Mondoros Mütarekesi ya da Mondros Bırakışması, I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütareke name (bırakışma belgesi), Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Bey tarafından Limni adasının Mondros Limanı’nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır.
25 maddeden oluşan, Mondros Ateşkes Anlaşması’nın başlıca hükümleri şunlardır;
1-Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının açılması, Karadeniz’e serbestçe geçişin sağlanmasıyla Çanakkale ve Karadeniz istihkâmlarının İtilaf Devletleri tarafından işgali sağlanacaktır.
2- Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecektir.
3- Karadeniz’deki torpiller hakkında bilgi verilecektir.
4- İtilaf Devletleri’nin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul’da teslim edilecektir.
5- Hudutların korunması ve iç asayişin sağlanması haricinde, Osmanlı Ordusu derhal terhis edilecektir.
6- Osmanlı harp gemileri teslim edilecek olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır.
7- İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde, herhangi bir stratejik noktayı işgal hakkına sahiptirler.
8- Osmanlı demiryollarından, İtilaf Devletleri istifade edebilecek ve Osmanlı ticaret gemileri müttefiklerin hizmetinde bulundurulacaktır.
9- İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan yararlanabilecektir.
10- Toros tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecektir.
11- İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri işgal ettikleri yerlerden geri çekileceklerdir.
12- Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletleri’nin kontrolüne geçecektir.
13- Askeri, ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahrip edilmesi önlenecektir.
Mondoros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 akşamı, Sadrazam Ahmet İzzet Paşa, General Liman von Sanders’e bir telgraf çekerek; kumandayı Mustafa Kemal Paşa’ya devredip en kısa zamanda İstanbul’a geri dönmesini, bütün Alman subaylarının ve kıtalarının süratle İstanbul’a dönüşünü başlatmasını bildirilmiştir.
Antlaşma gereği yapılacak bir şey kalmadığından General Liman von Sanders’e Sadrazam Ahmet İzzet Paşa tarafından çekilen telgraf üzerine Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığını 31 Ekim 1918 günü Adana’da Mustafa Kemal Paşa’ya devretmiştir.
Atatürk, Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı’na getirilmişse de antlaşma gereği Osmanlı İmparatorluğu, müttefikleri ile birlikte yenilince, Mustafa Kemal Paşa da güney illerimizde milli varlığı koruyacak bir temel atmıştır. Öte yandan Mondoros Antlaşması gereği orduları terhis etmeyi kabul eden Osmanlı Hükümeti, Yıldırım Orduları Grubunu lağvetmiş ve Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’a çağırmıştı. (Mustafa Kemal 13 Kasım 1918’de İstanbul’a dönmüştür.)
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra Adana’ya gelen Yıldırım Orduları Grup Kumandanı Mustafa Kemal Paşa, Adana’da bulunduğu zaman Adana’nın ileri gelenlerini ve gençlerini düşman işgaline karşı direnmeye ve savunmaya teşvik ederek, aralarında bir teşkilat kurup hazırlanmalarını telkin etmiştir.
Aynı şekilde teşkilat kurarak milli kuvvetleri toplama yolundaki telkinlerini Antepli Ali Cenani Bey’e de yapmıştır (1).
Aynı günlerde Adana’da Ali Fuat Paşa ile yaptığı görüşmede,
-…“Artık milletin bundan sonra kendi haklarını kendisinin araması ve müdafaa etmesi, bizlerin de mümkün olduğu kadar bu yolu göstermemiz ve bütün bir ordu ile beraber yardım etmemiz lazımdır” diye açıklamada bulunmuştur (2).
Mustafa Kemal Paşa, 13 Kasım 1918 günü İstanbul’a geldikten sonra Ali Fuat Paşa ile görüşmelere devam etmiştir.
Bu görüşmelerde Mustafa Kemal Paşa’nın Türk Milleti’ni kurtarmak için nasıl bir mücadeleye atılacağı net bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Ali Fuat Paşa, hatıralarında bu noktaya şu şekilde değinmektedir:
—“Kemal Paşa, eğer bir vazifeye kendisini tayin ettiremezse Anadolu’da en itimat ettiği bir kumandanın yanına gideceğini ve ilk defa işe oradan başlayacağını söylüyordu.”
Ali Fuat Paşa, Mustafa Kemal Paşa’ya,
—“Ben ve kolordum daima emrindedir” şeklinde cevap vermiştir (3).
Osmanlı Erkan-ı Harbiye’si, İngilizlere rağmen Ali Fuat Paşayı 20. Kolordu Komutanı olarak Ankara’ya, Kazım Karabekir Paşa’yı da 15. Kolordu Komutanı olarak Erzurum’a göndermeyi başarmıştır.
