Dünyanın en eski uygarlığı olan Sümerlilerin tarihi birçok gizemi barındırmaktadır. İlk medeniyet ürünlerinin burada verilesi ve günümüzde birçok buluşun temelinin Sümerlilere dayanması bilim dünyasının hala kafa yorduğu konular arasında gelmektedir.
Klasik tarih anlatımlarındaki kalıplara oturtulamayacak özelliklere sahip olan Sümerliler, ilk defa 1871 yılında keşfedilmiştir. Bu dönemden sonra Sümerlilerle ilgili yoğun çalışmaların yapıldığını görmekteyiz. Sümerliler ilgili araştırma yapan bilim insanlarından bazıları şöyledir: Gerhard Tychsen 1798, Friedrich Münter 1802, Georg Friedrich Grotefend, Sir Henry Wilson Eugène Burnouf ve Edward Hincks gibi oryantalistlerdi. Sümerlilerle ilgili yapılan araştırmalarda oldukça ilginç bulgulara ulaşılmaktaydı.
Sümerlilerin kökenleri konusu daha netlik kazanmamıştır. Sümer dilinin kökeni de diğer diller gibi aydınlatılamamıştır. Sümerlilerin Sami dilleri gurubundan geldiği iddia edilse de bu konuda daha netlik sağlanamamıştır. Bu kadar gizemli kozmik yapıdaki Sümerlilere Atatürk’ün önem vermesinin sebebi ne olabilir? Üstelik Atatürk zamanında Sümerlilerle ilgili yeterince net bilgiler yoktu. O dönemde daha Sümer dili çözülememişti. Çünkü Sümer’den türemiş bir dil günümüzde kullanılmamaktadır. Sümer dilinin okunmasını Asur kıralı Asurbanipal’a borçluyuz. Ancak günümüzde önemi yeni yeni anlaşılmaya başlayan Sümerlilerin Atatürk tarafından benimsenmesi Atatürk’ün dehasının ve ileri görüşlülüğünün bir kanıtıdır.
Günümüzde gerçekleşen birçok teknolojik buluşun kökeni Sümerlilere dayanmaktadır. Yazının bulunmasından takvime, tekerlek ve uzay çalışmalarına kadar birçok yenilik Sümerliler tarafından ortaya çıkarılmıştır. Sümerlilerin o dönem medeniyet seviyesindeki geldiği durumu Nippur’lu Ludigirra şöyle ifade etmekteydi : “Bu güzel ülkemize her taraftan göz diktiler. Göklere uzanan basamaklı kulelerimizin, görkemli tapınaklarımızın, arı gibi işleyen çarşılarımızın, her tarafa ulaşan kervanlarımızın, dümdüz uzanan yollarımızın, boy ürün veren tarlalarımızın, nehirlerimizde ve açtığımız kanallarda salına salına yüzen teknelerimizin, dolup taşan iskelelerimizin, her tür bilgiyi veren okullarımızın ünü uzak ülkelere kadar yayıldığından; ilkel olan bu ülkelerin halkı kıskandı bizi. Fırsat buldukça üzerimize saldırdılar. Kentlerimizi yakıp yıktılar”
O halde bilim Sümer’de boşalmıştır demenin hiçbir sakıncası yok. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” diyen Atatürk’ün Sümerlilere ilgi duymasından daha olağan ne olabilir ki?
Atatürk Sümerlilere olan ilginin halk nezdinde de güncel tutulması ve yayılması için birçok çalışma yapmıştır. İlk olarak Sümer kelimesini halk dilinde güncel tutmak için Sümerbank’ı 11 Temmuz 1933’de yani cumhuriyetin 10. Yılında kurmuştur. 20 milyon TL sermaye ile kurulan Sümerbank tamamen yerli imkânlarla oluşturulmuştur. Sümerbank sanayileşme sürecinde kurulacak kamusal ve özel teşebbüslerde devlet desteğini sağlayacaktı. Bu nedenle Türkiye’de sanayileşme Sümerbank ile başlamıştır.
1933 yılında kabul edilen birinci beş yıllık kalkınma planında yer alan önemli işletmelerin kuruluşunu Sümerbank üstlendi. Bu doğrultuda Bakırköy Bez fabrikasının büyütülmesi, Konya Ereğli’de 16500 iğlik ve 300 tezgâhlı ince kumaş fabrikası, Kayseri’de 33000 iğilik ve 1050 tezgâhlı kumaş fabrikası, Nazilli’de 29000 iğlik ve 650 tezgâhlı basma fabrikasının kurulmasına ilaveten Merinos yünü işleyecek fabrikaların kurulması, demir sanayi, bakır madenlerinin işlenmesi, kükürt madeninin işletilmesi, porselen fabrikası, klor fabrikaları, kâğıt ve suni ipek fabrikaları gibi Türkiye sanayisinin temellerini Sümerbank atmıştır. Nasıl ki bilim Sümerlilerle başalarsa Türkiye’de de sanayi Sümerbank’la başlamıştır.
Atatürk bilimsel yönden gerek kendisinin gerekse de Türk Tarih Kurumu nezlinde yaptırdığı çalışmalarla Sümerliler hakkında bilgi elde etme gayretinde olmuştur. Atatürk’ün Türk tarih tezi ve güneş dil teorileri dünyadaki Sümerlilerle ilgili bir çok çalışmasının yanlış yönlendirmelerine cevap niteliğinde olmuştur.
Bugün insanlık temelini Sümer’de ararken Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan Atatürk’ün Sümerlilere olan ilgisi o’nu daha da yüceltmektedir…