Günümüzden yaklaşık 4.000 yıl önce, Asya’dan Avrupa’ya birçok kavim göç etti. Ata binen ve süratle yer değiştiren bu kavimler bugünkü İtalya bölgesine İsviçre Alplerini aşarak kuzeyden girdiler.
Aynı dil ve kültüre sahip olan bu insanlar kendilerini Tur ve Ok adlarıyla tanımlıyorlardı. Tur ve Ok kavimleri kuzey İtalya’nın Val Camonica bölgesine yerleşip kayalara kültürlerini anlatan resimler çizdiler. Altta solda kırmızı daire içinde Val Camonica bölgesini, ortada at üstünde ayakta duran bir savaşçıyı ve sağda iki atın çektiği arabayı görüyoruz. Tur ve Ok boylarından “Asya’dan Avrupa’ya” başlıklı yazımda söz ettim.
Bu yazıda gizemli bir Etrüsk zarından söz etmek istiyorum. … yılında kuzey İtalya bölgesinde fildişinden bir zar bulundu. Bu zarın üzerinde 1den 6ya sayıları belirten noktalar yerine Etrüsk harfleriyle yazılmış sözler vardı. Bildiğimiz zarlara benzediğini sanan araştırıcılar zardaki sözleri sayı olarak okumaya çalıştılar. Fakat bir nokta delmek yerine yazıyla ‘bir’ sözünü kazımanın hiçbir anlamı yoktu. Zardaki sözcükleri Orhun harfleriyle okuduğumda anlamlı Türkçe sözcüklerle karşılaştım. Bu tür bir çözümlemeyi benden başka hiç kimse yapmış değil. Altta solda Etrüsk zarını, ortada yazıların Orhun abecesindeki harflerle okunuşunu ve sağda zarın 3-boyutlu durumunu görüyoruz.
Dikkat ederseniz, zarın karşılıklı yüzlerinde karşıt sözcükler bulunuyor. KAL sözünün karşısında KAÇ, HÜLT (Üst) sözünün karşısında ALT ve Gİ sözünün karşısında AÇ. Aslı Gi olan sözcüğü Anadolu Türkçesinde ‘y’ ekleyerek ‘Giy’ olarak kullanıyoruz. Acaba bu karşılıklı anlamlar taşıyan sözcükleri Etrüskler zara neden kazımışlardı?
Bu sorunun yanıtını bir Etrüsk duvar resmini görünce buldum. Etrüskler Asya’dan geldiklerinde oranın kadim bir sporu olan güreş sporunu da getirdiler. Fakat güreşe farklı başlangıç durumları uyguladılar. Güreşe başlamadan önce hakem bu zarı yere atıyor ve üstte görünen sözcüğe göre güreşi başlatıyordu. Eğer ÜST sözü göründüyse güreşe ayakta, ALT sözü göründüyse güreşe yerde başlıyorlardı. Eğer KAL sözü göründüyse güreşe ayakta ve sabit durarak, KAÇ sözü göründüyse tüm çayırda hareketli olarak, Gİ sözü göründüyse güreşe bir don giyerek ve AÇ sözü göründüyse çıplak olarak güreşmeleri gerekiyordu. Ayrıca yanlarında içlerinde zeytinyağı bulunan güğümler de vardı ve güreşe başlamadan bedenlerini yağlıyorlardı. Alttaki resimde ayakta çıplak güreşen iki güreşçiyi ve yanlarında üst üste konmuş 3 tane yağ kabını görüyoruz.
Bu resimden anlaşılacağı gibi Türklerin yağlı güreşi Etrüsklerde de vardı ve çıplak güreştiklerinde sadece üst bedene sarılarak yapılan güreş de sanıldığı gibi Grek-Romen güreşi değil, Etrüsk güreşi idi. Romalıların bu tür üst beden güreşini Etrüsklerden öğrendiklerini anlıyoruz. Bu konuya benden başka kimse değinmemiştir. Ayrıca, Etrüsklerin Asya kökenli Orhun yazıtlarındaki harfleri kullandıklarını da görüyoruz. Böylece Orhun abecesinin sanıldığı gibi Milattan sonra geliştirilmediğini, Milattan çok önce de var olduğunu anlıyoruz.