Okuyorum ,düşünüyorum …
Okudukça nasıl oluruz ?
Bazen daha üzgün , bazen daha az mutlu ama kesinlikle daha farkında .
Nerdeyse güne bir kitap …
Seçimlerim tesadüf , iç güdüsel.
Okuyorum, metro , vapur , otobüs , hastane , hasta refakatinde geçmek bilmeyen uzun gecelerde .
Ve ,
Kimse kusura bakmasın; vıcık vıcık yapmacıklık kokan , aslında dinlerin temelini oluşturan söylemlerden veya doğu felsefesinden toparlanarak yazılmış, maddesel başarı hedefli kişisel gelişim kitaplarından uzak duruyorum. Reklamla şişirilmişleri, en çok satanları değil de, bir cümlesi ile beni yanına çekenleri seçiyorum.
Dağarcıkta neler var bir bakalım…
Seçtiklerim genelde gerçek hayat hikayeleri oluyor ,kurgudan ziyade yaşanmışlıkları sevdim hep.
Kitaplarımı düzenlerken Meksikalı ressam ‘ Frida Kahlo’ ile keşiyor yolum, Frida nın ,Diego ile yaşadığı fırtınalı aşkı okurken ,yaşanan acıların, yetenekleri nasıl da ortaya çıkardığına tanık oluyorum.
Frida ,hayatınının hedefini ve anlamını tamamen değiştiren kazayı yaşamasa imiş, Frida nın o olağan üstü resimlerinin çıkamayacağına ve belki de doktor olarak hayatını geçireceğini düşünüyorum.İsyan ettiğimiz , neden ben dediğimiz olayların aslında bizi nasıl da yeniden yapılandırdığını bir daha fark ediyorum Frida’ nın hayat hikayesinde .
Sonra aklımda yer etmeyen bir yazarla kesişiyor yolum,’ Howard Fast’ 1939 yılında ikinci dünya savasında el bebek gül bebek yetişen ve evlenen Amerikalı çiftin balayılarını geçirdikleri Berlin’de tesadüf eseri , savaşın acımasız yüzü ile tanışmaları , hayatlarının boyutunun nasıl değiştiğine tanık oluyorum yazarın anlattığı hikayede.
‘Howard Fast ‘ın Köprüler kitabı’ Dedenin, toruna işlevsiz eski bir silah hediye etmesi , torunun o silahı balayında laf olsun diye üzerine alması ve basit bir hediyenin insan kaderinde nasıl etkili olduğu üzerine kurulmuş bir hikaye . Kitap soykırımı anlatırken , Hiristiyan ,Yahudi fark etmeden savaşın doğrudan etkisinin görülmese de, savaşların sadece mağdur tarafı değil, nesiller boyu hem mağdur tarafı, hem karşı tarafı , savaşa uzak yakın tüm toplumları nasıl etkileyebildiğini ,savaşların galibi olmadığını güzel bir aşk hikayesinin içinde tekrar yaşatıyor bana .
Köprüler’i okurken ; ‘Bizim’ hikayemizde , hayatımızın kader dediğimiz kırılma noktalarının, aslında geçmişte yaşanan belki de unuttuğımuz herhangi bir detayın izdüşümü olduğunu fark ediveriyorum tekrar.
‘Köprüler’ ikinci Dünya savası ’na savaşın iki yüzünde de yer alan tarafların gözü ile bakmama neden oluyor.
Kitabı okurken yine farklı bir hikaye ama teması aynı olan 2006 Kate Winslet’ ı Oscara taşıyan ‘ Reader’ adlı film ve kitabını anımsıyorum. Konusunu bir kitaptan alan filmi seyretmediyseniz öneriyorum ,aynı şekilde kitabını okumayı film yerine tercih edebilirsiniz .Savaşın iki yüzünde yer alan toplumların yaralarını ,savaşların asla galibi olamıyacağını ustalıklı anlatan film ve kitap örneği.
Ve , sade, bir o kadar çarpıcı dili ile gözbebeğim Livanelli . ‘ Son Ada’ adlı kitabı ;okudukça karnıma sancılar giriyor ,televizyon izlemiyerek , gazete okumayarak kaçtığım memleketimin gerçeği , kovuğumda yakalıyı veriyor beni, Livaneli ,işte diyor;’ Senin gerçeğin , yurdum insanı karşında ’Eğer memleketin çocuğu iseniz bir göz atın bu kitaba , sadece seyirci ,sürünün bir parçası olmak nasılmış gözler önüne serilmiş.
Okudukça, harmanladığım fikirler demleniyor , farkındalığımın bir kat daha artması benliğime yansıyor.Zenginleşiyorum.
Okumak ,insanoğlunun kendi özüne verdiği en güzel armağan.
Tabbi ki !anlattıklarım hepimizin bildiği şeyler aslında ,yine de paylaşayım dedim .
’ Paylaştıkça artarmış ‘
Sevgi ile kalın,
Çela Sardağ