Bisiklet Sürmek İstiyorum ama bilgim yok diyenler bu yazı sizler için…
Önceki yazımda bisikletin bizim için ne kadar faydalı bir spor ve aktivite dalı olduğundan uzun uzun bahsetmiştim. Bizim hem sağlıklı, fit ve enerjik olmamıza yardımcı olur hem de sosyalleşmemize katkıda bulunur demiştim. Bugün de çok fazla teknik detaya girmeden, bisiklete başlama aşamasında neler yapabiliriz bunlardan bahsedeceğim.
İçinizde bazılarının “Bisikletim var ama yıllardır garajda duruyor, ne yapmalıyım?” sorusunu duyar gibiyim, o yüzden hemen cevaplayayım; büyük ihtimalle bisikletiniz tozlanmış, lastikleri inmiş hatta paslanmıştır. Hemen alıp en yakın bisiklet teknik bakım servisine götürüp bisikletinize tepeden tırnağa genel bir bakım yaptırmalısınız. Bir defaya mahsus olmak üzere size biraz masraf çıkaracaktır ama bilin ki bunun karşılığını büyük bir zevkle alacaksınız. Bu bakımda iç ve dış lastiklerinizi, zincirinizi, arka rublenizi değiştirmeniz gerekebilir. Eğer dış lastik değişimi yapacaksanız, piyasada kolayca bulunan iyi kalitede ve kolay patlamayan lastikler almalısınız. Emin olun bu sizi turlarda çok rahatlatacaktır, çünkü turun ortasında lastik patlaması iç lastiğin değiştirilmesi anlamına geliyor ve siz henüz yeni başladığınız için bu işte acemisiniz. Gruplarla dolaşırsanız en avantajlı konulardan biri lastik değişimini çok iyi bilen ve kolayca yapan bir arkadaşın grupta bulunmasıdır. Özellikle erkek arkadaşlar biz bayanlara bu konuda çok yardımcı olmaktadır ve buradan onlara da teşekkürlerimizi iletelim. Ayrıca tura çıkarken ki özellikle uzun turlar için yanınızda her zaman taşımak üzere yedek iç lastik, küçük bir pompa ve de lastik değiştirmek için levye satın almayı unutmayınız.
Bisikleti olmayıp nasıl bir bisiklet alacağını bilemeyenler için herkes farklı fikirler verecektir ama çoğunluktan ise duyacağınız ‘Türkiye’nin bozuk yolları için MTB daha sağlam, daha güvenli’ cümlesi olacaktır. Bu konuya özellikle değinmek istiyorum çünkü bisiklet alırken sadece bu kriteri gözetmek yanlıştır ve aldığınız yanlış bir bisiklet size sürüş zevki yaşatmayabilir, sağlık sorunu yaratabilir ve hatta bisikletten vazgeçmenize bile sebep olabilir. Eğer mümkünse orta bütçeli bir bisiklet ile başlamanızı öneririm, çok düşük bütçeli olanlar kullanımda pek konforlu olmayacaktır, mutlu olamayabilirsiniz. Piyasada orta bütçeli pek çok bisiklet markası mevcut.
Farklı kullanım alanları için farklı türlerde çeşit çeşit bisikletler vardır. Ama temel olarak zevke ve ihtiyaca göre üç çeşit bisiklet kullanılır:
– Tempolu ve biraz da hızlı sürmek için yol bisikletleri (yarışçıların kullandıkları, ince lastikli olanlar)
– Günlük hayatınızın içinde kullanabileceğiniz, arkasına önüne sepet, bagaj vb takabileceğiniz şehir bisikletleri
– Orman ve arazi sürüşlerini seviyorsanız yani sadece asfaltta değil, orman içinde de sürmek istiyorsanız da dağ bisikletleri yani MTB ler.
