Paraskev PARUSHEV, Dimitrina’nın erkek kardeşi Mimar Todor KOVAÇEV ile, Türk Haberler Ajansı için birazdan aşağıdaki satırlarda okuyacağımız özel mülakatı yapmış, bu mülakat 1 Kasım 1966 Salı günü Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanmıştı.
Türk Haber Ajansının Sofya’dan bildirdiğine göre, Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün Sofya’da Ateşemiliter bulunduğu sıralarda, yakın ve hissi bağlar kurduğu, o zamanın Sofya sosyetesinin gözbebeği ve Bulgar Harbiye Nazırının kızı Dimitrina KOVAÇEVA, 73 yaşında vefat etmiştir. Dimtrina’nın cenazesi, Rokosovski caddesindeki evinden sade bir merasimle kaldırılmıştır.
Dimitrina’nın ölümünden bir gün evvel, ablasına:
—“Dün gece rüyamda Kemal’i gördüm” dediğini, Bulgar Telgraf Ajansının Muhabirlerinden Paraskev PARUSHEV, Türk Haberler Ajansına bildirmiştir.
İlgili mülakata geçmeden önce Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün 13.12.1918’de İstanbul’a dönmesinden sonra, 17.11.1918’de “Minber” Gazetesinde yayımlanan demecinin Sofya ile ilgili bölümünden bir alıntı yaparak sizlerle paylaşmak isterim:
Mustafa Kemal Paşa ile konuşma (17.11.1918):
-…”Ben siyasetle yalnız 329 (1913 – 1914) yılında Sofya ve aynı zamanda Belgrad ve Çetine Ateşemiliterliklerini üstlendiğim bir yıl için uğraştım. Uğraşma biçimim de yalnız siyasal değildi. “Askeri – Siyasal” bir uğraşmaydı. Bu görevimin süresi bir yana bırakılırsa, bütün yaşamım Trablusgarp’ta, Balkan Savaşlarının son evresinde, bugünkü savaşta, savaş alanlarında, askerlik işleriyle uğraşmakla geçmiştir. Bu nedenle, kendimde ordudan, savaşlardan, askeri konulardan söz etmek için çok geniş yetki görüyorsam da, siyasetten söz etmek yönünü, siyasetçilere bırakmayı uygun görürüm.” (Kaynak: “Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ten Bize” s:254)
Aşağıda, ATATÜRK ‘ün Sofya’da Ateşemiliter iken tanıştığı ve Mustafa Kemal’e âşık olan kızın ilk defa yayımlanan fotoğrafı. Dimitrina, resmin altına kısaltılmış imzasını atmış ve o günün tarihini koymuştur (20 Haziran 1917)
Prof. Dr. Utkan KOCATÜRK ‘ün “Kaynakçalı ATATÜRK günlüğünde”:
—“ATATÜRK ‘ün Ataşemiliterlik görevine başlamak üzere Sofya’ya geliş tarihleri kesin olmamakla beraber, gerçeğe en uygun tarih 1913 yılı Ekim sonu veya Kasım başı olmalıdır.” yazar ve; ATATÜRK ‘ün Sofya’dan İstanbul’a dönüşü ve yeni görevi hakkında Harbiye Nazırı Enver Paşa ile görüştüğü tarih ise bir çok kaynak eserde 25 Ocak 1914’tür. Bu tarih Ocak sonu olmakla beraber gün kesin değildir. Olayların akışı muhtemel tarihin 25 Ocak 1915 olduğunu düşündürmektedir.” demektedir.
20 Haziran 1917: ATATÜRK ‘ün, 2. Ordu bölgesini denetim seyahati sonunda Elazığ’a gelerek burada Grup Komutanı Ahmet İzzet Paşa ile görüşmüş, 21 Haziran’da Grup Komutanı Ahmet İzzet Paşa ile beraber, Halep’teki komutanlar toplantısına katılmak üzere Elazığ’dan otomobil ile Diyarbakır’a, oradan da Halep’e hareket etmiştir.
Bu durumda, aşağıda, ATATÜRK ‘ün Sofya’da Ateşemiliter iken tanıştığı ve Mustafa Kemal’e âşık olan kızın ilk defa yayımlanan fotoğrafını incelerken, aşkın başladığı tarihi hakkında düşünmemiz gerekmez mi? (20 Haziran 1917).