Erzurum’a giden Kazım Karabekir Paşa, görevine başlar başlamaz, silahlarını teslim ederek, terhis edilmek üzere olan Kafkas Ordusu’nun kalıntılarını hızla toplamış, önce Trabzon’a sonra da Erzurum’a getirerek sıkı bir eğitime almış ayrıca terhis ve silah teslimini durdurmuştur. Böylece Kazım Karabekir Paşa, 13.000 kişilik zinde ve eğitimli bir ordu oluşturmuştur (4).
Trablusgarp ve Balkan harplerinden sonra Osmanlı ordusunu düzeltmek için General Liman vonSanders, başkanlığında Alman Askeri Islah Heyeti İstanbul’a 14 Aralık 1913 günü İstanbul’a gelmiştir.
General Liman vonSanders, Çanakkale Cephesinin önem kazanması üzerine, Genelkurmay Başkanlığı’nca 23 Mart 1915 tarihinde Gelibolu’da 5. Ordu’nun kurulması kararı alınmış ve bu karar doğrultusunda 5. Ordu komutanlığına atanmıştır. Alman ordusunda “General” olarak görev yapan General Liman von Sanders’e Osmanlı ordusunda “Mareşal” rütbesi verilmiş ve 26 Mart 1915 günü Gelibolu’ya gelmiştir.
18 Nisan 1915 günü, Mustafa Kemal’in komutasındaki 19. Tümenin, 5.Ordu’nun yedeğini oluşturmak üzere Bigalı’ya gönderilmiştir. General Liman von Sanders, muhtemel düşman taarruzunda karşı kuvvetlerini üç gruba ayırarak plânını yapmış; Mustafa Kemal’in başında bulunduğu kuvvetleri ordu ihtiyatına almıştır.
Mustafa Kemal, bu plân gereğince Tümeniyle birlikte Maydos’tan Bigalı köyü yöresine geçmiştir.
1 Haziran 1915’te Albaylık rütbesine yükselen Mustafa Kemal, 180 rakımlı tepe üzerindeki, “19.Tümen Karargâhına gelen 5. Ordu Kurmay Başkanı Kâzım (İNANÇ) Bey’e, General Liman von Sanders’e” iletilmek üzere “Kuzey Grubu” cephesinin düzeni, emir ve komutası hakkında görüşlerini açıklamıştır.
8 Ağustos 1915 günü Conkbayırı’nda durumun kritikleşmesi üzerine Albay Mustafa Kemal’in 5. Ordu Komutanı General Liman von Sanders tarafından telefon başına çağrılması ve vaziyeti nasıl gördüğü sorusuna Albay Mustafa Kemal:
-…”Bütün mevcut kuvvetlerin komutam altına verilmesinden başka çare kalmamıştır!” sözü üzerine, 5. Ordu Kurmay Başkanı Kâzım (İNANÇ) Bey’in
—“Çok gelmez mi?” sözüne karşın, Albay Mustafa Kemal:
-…”Az gelir!” demiştir.
8 Ağustos 1915 gününün gecesi, 5.Ordu Komutanı Liman von Sanders’in emriyle Anafartalar Grubu Komutanlığı’na getirilerek kendisine 9 Ağustos günü fecirle taarruza geçme emiri verilmiştir.
Başkomutan Vekili Enver Paşa, 24 Ağustos 1915 günü, Koca Çimen bölgesinde bazı incelemeler yaptıktan sonra Başkomutanlık Başkan Vekili Bronzar ve 5. Ordu Komutanı General Liman von Sanders’le beraber Çamlı Tekke’deki Anafartalar Grubu karargâhına gelerek kendisine bilgi verilmiştir.
6 Ekim 1915 günü 5. Ordu Komutanı General Liman von Sanders’in emri ile Çanakkale cephesinde yeni bir düzenleme yaparak, 26 Ekim günü Albay Mustafa Kemal Paşa, 9. , 11. ve 12’nci Tümenlerin birleşmesinden oluşacak 16. Kolordu Komutanlığına atanmış ve Kolordu Komutanı yetkisiyle Anafartalar Grubu’nu da sevk ve idare ile görevlendirilmiştir.
30 Ekim 1915’te 5. Ordu Komutanı General Liman von Sanders’in, Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya Atatürk’ün istifa dilekçesi vermiş olduğunu, ancak kendisinin kabul edilmemesini istediği bir mektup yazar. Liman von Sanders, mektubunda bu istifa ’ya gerekçe olarak, —“Atatürk’e atfen Enver Paşa’nın son defa Çanakkale’ye gelişinde (24 Ağustos 1915), üç grubun komutanlarını ziyaret etmesine rağmen Atatürk’ü ziyaret etmemiş olmasını kaydetmektedir.”(Not: Bazı kaynaklar da Atatürk’ün istifa tarihi de değişik olarak gösterilmektedir. Bazı kaynaklar bu istifayı Atatürk’ün Çanakkale’den ayrılış günü (17 Ekim 1915) olan istifanın, Liman van Sanders tarafından kabul edilmeyip, hava değişiminin izne çevrildiği söylenmektedir.
