—“ATATÜRK ‘ün el yazısı ile olan iki sayfa belgeyi ilk olarak yayınlarken, bunun üzerindeki anımı da belirtmek istiyorum…
Yanlış anlaşılmasın lütfen. Elbette, ne o iki belgeyi, ne de bu konunun yaşanmışlığının üzerinde zerre kadar bir hakkım olmadığının bilinciyle, bana ve siz değerli okurlarıma ait olduğunu hissettiğim, o tarihlerde milletçe duyulan ulusal bir heyecanının bugün de aynı duygu ve heyecanının etkisi içinde yaşadığımı belirtmek istedim.
Bizler için çok değerli olan ATATÜRK ‘e ait, kendi el yazısı ile yazılmış iki sayfa belge ile o günlerin anısını da bizlerle paylaşan kişi;
Bursa Kız Öğretmen Okulu’nu 1925 yılında bitirmiştir. Yine aynı tarihte ilk öğretmenlik görevine İzmir’de REDD-İ İLHAK İLKOKULU” nda başlayan ve henüz üç haftalık vazifeli bir öğretmen iken Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal’in İzmir’e gelişleri sırasında, bu okul tarafından onuruna düzenlenen çay partisi ile düzenlenen müsamereyi şereflendirerek katılmaları sonrasında Büyük Kurtarıcı ile kaderleri birleşen manevi kardeşlerin ablası Sayın Profesör Afet İNAN Hanım’dır.
Afet Hanım bu tarihi günü “11 Ekim 1925” olarak kaydeder. Söz konusu olan Redd-i İlhak İlkokulu’nun günümüzdeki adı İZMİR ‘de bulunan “KONAK GAZİ ORTAOKULU” dur.
BÜYÜK NUTUK’TA ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ:
1927 yılının yaz ayları…
Gazi Mustafa Kemal’in kurtuluştan sonra İstanbul’a ilk gelişidir. Dolmabahçe Sarayı’na misafir edilmiştir.
O, saray ki;
1919 yılının bir bahar mevsiminde General Mustafa Kemal’in Osmanlı Padişahını son görüşünde düşman donanmasının toplarının tehdidi altında idi. ATATÜRK ile gözlerini kapayarak konuşan son Osmanlı padişahı kendi kişisel çıkarlarının esiri, bütün zihni yeteneklerinin karanlıklarının esiri, bütün zihni yeteneklerinin karanlıkları içinde gömülü, ulusal endişelerden tamamen uzak ve sorumluluk duygusu da gözleri gibi kapalıdır.
1919’dan 1927’e kadar geçen tarihi olayların belgelerini Gazi Mustafa Kemal Ankara’da toplamış, yazmış ve Cumhuriyet Halk Partisi Kongresi’nde okumaya hazırlamaktadır. Dolmabahçe Sarayı’nın geniş salonlarından birinde her gece toplanan kalabalık arkadaşları arasında bu büyük “NUTUK” tan parçalar okumakta ve üzerinde tartışmalı konuşmalar yapılmaktadır.
ATATÜRK, kendisi okuyor, okutuyor ve yazdığı konular üzerinde açıklamalar yaparak çok hararetli konuşmaları idare ediyordu.
Ben Lozan’daki öğrenimimden yeni dönmüştüm. Bu toplantılarda bulunduğum zamanlarda, tarihi, tarih yapanlardan dinliyordum. ATATÜRK yazdıklarını okurken o günleri yeniden yaşıyormuş gibi heyecanlı idi ve daima yüksek sesle hitaplarda bulunuyordu.
Bu tarih havası içinde, İstiklal Savaşımız ve onun tarihiyle o kadar zihnim doluyordu ki, çocukluğumun Anadolu’da geçen o ıstıraplı günlerini yeniden yaşar gibi oluyordum.
