Kendinizden 1 tane daha olsaydı… Ya 2 tane.. Ya da 10? Nasıl olurdu hayatınız, neler yaşardınız? Ya peki, var olsalardı ve sizin bundan haberiniz olmasaydı?
Spiritül alanda pek çok eğitim var ve doğru eğitmenden alındığında bu eğitimler, geniş kapılar açıyor yolumuzda. Ben de pek çok eğitim aldım ve almaya devam ediyorum. Kezâ, hayatın kendisi zaten başlı başına bir eğitim. Bu, sonsuz bir yolculuk.. Kere ve kere. Oldum demeden olmak içindir çıkılan bir yoldur eğitim. İçedir bu yol, uzağa değil. Döne döne kendine varmak içindir. Kendini, kendinde bulmak ve kendine yarattığın illüzyonları sonlandırmak içindir.
Kendi hapishânesini süslemeyi bırakmalı artık insan.. Daha iyi sorular sormaya başlamalı. Her soru ile, gelen her cevap ile bilinç yükseldiğinde, alanımız genişler. Yaratım gücümüz de, aynı oranda artar. Tüm bunlar, günlük hayatımızda kullandığımız her bir kelimemize yansır. Kelimeler sihirlidir; yaratım enerjisiyle yüklüdür kelimeler. Hayatımızı baştan aşağı değiştirip dönüştürebiliriz kelimelerimizle. Pozitif yaratımda bulunduğumuzda, titreşimimiz artar ve böylelikle illüzyondan çıkabiliriz. Tıpkı Matrix’teki gibi, tıpkı Alice Harikalar Diyarında filmindeki gibi, iç içe geçmiş ve fakat göremediğimiz, algılayamadığımız şeffaf perdeleri fark ederiz. Eş benlerimizle karşılaşabiliriz.
Nedir Eş Benler?
Eş benler, katmanlar arasında titreşen tezâhürlerdir. Acabalarımızla, keşkelerimizle, ahlarımız vahlarımızla yarattığımız kopyalarımızdır. Vardırlar ve yokturlar! Düşünce gücümüzle açtığımız sanal alanlarda, varlık sürerler. Düşük frekanslı her düşüncemizle, onları güçlendirir ve sanal olmaktan çıkarırız. Enerjimiz o alana akar gider ve burada, kendimize yetersiz geliriz. Bu hâl ile, yorgunluk, hissizlik, vazgeçmişlik, çâresizlik ve benzeri düşük frekanslı duygu, düşünce ve hisleri üretmeye devam ederiz. Kezâ, sarmaşıktan gül açmasını bekleyemeyiz.
Kuantum fiziğinde, paralel evrenler şeklinde tanımlanan olay işte budur. Eş evrenler ve eş benler.. Varlığı, bilimsel olarak tam olarak kanıtlanamayan ve fakat varlığı artık, bilimsel olarak da kabul edilen.. Dualite, evet. Neden olmasın? Bu bölümü internette araştırdığınızda, bilim insanlarının paralel evrenler hakkındaki düşüncelerini görebilirsiniz.
Antik zamanlardan itibâren, Dünya insanına bilgi aktarılmış daima. Kayalara, mağaralara yazılmış, resmedilmiş, öğretilmiş.. Kaya resimlerinin pek çoğunu bugün dâhi tam olarak, net olarak çözemesek de, rüyalarımızda bunların çok çok benzerlerini görmekteyiz. Adeta eğitim, rüyalar yoluyla bu kez, devam etmektedir. Nedir peki bunun anlamı? Nedir yaşadığımız? Görmemiz gereken nedir, görmemizi istedikleri nedir?
Öyledir; hayatın kendisi zaten başlı başına bir eğitim demiştik yazının başında. Yukarıdaki kaya resmi, Saymalıtaş resimlerinden biridir. Tengri tamgasının{⊕} yanında, o–o şeklinde bir sembol daha görülmektedir. Adeta, birbirinin aynı 2 farklı alanın, bir ‘köprü’ ile birleştiği ifade edilmektedir bu çizimde. Bir köprü vardır ve bu durum paralel evrenler ile açıklanabilir. Ben bu sembolün, paralel evren sembolü olduğunu düşünmekteyim. Tengri, yani Tanrı sembolünün de, aynı kaya üzerinde yer bulması, çok net bir mesajtır bana göre. Dolayısı ile resimde de ifade edildiği üzere, yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya bir hareket, enerji, bilgi alışverişi daima sürmektedir. Ne demişti Thoth, Zümrüt Tablet’te;
“İçerisi nasılsa, dışarısı öyledir.
Yukarısı nasılsa, aşağısı öyledir.
Evren nasılsa, ruh öyledir”
Evet ve öyledir… Bu durum, tıpkı bir wifi ağı gibidir; Yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya, görünmez transfer devam eder. Bilgi akar. Tesla’nın işaret ettiği şekilde çalışır Evren matemetiği; 3 ~ 6 ~ 9 sonsuz tamlığın, tekliğin ve bütünlüğün kodudur. 3 ile başlar, 9’da tamamlanır her şey. Bu, varoluşun aşamalarıdır. Tekâmül bir eğitimdir ve 9, tam olmanın sembolüdür.
Eğitim somut olduğu kadar, soyut da devam eder. Rüyalardaki mekânlar eğitim alanlarımız olabilir. Bunu hiç düşünmüş müydünüz? Bazı eğitmenlerimiz de, eş benlerimiz olabilir. Eş benlerimiz için negatif ya da pozitif tanımı yapmayı tercih etmiyorum ve fakat, enerjinin bölündüğünü de eklemek durumundayım. Bunu nasıl aşabileceğimizi yukarıda açıkladım zaten. Örneğin kendinizi rüyanızda hiç gördünüz mü? Yüzünüzü yani, hiç gördünüz mü? Pek çok kişi, ‘hayır’ diyecektir.. Görseydiniz, o size benzeyecek miydi dersiniz..
Evren, yaratılış, sistem, her ne derseniz deyin bu ağ’a… Adı değişse bile, değişmeyen şudur; Bizler, Dünya Gezegeni’ne öğrenmeye geldik. 3 ~ 6 ~ 9 ‘un, 3 aşamasının bir katmanındayız. Deneyimlemeye geldik. Ruh, öğrenirken eğlenir de.. Pozitif her yaklaşım, ruhun frekansını yükseltir ve ruh, tekâmülünü kolaylıkla hızlandırabilir.. Geniş bir yolda mı araba sürmek kolaydır, patikada mı?
Sorularla dolu bir yazı yazdım, evet.. Çünkü ne demiştim başta; Kendi hapishânesini süslemeyi bırakmalı artık insan.. Daha iyi sorular sormaya başlamalı.
Şifâ olsun kalplere, sevgiyle…
Gülşah Sarah Demirkaya✨