Son zamanlarda Ayahuasca hakkında gelen sorulara cevap niteliğinde bir yazı yazmak elzem oldu…
Öncelikle Ayahuasca nedir?
Güney Amerika, Peru ve Brezilya’da yetişen ayahuasca, şamanlar tarafından toplanıp çay gibi kaynatılıyor ve ardından da bazı başka bitkilerle karıştırılıyor. Asıl iş ise bitkinin içinde bulunan DMT molekülünde… DMT, vücuda ayahuasca içerek alındığında mistik zevk ve ruhani tecrübelere neden olup zihin açıcı, algı değiştirici, diğer alemlerle iletişim kurucu tesirlere yol açıyor. Bu maddenin oturduğu yer epifiz bezi, kalp gözü veya üçüncü göz olarak da bilinir.
DMT, beyin dolaylarındaki pineal bez tarafından uyku sırasında salgılanan bir çeşit halüsinojendir. Salgılanması rüyaların görüldüğü evreye denk gelir. Halk arasında “üçüncü göz” diye tabir edilen yerin denk geldiği yer aslında DMT’nin salgılandığı pineal bezin tam üstüdür. Bir insanda en çok doğum ve ölüm anında salgılanır ve insan bilinci üzerinde çok etkilidir. Öyle ki, ruhun vücuda girip çıkmasını sağlayan hormon olarak adlandırılır..
Mistik çalışmalar yoga ve meditasyonlar çeşitli zikir ve mantarlar aracılığı ile üçüncü gözün aktif olması için yoğun çalışmalar vardır…Maddeye kullanımına göre daha doğal bir durumdur.
Ayahuasca konusunda geçen sene Sibirya’da danışmış olduğum usta Şaman, Şamanların Ruhani lideri KENİN LOPSAN ve diğer bilge şaman LEON VASALEYİÇ, bu tip maddeleri almadıklarını kendi mesleklerini doğal yoldan icra ettiklerini, bu yolların davulun güçlü titreşimi, çeşitli şarkı dans ve dualarla trans, hipnoz haline geçtikleri bilinmekte yani her şey doğal sürecinde dışarıdan kesinlikle bir madde almanın doğru olmadığını belirtmekteler… Sibirya’da bu maddelere, Uçan Çayır Mantarı,”Amanita muscaria”denir.
Şamanlar hiç mi kullanmadı?
Kullanma sebepleri; o dönemlerde şamana başvuran kişinin maruz kaldığı büyü veya ruhunun kayıp parçasını bulmak için derin yolcuklar yapmak için bir araç olarak kullanılmıştır…
Çünkü bu tip yolculuklarda daha derin transa, hipnoza girme ihtiyacı duydular. VE ÇOK tehlikelidir..
Dikkatinizi çekmek isterim; bu maddeleri şamanlar ancak olağanüstü durumlarda ve çok nadir görülen durumlarda kullanmayı tercih etmekteler ve günümüzde şamanların artık böyle maddeye ihtiyaçları yoktur o dönemim bilgisi tekamülünü bitirmiştir.. Bilgi artık her yerde açıktır. İnsanlar kendi sorunlarını arayarak, danışarak çözebilmekteler….
Yine sohbet etme fırsatı bulduğum iki şamandan biri ömrünün yirmi sekiz yılını şamanlığa adamış olan Perulu şaman Artur’un ilk sözü, “kesinlikle uzak durun!” “İçtiğiniz çay zehirdir! bu karışımın içine atılan çeşitli maddeler beden, zihin ve ruhunuzu bir bütün yapmak yerine tam tersi geri dönülmez bir yola; alışkanlığa dönüştürmekte ve kişi bu zehri bedeninden atmak için altı ay bir sene arınmak zorunda…”
Bunu şöyle yorumlamak lazım; oradaki Halüsinasyon görüntüleri, çeşitli renkler, hayvanlar, boşluklar, korkular, kozmik seyahatler insanın doğal sürecine hazır olmadığı karşılaşmalar yaşatır. EĞER BU SEREMONİYİ YÖNETEN USTA BİR ŞAMAN DEĞİLSE BİR ANDA BAŞKA VARLIKLARIN ALANINDA KENDİNİZİ BULABİLİRSİNİZ..
Mesela bu çalışmanın başlangıcı hazırlık süresi minimum üç gün önce eti, tuzu, alkolü kesin bırakmak lazım… Hatta Peru’da daha sıkı hazırlıklar yapılır, insanı çırılçıplak soyarlar.