Şimdi bu nutkun müsveddelerini incelediğimiz zaman, hemen her sayfasında birçok düzeltmeler görüyoruz…
Yazı bazen ATATÜRK ‘ündür, bazı sayfalarda ise kendi tarafından dikte ettirilmiştir. Bütün bunların en önemli kısımları belgelerde kullanılarak Ankara’da yazılmış, İstanbul’da düzeltmeler yapılmakta, hem de son bölümler yazılmaktadır. Nutuk müsveddeleri bu bakımdan çok önemlidir. Benim tanık olduğum, işte bu parça parça okunmalar esnasında yapılmaktadır. Şimdi bu 506 sayfalık müsveddelerden yalnız iki yaprağı üzerinde duracağım.
Yaz aylarının sıcak bir günün gecesi, ATATÜRK ‘ün etrafında daha kalabalık bir aydınlar topluluğu vardı. O, arkadaşlarına adeta bir sürpriz hazırlamanın sevinci içinde:
-…”OTURUNUZ VE DİNLEYİNİZ” dedi. Sonra da, Nutuk’un sonuna koyacağı satırları yüksek sesle okumaya başladı. Dinleyicilerin nefes dahi almadıklarını sanıyorum. Çünkü ben kendimi öyle hissediyor ve ulusal bir heyecanının etkisi içinde yaşıyordum. Bütün Milli Mücadele’nin tarihi olan Nutuk bu satırlarla son bulacaktı.
ATATÜRK bu metni okuyup bitirdiği zaman derin bir nefes almış, fakat iki damla gözyaşını da bizlerden saklamamıştı.
Müsveddesini görmekte olduğumuz bu Gençliğe Hitabe okunduğu akşam, artık tarih olmuş olaylar konuşma konusu değildi. ATATÜRK coşmuş konuşuyor ve başkalarına diğer akşamlar olduğu gibi konuşma fırsatı vermiyordu. O, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği üzerinde duruyor;
-…”TARİHİ YAŞADIĞIMIZ GİBİ YAZDIK, FAKAT GELECEĞİ CUMHURİYET’E İNANANLARLA ONU KORUYANLARA VE YAŞATACAKLARA EMANET ETMEK LAZIMDIR.” Diyordu.
Gençliğe Hitabe yazısını ilk dinleyenlere övmek fırsatını dahi verdiğini anımsamıyorum. Sadece O’nun sözleri hâlâ bugün dahi kulaklarımda akisler yapmaktadır:
-…“GENÇLİĞİ YETİŞTİRİNİZ. ONLARA İLİM VE İRFANIN MÜSPET FİKİRLERİNİ VERİNİZ. İSTİKBALİN AYDINLIĞINA ONLARLA KAVUŞACAKSINIZ. HÜR FİKİRLER TATBİK MEVKİİNE GEÇTİĞİ VAKİT TÜRK MİLLETİ YÜKSELECEKTİR.” Diye telkinlerde bulundu.
O’ Türk Gençliğinin sağduyusuna, milliyetçiliğine vatan sevgisine inandığını ve onlara güvendiğini söylüyordu. 505 – 506 sayfa numarasını taşıyan bu son yapraklarda görüldüğü gibi hemen hemen hiçbir düzeltme yoktur.
Yazı ATATÜRK ‘ündür.
Üç yerdeki düzeltme ise yazarken yapılmıştır. Evvela “EY TÜRK GENCİ” demiş, fakat hemen “GENCİ” kelimesini silip “GENÇLİĞİ” olarak düzeltmiştir.
İkinci düzeltme şudur:
“GALİPLER CEBREN VE HİLE İLE” diye başlayan cümlesinin başındaki “GALİPLER” kelimesini silmiştir.
Sonuncu düzeltme ise:
“İŞTE BU AHVAL VE ŞERAİT İÇİNDE DAHİ TÜRK İSTİKLAL VE CUMHURİYETİNİ KURTARMAKTIR” cümlesinde yapmıştır.
