Fenerbahçe taraftarı biri için Galatasaray’ın Şükrü Saraçoğlu stadında bir derbi kazanabilme ihtimaline yüksek yüzde vermek hemen hemen imkânsız gibi bir şeydir. Malumunuz, Sarı-Kırmızılı ekibin Saraçoğlu’nda son galibiyetini 22 Aralık 1999 yılında elde ettiğini baz aldığımızda, tarih de Galatasaray’ın 8 Mart Pazar günü oynanacak derbide şansının haliyle düşük olduğunu gösteriyor. Ancak, tarihin Galatasaray’ın kazanma şansını değerlendirirken şu an için unutup, atladığı iki çok önemli faktör var; İsmail Kartal ve Aziz Yıldırım.
Bu iki isim Galatasaray’ın bu sefer makus talihini kırıp, Kadıköy’de galip gelebilmesi için her türlü şartı oluşturmuş durumda; Fenerbahçe’nin saha içi oyun yapısı, formsuz halleriyle 11 de oynamaya devam eden oyuncular, anlam veremediğim saçma sapan oyun içi değişiklikleri, Aziz Yıldırım’ın inadı uğruna kapattığı tribünler, yaptığı motivasyon kırıcı açıklamalar… İbre tam anlamıyla Galatasaray’dan yana. Bahis bürolarının açtığı oran bile Fenerbahçe’yi kıl payı ile favori gösteriyor ki tam 16 senedir Kadıköy’de maç kazanamayan bir takıma karşı oynanacak maçtan bahsediyoruz. Anlayacağınız Fenerbahçe’nin durumu çok vahim.
Bu sezon başkanı olduğu takımın şampiyon olmaması için elinden gelen her şeyi yapan Aziz Yıldırım inadından vazgeçmeyerek, Fenerbahçe futbol takımına yıllardır yaptıkları tezahüratlarla enerji veren Okul Açık tribününü dünya spor tarihinde bir ilki gerçekleştirerek yalnızca Temsilci Üyeler – Kongre Üyeleri ve Divan Kurulu Üyeleri’ne açtı. Okul Açık tribününü bilmeyenler için kısaca açıklayalım; Bu tribün kale arkasıdır, diğer tribünlere oranla daha ateşli taraftarların yer aldığı, maddi olarak çok kuvveti olmayıp da ceplerindeki paranın büyük kısmını Fenerbahçe sevdası uğruna harcamayı tercih eden, sevgililer gününde sevgilisine bahane uydurarak Fenerbahçe’si için bağırmaya gelen adamın tribünüdür Okul Açık. Anlayacağınız bedava bile olsa Kongre üyesi / Divan Kurulu üyesi, yaş ortalaması 40’ın üstünde olan adamların yeri değildir, gitmezler. Aziz Yıldırım ilklerin adamı olduğu için ‘paralı adam kale arkasına gitmez’ tezini de çürütmüş olmak istemiş de olabilir. Bilemedim, başkanın sağı solu belli olmaz. Bildiğim tek bir şey varsa o da ölüm kalım maçında o tribünde koreografi yapılıp, seyircinin kuvvetli sesine ihtiyaç olduğudur. Yazık, günah. Bir adamın inadı uğruna koskoca Fenerbahçe camiasının geldiği nokta içler acısı. Başkana sormak lazım, ‘İnsanların Aziz Yıldırım İstifa’ diye bağırmaması Fenerbahçe’nin şampiyonluğundan önemli mi diye? Cevabını merak ediyorum. Ben de Genç Fenerbahçeliler denen oluşumdan haz etmiyor ama ne tribün, ne gruplar, ne bireyler, ne dernekler, ne de herhangi bir şey Fenerbahçe’nin şampiyonluğundan değerli değildir. Bunu koskoca Fenerbahçe başkanı Sayın Aziz Yıldırım’ın hepimizden iyi bilmesi lazım.
