Bolşevik devriminin top mermileri, Rusları rengine göre ayırmış ve 80 bine yakın zengin, varlıklı ve Leninizm’e karşı Beyaz Rus İstanbul’a göçmüştü. Terleyerek, emek vererek kazanmasını hiç öğrenmemişlerdi. Ama yaşamasını biliyorlardı. O dönem İstanbul’unun kozmopolit gök kuşağına kendi renklerini de katan Beyaz Ruslar, Türk varlıklı kesimine denizi öğrettiler.
Bu yıllarda devrimden kaçarak İstanbul’u geçici bir süre de olsa mesken tutan Beyaz Ruslar, Florya kıyılarına yerleştirilir. İstanbul kıyılarında plajların artışına paralel olarak, geleneksel deniz hamamlarının da yok olduğunu görürüz. Baronları, baronesleri Florya’nın denizinde suya atlarken, kulaç atarken, güneşte yanarken ve kumsalda yürürken Florya’nın tarihinin Beyaz Ruslarla başladığını ve burada “SOLARYUM” adlı bir plajın kurulduğunu hatırlatırım. İstanbul kıyılarında plajların artışına paralel olarak, geleneksel deniz hamamlarının da yok olduğunu görürüz.
1930’ların başlarında, İstanbul’un gözde plajları arasında Florya’nın asla adı geçmezdi. Florya’nın yükselişi 1935 yılı Haziran’ında başladı.
FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ:
Bir Cuma günü, ATATÜRK şehir içi gezilerinden birini yapıyordu. Yeşilköy’e, oradan da Florya’ya geçmişti. Masmavi denizle buluşan kıyıların, gölgeye hasret, kupkuru, bomboş ve bakımsız oluşuna son derece üzülerek yanındakilere fısıldadı:
-…”İSTANBUL’U FETHETMİŞİZ AMA BURASINI HENÜZ ELDE EDEMEMİŞİZ.” Demiştir.
Geceyi oralarda evi olan İstanbul Milletvekili Şükrü OĞUZ Beyin evinde geçirdi. Ertesi gün ilk işi Florya’nın imarı için emir verdi. İvedilikle hazırlanan üç proje arasından GSF Profesörü Seyfi ARIKAN‘nın planlarını beğenmişti, artık uygulamaya geçilebilirdi.
Beğenilen plan İstanbul Valisi Muhittin ÜSTÜNDAĞ ve ilgili zevat tarafından büyük bir hızla işleme kondu. Eski gazeteci Feridun KANDEMİR inşaatın inanılmaz hızını şöyle anlatır:
FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ:
—“ŞAŞIRTICI BİR SÜRATLE ÖYLESİNE FAALİYETE GEÇİLİYOR Kİ, ŞAHMERDANLARIN TEMEL DİREKLERİNİ DÖVMEYE BAŞLAYIŞLARININ HAFTASINDA DENİZ KÖŞKÜ’NÜN İSKELETİ, İKİNCİ HAFTASINDA BEDENİ VE NİHAYET BEŞİNCİ HAFTASINDA OLANCA GÜZELLĞİYLE TAMAMI MEYDANA ÇIKARAK, 43’ÜNCÜ GÜN DÖŞENMİŞ DAYANMIŞ DURUMDA ATATÜRK’ÜN HİZMETİNE VERİLİYOR.”
FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ:
Bölgenin imarı için bir başlangıç olmuştu. “KOCA CUMHURBAŞKANI KÖŞKÜN ÇEVRESİNİ İHMAL EDEBİLİR MİYDİ ?”
Hemen yaverlik ve kâtiplik binaları, halk tipi konutlar, plajlar, yollar ve parklar yapıldı. Artık Florya tarihi gerçek anlamda başlamaktadır.
ATATÜRK, Yaz aylarında İstanbul’a geldiği zaman özellikle Florya Deniz Köşkünde kalır ve buradan denize girerdi. Buraya olan ilgisiyle önem kazanan Florya’ya giderek yazlık bir dinlenme merkezine dönüşmüştür. ATATÜRK, 1936 yılının Haziran ve Temmuz aylarında uzunca bir süre yaşamış, siyasal ve bilimsel toplantılar için köşkü özellikle kullanmıştır. Aralarında İngiliz Kralı VIII. Edward ve Madam Simpson’unda bulunduğu kimi önemli konukları da burada ağırlamıştır.
FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ:
Sahilden 70 metre ileride kazıklar üzerinde konumlanan ve bir iskele yolu ile kıyıya bağlanıyordu. Büyük Önderin burada 3’de çok sevdiği sandalı vardı. Bu sandalların isimleri şöyleydi: “SARI KIZ, MARTI VE ŞİMŞEK.”
FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ:
Ülkemizde çağdaş anlamda tatilin ilk teşvikçilerinden biri şüphesiz: ATATÜRK ‘tür.
-…”MEDENİYİM DİYEN TÜRK HALKI, YAŞAYIŞ TARZIYLA DA MEDENİ OLDUĞUNU GÖSTERMEK MECBURİYETİNDEDİR.” Demiştir.