Herkes bir birini çıplak görür, hem bedensel hem psikolojik seni hazırlarlar. Kimi buna dayanamaz çalışmadan ayrılır.. Bizim ülkemizde tam tersi bu çalışmanın yapıldığını duyuyorum ve gerçekten ticaretten başka bir şey değil…. Bu maddeyi alan kişinin tekrar bu dünyaya adapte olmasını zorlaştırıyor. Üstelik kendi doğal gelişimin dışında bedene yabancı bir madde alıp onun dengesini bozuyorsun…!
Sorularına cevap bulduğunu mu sanıyorsun?
Ben sana söyleyeyim, HAYIR! Bu maddeyi kullanan kişilerin “şunu gördüm bunun anlamı nedir?” gibi sorularla kafaları karışıyor tekrar alma ihtiyacı duyuyor… biter mi sorular? Bitmez!
Sen neyin peşindesin?
Evrenin sistematik bir mucize olduğunu anlamadın mı? Ağaçta, kuşta, renklerde, bitkide evrenin sanatını, aşkınlığı görürsün… Tabi insanları da anlamak lazım çevre koşulları, sosyalleşememe, maddi sorunlar, aile, gelecek ve geçmiş düşünceleri insanda boşluk yaratır ve arayış sen tam bir bütün olana kadar devam eder ve iradene nefse yenik düşersin.
Neden arayış bitmez; çünkü sen kendinden emin değilsin, daha bu dünyada keşfedilmemiş o kadar çok yer var ki onlardan bile haberin yok. Bırak onu, kendi iç dünyanı kendi hakikatini kendi ruhunda kendi doğal sürecinde öğrenmek varken, kendini bulamamışsın, öbür âlemlerden cevap bekliyorsun… Bu senin yaptığın kaçış, gerçekten kendini biliyorsan ve bunu bir deneyim farkındalık olarak yaşamak istiyorsan deneyebilirsin, bu senin özgür kararın sadece neyi niçin yaptığını sana ne getirecek bunları bilmen lazım…
Türkiye’de artan ayahuasca kampları ve Peru’ya düzenlenen turlar…
Bu işin artık ticarete, paraya döküldüğü aşikar. Bu yazıyı unutma, 3-5 yıla kalmaz pazarda satılır. Anla! Sosyete sürekli gidiyormuş. Peki sosyete kendinde mi; düşün? Hepsi boşluktan, sen kendine bak! Bir iş bu kadar ticarete döküldüyse o işin içinde gizem yoktur, cevap yoktur. Evrenin sana vereceği hiçbir şey yok . Tekrar buraya döneceksin, orada bulduğun şeyler seni bilge yapmayacak, senin maddi sorunlarına katkı bulunmayacak, seni diğer insanlardan daha mutlu neşeli yapmayacak. Ama dönüşte zombi gibi etrafa bakman garanti olacaktır.. Arkadaşlar üstelik bu iş tehlikelidir; eğer yanlış bir kişinin eline düşerseniz ölmeyeceğinizin garantisini size kimse vermeyecektir…Üstelik bu kişilere gidenlerin bir kısmı hiçbir şey anlamadıklarını söylüyor, değer mi sence? Maddeye bağımlı olacağına kendini bil!
Senin bedenindeki her atom saniyede 150 bin defa titreşir.. Gerçek mucize senin varlığın, zaten ona sahipsin… Kendine sorular sor, doğadaki ağaçlara sor cevaplar gelir. Kendi gelişimini baltalama, nerede acı, ıstırap, arayış varsa kendinle yüzleşerek yolunu bul. Doğa sana şu mesajı verir; DENGE, HER ŞEY DENGEDİR… BU DENGENİN ANAHTARI FARKINDA OLMAKTIR..
Bu yazı sadece benim görüşüm değil usta 4 şamanın ortak görüşü. Üstelik iki şaman otacı Perulu yani bitkilerin seceresini bilen şamanlar bu kişiler bu deneyimi yaşamamış olabilir mi; elbette yaşadılar. Kendi deneyimleri bize bugün bu maddeden uzak durun önerisi ile gelmiştir… üste yazdım gizem arıyorsan;
*Rüyalarını izle.
*Meditayon yap.
*Doğaya çık.
*Çiçekleri kokla,
*Ağaçlara sarıl,
*Sesleri dinle…
*Nefes almayı öğren,
*Dans et,
*Zıpla…
*Aşık ol… AŞK OL…
Güzel bir sözle bitirelim ; “Bazen yıldızları süpürürsün, farkında olmadan…
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın…
Sevgilerle