Dün Akhisar müthiş bir oyunla, hocası Mustafa Reşit Akçay’ın kafasında yapmak istediklerini sahaya yansıtarak Fenerbahçe karşısında bu sezon alabileceği en rahat galibiyeti aldı. Fenerbahçe’nin 90. dakikaya kadar tek net pozisyonu yoktu. Webo’nun yanlışlıkla kaleye giden iki topu hariç Akhisar kalecisi, eski Fenerbahçe’li Oğuz zorlanmadı bile. Akhisar kaleye 392 pasla gitmeye çalışan Fenerbahçe’ye ‘’4 pasla gol de atılabilir’’ dersini uygulamalı olarak verdi, teknik direktör Aziz Yıldırım, pardon teknik direktör İsmail Kartal afalladı.
İsmail Kartal 45. dakikada Kuyt’u merkez orta sahaya alarak ‘’ben burada ne yapıyorum acaba?’’ diye kendi kendine sorarken, kötü günüde olan Alper Potuk’u çıkaramaması, Sow – Diego atışmasına mani olamaması, Bruno Alves’i oyundan alıp Mehmet Topal’ı stopere çekerek teknik direktörlükten gram anlamadığını bir kere daha kanıtladı. Akhisar son 15 dakika da skoru 5-0 a getirebilirdi. Buna rağmen maç sonu basın toplantısında ‘’takım iyi yolda, fizik gücümüz artıyor’’ gibi fantastik demeçler veren Mr. Arap İsmail’in yedek kulübesinde başka bir maç izlediğini düşünüyorum. Ah İsmail ben deli, sen benden deli.
Theofanis Gekas için de iki cümle kurmak isterim. Dün bir spor programında Sergen Yalçın Gekas için ‘’her yanı topçu olsa ne olur ya? Türkiye liginden başka bir yerde oynayamaz’’ gibi saçma sapan laflar söyledi. Sergen 32 yaşında top oynamaya çalışıp yerlerde yuvarlanırken Gekas Bundesliga’da gol kralı olmuştu, akabinde İngiltere Premier Ligine geçiş yapmıştı. Şu anda 34 yaşına gelmiş Yunan oyuncu 4 haftada 6 gol attı. Türkiye toprakları dışına çıkamayışını ‘’özel hayatımdan dolayı almıyorlardı bla bla bla’’ kalıbına sığdıran Sergen Yalçın programlara biraz çalışarak çıkmalı. Rezil olmanın anlamı yok.
Fenerbahçe’nin saha dışı durumuna da kısaca değinerek bu takımın uçurumdan neden bu denli hızla yuvarlandığını siz okuyucularıma hatırlatmak isterim;
Ersun Yanal’ın gidişinin hemen akabinde Aziz Yıldırım’ın bir kere daha işleyen tekere çomak soktuğunu, Fenerbahçe’nin bu sene şampiyonluğunun çok zor bir ihtimal olduğunu, hocanın gönderilmesinin akabinde kulübün yönetim kanadında ayrışmalar olacağını, karakterleri tam oturamamış topçu grubunun ikiye bölüneceğini uzun uzun bu köşede analiz etmiştim. Bunu görmek için futboldan anlamak ya da kahin olmak gerekmez. İş hayatına adım atmış, okulunda grup projelerinde yer almış biraz zeka sahibi bir insan Fenerbahçe’nin üzerine kara bulutlar çökeceğini görebilirdi. Fenerbahçe taraftarının Aziz Yıldırım şakşakçısı kesimi hariç hemen hemen hepsi gördü de, Narcissus’un dünya çapındaki meşhur egosunun 100 katı daha fazla egoya sahip büyük başkan Aziz Yıldırım yine şekerine yenik düşerek kulübü bir kere daha kaos ortamına sürükledi.
Son 3 ayda Fenerbahçe’de yaşananları kronolojik olarak sıralarsak;
Şimdi gözlerinizi kapayıp bu 5 adımı bir düşünün. Geçen sene şampiyonluğunu çok önceden ilan etmiş bir takımın şu anda bu kadar karışıklık yaşaması size normal geliyorsa, bu karışıklığını ana nedeni olan Aziz Yıldırım’a hala sempati ile bakabiliyorsanız sizin düşünce sisteminizde ciddi sıkıntılarınız olabilir. ‘’Hayır benim sıkıntım yok, bunlar son derece olağan şeyler’’ diyorsanız sabah kadar tartışabiliriz.
Sonuç olarak Fenerbahçe çok yakında güzel sanatçı Feridun Düzağaç’ın dediği gibi dipte, sonda ve depresyonda olacak. Gerçekten kaçılmaz.
Bayramınızı şimdiden kutlarım & İyi Haftalar
Suleyman Berk
@josephintavugu