21 Aralık Kış Gündönümü.. En uzun gece.. Kadim Türk Şaman Geleneği’nde bugün, 25 Aralık’a kadar süren, seremoni içeren bir süreçtir. 21 Aralık günü kutlamalar başlar. Nar kırmak, 21 Aralık ile başlayan Nardugan Bayramı’nın ilk seremonisidir. Bolluk ve bereket sembolü olan narın bu özelliğinden faydalanmak için, hanelerde, iş yerlerinde, bereket istenilen her yerde nar kırılır. Bolluğun temsilcileri taneler etrafa saçılır. Tabi biz günümüzde bunu daha hijyenik olması maksadıyla, poşet kullanarak yapıyoruz. Aslolan niyettir ne de olsa.
Şamanizm felsefesinden gelen bu kadim gelenek, bugün hâlen Anadolu’nun pek çok yöresinde devam etmektedir. Nardugan bir doğa bayramıdır. 21 Aralık’ta karanlık, yerini aydınlığa bırakmaya başlar. Doğanın bu fiziksel değişim ve dönüşümü, ruhlarımızı besler, umutlandırır ve tıpkı doğa gibi dönüşüp, yenilenmeye davet eder. Doğa sevgi dolu bir anne, bir öğretmendir.
Nar, mitolojik bir meyvedir. Pek çok kültürde kutsal görülür. Öyle ki, kutsal kitaplarda adı geçtiği için cennet bahçesinde yer aldığı ve bu yüzden, “acaba bilgi meyvesi {yasak meyve} elma değil de nar mıydı” şeklinde düşünülmektedir. Kezâ Sümer tabletlerine göre, yenmesi yasaklanmış olan meyve, uzun ömür getirmektedir. Çok sayıdaki çekirdeğinden dolayı, tekrar tekrar kolaylıkla yetişmesi narı; bolluk, bereket, doğum, doğurganlık, yaşam, ölümsüzlük, uzun ömür, sonsuzluk, yeniden dönüşün, sürekliliğin, ruhun ölmezliğinin ve dirilişin simgesi yapmıştır. Kimi medeniyette hayat ağacı, nar ağacıdır. Farklı coğrafyalarda, farklı zamanlarda, farklı formlarda, taş üzerinde, fresklerde, çinilerde resmedilmiştir. Öyle ki, mezar taşlarında bile görmek {az önce saydığım sembollerinden dolayı} mümkündür. Özellikle Uygur Türkleri nar motifini en çok ve muhtemelen ilk kullananlar olmuştur. Ordan Horasan’a, ordan da Anadolu’ya geçen nar sembolizmi, Hitit tanrıçası Kubaba’nın, Yunan güzellik tanrıçası Afrodit’in, Demeter’in, Hera’nın da sembollerindendir. Demeter aynı zamanda haşhaş ile de özdeşleşmiş görünmektedir. Durup bir düşündüğümüzde, haşhaş ve nar aynı formda görünmektedir. Bu da bana Anunnakilerin resmedildiği bazı tablet ve kabartmaları hatırlatmaktadır. Burda görülen, hayat ağacı acaba, nar ağacı mı yoksa haşhaş mıdır? Yoksa ağaca bir tür genetik müdahale yapılarak, 2 tür birleştiriliyor mu? Kezâ, nar gibi haşhaş da doğurganlığın simgesidir.
Asıl konumuzdan çok sapmadan devam edelim en iyisi..
Nar aynı zamanda, ateş ve güneşi de simgeler. Ateş gibi, Güneş gibi ışıktır, nurdur. Bu yüzden Zerdüşt inancında da yer bulmuştur. Ateş sembolizmi ruhu işaret eder. Nardugan Bayramı’mızın özü de budur zaten; 22 Aralık’tan itibaren geceler kısalır, günler uzar. Işığın zaferi başlar. Güneş tüm gücüyle ışığını saçar. 21 Aralık’ta başlayan ve khamların yıl-başı saydıkları ve kutlamaya başladıkları bayram süreci, 22 Aralık’ta Türk geleneği çam süsleme ile devam eder. Akçamlar süslenir, aile dostlar bir araya gelir. Doğaya ve dolayısı ile hânelere, bolluk ve bereket getirecek Güneş ışığının yeniden doğuşu kutlanır. Bu kadim Türk geleneği, Noel adıyla Hristiyan inancına da geçmiştir. 21 Aralık’ta başlayan Nardugan Bayramı’mız, Güneş’in güçlü hâle geldiği 25 Aralık tarihinde sona erer. Nardugan’ı ve tüm süreci kendi kültürlerine alan Hristiyan inancı, 25 Aralık tarihini de İsa’nın doğum günü ilân etmiştir. Bu kararı da, İznik Konsili’nde almışlardır. {M.S. 325} Aslında isterim ki, bizim kadim tarihimizin, kültürümüzün, Nardugan Bayramı’mızın detayları, sadece bu yazılar vasıtası ile okunup öğrenilmesin ; okuyucular tarafından da araştırılsın. Kezâ en iyi öğrenme yolu, kişinin kendi araştırmaları ile edindiği bilgi birikimidir. İllâ ki takıldığımız yerler olabilir ve fakat yılmadan, yine bir bilene o zaman sorarak ilerlemek elzemdir. Birbirimizden öğrenmeye devam ederiz. Bilgi alışverişi keyiflidir. Örneğin bu konuyu merak edenler için bir kaç başlık vermek isterim ki, kendileri de araştırabilsin ; Akçam Ağacı, Kar Kız, Ayaz Ata, Kış Han, Soğumbası, Geyikli Taşlar gibi…
Evet, bugün 21 Aralık Kış gündönümü.. Kış resmen geldi yani.. Kış biraz da, eve kapanma, içe dönme ve ruhun kendini gözlemlediği zamanlardır. Yaz ve bahar yorgunluğunu atmak için, öz’e dönmek ve dinginleşmek için en uygun zamandır. Ve üstelik, yepyeni bir yılın arifesindeyken.. Yenilenmek, tazelenmek, durup düşünmek, kısır döngüden kurtulmak için sanırım en uygun zamandayız. “Gelecek yıldan ne bekliyorum, hayatımı nasıl güzelleştirebilirim, hedeflerim neler, beni hangi yeni kararlar mutlu ve neşeli kılar, neyi bırakmalı, bana zarar veren neler var ve ben kim olma yolundayım” gibi soruların cevap bulabileceği şahane bir zamandayız. Bugün başlayalım mı, bu akşam başlayalım mı cevap aramaya? Tam günündeyiz. Bolluk ve bereketin, yeniden doğuşun, ışığın, ateşin, bilgeliğin sembolü olan bir nar alıp, akşam hânemizin girişinde kıralım. Poşete koyup kırmak daha pratik olabilir, seçim sizin. Taneleri hâne halkına da ikram edelim. Sevgimizi gösterelim birbirimize. Salata ya da tatlı üzerine yapılabilir. Niyet ettikten sonra yiyebilirsiniz.
Ateş yakmak da gerek değil mi, madem yapıyoruz tam yapalım.. Bunun da pratiği mum yakmak olabilir. Mum yakalım, adaçayı yakalım.. Adaçayı tütsümüz ile hânemizin enerjisini değiştirelim. Pozitif enerjiyi davet edip, dönüşüm için niyetlerde bulunalım. Daha fazla metaryal de kullanabileceğiniz gibi, sadece bu mini seremoni ile de yetinebilirsiniz. Bu bile yeterli olacaktır. Aslolan niyettir. İyi niyettir. Pozitif davettir. Hayatınıza güzellikleri davet edin. Gelecek olan yepyeni yıl , her birimize şimdiden kutlu olsun, kut getirsin. Ülkemize, Dünyamıza uğurlar, bereket, sevgi ve barış getirsin. Bütünün en yüksek hayrına…
Sevgiyle…