Bu yazımda yapmış olduğum analizler hipotez ve tahmine gireceği için başlıkta ”kaos” kelimesini kullanmamın ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum.
Yine de konu ”futbol” ya da ”basketbol” olduğu zaman bu işten gerçekten iyi anladığımı düşündüğüm için tahminlerimin arkasında durmayı seviyorum. Çok şükür bugüne kadar da fazla yanılmadım.
Galatasaray’ı ilerleyen günlerde çok daha büyük sıkıntılar beklediğini düşündüğüm için Chelsea – Galatasaray maçına kısaca değineceğim. Bundan 3 ay evvel Mancini imzayı attığı zaman ”yanlış” bir tercih olduğunu, İtalyan’ın futbol felsefesinin her hangi bir Türk takımına uymayacağını, defansif anlayışın eğer takımda ileriye doğru dribbling yapabilecek yaratıcı oyuncular yoksa felaketi getireceğini, Fenerbahçe’nin de Mancini’nin oynatmak istediği oyun anlayışını Aykut Kocaman ile denediğini ve başarısız olduğunu yazmıştım. Aradan geçen 3 aylık süreçte haklı çıktığımı düşünüyorum.
Bir teknik adam düşünün ki takımına gol gerektiği halde 70. dakikada kendi yarı sahasında 7 oyuncu ile gömülü oynasın ve kilit hamlesi Hakan Balta’yı oyuna almak olsun. Gerçi Mancini maçı başından kaybetti. Chelsea gibi hızlı ve kontratağa dayalı oynayan bir takıma karşı sol bekiniz ”TELLES” ise gol yiyeceğiniz garanti.
Herhangi bir futbol yorumcusuna ya da futbolu biraz anlayan birine danışsak Telles’in sol açık oynaması gerektiğini, defansta ciddi zaafları olduğunu, adam kaçırdığını ve ofsaytı bozduğunu söyleyecektir. Galatasaray’da ofsaytı bol bol bozan Semih Kaya gibi ağır bir oyuncu varken Telles’i de o bölgede oynatmak şahsım için intihardan başka bir şey değildi.
Özellikle Hazard ve Oscar’ın kanatları aktif olarak kullanmasıyla Mourinho Galatasaray’a ”gol atması gerektiğini” unutturdu ve Galatasaray 90 dakika boyunca mahkum bir futbol oynadı. Elendi ve Türkiye’ye döndü. Bu saatten sonra sanırım öncelikli hedefleri Türkiye Kupası‘nı almak olacaktır.
Galatasaray’ın oyuncu bazında problemleri:
1) Didier Drogba: Fildişili yıldız için artık hem fiziksel, hem zihinsel olarak ‘‘BİTMİŞ” diyebiliriz ki Galatasaray taraftarı arkadaşlarım da bu yorumuma katılıyor. Zihin anlamında aklının Galatasaray’da değil, Amerika’da yapacağı son kontratında (vurgunda) olduğunu düşünüyorum. Bu seneki tek icraati Sneijder’e Juventus maçında güzel bir top indirmek olan oyuncunun sene sonu takımdan gitmesi lazım. Dün bütün ışıklar ona doğru çevrilmişken bu kadar berbat oynamasını kimse bekleyemezdi.
2) Wesley Sneijder: Biraz iddialı bir yorum olacak ama Wesley’nin Dünya Kupası kadrosuna alınmayacağını düşünüyorum ve kötü oyununu da buna bağlıyorum. Hollandalı oyuncu kendini kanıtlamak ve milli takım hocası Louis Van Gaal‘e ”bak ben buradayım. hala iyi oyuncuyum, beni de Brezilya’ya götür” demek için çok fazla gereksiz iş yapıyor yeşil sahada. Takımın dengesini bozuyor. Baskıyı kaldıramadığı için takıma faydadan çok zarar veriyor.
3) Burak Yılmaz ve Selçuk İnan: 30 yaşına gelip hala ofsaytı öğrenememiş, kazandığı tüm parayı son model arabalara gömen (Selahattin Duman’ın Hürriyet gazetesinde buna dair mükemmel bir yazısı var, okumanızı tavsiye ederim), penaltı aldırmak için akrobatik hareketler yapan Burak’ın bu performansı tamamen başkan Ünal Aysal’dır. Zaten futboldan gram anlamadığını düşündüğüm Aysal yazın Burak Yılmaz için ”Falcao 40 milyon euro ediyorsa Burak’da 30 milyon Euro eder” diyerek tamamen mental hırs ve azimle bir şeyler başarmış olan Burak Yılmaz’ın poposunu tavana vurdurttu ve çocuğu bitirdi. Bizim Türk topçusunu fazla översen böyle oluyor. Selçuk İnan için de aynı şeyler geçerli. Xavi ve Iniesta gibi dünya futbol tarihinin gördüğü en iyi orta sahalardan ikisi ile kıyaslanıp ”Xelcuk” dendiğinden beri kendisi sevimli hayalet Casper gibi, varlığı ile yokluğu belli değil.