Paraskev PARUSHEV ‘in Dimitrina’nın erkek kardeşi Mimar Todor KOVAÇEV ile gerçekleştirilen o mülakat:
“MUSTAFA KEMAL, DİMİTRİNA İLE TANIŞIYOR…
—“1914 yılında, Sofya’da sık sık balolar tertipleniyordu.
Bu balolara, Bulgaristan’da görevli bulunan Türkler de davet edilirdi. O sıralarda Sofya’da, Türkiye’nin Ateşemiliteri Mustafa Kemal Bey idi. Mustafa Kemal Bey, harp yıllarında Gelibolu’daki Türk Ordusu’nda, babam General Stilyan KOVAÇEV idaresindeki 4. Bulgar Ordu’suna karşı savaşmıştı.
Bir akşam, Sofya Şehir Gazinosunda tertiplenen bir eğlencede, Kemal Bey, ailemize takdim edildi. Bütün gece Kemal Bey bizimle beraberdi. O ‘nu çok sevmiştik. O da bizlere karşı fevkalade yakınlık gösteriyordu.”
O geceki eğlencede bulunan diğer Türkler, yakınlarına bu karşılaşmayı şöyle anlatmışlardı:
—“Dimitrina Sofya sosyetesinin gözbebeğiydi. Genç subaylar etrafında pervane gibi dönerlerdi. Mustafa Kemal’le karşılaştığı gece, fildişi rengi tenine son derece uyan krem bir tuvalet giymişti. Büyük, hüzün dolu gözleri vardı. Etrafındakilerle ilgilenmiyor gibiydi. Erkeklerin daima kendine yönelen bakışlarından sıkılmıştı. Sonra salona Mustafa Kemal girdi. Yakışıklı Türk Subayı, gecenin diğer ilgi toplayan siması idi. ATATÜRK zaten her mecliste dikkatleri üzerine toplar, konuşmaların, tartışmaların merkezi olur, kadınların da hayranlığını kazanırdı.
O gece, mıknatısın iki ucu gibi, Dimitrina ve Mustafa Kemal birbirlerinin cazibesine kapıldılar. Salonun uzak köşelerinde olmalarına rağmen bakışları sık sık karşılaşıyordu. Etraflarındaki insanlardan ve konuşmalardan sıkılmışlardı. Nihayet bu iki genç ve güzel insan yan yana geldiler.”
Dimitrina’nın kardeşi Todor KOVACEV, hatıralarını anlatmaya şöyle devam eder:
—“Bundan sonra Mustafa Kemal Bey, ailemizin devamlı misafiri olmuştu. İlk resmi ziyaretin hemen hemen ertesi günü başlayan bu hususi ziyaretler bizler için çok ilginç oluyordu. Bütün konuşmalar Kemal Bey’in mükemmel bildiği Fransızca ile yapılmakta idi.
Kemal Bey’in babam KOVAÇEV ile dostlukları harp ve askeri konulara dayanmakta idi. İkisi sık sık Balkan Yarımadası haritasını açar ve kahvelerini içerek harbin gelişmesini tahlil ederlerdi.”
“PATİNAJ;
—“O zamanlar Sofya’da patinaj dan başka bir kış sporu yapılmazdı. Patinaj, Hürriyet Parkı’nın gölünde yapılırdı. Balolarda olduğu gibi patinajda da Kemal Bey, Dimitrina’nın partneri idi.
Kemal Bey, buz üstünde büyük bir maharetle kayardı. İki güzel insanın hareketleri sanki dünmüş gibi gözümdedir. Patinaj genellikle sabahları yapılırdı. Sonra gölün kıyısındaki bir yerde hep beraber yemek yerdik. Kemal Bey, tatlı hikayeler anlatır, meclistekileri neşeye boğardı…”
O sıralarda sosyete kulislerin de Kemal Bey ile Dimitrina’nın arkadaşlıkları günün mevzuu idi. Dimitrina ile Kemal Bey arasında samimi dostluğu aşan ilişkilerin bulunduğunun herkes farkındaydı.
“DİMİTRİNA’YI DİNLERKEN;
Dimitrina, seneler sonra bizlere şunları anlatmıştır:
—“Ben ne zaman piyanonun başına geçsem, Kemal Bey, salonun en uzak köşesine gider ve yapayalnız beni dinlerdi.