25 Şubat 1918 günü, General Erichvon Falkenhayn, Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı’ndan alınarak yerine General Liman von Sanders atanmıştır. General Liman von Sanders İstanbul’dan hareketle 1 Mart 1918 günü karargâhın bulunduğun Nasıra’ya gelerek komutayı ele almışsa da 31 Ekim 1918 günü Mustafa Kemal Paşa,Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı vazifesiyle Katma’dan, karargâhın bulunduğu Adana’ya gelerek Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığını kendisinden devralmıştır.
General Liman von Sanders, 31 Ekim günü Mustafa Kemal Paşa’ya Adana’da kumandayı nasıl devrettiğini;
Malta’da mecburen bulunduğu zamanda kaleme aldığı, yurda döndükten sonra da eksiklikleri evrakına bakarak tamamladığını ve Türkiye’de görevli olarak bulunduğu beş yıl, sadece Dünya Harbi’ndeki düşmanlara karşı değil, aynı zamanda sürekli olarak Alman Askeri Misyonunun nüfusunu kırmaya çalışanlara karşı mücadele yılları olduğunu belirttiği hatıratında şöyle servis etmiştir:
…”25 Ekim’de Halep’in güneyinde ciddi çarpışmalar oldu. Bunlar, Filistin’den geri çekilişten beri artçı muharebeleri çerçevesi dışına taşan ilk çarpışmalardı.
Askerlerimiz iyi savaştılar.
Aynı zamanda Araplar, Şerif Faysal’ın birlikleri ile birlikte şehri zorla ele geçirmeye çalıştılar. İngilizler, süvarilerini takviye için çok sayıda kamyonla piyadelerini getirmişlerdi. Araplar, öğleden sonra erken saatlerde 1. Tümen’in mevzilerine cepheden taarruza kalktılar ve püskürtüldüler.
Ardından 1500 kadar bedevi kısa bir çarpışmadan sonra şehre doğudan girip iç kale ile hükümet binasını ele geçirdiler. Sonra 7. Ordu Kumandanlığının kaldığı Mevki Kumandanlığına saldırdılar. Orayı geçici bir süre için ele geçirdikten sonra dışarı atıldılar ve sokak muharebeleriyle tamamen şehirden dışarıya sürüldüler. Silahlı halkın bir kısmı, bedevilerin safında çatışmalara katılmışlardı.
Hemen hemen aynı zamanda Tuman – Halep yolunun batısından cephemize büyükçe bir piyade hücumu yapıldı.
Bu da püskürtüldü.
Mustafa Kemal, akşam olunca, karargâhını şehirden dışarıya Bağdat demir yolunun 2 kilometre kadar kuzeyindeki bir tepeye taşıdı. Halep tahliye edildi. Bedeviler tarafından arkalarından büyük bir tehdit altında olan Ali Fuat Paşa’nın kumandasındaki 1’nci ve 11. Tümenler, şehrin batı kısmından ve şehrin kenarından geçerek kuzeye çekildiler. Geri çekilirken tren istasyonu tesislerinin bir kısmını havaya uçurdular.
1’nci ve 11. Tümenler “şimdi onlara 20. Kolordu deniyordu”.
26 Ekim sabahı erken saatlerde, Halep ‘in 8 kilometre kadar kuzeyinde el-Huseniye ve Hüyuk hizasında yeniden mevzilendiler. Sağ kanadı yanlardan İngiliz ve Arap süvarileri tarafından tehdit edildiği için, KefrBasim ve Anadan’a doğru geriye bir yay çizdi. Bu geri çekiliş sırasında, bedevilerin birçok saldırıları püskürtüldü.
Sabah 10.45’e doğru piyadeler ve dört kadar süvari alayı, Halep – Katma yolunun her iki tarafından zırhlı otomobillerin desteğiyle 1. Tümen’in cephesine karşı hücuma kalktılar. Bir saatlik bir çarpışmadan sonra bu hücum püskürtüldü. 7. Ordu Kumandanlığı, Katma ’da karargâh kurdu. 2. Ordu’dan hücum taburu ile kuvvetli bir makineli tüfek kıtası, benim talimatımla, 7. Ordu Kumandanlığının emrine girmek üzere trenle Katma ’ya gönderildi.