Devam ettiği en son cümle de yarım kalmış ve onu tamamen silmiştir. O da aynen şöyledir:
-…”EFENDİLER, SON KUVVETİNİ KENDİ MEFRÜKESİNDE VE DAMARLARINDA BULAN TÜRK EVLADININ ELİNDE İSTİKLAL VE CUMHURİYETİN İLANİHAYE (SONSUZA DEK) MAHFUZ VE MASUN (KORUNACAĞINA VE DOKUNULAMAZ) OLACAĞINA CUMHURİYET SANCAĞININ İTİBARI DAİMA YÜKSEK BULUNACAĞINA .”
“BÜYÜK NUTUK” un yayınlanmasından yıllar sonra yine ATATÜRK ‘ün etrafında toplananlar, bu “GENÇLİĞE HİTABE” nin metni üzerinde durmuşlar ve özellikle eğitimsel değerini analiz etmek istemişlerdi.
Bu konuda fikirler söylenirken ATATÜRK şu suallleri yazdırarak hepimizden cevaplar istemişti:
O zaman bunlara verilen cevapları not etmemiştim. Fakat bu sorulara her zaman cevaplar verebilir ve kendimize düşen görevi göz önünde tutarız. ATATÜRK bu konuda diyor ki:
-…”BİR İÇTİMAİ HEYET AYNI GAYEYE BÜTÜN KADINLARI VE ERKEKLERİ İLE BERABER YÜRÜMEZSE, TERAKKİ (İLERLEMESİNE), TEMEDDÜN ETMESİNE (UYGARLAŞMASINA) FENNİ İMKÂN VE İLMİ İHTİMAL YOKTUR. O HALDE TÜRK MİLLETİ OLARAK HEPİMİZ, KADIN VE ERKEK MEDENİYET YOLUNDA İLERLEMEK İÇİN AZİMLİ OLDUĞUMUZU HEP BERABER TEKRAR EDEBİLİRİZ. MEDENİYET ALANINDA MUVAFFAK OLMAK İÇİN İSE, EVVELA DÜRÜST, EMNİYETLİ VE CUMHURİYET’İMİZİ YAŞATAN DEMOKRATİK BİR İDARE İÇİNDE YAŞAMANIZ GEREKİYOR.”
1927 yılının İstanbul havasında ilk akisleri yapan “ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ” yıllardır büyük düşün hareketlerinin kaynağı olmaktadır. Şimdi bu iki sayfada ki yazıları okuyalım:
-…”BİNAENALEYH BİZ HER VASITADAN YALNIZ VE ANCAK BİR NOKTA-İ NAZARDAN (BAKIMDAN) İSTİFADE EDERİZ. O NOTA-İ NAZAR ŞUDUR; TÜRK MİLLETİNİ MEDENİ CİHANDA LAYIK OLDUĞU MEVKİE İSÂL ETMEK (TAŞIMAK) VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ SARSILMAZ TEMELLERİ ÜZERİNDE HER GÜN DAHA ZİYADE TAKVİYE ETMEK VE BUNUN İÇİN DE İSTİBDAT FİKRİNİ ÖLDÜRMEK.
MUTEREM EFENDİLER,
SİZİ GÜNLERCE İŞGAL EDEN UZUN VE TEFERRUATLI BEYANATIM, EN NİHAYET MAZİ (GEÇMİŞ) OLMUŞ BİR DEVRİN HİKÂYESİDİR. BUNDA MİLLETİM İÇİN VE MÜSTAKBEL EVLATLARIMIZ İÇİN DİKKAT VE TEYAKKUZU DAVET EDEBİLECEK BAZI NOKTALAR TEBERRÜZ ETTİREBİLMİŞ İSEM KENDİMİ BAHTİYAR ADDEDECEĞİM.