Tuşlara basarken, Mustafa Kemal’in zaman zaman gözlerini bana diktiğini fark ederdim. Bu gözlerde hiçbir insanda rastlamadığım mana, derinlik vardı. Hem sevgi, hem şevkat hem de arzuyla bakardı. Sonra o gözler salonun bir başka köşesine takılır, yüzündeki ifade sertleşirdi. O anlarda memleketini ve ilerde yapacağı mücadeleyi düşündüğünü anlardım.”
Todor KOVAÇEV, Dimitrina’nın bu sözlerini naklettikten sonra, gene hatıralarına devam ediyor:
—“Bütün Sofya sosyetesi aralarındaki münasebetleri bilmesine rağmen birbirlerine karşı duydukları hisleri bütün hayatları boyunca muhafaza edeceklerini tahmin edemezdi.”
“EVLENMELERİNE GENERAL KOVAÇEV NİÇİN MUHALİF İDİ…
Daha sonra Dimitrina’nın kardeşi, Mustafa Kemal’in ablasıyla evlenmek istediğini ileri sürmekte ve şöyle demektedir:
—“Kemal Bey, Dimitrina’yı babasından istediği zaman General KOVAÇEV daima kaçamaklı cevaplar vermiştir. Bunun esas sebebini bizim aile çok iyi bilmektedir. Dimitrina, General KOVAÇEV ‘in üstüne titrediği ve en çok sevdiği kızı idi. Ondan ayrı yaşayamayacağına inanıyor ve onu uzaklara göndermeyi düşünemiyordu.
Seneler geçti, Dimitrina evlendi. Fakat daima ATATÜRK ‘le ilgili kaldı. Türkiye’deki bütün olayları büyük bir dikkatle takip ederdi.
Vefatından bir gün evvel ablasına:
—“Dün gece rüyamda Mustafa Kemal’i gördüm,” dedi.
Dimitrina’nın son sözlerinden biriydi bu.”
Aşağıdaki görsel 11 / 12 Mayıs 1914’te Sofya’da Askeri Kulüp’te tertiplenen Kıyafet Balosunu büyük onurlarla şereflendiren ATATÜRK ‘ü Yeniçeri Kıyafetiyle görmekteyiz.
Tercüman Gazetesi’nden Refik SÖNMEZSOY, ise Mustafa Kemal’in Bulgaristan’daki aşk öyküsünü şöyle kaleme almıştı:
“… Ve Mustafa Kemal’in ilk aşkı Bulgar kadının, 2 ay önce son nefesini verirken son sözü “Mustafa Kemal” oldu…
“Son nefes” in “Son cümlesi” olan bu aşkın 50 yıllık hikâyesi vardı…
“İlk cümle”, genç kızın kulaklarında dolaşan bir cümle ile açılmıştı:
-…”Adım Mustafa Kemal, Osmanlı İmparatorluğu Sofya Ateşemiliteriyim!”
“İkinci cümle”, erkeğin gönlünü doldurdu:
—“Adım Dimitrina KOVACEV… Bulgar Milli Savunma Bakanı General Stilyon KOVACEV ‘in kızıyım…”
… Ve bu aşk hikâyesinin sayfaları, ilk nefesin, ilk aşkın valsi ile birer bire dönmeye başladı.
Mustafa Kemal, Sofya Ateşemiliteri idi…
Bir “Efsane” erkeği olarak, Bulgaristan’a gelmişti…
Trablus, Bingazi, Balkan Savaşı kahramanı, yakışıklı bir Türk Subayı…
Omuzları sırma dolu generaller, bu genç subaya saygı duyuyorlardı… General kızları Mustafa Kemal’i gönüllerinde paylaşamıyorlardı…
Mustafa Kemal, o gece Yeniçeri elbisesi giydi… Kılıçlarıyla Bulgaristan’ı Osmanlı İmparatorluğu’nun bir “Vilayeti” yapan Yeniçerileri, bir “Maskeli Balo” da canlandırmak istiyordu.
Maskeli Balo ’da General kızlarının gözleri “Türk Yeniçeri ’sinin üzerinde toplandı. Genç kız dudakları “MUSTAFA KEMAL” adını fısıltı halinde heceliyordu: “Mustafa Kemal geldi…”
Salondaki her genç, kızın gönlü “Mustafa Kemal ile dans etmek” dileği ile doluydu. Mustafa Kemal ayağa kalkınca, genç kızların gönülleri hopladı…
Gözler “Davet” doluydu…
Genç Ateşemiliter, Milli Savunma Bakanı Stilyan’ın oturduğu masaya yaklaştı. Bakanın yanındaki güzel kızın önünde eğildi:
-…”Bu valsi bana lütfeder misiniz?…” dedi.
