Cumartesi akşamı Eskişehir’de oynanan müsabakada Fenerbahçe ve İsmail Kartal için yazmaya değer tek kelime yok. Kırmızı – Siyahlı takımın Eskişehirspor olduğunu bilmesem Fenerbahçe’nin rakibini Bayer Leverkusen zannedip, Fenerbahçe kalesine doğru bitmek bilmeyen baskının nedenini anlayabilirdim. Hazır kenarda da Almanya’da iş bulamadığı için ikinci kere Eskişehirspor’un başına geçen Michael Skibbe varken bu sanrım pek de ütopik bir durum olmazdı.
Fenerbahçe maça fena başlamamıştı oysa ama Eskişehirspor ligdeki rahat konumunun verdiği cesaretle kaybedecek bir şeyi olmadığı için defansif anlayışı kabul etmeyerek hücum odaklı oynayınca, İsmail Kartal’ın zaten sezon başından beri bir işe yarayıp, pek de efektif olmayan planları suya düştü. İki takım da deli danalar gibi oradan oraya 30-35 dakika koştuktan sonra yorulmaya başladı. Benim zaten İsmail Kartal’ın kafa yapısını anlayamadığım ilk durum burada başlıyor. Fenerbahçe ligin en yaşlı kadrosuna sahip olmasının yanı sıra Avrupa’nın da en yaşlı ikinci takımı. İsmail Kartal neye güvenerek takıma sürekli uzun top oynatıp, futbolcuların gereksiz koşular yapmasını istiyor henüz çözemedim. Zaten Ersun Yanal dönemi ile arasında dağlar kadar kondisyon farkı olan takım bu kadar çok gereksiz efor harcadığı için 60. dakikadan sonra patatese bağlayıp oyundan düşüyor. Emre’nin motoru bozuluyor, formsuz olan ve sigara ile seviyeli ilişkisi bulunan Gökhan Gönül kademelere giremiyor, Webo maç sonu oksijen takviyesi alıyor…
Anlayacağınız Eskişehirspor’un 60. dakikadan sonra oyunu domine etmesi hiç şaşırtıcı bir şey değil, aksine çok normal bir şey. Tabii olay tamamen kondisyon ve yorgunluğa dayalı değil. İsmail Kartal maalesef benim Fenerbahçe’de gördüğüm en kötü teknik adam. Sezon başından beri eleştirdiğim gibi doğrular yaptığı zaman da hakkını verdim ama kendisi 1 doğru yapıyorsa 11 yanlış yaptığı için artık söyleyecek sözüm kalmadı ve umarım sene sonu Arabistan topraklarına, Fenerbahçe’den uzak duracağı bir yere gider.
Emre Belözoğlu sakatlandığı için oyundan çıktığı söyleniyor, hadi tamam diyelim, Caner Erkin’i oyundan almanın mantığını ben anlayamıyorum. 5 yıllık sol bek oynayan adamın ve hemen hemen tek hücum silahının böyle kritik bir deplasmanda sağ açık oynatılmasını hiç anlayamıyorum. Bile bile lades denilen olay futbolda tam olarak budur. Böyle bir denemeyi Eskişehir gibi kritik bir deplasmanda değil önümüzdeki hafta içeride oynayacağın Balıkesirspor maçında yapabilirsin. Caner sağ kanatta vasatı aşamayınca burada suçlu topçu değil, onu alışık olmadığı pozisyonda oynatan hocası olur.
İki çift lafımda Gökhan Gönül’e olacak. Hiç haline bakıp düşünüyor musun bilmiyorum ama o giydiğin formayı 3 senedir hiç hak etmiyorsun. Yılda 3-4 maçta iyi oynayıp geri kalanında yatıyorsun. Eskiden mücadeleci kimliğinle ileri-geri koşar, ters kademelere girer, takım arkadaşlarına bağırıp çağırarak motive ederdin. Şimdi bunların hiç birini yapmıyor/yapamıyorsun. Umarım o formayı haketmediğinin farkındasındır. Sana bu formsuz halinle o formayı zimmetleyen zihniyete de iki kere yazıklar olsun.
Eskişehirspor ise Skibbe ile güzel bir ivme yakaladı. Mütevazi kadrolarına rağmen göze hitap eden futbol oynuyorlar. Anadolu takımlarının tamamı Eskişehirspor ve Bursaspor gibi açık ve korkmadan oynadığı zaman Türk futbolu bir yerlere gelecektir. Emre Güral’ı da gönderdiği bazukadan ötürü tebrik ederim. Müthiş bir goldü.
Maçın adamları:
Hayırlı haftalar
@josephintavugu