Galatasaray – Fenerbahçe: Çöküş…

Ersun Yanal gittikten sonra yazdık, çizdik. Fenerbahçe’den bu sene hiçbir şey olmaz, düzgün işleyen bir çarkın mekaniğini bozarsan, eldeki malzeme ne kadar kaliteli olursa olsun seni gideceğin yere götüremez diye kendimizi paraladık ama Sayın Aziz Yıldırım başkana inandıramadık. ‘’Bak, dedik dedik inanmadın, ne oldu şimdi?’’ diye sorsak  bizi de koyabilir kapının önüne.

Ben bir taraftar olarak kabul ettim artık Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’yi yönetme şeklini. Yapacak bir şey yok. Nizamiyeden girdikten sonra boynunu büken uzun dönem er gibi durumu kabullenip, önümüze bakmak lazım.

Galatasaray – Fenerbahçe maçını özet geçecek olursak;

• Stajyer hocamız İsmail Kartal’ın Emenike ile başlamasına akıl sır erdirmek mümkün değildi. Adam 15 saati geçen yolculuktan sonra 1.5 gün önce Türkiye topraklarına ayak basmış, tek bir antrenmana çıkmamış, fiziksel ve mental olarak maça hazır olması mümkün değilken neden 11’e alındığını bana açıklamak isteyen varsa beri gelsin.
• Galatasaray’ın kadrosu yetenek fakiri. Sneijder, Melo ve Chedjou’yu çıkarırsak kaliteli bir şey görmek mümkün değil. Durumu şöyle izah edeyim; Galatasaray o kadar kötü ki ilk 45 dakika Fenerbahçe çok kaliteli bir takım gibi gözüktü ve bu sene ilk defa 45 dakika boyunca bir takıma karşı oyuna hükmetti.
• 10 kişi kalmasına rağmen direnmeye devam eden Fenerbahçe, İsmail Kartal’ın başka bir amatörlüğünün kurbanı oldu ve Emenike’nin oyundan çıkması ile birlikte rakip yarı sahada tehdit olabilecek adamı kalmadığı için küme düşmemeye oynayan bir takım edasıyla tam 28 dakika oyunu kendi yarı sahasında kabul etti.
• Galatasaray ne yapsın etsin, gerekirse Riva’da ki araziyi üstüne yapsın, Sneijder’i bu takımda tutsun. Böyle oyuncuların kıymetini bilmek, kendisini iyi hissetmesini sağlamak lazım. Değil 90 dakika, 190 dakika oynansaydı, Sneijder’sız bir Galatasaray 10 kişi kalmış Fenerbahçe’ye gol atamaz, o maç 0-0 biterdi. Hollandalı oyuncu attığı golde de o kadar güzel vurdu ki, maçı Fenerbahçe kongre üyelerinin izlediği bir mekanda içimiz kan ağlaya ağlaya alkışladık. Klastı…

4 senedir Fenerbahçe kadrosunda Serdar Kesimal diye bir adam var, kendisine her sene eski para birimi ile trilyonlar ödeniyor, çıktığı maç sayısı on beşi geçmemiştir.

Selçuk Şahin diye bir adam var, maç başı 12,000 EURO para alıyor, bunun yanında da 1.2 milyon Euro yıllık ücreti var (3 trilyon Türk Lirası). Selçuk 30 yaşında olmasına rağmen henüz top oynamayı öğrenemedi.

BrunoAlves diye bir adam var, Erman Toroğlu’nun tabiri ile kessek ‘’2 oturma odası, 1 mutfak takımı’’ çıkartırız. 3 Galatasaray maçını çıkmış, 2 kere kırmızı kart görmüş, birinde sakatlanıp oyundan çıkmış. Allah kendisine ve bunu takımda tutan teknik heyetten, yöneticiye, masörden, aşçıya kadar akıl fikir versin.

Biri Sayın Aziz Yıldırım’a söylesin, yol yakınken vazgeçsin bu ‘’paralarını verirseniz hocanın kim olduğu fark etmez, takım şampiyon olur’’ felsefesinden. Öyle olmuyor görüldüğü gibi. Bu kadro geçen senenin kadrosunun aynısı.  Milyonlar sayarak aldığın, takımın sistemine uymayacağını herkesin bildiği ama yine de aldığın ve adama yazık ettiğin Diego ile fazlan bile var aslında. Bunların hepsi olsun, hatta git Messi’yi getir, teknik direktör olmadan şampiyon olamazsın. Sende de o yok.

Gel başkan dön şu yanlışından. Özür dilemek, yanlışı düzeltmek ayıp bir şey değil. Aksine içinde insani duyguları olan insanlar tarafından takdir edilecek bir davranış. İsmail Kartal’ı yol yakınken gönder, Volkan, Emre, Selçuk, Serdar Kesimal, Mehmet Topuz, BrunoAlves, Emenike, Sow gibi bu takımda artık miadını doldurmuş oyuncuları gönder. Bu seneyi kaybettik, gelecek senenin planını, programını şimdiden yapmaya başla. Takımı gençleştir, sistem sahibi, takım içinde disiplin ve arkadaşlığa önem veren, Volkan’ın 10 kilo fazlasından dolayı ona ekstra antrenman yaptırtabilecek, karizmatik bir teknik adam bul. ‘’Haddimizi bilerek oynadık’’ diyen teknik adam Fenerbahçe’nin hocası olamaz. Fenerbahçe had bilmez, bildirir.

Bu yukarıda yazdıklarımın bir ütopyadan ibaret olduğunu, Aziz Yıldırım’ın bu yaştan sonra evrim geçirmeyeceğini ben de biliyorum ama büyüklerimizin dediği gibi ‘bir umuttur insanı yaşatan’ . Bize bu sabit yönetim kafalarıyla seneye ya Christoph Daum gelir ya da İsmail Kartal’ın yardımcısı. Zorlamaya gerek yok.

Hayırlısı olsun.

İyi Haftalar Dilerim

Süleyman Berk
@josephintavugu