Son zamanlarda dünyada en çok konuşulan konulardan biri; Elon Musk ve Mars yörüngesine gönderdiği Tesla…
Bu araç aslında Mars’a değil de gerçekte Mars’ın asteroidi Phobos’a gönderilmiş olabilir miydi?
Peki; Musk’un projesi başarılı olursa, Plüton’un ötesinde olan hangi gök cismine kargo taşınacak?
Bunun cevabı için çok uzağa gitmeye gerek yok, NASA Astronomları Mike Brown ve Konstantin Baytgin 2016 Ocak ayında Astrononomical Journal’da yayınlanan makalede Plüton’un ötesinde Güneş Sistemine ait bir gezegenin daha varlığını kısmen açıklamışlardır. Güneş sistemimizin muhtemel yeni gezegeninin yani Planet X’in 20 milyar ile 100 milyar km uzaklığa ve 10 bin – 20 bin yıllık yörüngeye sahip olabileceği vurgulamışlardır. Fakat tam da bu noktada hatırlamamız gerekir ki; buradaki yörünge dairesel olarak hesaplanmıştır. Planet X’in yörüngesi dairesel yerine eğer elips şeklinde hesaplanırsa gezegen yazıda belirtilen 20 bin yıllık yörüngeye sahip olmak yerine, sadece 3000-4000 yıllık bir dönüşe sahip olacaktır. Bu da Sümerlilerin bahsettiği Anunnakilerin 3600 yıllık yörüngeye sahip Nibiru gezegenini doğrulamaktadır.
2003 yılından bu yana Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde (Caltech) gezegen astronomi profesörü olan gökbilimci Mike Brown bununla da yetinmemiş, 3 Mart 2017’de Youtube’de bu yeni gezegenin kanıtlarını sunmuştur. İşin ilginç yanı NASA’nın bu sempatik gülen yüzü olarak karşımıza çıkan Mike Brown çalışmalarını “9. Gezegen Planet X” olarak yaptığını görmekteyiz. Yani bu gezegenin varlığı kabul edilse bile sistemimizde Güneş, Ay ve dokuz gezegen denecektir.
Oysa Sümerlilerin Enuma Eliş’te anlattıklarına göre ve Berlin Devlet Müzesi’nde sergilenen VA 243 Numaralı tablete göre sistemimizde Güneş, Ay ve on gezegen vardır. NASA ile Sümerlerden aldığımız bilgiler arasındaki tek fark Plüton’dur. Çünkü Plüton, 2006’da Prag’da gerçekleşen bir konferansta sadece bir tanım değişikliği sonucunda yapılan oylamayla gezegenlikten düşürülmüştür.
Şimdi sıkı durun! Plüton’u o dönem gezegenlikten düşüren ekibin başında yine NASA’nın Planet X araştırmalarının gülen yüzü Mike Brown’u görmekteyiz. Hatta Mike Brown bu kulis başarısını anlattığı “Plüton’u Nasıl Öldürdüm?” adlı birde kitap yazmıştır.
Burada bir algı çalışması yapılmak istendiğini, sırf “Sümerler yanıldı, on gezegen yok, dokuz gezegen var” denmesi için Plüton’un gezegenlikten düşürüldüğünü düşünüyoruz. Ek olarak; gelen yoğun itiraza rağmen, NASA’da, görevini başarıyla yerine getirerek, Plüton’u gezegenlikten düşürmeyi başaran Mike Brown, Nibiru/Planet X gezegeninin keşfinin kahramanı da ilan edilebilir gibi görünüyor.
Bununla birlikte, NASA’nın efsane astronomlarından Arizona Üniversitesinden Profesör Renu Malhotra TedX, 17 Temmuz 2017’de yaptığı açıklamalarla yeni gezegenin araştırmaları hakkında epeyce bir bilgi vermiştir. 16 Ekim 2017 de ise, The Sun gazetesinin aktardığına göre; NASA nihayet tüm Güneş Sistemi’nin kaderini değiştirebilecek ‘9. Gezegen’in (Planet 9) varlığını’ kabul etmiştir.
Tüm bu açıklamaların ardından; “Tesla aslında nereye gönderildi?” sorusu ile “Plüton ve Ötesi” konularına geri dönelim: Elon Musk’un roketi fırlatıldıktan sonra iki şey yolunda gitmedi. Birincisi, üçlü motorun ana çekirdeği deniz üstündeki platfoma inmeyi başaramayarak Atlas Okyanusu’na düştü, ikinci ve daha önemlisi ise; Falcon Heavy’nin taşıdığı Musk’ın TeslaRoadster arabası planlandığı gibi Mars’ın yörüngesinden saptı…
Gökbilimciler, hangi yönde ilerleyeceklerini tam olarak tespit etmekte zorlanırken Musk, ilk başta, Tesla’nın amaçlanan yörüngesinden geçeceğini ve sonra Mars’tan ayrılarak asteroit kuşağına uçacağını öne sürmüştür. Ancak uzmanlar, muhtemelen bunun olmayacağını söylemişlerdir.
NASA’nın Jet Propulsion Laboratuvarı, SpaceX’ten veri almış ve aracın güneşe daha yakın kalacağını önermiş, en fazla güneşten yaklaşık 250 milyon kilometreye, yani Mars’a kadar gidebileceğini düşünmüştür.
Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nde astrofizikçi Jonathan McDowell ise, verilere bir an önce baktığını ve analiz çizgilerini NASA ile paylaştığını söylemiş, Kasım ayında Güneş’ten en uzak noktaya ulaşacağını, Eylül 2019’da ise Güneş etrafındaki ilk tam devrini tamamlayacağını ve her 19 ayda bir tam bir yörünge tamamlanana kadar devam edeceğini önermiştir. Ancak yine de bu konuda net konuşulamayacağını her an her şeyin değişebileceğini de eklemiştir. Asteroidleri takip eden uzay uzman MarcoLangbroek ise; “Sorun şu ki yörüngenin nasıl gelişeceğini tahmin etmek zor.” diyerek bu tartışmaya son noktayı koymuştur.
Yörüngesi tam tahmin edilemeyen bu aracın Phobos’a gitmesi ilginç bir temasın yaşanmasını sağlayabilir. Çünkü Phobos’a gönderilen Phobos 2 aracı, Ocak 1989’da Mars’ın yörüngesine girmişti. 27 Mart 1989’da günü uzay aracı kontrolden çıktı ve veri iletimini durdurdu. Bir gün sonra Ruslar, “Phobos 2’yle radyo iletişiminin kesildiğini ve aracı yüzde 99 kaybettiklerini” belirtti. Komplo teorisyenleri, Mars’ın uyduları Phobos ve Deimos’un uzaylılara ait üsler barındırdığını ve Phobos 2’nin, “vurulduğunu” öne sürdü.(9)
Bu arada araç imha olmamıştı ama topaç gibi yerinde dönüyordu. Ekim’de SSCB 37 sayfalık bir rapor hazırlamıştı. Bunun üç sayfası bağlantının kaybedilmesiyle ilgiliydi. Araç olduğu yerde topaç gibi dönüyordu ve Sovyet uzay programının şefi son karelerdeki bilinmeyen nesne için «Bilmiyoruz.» diyerek noktayı koymuştu.(10)
Aradan iki yıl geçtikten sonra Rus astronot ve pilot Albay Dr. Marina Popovich tarafından batı basınına çok önemli bir fotoğraf verildi. Popovich, 1991’de düzenlenen bir UFO konferansında, Sovyetler Birliğinden “sızdırılan” bazı ilginç bilgiler ve çok önemli bir fotoğraf gösterdi.
Phobos 2 ile temas kaybedilmeden iki gün önce yani 25 Mart 1989’da çekilmiş olan bu resimde Mars’ın ayı Phobos’un yanında asılı duran ya da park edilmiş, büyük, yaklaşık, 20 km uzunluğunda, 1,5 km çaplı, puro şekilli “ana gemi” bulunmaktaydı. Sovyet insansız sonda Phobos 2 tarafından Dünya’ya gönderilen bu fotoğraftan sonra bu gemi gizemli bir şekilde kaybolmuştu. Büyük ihtimalle bu ana geminin bir şok dalgasıyla ya da bir enerji darbesiyle Phobos 2’yi vurduğu söyleniyordu.(10)
Şimdi merak ediyoruz bilim adamları Falcon Heavy’nin nereye gidebileceğini kestiremezken, her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesap eden Elon Musk Mars’ı acaba bilerek mi ıskaladı, asıl amaç aracı Roadstar’ı Phobos’a göndermek miydi?
Phobos’ta bir Anunnaki üssü olduğunu “Sümer’in Göksel Ataları Anunnakiler” kitabımda iddia etmiştim. Tüm bu bilgiler ışığında günün konusu Elon Musk’un çocuğuna verdiği ilginç isim için bir Anunnakilerle bağlantılı bir yorum yapalım:
X Æ A-12
X Ash Archangel diye telaffuz edilen bu ismin anlamı “cennetten düşen uzay aracı” imiş.
Ben de kendi yorumumu yapayım bu isimle ilgili:
X = Planet X(Güneş Sisteminin onuncu gezegeni Nibiru)
Æ = EA Enki’nin Akkadca İsmi
A-12= Anu adına Kova Çağındaki 12’ler Meclisi
Yorum sizin…
Kaynakça:
(1) http://iopscience.iop.org/article/10.3847/0004-6256/151/2/22
(2) https://www.youtube.com/watch?v=v-ktWBtt7sc
(3) http://www.wikizero.info/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvUGx1dG8
(4) https://www.amazon.com/How-Killed-Pluto-Why-Coming/dp/0385531109
(5) https://www.youtube.com/watch?v=MptrypvBTag
(6) https://tr.sputniknews.com/bilim/201710161030609308-nasa-gizemli-dokuzuncu-gezegen/
(7) http://money.cnn.com/2018/02/09/technology/future/tesla-orbit-elon-musk-spacex/index.html
(8) https://www.ntv.com.tr/teknoloji/37-yildir-sirri-cozulemiyor,-yRwGXnNhUmJVqeQ-1PqQw
(10) https://www.bibliotecapleyades.net/marte/marte_phobos05.htm
Yazının her türlü hakkı saklıdır.