İle adını veren Konya isminin, Kutsal Tasvir anlamındaki “İkon” sözcüğüne bağlı olduğu iddia edilir. Mitolojide bu konuda değişik rivayetler bulunur. Bu hikâyelerden birinde anlatıldığı üzere, kente dadanan ejderhayı öldüren kişiye şükran ifadesi olarak bir anıt yapılır ve üzerine de olayı anlatan bir resim çizilir. Bu anıta verilen isim, İkonion dur. İkonion adı, zamanla İcconium‘a dönüşür.
Roma döneminde İmparator adlarıyla değişen, Claudiconium, Colonia Selie, Augusta İconium gibi yeni adlar alır. Bizans kaynaklarında Tokonion olarak geçen şehre ve bölgeye verilen diğer isimler şöyledir: Ycconium, Conium, Stancona, Conia, Cogne, Cogna, Konien, Konia…
Zamanla Araplar kentin ismini Kuniya olarak değiştirmişler, Selçuklu ve Osmanlı döneminde bu ad Konya’ya dönüşür. Günümüzde de kent hala Konya adı ile anılmaktadır.
Bir çok güzelliği bir arada bulunduran ve bunu en güzel şekilde sergileyebilen ender şehirlerden Konya’yı biz gezmeye doyamadık.. Gelenler görenler yaşayanlar çok net bilirler ki, öyle bir iki gün yetmez Konya ve çevresi için. Tarihi mekanların dan turistik köşelerine kadar, alternatifler ile dolu bir Konya seyahati, unutulmaz izler bırakarak uğurlar sizi…
Müze sevdalıları; Konya Mevlana Müzesi, Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Konya Atatürk Evi Müzesi, Konya Ereğli Müzesi ve Koyunoğlu Müzesi’ni gezerken, maneviyat sevdalıları için; Mevlana Türbesi, Pir Sultan Abdal Türbesi, Tavsubaba Türbesi, Sultanlar Türbesi, Gömeç Hatun Türbesi, Nasrettin Hoca Türbesi ve daha bir çok türbe ziyaretler için en çok tercih edilen yerlerdir…
Bu haftaki rotamız, yine güzel şehrin ünlü ilçelerinden biri olan Beyşehir olacak. Neden Beyşehir? Çünkü orada bizi bekleyen eşsiz bir göl ve harika doğal güzellikler var..
Konya’ya gelip te Beyşehir’e uğramadan gidilir mi.. Gidilmez elbet.. Öyleyse hadi buyurun, dünya güzeli nadide bir ilçe bize hoş geldin der…
Beyşehir için ilk söz için; Selçuklu Sultanı I. Alaattin Keykubat derki;
‘’ cennet ya buradadır, ya buranın altında..’’ Gerçekten de öyle olsa gerek.. Karşılaştığımız doğal güzellikleri, tarihi ve izlemeye doyulmaz gölü ile tam bir cennetten köşe Beyşehir..
Yüzyıllardır yerleşim yeri olmayı başarmış ve Selçuklu dönemine ev sahipliği yapmış, geçmişten günümüze doğallığını bozmadan ulaşmış, her mevsimi ayrı güzel, güler yüzlü sıcacık insanıyla içleri ısıtan ender yerlerden biri …
Akdeniz Bölgesi’nin Göller Yöresinde yer alan Beyşehir, önemli bir geçit noktasında da bulunmaktadır. En güney ucu baz alındığı zaman Akdeniz’e kadar uzanan yapısını, bir set misali araya giren Toroslar, yöreyi Akdeniz’den ayırmıştır.
Doğusunda Konya, kuzeyinde Doğanhisar, Hüyük ve Ilgın, kuzeydoğusundan Derbent, kuzeybatısından Şarkikaraağaç ve Eğirdir, doğusunda Meram, güneyinde Seydişehir ve Derebucak ilçeleri ile çevrilmiş Beyşehir, Batı Toroslar arasında yer alan, çukur alandadır. Bu çukurun büyük kesimini Beyşehir Gölü kaplar. Çukurluk gölün güneydoğusunda Beyşehir ovası devam eder. Toroslar, batıdan ve güneybatıdan yüksek sarp dikliklerle ovaya inerler..
Beyşehir ve çevresinin tarihi M.Ö 7000’li yıllara kadar uzanmaktadır. Bölgede Eski ve Orta Taş devri’ne ait buluntuların varlığı söz konusudur. Ama daha çok Cilalı taş devri’ ne ait buluntular yoğunlaşır. Yapılan araştırmalar Beyşehir’in daha o dönemde önemli bir yerleşim alanı olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır… M.Ö 5680-M.Ö5300 arasına tarihlenen Erbaba Höyüğü kalıntıları ve Kıstıfan Köyü yakınlarındaki höyükteki kazılarda, Doğanbey Erenler dağı zirvesindeki Erekikik Kibile tapınağı,Manastır yakınlarındaki Karasaz yerleşim birimi, Akburun Köyü küp mezar anıtları ve Hoyran yakınlarındaki kalıntılar, ortaya çıkanlar bunun en somut göstergesidir..
Meraklılarına güzel bir alternatif olacak kalıntılar gezilip görülmeye değerken asıl hayranlık uyandıracak ve gezi albümleriniz için paha biçilmez kareler toplayabileceğiniz üç özel yer var ki; 1. Yunuslar köyünde bir çoban tarafından bulunan Konya Arkeoloji müzesinin en önemli eseri olarak gösterilen, ak mermerden yapılan ve dört tarafı yüksek kabartmalar ile motiflenen bir roma eseri Heraklis Lahidi, 2. Fasıllar anıtı ve 3. Hitit dönemine ait Eflatun anıtı..
Türkiye’nin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Beyşehir, çevresinde bulunan tarihi eser ve abideler ile tarih öncesi devirlere uzanan Beyşehir hakkında bilgiler sunar. Fakat şehir asıl şahsiyetine Selçuklular zamanında kavuşmuştur. Bu izler eşliğinde KUBADABAD SARAYI gezilmeye görülmeye değer eşsiz bir köşe.. Ünlü Selçuklu tarihçisi İbn Bibi’nin Selçuknamesi’nde sözünü ettiği, I. Alaeddin Keykubad’ın (1220-1236) emriyle Sadeddin Köpek tarafından yapılmış Kubadabad Sarayı Külliyesi, günümüze ulaşabilmiş tek Anadolu Selçuklu saray yapısı olduğunun da altını çizelim..
Bedesten hanı, çarşı camisi, bayındır camisi ve en önemlisi de muhteşem görseli ile seyre seyir katan Taş köprü, görülmeye değer yerler..
Jeotermal fay üzerinde yer alan Beyşehir kaplıca ve ılıcaları ile de bir hayli ünlü. Çamur ılıcası, Höyük ilçesine bağlı Köşk termalleri,Çavuş kaplıcaları, Doğanbey kasabasındaki Beysu tesisleri şifa dağıtan suları ile misafirlerini ağırlar..
Gelelim maviden turkuaza, turkuazdan yeşile çalan rengiyle adeta büyüleyen, bereket timsali göl Beyşehir gölüne..
Türkiye’nin üçüncü büyük gölü olan Beyşehir gölü, güzelliği ve doğal manzarası ile, içinde barındırdığı özellikle kamp açısından elverişli adalarıyla hayranlık uyandıran, turizm gelirine katkı sağlayan, balıkçılara ekmek kapısı, göçmen kuşlara ev, sanatçılara ilham kaynağı olmuş civarında ki sayısız park ve çay bahçeleriyle seyir mekanı haline gelmiş ender güzellikte bir yerdir.. Adalardan özellikle İğdeli Ada; Gölün turizm açısından en gözde olan adasıdır. Kumsalı ve koylarının kızıllığı ile meşhur adanın içerisinde tarihi yapı kalıntıları, ambarlar, çinili hamam ( hamam çinileri Konya müzesinde sergileniyor.), çiflik evleri ve bir mağara vardır. Mağara demişken Beyşehir’e gelip Türkiye’nin en derin ve en büyük mağaralarından sayılan ve dünyada girişi en zor olan mağara olarak bilinen Pınargözü Mağarasını da ziyaret edebilirsiniz…
Göl kenarı gezerken Vuslat parkına uğramayı unutmayın lütfen.. Büyülü güzellikler sizi bekliyor.. Biz mest olarak ayrılıyoruz Beyşehir’den ve arşivimize harikulade bir köşe daha ekliyoruz sayesinde..
Bu şehri, tek bir cümle ile ifade ederken I.Alattin Keykubat, meğer ne büyük bir hazineden bahsediyormuş;
‘’ cennet ya buradadır, ya buranın altında..’’
Sağlıcakla…
Güldence