“İlim Çin’de bile olsa gidip alınız” diyor Hz. Peygamber.
Burada örtünmeyle ilgili bir emir yok.
Sen istersen örtün ama
İlmin peşinden yürüyeceksin.
“Oku’” diyorsa ilk emir, okuyacaksın.
Kainatın içinde bir zerresin belki ama,
Koca bir kainat gizli sende.
Zorunlu değilsin din bezirganlarının elinde oyuncak olmaya.
İki yanlış bir doğru etmiyor matematikte.
Ama bak, yanlışların bütün doğruları götürüveriyor.
Bunların hepsi aslında usta birer kimyager anlamıyor musun?
Sendeki cevheri ayrıştırmak istiyorlar benliğinden
Ve sana hep kötülüğün yansımalarını gösteriyorlar
İç bükey aynalarda.
Paralel evrenlerde senin için yarattıkları dünyanın şekli bile
Yamuk…
Beyler!
İç acılarının toplamını
Kendini uyuşturarak bulmaya çalışan
Hayattan 360 derece kopmuş gencecik çocukları
Zorunlu din dersleriyle bu hayattan kurtaramazsınız.
Meleklerin önünde secde ettiği o şerefli insanın geleceğini
Paraları sıfırlar gibi sıfırlıyorsanız
Ve buna dini de alet ediyorsanız
En büyük uyuşturucu olacaktır sizin öğretecekleriniz.
Hem bize dinini mi öğretecek
“İşi ehline veriniz” dediği halde Hz. Peygamber
Ehil olmadığı halde
İş verdikleriniz?
Dün metroda yolculuk eden zavallı bir yolcunun kalçasına
Kocaman bir demir çubuk saplandı.
Sormadan edemiyor insan:
“İşçinin ücretini alın teri kurumadan önce ödeyiniz” emrine rağmen
İşçiyi iliklerine kadar sömüren
İşverende mi kabahat,
Yoksa o demir çubuğu oradan bırakıp gidecek kadar aklı başından giden adam
Bir yerlerde mi haplandı?