24 Kasım 1934’te Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliği altında olan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi, Bakanlar Kurulu’nun 2/1589 Sayılı Kararıyla müzeye dönüştürülmüş ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk milletinin bir şükran ifadesi olarak, 24 Kasım 1934’ten geçerli olmak kaydıyla “Kemal” öz adlı Türkiye Cumhur Reisi ’ne 17 Aralık 1934’te kabul edilen 2622 Sayılı Kanun’la “ATATÜRK” soyadını vermiştir. (Bakınız: “Düstur”, 3. Tertip, Cilt: 16, Sf: 24. Ankara Başvekâlet Matbaası, 1935.)
“Kararname” bir hukuk terimidir.
Kararnameler, bakanlar kurulunca ya da başbakanla ve ilgili bakanlarca alınan Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan kararların bildirildiği yazılardır ve hepsi birer numara alır, gizli olanların dışındakiler Resmî Gazete ’de yayımlanırlar. Yalnız atama ve yer değiştirme konulu kararlar numara almazlar. Kasım 1934’te yayımlanan kararnameler içerisinde 2/1589 Sayılı Ayasofya Kararnamesi yoktur! (Bakınız: 27 Teşrinisani 1934 Salı, T.C. Resmî Gazete, Sayı 2865; Kanun No: 2587 / Kabul Tarihi: 24 Kasım 1934).
Ayasofya Kararnamesi T.C Resmî Gazete ’de yayımlanmamış, ancak 9 Aralık 1934 tarihinde Ayasofya Müzesi’nin kapısına “müze tamir ve tasnif sonuna kadar kapalıdır” levhası asılmıştır. Duyuru dönemin Türk ve yabancı basınında gündeme gelmiş kamuoyu bilgilendirilmiştir. Örneğin, Milliyet gazetesi 10 Aralık 1934 tarihli haberinde mabedin cami değil müze olduğunu açıkça belirtmiştir “Ayasofya Müzesi’nin Tamiri”, Akşam gazetesi ise “Ayasofya Camii dünden itibaren Müzeler İdaresi’ne geçti” şeklinde duyurmuştur haberi. Cumhuriyet gazetesi rakiplerinden gecikmeli olsa da 11 Aralık 1934’te “Ayasofya Müze oluyor” şeklinde haberi yayımlamıştır.
Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin müzeye çevrilmesinde, altıncı İnönü Hükümeti’nin (4 Mayıs 1931- 1 Mart 1935) Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Zeynel Abidin Bey’in büyük etkisi olmuştur.
Soyadı Kanunu ile “Özmen” soyadını alan Zeynel Abidin Bey’in Maarif Vekilliği görevi iki dönemden oluşmaktadır. Birinci Maarif Vekilliği dönemi 9 Temmuz 1934 – 1 Mart 1935 tarihleri arasını kapsamaktadır. T.C. Millî Eğitim Bakanlığı resmi internet sitesine göre Zeynel Abidin Özmen’in görev süresi “9 Temmuz 1934 – 9 Haziran 1935” tek dönem olarak gösterilmiştir. Ancak, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivleri’ndeki (30.18.1.2.55,48.2.) belgeden
ikinci Maarif Vekilliği dönemini 10-11 Haziran 1935 tarihine kadar başarıyla sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Zeynel Abidin Özmen Bey, Maarif Vekilliği’nin ilk döneminden başlayarak erken cumhuriyet yıllarında eğitim ve öğretim sahasında yaşanılan sorunlarla baş etmeye ve yeni kalıcı çözümler oluşturmaya gayret göstermiş, bu süreçte öğretmenlerin sorunlarının giderilmesi ve daha fazla bütçe ile eğitim sahasındaki zorlukları aşmaya önem vermiştir. (Bakınız: “Abidin Özmen’in Maarif Vekilliği ve Faaliyetleri”, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2743355).
Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin müzeye çevrilmesinde alınan idari kararda etkili olan Maarif Vekili Zeynel Abidin Özmen Bey, İstanbul’da yaptığı bir gezi sırasında Ayasofya’ya gitmiş, yapının perişan durumunu gördükten sonra ATATÜRK ‘e mabedin acilen tamir ve restorasyonunun yapılmasını, bitmek bilmeyen Hac ile Hilal arasındaki kavganın da sonlandırması düşüncesiyle yapının müzeye çevrilmesini önermiştir. 25 Ağustos 1934’te Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi için sözlü emir aldığını bakanlığa yazdıktan sonra idari karar alınmış ve süreç başlamıştır.
Esasen Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi, Cumhuriyetin ilk yıllarında, Dünya ve Türk kamuoyunun gündemine tamiratlarla gelmiştir. Mekân 1926 yılında bir onarım görmüş, yapılan çalışmalar ise L’ IIustration adlı dergiye konu olmuştur. Dergi, büyük kilisenin onarılmasının, Hristiyanların içini rahatlattığını yazmıştır. Burada dikkat çeken konu yıllar geçmesine rağmen Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin Hristiyanların indinde “BÜYÜK KİLİSE” olarak geçmesidir. New York Times ise 16 Aralık 1926’da bir grup iş adamının İstanbul Valiliği’ne müracaat ederek Ayasofya’nın dini maksatlarla kullanılamaya uygun olmadığını söylediklerini ve mabedi dans salonuna çevirmeyi teklif ettiklerini yazacaktır. Araştırmacı gazeteci, yazar Murat Bardakçı, “Reddimiras” adlı eserinde; …”Aynı gazete, ertesi sene Ayasofya ile ilgili bir başka talepten bahsetti: Türkiye’deki Amerikan Büyükelçiliği, Türk makamlarına “Amerikan Caz Grupları Birliği’nin Ayasofya’yı bir “caz mabedi” yapma arzusunu iletmişti! Mekânın akustik bilgilerini istiyor, Ayasofya’ya çok sayıda ve çok güçlü saksafonların yer aldığı dünyanın en büyük caz orkestrasını getirmeyi vaat ediyorlardı ama Türkiye teklife destek vermemişti!” demektedir.
Ayasofya Müzesi 1 Şubat 1935 günü saat 10.00’da ziyarete açılmıştır. Giriş ücreti on bir kuruş olup ilk günü 472 yerli ve 280 yabancı turist ziyaret etmiştir. Mekânı ziyaret edenler önceden camii olduğu belli olsun diye bırakılan minber ve mihrap önündeki halıların haricinde diğer halıların kaldırıldığını ve yine ana mekânın duvarlarında asılı olan Sultan Abdülmecid döneminde 1847-1849 yıllarındaki onarım sırasında dönemin ünlü hattatlarından Kazasker Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılmış olan büyük yuvarlak hat levhalarının da söküldüğünü fark etmişlerdir.
Yerdeki halılar, Mimar Sinan’ın eseri olan Edirne’deki Selimiye Camii’ne gönderilmiştir. Toplamda 8 adet olan 7,5 metre çapındaki yuvarlak hat levhaları ise ölçüsü nedeniyle taşıtılamadığından mekân içerisindeki depoda saklanarak korunmuştur. Bu levhalar hakkında İbnülemin Mahmud Kemal Bey “Son Hattatlar” adlı eserinde, …”28 Kâ-nûn-ı Sâni 1949 (28 Ocak 1949) tarihinde elvah-ı şerife (şerefli levhalar) yerlerine asıldı demektedir. (Bakınız: Tarih ve Düşünce Dergisi, Sayı:66)”.
İslam dünyasının en büyük hat levhalarının Ayasofya Müzesi’ne tekrardan asıldığı 28 Ocak 1949 tarihi dikkat çekicidir. Çünkü I. Athenagoras, 27 Ocak 1949 günü İstanbul Ortodoks Patrikhanesi’nin 268. Ekümenik Patriği olarak göreve başlamıştır. Yeni Patrik, Fener Rum Patrikhane’sindeki Hitabesinde “Bütün dünya kiliselerini ve Müslümanlık âlemini sulh iş birliğine davet etmiştir.”
