Salı akşamı evde sofraları kurmuş maçı izlerken bastıran kar yağışı ile birlikte futbol keyfimiz zedelendi belki ama Çarşamba öğle sularında bir çoğumuzun iş yerlerinden takip ettiği maçın son düdüğünde tek bir gerçek ortaya çıktı. İngiliz spikerin de büyük bir heyecanla dediği gibi; ‘’BUT ITS OVER! GALATASARAY THROUGH, JUVENTUS OUT!!!’’ (AMA BİTTİ, GALATASARAY GEÇTİ, JUVENTUS ELENDİ!) . Güzel bir sahne idi, temsilcimizi tebrik ediyorum.
Olumsuz hava şartlarından dolayı teknik analizi giremeyeceğim ve bu maç hakkında bir şeyler yazmak oldukça zor. O yüzden pek tarzım olmayan bir şekilde madde madde giderek şu anda özellikle İtalyan ve Dünya medyasında konuşulan ve kendi adıma önemli olarak gördüğüm detayları sıralamak istiyorum.
Kurduğu 300-400 milyon Euro’luk takımlara rağmen Şampiyonlar Ligi’nde bugüne kadar ancak dalga konusu haline gelmiş Roberto Mancini kariyerinde ilk defa bu alanda önemli bir başarıya imza attı, rahatlamıştır.
Italyan kulüplerindeki ciddi düşüş devam ediyor. Futbolun katili haline geldiler ve ruh karartıcı derecede top oynuyorlar. Durumu şöyle özetleyeyim. Bu sene gruplardan çıkabilen tek İtalyan takımı Milan oldu (Napoli’de elendi), aynı Milan İtalyan futbol ligi Seria A’da lider Juventus’un daha sadece 15 maç tamamlanmasına rağmen tam 22 puan gerisinde.
Galatasaray tarihte gruptan 7 puan ve -6 averajla çıkan ilk takım olarak Şampiyonlar Ligi tarihine geçti. Lakin; bu duruma rağmen Galatasaray’ın şans eseri gruptan çıktığını söylemek pek doğru olmaz. Eğer Juventus gibi bir takımsanız 6 maçtan sadece 1 galibiyet çıkarıyorsanız hava / saha koşullarını öne sürmeniz ancak bahane olabilir.
Drogba ve Sneijder 1.5 senede sırf Şampiyonlar Ligi’nde yaptıkları ile paralarını çıkardılar. Artık bir zahmet bu oyuncuların maliyetlerini her hafta periyodik olarak tartışan sözde futbol yorumcuları biraz sussunlar. Bu ülke Tabata ve Guiza gibi adamları gördü geçirdi. Lütfen biraz mantık.
Sneijder’in sakatlığı ve 10 gün boyunca İtalya’ya gidip karısıyla vakit geçirmesi çok tartışıldı. Anormal bir durum olabilir ama futbolu oynayan insandır. İnsanların ise duyguları vardır. Adamın İtalya’ya gidip karısıyla vakit geçirmek istemesi onun için çok büyük bir motivasyon kaynağı olmuş olabilir ki attığı gole kadar da bence gayet etkili paslar dağıtıyordu.
Hakeme gereğinden fazla yükleniliyor. Pedro Proence A klasmanında, geçtiğimiz yıl Şampiyonlar Ligi Finali yönetmiş, bu sene Dünya Kupası Finalini de yönetmesi beklenen gayet iyi bir hakem. O sahada bir hata yapıp kariyerini zedelememek istemesi çok normal. Maçı da bana göre 10/10 yönetti. Bizim torpilli hakemlerimiz özellikle futbolcular ile mesafeyi korumak ve otoriteyi konuşturmak konusunda kendisini örnek alabilir. Her şey kırmızı kart çıkarıp futbolun önüne geçmek değildir.
Sonuç olarak Galatasaray özellikle finansal olarak sıkıntıda iken ve 1 Ocak’a kadar 25 milyon Türk Lirası civarında bir ödeme yapması gerekirken Sneijder’in golü ile birlikte çok rahatlamıştır. Eğer tur geçilmeseydi ve Süper Lig’de başarısız sonuçlar devam etseydi;
Unal Aysal’ın koltuğu 3-4 hafta içinde sallanır, bir süredir inine çekilmiş muhalafet canlanırdı.
Fatih Terim vs Mancini diye ikiye ayrılan taraftar takıma zarar vermeye başlardı. En ufak bir puan kaybında tesislere tekrar gidilir…vb…
Şimdi en azından Şubat sonuna kadar Galatasaray ve yönetim kurulu rahat bir nefes alacaktır. Lig gitse bile oynanacak 2 çok önemli maç var. Muhtemel rakipler zor ama eleme usulü oynanan maçlarda takımlar arasındaki güç dengesinde büyük bir ayrım olsa bile sürprizler yaşanabilir. Galatasaray 3 kulvarda da devam ediyor, bakalım hepsini aynı anda yürütmeyi başarabilecekler mi? İlerleyen günlerde göreceğiz.
Süleyman BERK