Bugün sevdiğim bir arkadaşımın Facebook’tan yolladığı bir video beni çok etkiledi ve sizler için makale yazmaya başlarken gelen bu videonun bana gelmesi konu başlığımı oluşturdu. GÖLGELERİMİZ…
Hayatta gölgelerimizle varız ve gölgeler bize boyutsallık kazandırıyor. Bir resim çizerken gölgelerle 3 boyutlu hale getirilebilir. Aslında yaşamda da böyle, tezatlarla var oluruz. Önde var olan duygu düşüncelerimizin tezatları gölgelerimize saklanarak varlıklarını sürdürürler ve biz onları yok sayarız.
Örneğin; Kendimizi cesur olarak yaşamda boy göstertiyorsak aslında içimizde bir yerlerde inanılmaz korkularımız vardır. Bu korkularla yüzleşmek yerine yaşamda cesur insan oluruz. İçimizde o korkuyu gölgede bırakır, görünmez kılar ve biz cesur maskemizle yaşamda var olmaya çalışırız. Tam da bu yerde kendimizle başkalaşmaya başlarız. Bunu telafi edebilmek için inançlar geliştirmeye başlarız yani kendimizi kandırmaya başka yollar ararız. Cesur olup insanlara örnek olduğumuz da aslında korkulacak bir şey olmadığını insanlara gösteri halinde sunarken hayat sahnesinde, aslında gölge yanımıza gövde gösteri yapıyoruzdur.
Titiz yaşarız bazılarımız, temizlik bizim için inanılmaz önemlidir hayatta. Düzenli ve titiz, her şey derli topludur yaşadığımız alanda ve dağınıklık bizi nasılda rahatsız eder değil mi?
Eğer bu yaşamınızda çok önde bir kavramsa içinizde bir yerler darmadağınık ve sizin algınızca temizleyemeyeceğiz bir gölge yanınız var olabilir. O gölge alanınızdan öyle rahatsızsınızdır ki önünüze geleni temizlemek düzenlemek istersiniz. Bilinçaltı dinamiği bizi yaşamda böyle tetikleyebiliyor.
İnanılmaz çalışkanızdır. Hiç durmadan çabalarız. Boş zaman bırakmayız kendimize. İşte bunun gölge yanı da bir şeylerden kaçmaktır. İçimizde bir yerlerde yüzleşmek istemediğimiz ya da durdursak bizi yakalayacak bir şeyler var. İçimizde var olmasından rahatsız olduğumuz ama bize ait bizde olanlardan kaçmak. Bu içgüdü ile çalışkanlık ile özdeşlemenin hazını yaşarız. Bize artı değer gibi görünen bir yanımız ve gölgede saklanan diğer duygumuzla yaşamda yorgun bir yolcu oluruz.
Bu bize ne kazandırabilir? Aslında bilinçaltı mekanizması bize hayat kalmamızı sağlamak için belki de bilinçli belki de yarı bilinçli bu oyunu hazırlar ve hayat sahnesinde bu oyunu sergiler. Önemli olan gözden kaçırdıklarımızın, tekrar dönüp hayat yolumuzun üstünde girdaplar, engeller ve karmaşıklıklar çıkarmaması. Çünkü göz ardı ettiklerimiz ya da görmekten kaçtığımız her yanımız bize görünür olmak için yaşam sahnesinde yardımcı başrol oyuncusu olabilirler. Çoğu zaman da bu hep benim başıma geliyor der ya da neden hep bunu yaşıyorum der dururuz.
Bunu yaşıyoruz çünkü gölgelerimizden kaçıyoruz. Onlarla yüzleşmek, varlıklarını kabul etmektense maskeli kaçak yaşamak bize daha kolay geliyor ve neden kaçtığımızı, neyi maskelediğimizi bile unutuyoruz. Gölgelerimizi öyle saklıyoruz ki sakladığımızı unutuyoruz sonra yaşam bize bunları sunduğunda neler oluyor, bunu hak etmedim diyerek yine karşımızdakileri suçluyoruz çünkü görebildiklerimiz onlar. Gölgelerimiz görünür haline getiren çevremizdekiler bizim için suçlu, biz ise sütten çıkmış ak kaşık olarak yaşamda kalmak daha rahat nefes almamızı kısa bir zaman için sağlayabilir.
Sonrası…
O gölgelerinin farkına varıp korkudan ağlayan, çığlıklar atan çocuklar gibi oluruz. Onların farkına varmak ve varlıklarını kabul ederek yaşam bize belki daha huzurlu yaşam sunacaktır.
Sevgiler gününe sahip olan Şubat ayındayız ve Aşk güzeldir. Bize bizi hatırlatır. İnsan kendine olan aşkını karşı cinsinde bulmaya çalışır. Aslında aynadaki aksine âşıktır ama onda gördükleri kendin de olup da kabul etmedikleri gölgelerini gördüklerinde ise çatışma başlar.
İnsanoğlu bu yüzleşmeden öyle tepki çıkarır ki önce içinde sonra âşık olduğu zannettiğine kusar bunları. Kendine olduğunu kabul ettiğin anda bu hislerin aşk bütünleşir ve gerçek aşk dönüşür. Geri kalan her aşk aslında sadece zandır.
İlahi ruhun aşkı ile titreşimini bu dünyaya yansıtma çabasıdır ve ruhun kendine aşkla kendine dönüşünde Yaradan’ına kavuşmasını anlatır. Kendinle ayrı kalan, Yaradan’ınla ayrı kalır, Aşkınla ayrı kalır. Yaradan’ın aşkına kavuşana ise diğer aşklar sadece bir yol kadar yalın kalır.
Belki bunları okuduğunuzda kendinizde de bunlardan parçalar bulmuş olabilirsiniz. Hiç endişelenmeyin hepimizde bunlar var. Sadece farkında değiliz ve bilmeden hayatımızı zora sokabiliyoruz. İlişkilerimizi çıkmaza sokuyor, bilmeden gölgelerimiz etkisi altında kararlar veriyor ve kendimizi çıkmaza sokabiliyoruz.
Sadece bir durun ve yaşamınıza bakın, yaşamınızın neresindesiniz?
Yaşamınızda neler olmuş, neler yaşamışsınız ve neden?
Nedenler o zaman sizin için neydi? Şimdi bunları okuduktan sonra nedenler değişebiliyor mu?
Kendinizle sohbet, Yaradan’la sohbettir. Kendinizle sohbet edin.
Aşkla kalın…
Yurdaay ONARAN
Kişisel Gelişim Uzmanı / Yaşam Koçu ve Eğitmeni – İSİS MU AKADEMİ
[email protected]