29 Ocak 1949 tarihli Yeni Sabah gazetesinin haberine göre de, …”Patrik I. Athenagoras, Amerika’daki Yunanlılardan toplanan yarım milyon dolar iane parasını beraber getirdi. Burada yeni bir Patrikhane binası yapılacaktır.” (Bakınız: Yeni Sabah, Cumartesi 29 Ocak 1949, On Birinci Yıl, No: 3537, Sf:1-3).
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde başlatılan Türk Kurtuluş Mücadele’sinin Büyük Zaferle sonuçlanmasının ardından Rumların Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi üzerindeki hayalleri son bulmuştur. Ancak Mondros Mütarekesi döneminde Rumlar, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifini tekrar kilise yapmak için birçok girişimlerde bulunmuşlardır:
-20 Kasım 1918’te; İngiltere’nin Atina Elçisi Granville, Venizelos’un Ayasofya konusunda bir anlaşma istediğini hükümete bildirmiştir.
Ayasofya Camisi’nin kiliseye çevrilmesi ile ilgili duyumların artması üzerine Türk Hükümeti, Ayasofya Camisi’ni korumak için önlem almıştır. 30. Alay’a mensup bir grup asker Ayasofya Camisi’nin avlusunda nöbet tutmaya başlamıştır. Nöbetçilerin dışında kalan askerler ise Ayasofya Camisi’nin çevresindeki evlerde konuşlanarak camiyi gözlem altına almışlardır. Ayasofya Camisi’ni korumakla görevli askerlerin sayısı iki yüz kadardır. Askerlerin kullanımına dört tane makineli tüfek verilmiştir. Ayasofya Camisi avlusuna Türk askerlerinin konuşlanması, Ayasofya Camisi’ni kiliseye çevirmek isteyen Rumları rahatsız etmiştir. Rumların şikâyeti üzerine İngiliz Yüksek Komiser Vekili Amiral Webb, 30 Aralık 1918’de Ayasofya Camisi’ne gelmiştir. Bu ziyaretin ardından Amiral Webb, telaşa gerek olmadığını, Türkiye’de askerlerin camilerde konaklamasının normal bir durum olduğunu söylemiştir. (Bakınız: Abdurrahman Bozkurt, “İtilaf Devletlerinin İstanbul’da İşgal Yönetimi”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2009, s. 267.).
-23 Ocak 1919’da; Londra’da Hıristiyan Kiliselerini Birleştirme Derneği’nin düzenlediği bir mitingde, Ayasofya’nın yeniden kilise haline getirilmesi istendi. Piskopos Gore, Hint Müslümanlarını bu işe karşı durmamaya çağırmıştır.
-18 Şubat 1919’da; İngiliz Dışişleri’ne gelen bir haber üzerine, 19 Şubat Çarşamba günü Memorial Hall’de Ayasofya Komitesi’nin yapacağı miting başka bir tarihe ertelendi. Haberde, Ayasofya’nın kilise yapılması kararı alınırsa, Türklerin Ayasofya’yı dinamitle havaya uçuracakları bildirilmiştir.
-8 Mart 1919’da; Spaktator, “Ayasofya Yunanlılara geri verilmeli” demektedir.
-23 Nisan 1919’da; Londra’da Hıristiyan Kiliselerini Birleştirme Derneği’nin tarafından düzenlenen mitingde, Ayasofya’nın yeniden kiliseye çevrilmesi kararlaştırılmıştır. Bu haberlerin yoğunluk kazanması üzerine Türk Hükümeti, Ayasofya çevresinde tertibat aldıracak, bir ara, Ayasofya’nın havaya uçurulması da planlanacaktır.
-22 Aralık 1919’da; Londra’da İngiliz-Fransız Birinci Büyükelçiler Toplantısı başladı. Üç gün sürecek toplantının bugünkü oturumunda, Ayasofya’nın ibadethane olmaktan çıkarılarak tarihi bir anıt olarak korunması benimsenmiştir.
-15 Nisan 1921’te; Ayasofya Camii’nde İnönü şehitleri için mevlit okutturulmuştur. 32. Osmanlı Padişahı Abdülaziz’in oğlu Abdülmecid Efendi, Şeyhülislam Nuri Efendi ve diğer devlet ileri gelenleri de mevlitte hazır bulunmuşlardır.
