Osmanlı devletinin son dönemlerine damgasını vuran önemli isimlerden biri de Enver paşadır. Enver paşanın hayatı oldukça hareketli geçmiştir. Askeri okulda başarılı bir öğrenci olmuş ve harp okulunu derece ile bitirmiştir. Gençlik yıllarında siyasetle yakından ilgilenmiş ve günlük siyaseti yönlendirebilecek faaliyetler içerisine girmiştir. Askeri bilgisi iyi olmasına rağmen hırslı ve aceleci oluşu nedeniyle ciddi bir askeri başarı elde edemediği gibi etkisi günümüzde bile hissedilen büyük hezimetler yaşamıştır. Komitacılık faaliyetlerini başarılı yürüten Enver Paşa, siyasette elde ettiği birçok başarıyı komitacılık sayesinde gerçekleştirmiştir. Hırslı olduğu kadar çok zeki biri olan Enver Paşa’nın büyük devletlerle oynadığı siyasi oyunlar ancak günümüzde daha iyi anlaşılmaktadır.
Balkan savaşanları sonrasında Enver paşa, Bab-ı Ali baskını ile devlet işlerinde söz sahibi olmuştur. Kendine tamamen sadık Mahmut Şevket Paşanın sadrazam yapılmasıyla Enver Paşa, her istediğini yaptırma fırsatı elde etmiştir.
Birinci dünya savaşı öncesinde devletler arası ittifaklar kurulmaya başlanmıştı. O dönemde Osmanlı yöneticileri de yalnız kalmak korkusuyla biran önce güçlü devletlerle ittifak kurma arayışına girmişlerdi. İlk önce İngiltere ve Fransa ile ittifak kurma girişimleri olmuş, sonuç alınamayınca Enver Paşa’dan itibaren Almanya ile ittifak girişimleri başlamıştı. Almanya, ilk etapta Osmanlı’nın ittifak isteğini geri çevirmişti.
Osmanlı’nın son dönemlerinde yöneticiler büyük bir savaşın çıkacağını öngördüklerinden İngiltere’ye iki adet gemi sipariş etmişti. Savaş gemileri Reşadiye ve ondan biraz daha büyük olanı Sultan I. Osman’dı. Bu gemiler çok güçlü gemilerdi. Sultan I. Osman diğer bütün gemilerden daha fazla silah bulundurma kapasitesine sahipti. Bu gemilerin ücretlerini Osmanlı Devleti peşin olarak ödemişti. Osmanlı’nın son döneminde, devletin borç batağında kıvranıyor, halk da fakir düşmüştü. Bu dönemde dünyanın en modern gemilerinin satın alınması çok önemli bir olaydır. İngiltere 1913 yılında gemileri kendi tersanelerinde yapmalarına karşın Osmanlı’nın gemiler için modern limanlara sahip olmaması gerekçe gösterilerek gemiler teslim edilmedi. Bunun üzerine İngiliz deniz misyonu şefi Amiral Sir Arthur H. Limbus, Osmanlı’ya İngiliz şirketlerince rıhtım yapılmasını sağlamıştı. Amiral Limpus, 27 Temmuz 1914’de Sultan I. Osman gemisini karşılamak üzere Çanakkale’ye gelmişti. Bahriye nazırı Ahmet Cemal bu dönemde bir donanma haftası düzenlemişti.
Gemilerin Osmanlı için ne kadar önemli olduğunu Churchill çok iyi biliyordu. Ona göre Osmanlı’nın böyle iki modern gemiye sahip olması bir başlangıç olabilirdi. Böylece Osmanlı Devleti Karadeniz, Ege ve Akdeniz’deki üstünlüğü tekrar elde edebilirdi. Ayrıca yaklaşmakta olan bir savaş durumunda Osmanlı’nın bu gemilerle ne yapacağını kestirmek güçtü. Londra Deniz Kuvvetleri Bakanı 27 Temmuz 1914’de yapımı tamamlanan gemileri Osmanlı’ya vermemeyi kabul etti. Bu kararın alınmasında Churchill’in etkisi büyüktür ve karar gizli tutulmuştur. İngiltere gemileri vermeyeceğini ancak 3 Ağustos 1914 günü açıklamışlardır.
Diğer taraftan Enver paşa 28 Temmuz 1914 günü Almanya ile Osmanlı arasında bir ittifak taslağı hazırlayarak Berlin’e gönderdi. Yapılan görüşmeler sonunda Almanya, Osmanlı topraklarının savunma yükümlülüğünü almıştır.
1970 yılında ilginç bir gerçek, alman diplomatik arşivlerini inceleyen bir araştırmacı tarafından ortaya çıkmıştır. Buna göre Enver ve Talat Paşa 1 Ağustos 1914’de Alman Büyükelçi Von Wangenheim’a dünyanın en güçlü savaş gemisi Sultan I. Osman’ı vermeyi önermiştir. Konuyu tekrar gözden geçirecek olursak, İngiltere’nin savaş gemilerini vermekten vazgeçtiği tarih 27 Temmuz, Enver Paşa’nın Almanya ile müttefik antlaşması görüşmelerinin başladığı tarih bir gün sonra 28 Temmuz ve Enver Paşa’nın Almanya’ya savaş gemilerini vermeyi teklif ettiği tarih de 1 Ağustos 1914’tür. İngiltere’nin gemileri vermeyeceğini açıkladığı tarih 3 Ağustos 1914 idi. Yani Enver Paşa İngiltere’nin gemileri vermeyeceğini önceden biliyordu. Almanya’ya ise zaten alamayacağı gemileri vermeyi taaddüt etmiştir. Bu durum Almanları çok sevindirmiş ve Osmanlı ile ittifak anlaşması imzalayarak Osmanlı topraklarının korumasını üstlenmiştir.
15 Ağustos 1914 günü İngiliz istihbaratına gelen raporlarda, Alman deniz kuvvetleri komutanlarının yaşamsal önemdeki Sultan I. Osman Gemisini heyecanla beklediklerini yazmaktadır. Ayrıca Churchill’in bu gemiye el koymasıyla büyük bir düş kırıklığına uğradıkları belirtilmiştir.
İngiltere de yıllar sonra Almanya ile Osmanlı arasında 28 Temmuz 1914 ittifak antlaşması görüşmelerinin başladığını öğrenmiştir. Bu durumda Enver Paşa hem İngiltere’yi hem de Almanya’yı aynı anda kandırmıştır diyebilir miyiz? İşin ilginç tarafı ise dünyanın bu iki büyük gücü bu durumu yıllar sonra anlayabilmişlerdir.