Galatasaray – Arsenal : zam-ül zaman-ı ıvır zıvır

Malumunuz çiçeği burnunda Cumhurbaşkanımız bu aralar %50’lik cumhurunun Osmanlıca gibi antik dillerden daha az yaygın olan bir dili kullanmasını kafayı takınca, bu aralar hemen hemen her yazar bir köşe yazısında Osmanlıca bir cümle kullanıyor. Eksik kalmayayım dedim. Geçen gün bir yerde okurken direkt olarak Galatasaray’ın bu seneki Avrupa macerasına uygun bir kelime aklıma geldi. Tam olarak ‘zam ül zaman-ı ıvır zıvır’, yani; ‘boşa giden zaman’.

Son zamanlarda Türk futbolundan tiksindiğim için yazılarımda fazla teknik ve taktik analizlere girmemeye özen gösterdim ama dün Arsenal’in çok fazla yedek ve U-21 ağırlıklı kadrosunu izlerken bir kere daha mest oldum. Maçtan önce özellikle bahis oynayanlar Arsenal’in 11 as futbolcusundan yoksun olan kadrosunu gördükten sonra Galatasaray’a ciddi şans veriyordu. Zaten ülkemizin de en büyük sıkıntısı o. Futbolda önceliğin oyunu bilmek, pozisyon almak, iyi yardımlaşmak, hızlı ve dikine oynamak olduğunu 21. yüzyılda hala kavrayamadık. İngiliz gençler ise dün gözümüze soka soka ‘önemli olan ismi cismi değil, beyni ve iş disiplini’’ kalıbını yine bizlere gösterdi.

Türk ve İngiliz futbolu arasındaki en belirgin farkları net olarak daha maçın onuncu dakikasında gördük ama maçın ikinci yarısında 3 tane daha 20 yaş altı oyuncu girince Arsenal, Türk futboluna ‘sizden yol olmaz, stat yapacağınıza gidin antrenör, teknik adam ithal edip, gençleri yetiştirmeye bakın’ tadında bir mesaj çaktı. Chambers, Bellerin, Chamberlain, Campbell, Sanago, Maitland-Niles, Zelalem ve O’Connor gibi 24 yaş altı oyuncuları izlemek benim gibi futbol aşığı bir adam için çok keyifliydi. Bu futbolcular daha çocuk yaşta Şampiyonlar Ligi gibi bir arenada ciddi süreler alarak deneyim kazanırken, Galatasaray’ın Avrupa’ya veda etmiş ve grupta hiçbir iddiası olmamasına rağmen hala küflenmiş 30 yaşını geçmiş futbolculardan medet umması akıl alır gibi değil. Zaten iddian yok, genç oyuncularına şans versen ne kaybedeceksin? Prestij? 19 gol yemişsin zaten, hangi prestij?

Galatasaray’ın halini hem saha içinde, hem saha dışında iyi bulmuyorum. Yeni başkan Duygun Yarsuvat’ın hafta sonu dile getirdiği korkunç mali durum da ortadayken Galatasaray’ın kısa vadede futbol bazında nasıl başarılı olacağını kestirmek hemen hemen imkansız bir iş. Hele  Galatasaray bu sene şampiyon olup direkt olarak Şampiyonlar Ligine gidemezse, futbol takımının zaten yerlerde olan kalitesi eldeki birkaç kaliteli oyuncunun bütçe yetmezliği dolayısıyla satılmasıyla hepten dibe vuracaktır ve Van Gobbel’li Galatasaray dönemine yatay geçiş yapılır. Örneğin dün sahada Galatasaray adına sırıtan tek isim olan Sneijder takımdan ayrılırsa Galatasaray taraftarı seneye kimi izlemeye gelecek? Bizim Türk futbol severinin dilinden düşmeyen ‘Asaletin bize yeter, başarılar gelir geçer rörörörö’ kalıbını faal olarak uygulayan Galatasaray taraftar sayısı bin kişiyi geçmez. Futbol akıllı, kaliteli, hızlı ve dikine oynanan/oynanması gereken bir skor oyunudur. Tuttuğunuz takım size zevk vermiyorsa maçları izlemeyi bırakırsınız. Realite budur.

Sonuç olarak Galatasaray bu sene ülkemizi utandırdı dersek yanlış olmayacaktır. Fenerbahçe bile Şampiyonlar Ligi’nde sıfır çektiği sezonda daha karakterli top oynamıştı  ama bunu yadırgamamak lazım. 2. sınıf Alman Adult Film endüstrisinden fırlamış tipe sahip, futbol ile uzaktan yakından alakası olmayan bir sağ beke(!) 5 milyon Euro, 33 yaşındaki müzmin sakat Hamit’e yıllık 4 milyon Euro, kadro dışı bırakılmış ama takımdan gönderilemeyen Eboue’ye yıllık 2.5 milyon Euro, transferin son günü neden alındıkları belli olmayan Dzemaili ve Pandev’e toplamda 6 milyon Euro verirsen bazı şeyleri izah etmeye gerek kalmıyor.

İstatistikler bazen her şeyi göstermeye yeter. Görünen ise; Galatasaray’ın 6 maçta 19 gol yiyip grubu -15 averaj ve 1 puan ile son sırada kapamasıdır.

3-5 kuruş fazla para kazanmak için ülke insanını futboldan soğutan kişiler ve kurumlar Türk takımlarının bu rezil hallerini izlerken hiç utanıyorlar mıdır acaba? Hiç sanmıyorum. Ülke futbolunuz da, marka değeriniz de bu kadar işte.

İçine ettiniz, bitirdiniz, helal olsun.

@josephintavugu