Bisiklete yeni başlayan arkadaşlara genelde şehir içinde, sahil şeritlerinde, sakin bölgelerde kullanacaklarını düşünerek şehir bisikletini tavsiye ederim. Çünkü orman sürüşleri ayrı bir kategori. Elbetteki MTB’lerde şehir içinde rahatça kullanılıyor ama asfalt ve beton yollarda adı üstünde şehir bisikleti kullanmak daha keyiflidir. Ayrıca hem hafiftir hem de kullanıcıya daha konforlu bir sürüş sağlar. Özellikle 28 jant şehir bisikleti ile uzun sürüşler yapabilirisiniz. MTB’ler genel olarak 26 janttır ve dolayısıyla düz yolda daha çok pedal çevirmek zorunda kalırsınız, ek olarak birde daha ağırdırlar. Burada parantez açalım, jant derken tekerleğin ebadından bahsetmekteyim. Tabi yine de seçim sizin kendi zevkinize göre olmalıdır, benim buradaki tavsiyelerim tamamen yeni başlayanlara dönüktür.
Hangi tür bisiklet alacağımıza karar verdikten sonraki adımda doğru boyda yani doğru kadroda bisiklet almamız çok önemlidir, hatta en önemli konu budur çünkü bir bisiklet kişinin anatomisine uyarsa ancak siz o bisikleti sürmekten keyif alırsınız. Sizi zorlamaz, bisiklette olduğunuzu bile unutursunuz. Her zaman söylediğim gibi, bisiklet bir ayakkabının ayağımıza uyduğu gibi insanın vücuduna da uymalı. Bunu sağlayacak en önemli unsur ise kadro şekli ve boyudur. Kadro bisikletin vücudu, temel çatısıdır ve tekerlekler, pedallar, gidon, sele hepsi onun üzerine monte edilir. Kadrolar erkekler için, kadınlar için bir de sport model veya unisex olarak genelde üç tip olmaktadır. Kadınlar için olan kadrolar hemen herkesin bildiği gibi arası açık, üst yatay kadro borusu yukarıda olmayan, rahatça ayağımızı pedala atabileceğimiz yapıdadırlar. Erkek kadroları ise üst kadro borusu yukarıdan bağlandığı için ayağı pedala atmak biraz daha zorlayıcıdır biz kadınlar için. Unisexlerde ise yine üst kadro borusu yukarıdadır ama erkek kadrosundaki gibi en yukarıdan değildir, nispeten daha rahat kullanılır. Benim hemcinslerime tavsiyem kesinlikle kadın kadrosu almalarıdır, zira bu kadrolar kadın anatomisine uygun yapılmakta. Alırken de kadro boyuna mutlaka dikkat ediniz. Genel olarak kadro boyları S, M , L , XL olarak veya 48, 50, 52, 54cm olarak satılır. Kadro boyu, selenin altından yere doğru dik inen kadro borusunun iç kısmında yazar. Boyunuza uygun, doğru kadro boyunu öğrenmek için internetten kadro boyu yazarak birtakım tablolara ulaşabilirsiniz. Esas olarak bacak boyunuzu ölçerek daha güvenilir bir sonuca ulaşabilirsiniz.
Ayrıca bisiklet alırken materyali de alüminyum olarak seçmenizi öneririm. Daha hafif olacaktır ki ara sıra bisikletinizi kaldırmak, kondurmak zorunda kalacağınız durumlar olabilir. Bisikletinizi aldıktan sonra ise sele ve gidon boyunu hemen orada mutlaka ayarlatınız, satıcı size bu konularda mutlaka yardımcı olacaktır.