Aziz Yıldırım ile ilgili kısmı şimdilik kısa keseceğim. Ters bir sonuç alınırsa stada almadığı taraftar değil, tribünde bulunan Genç Fenerbahçeli olmayan benim gibi münferit insanlar da kendisinin ve yönetim kurulunun istifası için bağıracaktır. Objektif taraftarlar başarısız olan yönetimin görevi bırakmasını isterler. Bu demokratik bir hak olmanın yanı sıra mantıklı ve yerinde bir istektir. Kimse sevdiği şeyin değer kaybetmesini istemez.
İsmail Kartal ise bence son 3 haftada sergilediği imkansız, mucizevi, berbat, kepaze performansın ardından yeni sezonda takımın başında kalmayacağını garantiledi. Büyük bir takım kendi sahasında ezeli rakibi Trabzonspor’a gol bile atamadan berabere kalıyor (Bu arada ligde Trabzonspor’un 2 maçta da gol yemediği tek takımın Fenerbahçe olduğunu da hatırlayalım). Bu maçın ardından forma sponsoru Köfteci olan Akhisar’a kendi sahasında 1-2 mağlup oluyor, bununla da yetinmeyip Hz. Mevlana’nın evi Konya’da sezonun bitmesine 10 hafta kala hala takıma monte edilemeyen Diego’nun doğum günü pastasını kesip, akşamına dünyanın bana göre en kötü teknik direktörlerinden biri Aykut Kocaman’ın takımı ile 1-1 berabere kalıyor. 3 haftada bırakılan puan sayısı 7 ve puan bırakılan takımlar ortada. Twitter diliyle #ArapOut demekten başka bir şey elden gelmiyor.
İsmail Kartal’ın eleştirilecek çok fazla tarafı olduğu için parmaklarımı bu hususta artık daha fazla yormak istemiyorum. Sezon başından beri ne sitemler ettiğimi, ne diller döktüğümü devamlı okuyucular bilir ama artık dayanamıyorum. Sevgilisinden ayrılmak üzere olan bıkkın aşık gibiyim. Yeter artık İsmail Hocam, Aziz Bey, bırakın bizi. Başka bir Fenerbahçe mümkün. Giderken lütfen Emmanuel Emenike, Moussa Sow, Dirk Kuyt, Pierre Webo, Selçuk Şahin, Mehmet Topuz, Emre Belözoğlu, Volkan Demirel gibi Fenerbahçe’ye hizmet etmiş oyuncuları da beraberinizde götürün. Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan şey ciddi bir kan değişimidir. Avrupa’nın en yaşlı ikinci kadrosu olmayı hak etmeyen bu asırlık çınarın ezberini bozması gerekmektedir. Bu da artık yıllarca hizmet etmiş isimlerin yerlerine, başarıya ve çalışmaya aç, genç, dinamik, vizyon sahibi futbolcular, teknik heyet ve yöneticilerle olur.
Sonuç olarak Pazar günü oynanacak maç Fenerbahçe’nin sırf bu sezon için değil, ileriye dönük de kaderini çizecektir. Kişisel fikrim Sayın Başkan Aziz Yıldırım’ın bu sezon şampiyonluğun gitmesi halinde bir daha aday olmayacağıdır.(hadi inşallah). Lakin, yazının başında dediğim gibi, bireyler Fenerbahçe’den mühim değildir. Fenerbahçe şampiyon olsun da kiminle oluyorsa olsun. Olur da Pazar günü ters bir sonuç çıkarsa Aziz Yıldırım hesabını versin. Kaybedilen her puandan sonra hakemlere sallamak büyük takım başkanının işi olmamalı. Adama ‘’önce 4 tane forvet oyuncunun toplamı Demba Ba’nın tek başına attığı gol sayısından 3 eksik, git bir aynaya bak’’ derler. Cevap veremezsin.
Hayırlı haftalar dilerim,
@josephintavugu