Bugün Yom Kippur, ve Kurban bayramının arife günü iki Semavi dinin bayramı çakıştı bugün ,bu yıl sensiz oruç tutacağım sevgilim. Hatırlıyor musun ilk yom kippurda ben bu gün çalışmam demiştim sana ,yemek de yemem, ateşi de tutmam , paraya da dokunmam ,elektriği hiç açmam,kısaca hiç bir şey yapmam bugün “sadece dua ederim.”
‘Tamam’ demiştin bana…’Nasıl inanıyorsan, nasıl rahat ediyorsan öyle yap’
Sonra her yıl , Yom kippur günü seninle beraber İstanbul sinagoglarından birine süzüldük; sen aşağıda erkeklerin arasında bir yahudiden daha Yahudi kafanda kipa ve omuzunda tallelin le bütün gün boyunca dua okunurken, arada bana o tatlı gülüşünle sanki ortak bir suç işliyormuş gibi muzur muzur gülümserdin taa ki her Yom kippur da oruç açılmasını ilan eden şofar.( koç boynuzundan yapılmış boru) çalana kadar, beklemek isterdim sinagogta ,sonra beraber el ele çıkardık o kalabalığın içinden ..
Bayramları sevdiğimi biliyordun sen, bana; ‘sen küçük bir çocuksun, çocuklar bayramları sever’ diyordun “evet” diyordum ben de…
’Dinlerdeki insanı etkileyen , ortak duygu ve enerji seline sokan adet haline gelmiş yol yordamı seviyorum ben, sanki dansta yaşanan çoşku gibi’.’
’Orada , o kalabalıkta ortak bir enerji oluşuyor, olumlu, ruhani, duygusal bir enerji o kalabalıkta oluşan enerji ve güzel duygular orada edilen duaları etkili kılan her dinde…” demiştin bir defasında da…
Sonra beraber seninle Pesah lar( Yahudilerin Hamursuz dedikleri ,Mısırdan çıkmaları 210 yıl süren ,özgürlüğün bayramı )yaşadık, ramazanlar yaşadık , şeker bayramları , kurbanlar o ramazanlarda ben yine oruç tutacağım diye tutturdum. ’Aç kalamazsın , zaten bünyen zayıf’ uyarılarına rağmen, gece bana yemekler hazırladın, beraber sahura kalktık bazen kış, bazen yaza gelen ramazanlarda.
Sahurda gece uyanıp, İstanbul’ un biz uykuda iken yayılan sesinin ayırtına vardık sevgilim ,sahur ile beraber bir bir yanan evlerin ışıklarını , evlerden dışarı yansıyan birlik ve beraberlik ruhunu duyumsadık o sahurlarda, birlikte yemek yemenin, yaşamanın şükrünü ettik birlikte…
O sahurları ve iftarları, bayramları niye seviyorum biliyor musun sevgilim; o birlik ve beraberlik duygusu için, o insanları yaklaştıran, ayrıştırmayan birkaç gün veya bir gün için de olsa dünyanın karmaşası ve hırsından, kötülüklerinden uzaklaştırdığı için. Aslında dünya kötü değil; insanlar o yaşam savaşı içinde bazen kötü mü olmak zorunda kalıyorlar…?
Sonra 2012 de birlikte Kudus’e gitmemizi hatırlıyorum sevgilim , “ağlama duvarında” benimle dua etmen… Dünyanın her tarafından gelen insanlar vardı , ne kadar kalabalıktı! Duvarın üstündeki sinagogtan haraketli ,insanın içini dolduran , kaplayan çoşkulu bir org sesi , şarkılar geliyordu; “hadi çıkalım” demiştin elinde kamerayla ve oradaki coşkulu topluluğa , gencin yetişkinliğe geçişinin törenine, katılmıştık , o coşkulu kalabalığın içine karışmıştık .
Sonra ağlama duvarının yanındaki Mescid-i Aksa‘ya gitmek istedik. Kapıda bizim Müslümanlığımızı sınamak için ’ Ayet-el Kürsü’ duasını okutmak istediler.
’Müslüman mısınız’?’ diye sordular. ’Evet’ dedik , yine birbirimize muzurca bakarak… O zaman okuyun bakalım dedi yetkili Arap. Önce sen okudun, sonra ben senin ezberlettiğin şekilde ,sanki müsamerede gibi heyecan ile okudum beraber girdik camiye; sen namaz kıldın ben arkanda oturdum dua ettim.
Sonra yeni yılları hatırlıyorum; Noelleri… El ele ışıklı Taksim’e gidişimiz, St Antuan’ daki koro ilahilerinin seslendirdiği bu törenlere her dinden kalabalık ,inanan ,inanmayan herkesi mıknatıs gibi içine çeken hatta inanmayanların bile ruhunu hissettiği bir bayram Noel..
Bu yıl sensizim sevgilim Yom KipPurda , Kurban bayramında , Noelde, Ramazan bayramında, ,iftarda . sahurda, iş dönüşü fırından aldığımız sıcacık pidenin ucunda sensizim …
Tüm evrene ve insanlığa bayramların barış getirmesini diliyorum..
Sevgi ile kalın