-18 Nisan 1921’te; Yunan Parlamentosu’nda, Kemalistlerin Rumlara karşı işlediği ileri sürülen katliamı kınayan bir önerge kabul edildi. Söz alan bazı milletvekilleri, ordunun Trakya üzerinden İstanbul’a yürümesini istediler. “Boğaziçi’nden Karadeniz’e kadar Pontus ve bütün Anadolu Yunanındır. 29 Mayıs 1453’te yarıda kesilen ayine Ayasofya Kilisesi’nde devam edilecektir.” denilmiştir.
Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin müzeye çevrilmesinde idari kararda etkili olan Maarif Vekili Zeynel Abidin Özmen Bey’in bu önermesi bizlere ATATÜRK ‘ün Prof. Dr. A. Afet İnan’a yazdırdığı notları arasında yer bulan “… Cumhurbaşkanı olmasaydım Milli Eğitim Bakanı olmak isterdim” sözünü hatırlatmaktadır. Türk milletinin bütününün eğitimi ve yetiştirilmesi üzerinde önemle duran ATATÜRK ‘ün Millî Mücadele’nin öncesinde ve sonrasında da en önemli konusu “Millî Eğitim Meselesi” olduğu bilinmektedir. Örneğin, daha Sivas günlerinde, devlet olabilmenin ilk adımlarını attığı sırada, Amerikalı gazeteci Mr. Brown’a şöyle demektedir:
“…Türk halkı iyi bir eğitim görmeli ve iyi bir hükümete sahip olmalıdır. Eğitim okul demektir. Türk köylüsünün pek azı okuryazardır. Ama bu köylüler yeniliklere isteklidir, çocuklarının iyi bir eğitim almasını ve Müslümanlığın değerleri ile donatılmasını ister.” (Bakınız: Howard E. Wilson – Dr. İlhan Başgöz, “Türkiye Cumhuriyeti’nde Eğitim ve Atatürk”, Ajans Türk Matbaası, Ankara 1968, s. 235.)
24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün Millet Mekteplerinin Başöğretmenliğini” kabul ettiği gündür. Ülkemizde doğumunun 100. Yılı olan 1981’de Atamızın Başöğretmenliği kabul ettiği 24 Kasım’ın Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına karar verilmiştir. “Öğretmenler Günü” ile ilgili kutlamalar, 26 Kasım 1992 tarihinde Resmî Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe giren Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği çerçevesinde gerçekleşmiştir. (Bakınız: 26 Kasım 1992 Perşembe, T.C. Resmî Gazete, Sayı: 21417, Sf:2.) Bu vesile ile Seç Haber ailesi olarak Başta Başöğretmeniz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, dünyanın en fedakâr ve saygıdeğer unsuru olan tüm öğretmenlerimizin büyük gününü kutluyoruz efendim.
Sonuç olarak, Ayasofya Müzesi 1 Şubat 1935 günü saat 10.00’da ziyarete açılmış, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK, Ayasofya Müzesi’ni 6 Şubat 1935 tarihinde ziyaret ettikten 86 yıl sonra 24 Temmuz 2020’de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan tarafından yeniden ibadete açılmıştır. Ayasofya’yı camiye çeviren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi T.C Resmî Gazete ’de yayımlanmıştır:
“İstanbul İli, Fatih İlçesinde Bulunan Ayasofya Camiinin Müzeye Çevrilmesi Hakkındaki 24/11/1934 Tarihli ve 2/1589 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, Danıştay Onuncu Dairesinin 2/7/2020 Tarihli ve E: 2016/16015, K: 2020/2595 Sayılı Kararı ile İptal Edildiğinden, Ayasofya Camiinin Yönetiminin 22/6/1965 Tarihli ve 633 Sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 35 inci Maddesi Gereğince Diyanet İşleri Başkanlığına Devredilerek İbadete Açılması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 2729).” (Bakınız: 10 Temmuz 2020 Cuma, T.C. Resmi Gazete, Sayı: 31181 Mükerrer).