EFENDİLER,
BU BEYANATIMLA MİLLİ HAYATI HİTAM BULMUŞ FARZ EDİLEN BÜYÜK BİR MİLLETİN İSTİKBALİNİ NASIL KAZANDIĞINI VE İLİM FENNİN EN SON ESASLARINA MÜSTENİT (DAYANAN) MİLLİ VE ASRİ (ÇAĞDAŞ) BİR DEVLET NASIL KURULDUĞUNU İFADEYE ÇALIŞTIM. BUGÜN VASIL OLDUĞUMUZ NETİCE ASIRLARDAN BERİ ÇEKİLEN MİLLİ MÜSİBETLERİN İNTİBAHI (UYANIŞI) VE BU AZİZ VATANIN HER KÖŞESİNİ SULAYAN KANLARIN BEDELİDİR.
BİRİNCİ VAZİFEN TÜRK İSTİKLALİNİ, TÜRK CUMHURİYETİNİ İLELEBET MUHAFAZA VE MÜDAFAA ETMEKTİR. MECUDİYETİNİN VE İSTİKBALİNİN YEGÂNE TEMELİ BUDUR. BU TEMEL, SENİN EN KIYMETLİ HAZİNENDİR. İSTİKBALDE DAHİ SENİ BU HAZİNEDEN MAHRUM ETMEK İSTEYECEK DÂHİLİ VE HARİCİ BEDHAHLARIN OLACAKTIR. BİR GÜN, İSTİKLAL VE CUMHURİYET’İ MÜDAFAA MECBURİYETİNE DÜŞERSEN, VAZİFEYE ATILMAK İÇİN, İÇİNDE BULUNACAĞIN VAZİYETİN İMKÂN VE ŞERAİTİNİ DÜŞÜNMEYECEKSİN. BU İMKÂN VE ŞERAİT ÇOK NAMUSAİT BİR MAHİYETE TEZAHÜR EDEBİLİR. İSTİKLAL VE CUMHURİYETİNE KAST EDECEK DÜŞMANLAR, BÜTÜN DÜNYADA EMSALİ GÖRÜLMEMİŞ BİR GALİBİYETİN MÜMESSİLİ OLABİLİR. CEBREN VE HİLE İLE AZİZ VATANIN BÜTÜN KALELERİ ZAPT EDİLMİŞ, BÜTÜN TERSANELERİNE GİRİLMİŞ, BÜTÜN ORDULARI DAĞITILMIŞ VE MEMLEKETİN HER KÖŞESİ BİR FİİL İŞGAL EDİLMİŞ OLABİLİR. BÜTÜN BU ŞERAİTTEN DAHA ELİM VE DAHA VAHİM OLMAK ÜZERE, MEMLEKETİN DÂHİLİNDE, İKTİDARA SAHİP OLANLAR GAFLET VE DALALET VE HATTA BU İKTİDAR SAHİPLERİ ŞAHSİ MENFAATLERİNİ, MÜSTEVLİLERİN SİYASİ EMELLERİYLE TEVHİT EDEBİLİRLER. MİLLET, FAKR U ZARURET İÇİNDE HARAP VE BİTAP DÜŞMÜŞ OLABİLİR.
EY TÜRK İSTİKBALİNİN EVLADI!
İŞTE; BU AHVAL VE ŞERAİT İÇİNDE DAHİ VAZİFEN, TÜRK İSTİKLAL VE CUMHURİYETİNİ KURTARMAKTIR. MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET, DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR!”
ATATÜRK ‘ün Gençliğe Hitabı ile bitirdiği NUTUK, Cumhuriyet Halk Partisi’nin İkinci büyük Kongresi’nde TBMM kürsüsünde altı gün boyunca, toplam 36 saat ve 33 dakikada kendisi tarafından okunmuştur. (Cumartesi 15 Ekim – Perşembe / 20 Ekim 1927) “KAYNAK: BELLETEN, c.XXX, no:120,Ekim 1966 ayrıca Bkz. Arı İNAN, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler s.440-444”
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.”