Yukarıda belirttiğim oyuncular geçtiğimiz sene Galatasaray’ın elde ettiği şampiyonluğun en büyük mimarlarıydı. Bu isimlerin standart performanslarının altında kalması demek Galatasaray’ın her kulvarda erken havlu atması demek olacaktı ki şu anda elde kalan bir tek Türkiye Kupası mevcut. O da ne kadar değerli bir başarıdır tartışılır.
Geçelim Galatasaray’ın uzun vadede yaşayacağını düşündüğüm bazı problemlere:
1) Aşırı borçlanma: Galatasaray’ın zaten SPK ve Borsa’da yaşadığı problemler mevcutken kulübün bu yıl verdiği bütçe açığı tam 103 milyon dolar. Kulübün satış gelirleri artmasına rağmen kulübün borcu tam 638 MİLYON TÜRK LİRASI. Bu rakam korkunç bir rakam. Galatasaray’ın bazı gelirlerinin zaten temlikli olduğunu biliyoruz. Olur da Galatasaray 1-2 sene Şampiyonlar Ligi’ne gidemezse kulüp için çok karanlık günler belirecektir.
2) Alınan oyuncular: Mancini takıma Aralık ayında geldiği ve mevcut kadroda bir sürü eksikliği tespit ettiği için bu sene şampiyon olmak uğruna ara transferde gerekli/gereksiz 9 adet oyuncu kattı takıma. Madem detaya girdim ve uzun bir yazı oldu, kafanızı finansal figürlerle biraz ağrıtacağım. Ara transferde sözleşme imzaladığı 9 futbolcuya 17 milyon 300 bin avro, 3 milyon 911 bin lira ve 250 bin dolar olmak üzere yaklaşık 57 milyon liranın üzerinde bonservis bedeli ödemeyi taahhüt etti. Zaten yabancı kontenjanı problemi varken 4 tane yabancı futbolcuyu daha kadrosuna katan ekip (Burdisso kiralık) bu isimlere sebepsiz yere para saçmakta.
Bunun sebebi nedir?
Telles ve Veysel Sarı harici kadroya direkt olarak katkı yapan isim yok. O zaman bu 7 oyuncu niye alındı? Bunlar bedavaya mı oynuyor? Italyan Mancini Almanya 3. liginde oynayan Koray Günther’i nereden biliyor? Izet Hajroviç Youtube’daki videolara göre mi alınmıştır? Kafamda deli sorular….
3) Şampiyonlar Ligine gidememe durumu: Fenerbahçe şampiyonluğu göğüsler, Beşiktaş da ikinci olursa Galatasaray ön eleme oynamadan Şampiyonlar ligini gidemeyecek. Ülke puanımız süründüğü için yine seri başı olamayacaklar ve muhtemelen çok güçlü bir ekiple eşleşip elenecekler. Böyle bir durumda Galatasaray yaklaşık 20 milyon euroluk net gelirden olmakla kalmayacak, elindeki yıldız futbolcularda huzursuzluk belirecektir. Bu huzursuzluk futbolcularla da kalmayıp, teknik heyete de sıçrayacak, büyük ihtimalle sezon ortasında Mancini ile vedalaşmaya kadar gidecektir. Sonra bu da tabii yönetim başarısızlığına neden olduğu için kongre kararları da uzak olmayacaktır.
Ben Galatasaray yönetiminde olsam Mayıs ayından önce ciddi bir yeniden yapılanma politikasına gitmek için başkana çağrıda bulunurum.. Mevcut durum pek parlak gözükmüyor ve bunun birinci sebebi ”KULÜBÜ KURUMSALLAŞTIRACAĞIM!” diyerek Galatasaray’a yıllarca katkıda vermiş isimleri itibarsızlaştırmış olan Ünal Aysal’dır. Çanlar Başkan Ünal Aysal için de en geç 1 sene içerisinde çalacaktır.
Yazının başında belirttiğim gibi bunlar benim Galatasaray’ın ileride neler yaşayacağına dair yapmış olduğum tahminler ve tamamen mantık ile birleştirdiğim hayal ürünüdür. Zaman beni haklı mı çıkaracak yoksa haksız mı çıkaracak göreceğiz.
Süleyman BERK