Cephe, orada başlayan dağlık Marata arazisinin yamaçlarından Babulit üzerinden Halebli’ye (24. Tümen), sonra şose ile demiryolunu geçerek Tatmaraş üzerinden Tennib’den, AynDakni’ye (20. Kolordu) ve oradan Halep – Kilis yolu üstünden Cibrin’in güneyindeki yöreye (43. Tümen) uzanıyordu. Dar’el – cemal’den Ziyaret’e kadar karakollar çıkarılmıştı. Ziyaret, Halep’in tam olarak 25 kilometre kuzeybatısında bulunmaktadır.
Ordu son günlerdeki muharebelerde silahlarının namusunu korumuştur.
30 Ekim akşamı Sadrazam İzzet Paşa, kumandayı Mustafa Kemal Paşa’ya devredip en kısa zamanda İstanbul’a geri dönmemi telgrafla istemişti. Bana aynı zamanda bütün Alman subaylarının ve kıtalarının süratle İstanbul’a dönüşünü başlatmam bildirilmişti. Sadrazamın samimi ve kati bir şekilde tavır almasıyla, ateşkes şartlarına göre bütün Alman subaylarına ve askerlerine Türkiye’den serbestçe çıkış teminatı verilmişti.
Alman askerlerinin büyük kısmı nakledilmek için Yenice’den tamamen hazır olarak bekliyorlardı. Adana ovasının bazı yerlerinde görülen kolera maalesef son zamanlarda birçok kurban almıştı. İyi ve kötü zamanlarda düşman karşısında askerleri için daima parlak bir örnek olmuş olan Asya Kol Ordusu’nun mükemmel kumandanı Albay von Oppen de bu hastalık nedeniyle ölmüştü. Daha 1 Kasım sabahı Alman askerlerinin nakli başladı. Yanlarında sadece kendi silah ve cephanelerini götürüyorlardı. Diğer bütün ordu malzemesinin, yola çıkmadan önce bu işle görevli Türk komisyonlarına teslim edilmesi gerekiyordu.
31 Ekim’de kumandayı Adana’da Mustafa Kemal Paşa’ya devrettim.
Şimdiye kadar emrimde bulunmuş olan askerlere aşağıdaki günlük emirle veda ettim:
Adana, 31 Ekim 1918
Ordu Grubu’nun kumandasını Ekselansları Mustafa Kemal’in birçok şanlı savaşta muzaffer olmuş ellerine bırakmak durumunda olduğum anda, benim emrimde Osmanlı İmparatorluğu’nun uğruna ifa ettikleri görevler için bütün subaylara, memurlara ve erlere candan teşekkür ederim.
Beni Ordu Grubu’na mensup birçok subaya ve askerlere çok yakınlaştıran Gelibolu’nun şanlı günleri ve Anadolu sahilinde yürütülen birçok cesur harekât, bütün çağların tarihinde unutulmayacaktır.
Filistin Cephesi’nde altı buçuk ay boyunca fasılasız olarak yapılan ve bizim için bir dizi zaferle biten muharebe, teşkil eden çetin bir savurmanın yanı sıra özellikle TellAzur, Durmuş Ağa, el-Kafr ve her iki Şeria Muharebeleri, çok üstün bir düşmana karşı Osmanlı ordusunun ve onunla birlikte savaşan Alman ve Avusturya birliklerinin fedakarca cesaretini ispat etmiştir.
Bu olayları hatırlamak bana, kahraman evlatları sayesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceğe kesin bir güvenle bakabileceği kanısını vermektedir.
Tanrı’nın, Osmanlı milletine ve müttefiklerine gelecekte barış, huzur ve yıllarca süren savaşın açtığı yaraların iyileşmesini sağlayacağına güveniyorum.
İmza
Liman vonSenders
General Liman vonSanders,
—“31 Ekim günü öğle vakti, yanımda kalan az sayıdaki Alman subayı ile birlikte Adana’dan ayrıldım. Mustafa Kemal, bizi uğurlamak için Adana’da bulunan bütün subaylarla istasyona gelmişti. Oradaki şeref kıtası, Türkiye’de selamladığım son Türk birliği idi (5).
Bibliyografya:
1-Eroğlu Hamza, a.g.e., s.165.
2-Cebesoy Ali Fuat, Milli Mücadele Hatıraları, İstanbul 2000, s.45.
3-Cebesoy Ali Fuat, a.g.e., s.57.
4-Kapusuzoğlu Ertuğrul, Milattan Sonra Samsun, Ankara 2007, s.67.
5- “Türkiye’de beş yıl” Liman vonSanders (Çeviren: Eşref Bengi Özbilen), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ayhan Matbaası – İstanbul.
Eksiklikler benim, fazlalıklar daha önce emek verenlerindir. Bir başka yazımda görüşmek üzere esen kalınız efendim.