Efsane erkek, bütün kızların gönüllerinde dönüyordu artık… Hem de, bir kızın kolunda…
General kızı Dimitrina, Mustafa Kemal’in kollarından ayrılırken;
—”Yarın buluşalım,” diye fısıldadı.
Mustafa Kemal:
-…”Nerede?…”
—“Bizim eve gel!… Babam sizi daima takdirle anar!…”
İlk nefesi, ikinci, üçüncü nefesler, ilk cümleyi, ikinci üçüncü cümleler, ilk valsi, ikinci ve üçüncü valslar takip etti. Baba, Stilyan, Mustafa Kemal’i çok sevmişti… Balkan Savaşı’nda, Mustafa Kemal’in talihine düşen orduya General Stilyan’ın komuta etiği bir sohbet arasında öğrenilmişti.
General,
—“Bu ikinci ve dostça karşılaşmamız,” diyordu.
Dimitrina ile Mustafa Kemal hemen hergün beraberdiler…
Dans, patinaj, ev ziyaretleri ve gizli buluşmalar ile “Aşk hikayesi”nin cümleleri sürüp gidiyordu… Bulgaristan sosyetesi “Türk Bulgar aşkı” çalkanıyordu.
“Dimitrina, Mustafa Kemal’e çılgınca aşık!..”
“Mustafa Kemal’de Dimitrina’yı seviyor!..”
Bulgar Kurmay Başkanı’nın kızı, “iki sevdalı arasında” saadet temsilcisi olmuştu. Bu sevdanın bir evlenme ile bitmesini istiyordu.
… Ve bir gün, bu sevdanın bitmesi için, Baba Stilya’nın “gönül kapısı” nı çaldı:
—“Mustafa Kemal, kızın Dimitrina ile evlenmek istiyor!..”
Generalin cevabı kısa, kesin ve acı idi:
—“Ben bir Türk’e kız vermem!..”
… Ve bu büyük aşk romanının ilk bölümü bu cümle ile noktalanır gibi oldu…
Mustafa Kemal gururlu bir erkekti. Dimitrina, bir aşk mektubunun üç satırı ile bu gururu okşamasını bildi:
—“Ölünceye kadar seni seveceğim. Son nefesimde “Önce(l) Kemal, sonra Allah diyeceğim. Beni unutma ara!…”
Mustafa kemal Çanakkale Savaşlarında da, İstiklal Savaşında da Cumhurbaşkanı olduktan sonra da “Dimitrina” yı unutmadı. Mektuplar yazdı. Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü ARAS ile “sevgilerini taşıyan” hediyeler gönderdi…
Dimitrina “babasının bulduğu Bulgar” ile evlenmişti ama, kalbi sınır taşlarının ötesinde çarpıyordu.
“10 Kasım 1938” Perşembe günü Bulgaristan’ın “gözünden en çok yaş dökülen” kadını Dimitrrina idi.
—“Kemal beni bıraktın da nerelere gittin” diye ağladı durdu.
1913 yılında başlayan bu “Aşk Hikâyesi” nin erkek kahramanı, bir milletin kalbine gömülmüştü.
Dimitrina ise bu aşk romanının eski sayfalarını çevirerek ve defalarca okuyarak avunacaktı.
28 yıl bu romanın sayfalarına bir cümle eklemeden geçti…
İki ay önce, 73 yaşına basan, Bulgaristan’da “ATATÜRK ‘ün İlk ve Bitmeyen Aşkı” diye bilinen Dimitrina bir rüya gördü:
ATATÜRK,
-…”Dimitrina gel seni özledim,” diyordu.
Dimitrina bu rüyayı yorumladı;
—“Kemal beni çağırıyor,” dedi.
… Ve bu rüya gecesinden 24 saat sonra son nefesini verdi. Bu “sevda romanı” Romanın son cümlesi, “MUSTAFA KEMAL” ile noktalandı.
Eksiklikler benim, fazlalıklar daha önce emek verenlerindir. Bir başka yazımda görüşmek üzere esen kalınız.