CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin cumhurbaşkanı adayı konusunda diğer muhalefet partileri ile görüşme yapmaya açık olduğunu belirterek, adayın nitelikleri arasına, “Sivil biri olmalı” ifadesini koyması, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un adı etrafındaki tartışmaya son verir nitelikte görüldü. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan için de, “Aday olursa halkın seçeceğini düşünmüyorum” dedi. Yerel seçimin ardından Hürriyet’in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
ANKARA SEÇİMİ YENİLENMELİ
Seçim sonuçlarıyla ilgili değerlendiriyor, eksik taraflarımız nedir, daha iyi sonuca nasıl ulaşabiliriz diye bakıyoruz. Başkentteki bir seçim, şaibe damgasını taşıyamaz, bu demokrasiye de hukuka da YSK’ya da zarar verir. Şaibe algısı mutlaka giderilmeli, seçim yenilenmeli. Aradan bu kadar süre geçmesine rağmen sonuç açıklanamıyor, binlerce kişi YSK’nın önünde kalıyorsa bu kaygı ciddidir. Demokrasi tarihimizde bu kadar şaibeli bir seçim Ankara’da ilk kez oluyor.
ZARF KARIŞIKLIĞI
Sorunun birden fazla nedeni var. Muhtar ve belediye pusulalarının aynı zarfa konması var. Yasada çok açık bir hüküm var; seçim iptal edilir, diyor. Bu nedenle 100 binin üzerinde oy iptal edilmiş. YSK, seçim kurulu başkanlarını 4 kez uyardığı halde bu oluyor. Kedinin trafoya girmesi trajikomik durum ama tüm süreçte ciddi kaygılar var, toplumun kafasında. Mansur Yavaş öne geçtikten sonra birden bire Sincan’dan, Gölbaşı’ndan oylar geliyor. Oysa bunların sayımı çok önceden tamamlandı. Bu şaibelere yargı son vermeli. Koyarsınız sandığı ve tartışmayı bıçak gibi kesersiniz.
EVLERE ULAŞMALIYIZ
Özeleştirimizi elbette yaparız. Mesela seçim çalışmalarında, miting, sokak ve bildiri dağıtma gibi üç aksımız var. Ama görülen o ki bu yetmiyor, yüz yüze temas etmemiz, evlere ulaşmamız lazım. En zayıf halkamız burası. Kadın ve gençlik kollarımızı güçlendirdik ama daha fazlası gerekiyor. Kadın aday sayımız da daha yukarı çekilmeli. Genel Başkan olmamdan sonra partide çok ciddi değişiklikler oldu ama bunu yeteri kadar geniş kitlelere aktaramadık. Cinsiyet ve gençlik kotası, gençlik ve kadın kolları başkanlarının doğrudan MYK üyesi olması, özgürlük ve demokrasi manifestosu yayınlamamız, önemli adımlar olsa da beklediğimiz oyları alamadık.
MHP’YE KAYAN OYLAR
‘Orta Anadolu’da hiç yokuz’ dersek yanlış olur. Varız da bu kez tabanımızın bir kısmı MHP’ye kaydı. Bunun yanında büyük kentler, Bursa ve Balıkesir de dahil oylarımızı artırdık. Manisa’da da genel seçimin altında kaldık, orada da MHP’ye yönelme oldu. Bu geçişkenliğin nedeni iktidara karşı bir duruş sergilemekle ilgili. Kim daha güçlüyse ona yönelme oldu. Adana ve Mersin’de de olan bu. Bu noktada, ‘Neden yönelme bize olmadı’ özeleştirisini yaparız.
KÜRTLERE KARŞI DAHA KAPSAYICIYIZ
Güneydoğu illerine gelince; yeni bir söylem geliştirmedik desem yalan olur. Bölgeye ben de gittim, 7-8 heyet de gönderdik, her kesimle görüştüm. ‘Söyledikleriniz tamamına imza atarız ama biz partimize, BDP’ye oy vereceğiz’ denildi. Geçmişte var olan tabanımız büyük ölçüde BDP’de, bu sosyolojik gerçek. Biz yeniden kazanmak istiyoruz; ama BDP o tabanı bırakmak istemiyor. Batı’daki de dahil Kürt seçmen için AKP’den daha özgür, daha demokratik, daha insancıl, daha sevecen ve kapsayıcı dil kullanıyoruz. Roboski olayını bizim kadar yakından takip eden ikinci bir parti yok. Olayın üstünü örten ise AKP. Ciddi bir paradoks bu, neden diye sorgulanması gerekiyor.
(Hürriyet)