Bu türlerin dışında bahsetmeden geçmeyelim ki son dönemde pek popüler olan katlanan bisikletler var. Bunları günlük hayatın içinde aktif kullanmak isteyenler tercih edebilirler çünkü toplu taşıma araçlarında taşıması kolay olmaktadır. Veya arabanın bagajında dursun, dilediğim zaman çıkarıp kullanayım diyenler için de uygun olabilir. Ama bu bisikletlerin dezavantajı eğer kısıtlı bütçeyle aldıysanız bisiklet muhtemelen oldukça ağır ve mekanizması da zorlayıcı olacaktır. Bunları üreten özel markalar var, eğer biraz daha bütçe ayırıp onlardan tercih ederseniz o zaman daha keyifle ve rahatlıkla süreceğinizi garanti edebilirim. Çünkü özel bir mekanizmaya sahipler ve herhangi bir katlanır bisikleti almak sizi bisikletten uzaklaştırabilir bile.
Bisikleti de aldınız ama güvenlik adına biraz daha masraf yapmanız gerekecek. Öncelikle mutlaka başınızı koruyacak bir kask almalısınız. Hafif, başınızın rahat ettiği uygun bedende bir kask sizi düşme anında çok büyük tehlikelerden koruyacaktır. Bir çift eldiven almanız da yine düşme anında avuç içlerinizin zarar görmesini önleyecektir. Bir adet suluk uzun sürüşlerde susuz kalmamanız için oldukça gerekli ki bisiklet üstündeyken bol su içip böbreklerimizin susuz kalmasını önlemeliyiz. Yine reflektörlü bir yelek ve renkli kıyafetler ile trafikte olabildiğince görünür olmak bisikletin vazgeçilmez kurallarından biridir. Ayrıca bisiklet sürerken gözlerinizi rüzgardan ve tozdan koruması için hafif, ergonomik gözlüklerden kullanmalısınız. Bisiklet üstündeyken göze toz kaçması da büyük tehlike yaratabilir.
Aslında en doğrusu bisikleti hobi edinmiş güvendiğiniz bir arkadaşınız varsa bisiklet almaya beraber gitmenizdir. Arkadaşınız kendi tecrübesiyle sizin zevkinizi birleştirip mutlaka sizi doğru olarak yönlendirecektir. Eğer yalnız başınıza, bilinçsiz ve kararsız giderseniz ve de becerikli bir satıcının eline düşerseniz size deposunda hangi bisiklet modeli ve boyu mevcutsa onu satmaya çalışacaktır. Buna lütfen çok dikkat edin, ne istediğinizi bilerek gitmeniz daha doğru olacaktır. Size uygun olmayan boyda bir bisikleti bile satabilirler. Tabi çok bilgili yardımcı satıcılar da var, onlar da sizi en doğru şekilde yönlendireceklerdir.
Bir bisikletsever olarak bana en çok sorulan soru trafikten korkup korkmadığım ve İstanbul’da bisiklet sürmenin tehlikeli olup olmadığıdır. Kısaca cevabım ise nasıl ki araba kullanmanın hatta yürümenin bile kendine ait kuralları var, bisikletin de kendine ait kullanım kuralları olduğudur. Bisiklet kullanım ve trafik kurallarına uyduğumuz sürece bisikletle de güvenle gezmek mümkündür. Yeni başlayanlar için yine grup sürüşlerini tavsiye ediyorum, sosyal paylaşım sitelerinde her seviyeye uygun bisiklet grubu bulmak mümkün. Hatta bir adım daha ötesi de var… Bisiklet kullanmayı bilmiyorum ama öğrenmek istiyorum diyorsanız, bu konuda yardımcı gruplar, kuruluşlar da var.
Ayrıca birçok bisiklet grubu hafta içi ve hafta sonları olmak üzere çeşitli tur organizasyonları yapmaktadırlar. Mutlaka size uygun bir tanesini bulabilirsiniz. Eğer denize yakın oturuyorsanız sabah saatlerinde sahilde yalnız sürmenin de zevki bir başka oluyor, bunu da denemenizi tavsiye ederim. Konuyla ilgili sorularınız olursa e-mail adresime mail gönderebilirsiniz.
Sağlıkla, keyifle, sevgiyle pozitifte kalınız…