ATATÜRK, kendi yaptırdığı “FLORYA DENİZ TESİSLERİNİN” ilk yüzücüsü olmuştur. Yaz aylarını Florya köşkünde geçirerek bunu gazetelerle duyurması resimlerinin yayınlanmasına izin vermesi, onun pek çok alanda olduğu gibi bu alanda da yurttaşlarına kendi kişiliğiyle vermek istediği bir “YAŞAYIŞ TARZI” örneği sayabiliriz.
ANILARDA FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ:
Altemur KILIÇ eskiden çok utandığım ve şimdi iftihar ettiğim bir anım var.
—“ATATÜRK’TEN HAFİF BİR TOKAT YEDİM!…
—“Florya’da Cevat ABBAS Beyin oğlu Muzaffer AYDIN ve Afet İNAN ’ın kız kardeşi Ayla ile denizde oynarken fazla gürültü mü etmişiz yoksa haşarılık etmişiz, birden rahmetli Salih BOZOK ‘u karşımızda bulduk. Aydın ’ın ve benim birer kulağımızdan tutup köşkün köprüsünde elinde dürbünü ile duran ATATÜRK ‘ün karşısına götürdü bizi. Sadece yanağımda hafif bir fiske duydum ve toz olduk…”
Altemur KILIÇ ’ın eşi Güzide Hanım ’ın da ATATÜRK ile ilgili anıları da vardı. Halası terzi Güzide Hanım dolayısıyla Dolmabahçe Sarayı ’na Florya ’ya giden ve Ülkü ile oynayan Güzide KILIÇ halasından da sayısız kez ATATÜRK ’ü dinlemişti.
-…”HADİ ARTIK ÇIKIN. ÇOK YORULDUNUZ.” Dedi.
Güzide Hanım:
—“Halam varlıklı bir ailenin kızıydı. Doğancılar yangınından sonra ekonomik bakımdan yıkıldılar. Halam Viyanalı bir ustanın yanında terziliğe başladı. Önce Üsküdar’da sonra Beyoğlu’nda atölye açtı. Sanırım 1923’lerde ATATÜRK, Afet Hanım’ı kürsüye çıkaracak. Kendisine bir Türk kadınının atölye açtığını duyuruyorlar ve ATATÜRK halamı köşke çağırıyor. ATATÜRK halama “MESLEK SAHİBİ BİR HANIMA YAKIŞACAK BİR ELBİSE YAPMASINI EMREDİYOR.” Halamın eli ayağı titriyor. ATATÜRK halamın durumunu anlıyor ve bir kâğıda hem bir şeyler çiziyor hem de düşüncelerini anlatıyor. Afet Hanım ’ın ilk kürsüye çıktığında giydiği elbise işte böyle ortaya çıkıyor. ATATÜRK daha sonra Afet Hanım ’ın kürsüde bu kıyafet ile çekilmiş bir resmini imzalayarak bir teşekkür mektubu ile halama gönderiyor. Halamın köşkle başlayan bu ilişkisi ATATÜRK vefat edene kadar sürmüştür. Gerek Afet Hanım ’ın gerek Sabiha Hanım ’ın bütün elbiselerini halam dikmiştir.
1936-1937’lerde bir Cumartesi akşamı Köşkten telefon ediyorlar. ATATÜRK, Ülkü ile seyahate çıkacaktır ve acele 5-6 elbise gerekmektedir. Fakat Pazar günü hem atölye hem de kumaş alınacak mağaza kapalıdır. Halam telefonda imkânsız diyor. Sonra da tabii telaşa kapılıyor, ben ne yaptım diye. Hemen köşke telefon edip özür diliyor ve işe başlıyor. Lion mağazasının sahibi bulunup gece mağaza açtırılıyor. Kumaşlar alınıp atölyeye geliniyor. Herkes harıl harıl çalışıyor ve elbiseler yetiştiriliyor.
Halamla bir gün bende köşke gitmiştim. Ülkü, ben ve Ayla oynuyoruz, denizde fazla kalmışız herhalde.
ATATÜRK gelip:
-…”HADİ ARTIK ÇIKIN. ÇOK YORULDUNUZ.” Dedi.
Elimizden tutup bizi çıkardı. Bize dondurma ikram etti, oturup birlikte camın önünde yedik.”
FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ:
MAYIS 1938’e kadar ATATÜRK tarafından kullanılan ve ebedi istirahat inden sonra “CUMHURBAŞKANLIĞI YAZLIK KONUTU” olarak kullanılmaya devem edilmiştir. Ta ki 1988 yılında Kenan EVREN ‘in emriyle “TBMM MİLLİ SARAYLAR BAŞKANLIĞI’NA” bağlanmış ve 1993’ten itibaren de “MÜZE” olarak ziyaretçilerine kapısını açmıştır.
FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜNDE BUGÜN:
MİLLİ SARAYLAR İDARE’SİNİN ELİNDE CUMHURBAŞKANLIĞI KÖŞKÜ OLARAK KULLANILAN FLORYA DENİZ KÖŞKÜ’NÜN İÇERİSİNDE ULU ÖNDERİMİZE AİT GENİŞ BİR SALONU, KÜTÜPHANESİ, DİNLENME VE YATAK ODALARI BULUNMAKTADIR.
BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ… EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR.