sonuna kadar Sirenaik bölgesinde Derne Kuvvetleri Kumandanlığını yapmış ve bu sırada Balkan Savaşı başlamış ve Bulgarların Çatalca sınırına geldikleri bir zamanda İstanbul’a geri dönmüştür. Gelibolu’da Kuvây-yı Mürettebe Kurmaylığı Harekât Şubesi Müdürü ve Bolayır Kolordusu Kurmay Başkanı olarak Balkan Savaşı’na katılıp Edirne üzerine adı geçen kolorduyla hareket etmiş: Dimetoka bölgesinin geri alınmasında eylemli olarak bulunmuştur. (1911 senesinde Erkânıharbiye-i Umumiye Dairesine memur edilmiş ve oradan İtalya muharebesi münasebetiyle Trablusgarbe giderek bu harbin nihayetine kadar Sirenaik mıntakasında Derne kuvvetleri Kumandanlığını ifa eylemiş ve bu esnada Balkan muharebesi başlamış ve Bulgarların Çatalca hattına geldikleri bir zamanda İstanbula avdet ederek Geliboluda Kuvayi Mürettebe Erkânıharbiyesi Harekât Şubesi Müdürü ve Bolayir Kolordusu Erkânıharbiye Reisi olarak Balkan Harbine iştirakle Edirne üzerine mezkûr kolordu ile hareket etmiş ve Dimetoka havalisinin istirdadında bilfiil bulunmuşlardır.)
Balkan Savaşı’nın ardından Sofya, Belgrad, Çetine Ataşemiliterliklerini(6) yapmak üzere Sofya’da görevlendirilmiş ve orada Kaymakamlığa(7) yükseltilmiştir. (Balkan Harbini müteakip Sofya, Belgrat, Çetine Ataşemiliterliklerini ifa etmek üzere, Sofyaya memur ve orada Kaymakamlığa terfi edilmiştir.)
Geçen savaşın ilanından(8) sonra, Tekirdağı’nda yeni kurulan 19’uncu Tümen Kumandanlığına atanmışlardır. Maydos ve çevresi Bölge Kumandanlığı görevini yaptıktan sonra, adı geçen tümenle bu bölgede bulunduğu sırada Arıburnu Kuvvetleri Kumandanlığını üstlenmiş ve bunun sonucunda Albaylığa yükselmiştir. (Harbi zailin ilânını müteakip Tekirdağında yeni teşekkül eden On Dokuzuncu Fırka Kumandanlığına tayin olunmuşlardır. Maydos ve havalisi mıntakası Kumandanlığını ifa ettikten sonra mezkûr fırka ile bu mıntakada bulundukları sırada Arıburnu Kuvvetleri Kumandanlığını deruhde eylemiş ve bunun neticesinde Miralaylığa terfi etmişlerdir.)
Daha sonra Anafartalar Grubu(9) Kumandanı olmuş ve İngilizlerin çekilmeleri üzerine, 16’ıncı Kolordu Kumandanı olarak Edirne’ye ve orada bir ay kaldıktan sonra Diyârbekir, Bitlis, Muş bölgesine aynı sayıyla Kolordu Kumandanı olarak gitmiş ve adı geçen cephede Mirlivalığa(7) yükseltilmiştir. (Bilâhare Anafartalar Grupu Kumandanı olmuş ve İngilizlerin çekilmeleri üzerine On Altıncı Kolordu Kumandanı olarak Edirneye ve orada bir ay kaldıktan sonra Diyarbekir, Bitlis, Muş havalisine ayni numara ile Kolordu Kumandanı olarak gitmiş ve mezkûr cephede mirlivalığa terfi ettirilmişlerdir.)
Yığınak yapan 2’inci Ordu Kumandan Vekilliği’ne ve kısa bir süre sonra Hicaz Kuvve-i Seferiyesi’ne Ordu Kumandanı olarak atanmışsa da, Şam’a kadar gittikten ve Sina Cephesi’ni denetledikten sonra Medine’ye gitmesine gerek görülmediğinden, 2’inci Ordu Kumandanlığına asıl olarak atanmış, Diyârbekir’e geri gelmiş ve 1917’de Halep’te toplanan ve General Falkenhayn yönetiminde bulunan gruba bağlı olan 7’nci Ordu Kumandanlığına atanmıştır. (Tahahhüt eden İkinci Ordu dahilinde Bitlis ve Muşu beş gün muharebeden sonra Ruslardan istirdat eylemiş ve bir müddet sonra İkinci Ordu Kumandanlığı Vekâletine ve az bir müddet sonra Hicaz Kuvvei Seferiyesine Ordu Kumandanı olarak tayin olunmuş ise de Şama kadar gittikten ve Sina cephesini teftiş eyledikten sonra Medineye gitmelerine hacet görülmediğinden İkinci Ordu Kumandanlığına asaleten tayin edilerek Diyarbekire avdet olunmuş ve 1917 senesinde Halepte tahahhüt eden ve General Falkenhayn tahtı idaresinde bulunan grupa dahil olan Yedinci Ordu Kumandanlığına tayin edilmişlerdir.)
Harekât sırasında, kendisiyle aralarında görüş ayrılığı çıktığından ve hükümet de (onun) görüşlerini desteklemediğinden, söz geçen Ordu Kumandanlığından istifa etmiş; daha sonra atandığı 2’nci Ordu Kumandanlığını da kabul etmeyerek İstanbul’a dönmüştür. (Müşarünileyh ile harekâtı harbiyede aralarında ihtilâfı nazar hâsıl olduğundan ye hükümet de noktai nazarlarını terviç etmediğinden mezkûr Ordu Kumandanlığından istifa ve müteakiben tayin kılındığı İkinci Ordu Kumandanlığını da kabul etmiyerek İstanbula avdet etmişlerdir.)
Bu süre içinde, veliaht olan kişinin eşliğinde olarak Almanya Genel Karargâhı’na ve Alman Batı Cephesi’ne gezi yapmıştır. (Bu müddet zarfında veliaht bulunan zatın refakatinde olarak Almanya Karargâhı Umumisine ve Alman garp cephesine seyahat eylemişlerdir.)
Veliahdın padişah olması üzerine, sözlü ve ısrarlı iradeyle Falkenhyn’ın yenilmiş bıraktığı Nablus yakınındaki 7’inci Ordu’ya yeniden gitmiş ve varışından on beş gün sonra yapılan genel İngiliz saldırısında bu orduyu Haleb’e kadar geri çekilmek zorunda bıraktığı sırada padişaha Fahri(8) Yaver olmuştur. (Veliahdın padişah olmaları üzerine şifahî ve musırrane irade ile Falkenhayn‘ın mağlûp bıraktığı Nablus civarındaki Yedinci Orduya tekrar gitmiş ve vürudundan on beş gün sonra vukubulan umumî İngiliz taarruzunda bu orduyu Halebe kadar ricat ettirdiği sırada padişaha Fahri Yaver olmuştur.)
Halep savaşının ardından 7’inci ve Adana bölgesinde bulunan 2’nci Ordulardan oluşan Yıldırım Grubu Kumandanlığını üstlenmiş ve ateşkes antlaşmasından sonra İstanbul’a geri dönmüştür. (Halep muharebesini müteakip Yedinci ve Adana havalisinde bulunan İkinci Ordulardan mürekkep Yıldırım Grupu Kumandanlığını deruhde ve badelmütareke istanbula avdet eylediler.)
Son zamanda bilindiği gibi 3’üncü Ordu Müfettişliğiyle Doğu Anadolu’da bulundukları sırada askerlik mesleğinden istifa etmişlerdir. (Son zamanda malûm olduğu veçhile Üçüncü Ordu Müfettişliğiyle Şarkî Anadoluda bulundukları esnada 8 Temmuz 1919 da silki askeriden istifa etmişlerdir.)
(1).Rüştiye: ‘İlk ve Orta Okul.’
(2).İdadi: ‘Lise.’
(3).Harbiye ve Erkân-ı Harbiye: ‘Harp Okulu ve Kurmaylık.’
(4).Kolağası: ‘Teğmen ve Yüzbaşı rütbeleri arasındaki rütbe: Ön Yüzbaşı.’
(5).Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Dairesi: ‘Genel Kurmay Başkanlığı.’
(6).’Askeri ataşelik. Ataşe, yabancı ülkelerdeki elçiliklere bağlı olarak çalışan, bulunduğu devletin, kendi hizmet alanındaki (askeri, ekonomik, kültürel) uygulamalarını izleyen ve ilgili kurumlara bildiren görevli. ‘
(7).Kaymakam: ’Yarbay.’
(8).’Birinci Dünya Savaşı (1914- 1918).’
(9).’Çanakkale Savaşlarında Mustafa Kemal Paşa’nın komutasındaki grup.’
(9).Mirliva: ‘Tuğgeneral.’
(10).Fahri: Onursal.
Not: Nutuk’un bazı bölümlerini Atatürk kendisi yazmış, bazı bölümlerini yazdırmıştır. Taslaklar zerinde düzeltmeler, çıkarmalar ve eklemeler vardır. Atatürk, hazırlık aşamasında, toplanan yüzlerce vesikayı tek tek elden geçirmiş ve düzenlemiştir. Ayrıca kişilerin bilgisine başvurulmuştur. Atatürk, yazdıklarını ilgili kişilere okuyup saatlerce tartışmış ve son şekli vermiştir. Nutuk’un önemli bir bölümü Ankara’da Çankaya’daki çalışma odasında kaleme alınmış, son bölümleri İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda yazılmıştır. nutuk’un baskıya giden ilk metni Türk Hava Kurumu müzesinde bulunmaktadır. 1927 tarihli ilk basımı ‘’Nutuk / Mustafa Kemal Tarafından’’ (543+2 sayfa) ve ‘’Nutuk / Muhteviyata Ait Vesaik ‘’ (303+2 sayfa) başlığıyla iki cilt halinde, büyük boy yayımlanmıştır. Üzerinde ‘’Türkiye’de tab ve neşir hakkı Türk Tayyare Cemiyeti’ne tevdi buyurulmuştur’’ kaydı bulunmaktadır. Basım yeri Ankara, Türk Ocakları Heyeti Merkeziye Matbaası’dır. Cildin başında Atatürk’ün ‘’Gazi M. Kemal’’ imzalı fotoğrafı yer almaktadır. Arka kapakta bir cep içinde üç harita ve yedi kroki vardır. İlk basım, hepsi numaralı 100 bin adettir. Ara başlıklar ilk basımdan sonra eklenmiştir. Sadece bazı satırbaşlarında paragraf işareti, bölüm sonlarında ise üç yıldız bulunmaktadır. Vesikaların sıra numarası vardır. Trakya Teşkilatına Ait Vesaik’’ numarasız olarak ‘’Vesikalar’’ın sonuna eklenmiştir. (Kaynakça: ‘’Gazi Mustafa Kemal NUTUK’’, Kaynak Yayınları: 812, Birinci Basım: Eylül 2015. / Atatürk’ün Nutuk’ta Kullandığı Belgeler’’, Hazırlayan: Kemal Bek, Baskı: İstanbul 2007