BU HAYAT SENİN
Merhaba,
Gelmez dediğimiz yaşlar geliyor ve kapımızı çalıyor. Hızına yetişemediğimiz bir postacı zaman ve bir kaç hafta sonra kapımı çalıp kırk yaş zarfımı getirecek bana.
40’ın kutsal bir sayı olduğu söylenir. Hamilelik kırk hafta sürer. Bebekliğimizde kırkımız uçurulur. Ölümün ardından kırk gün sonra mevlit okutulur. Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır derler. Nuh’un gemisi sel de kırk gün kırk gece gezmiştir. Yunus Emre kırk yıl çile çekmiştir. Orta Asya Türklerinde kırk şaman korur kutlu kişileri. Dede Korkut Hikâyeleri, Manas Destanı, Kırgız Türeyiş Efsanesi’nde Kırk kız vardır. Hz. Muhammed’e kırk yaşında gelmiştir peygamberlik. İslam hukukunda malın kırkta biri zekât olarak verilir. Kırk sayısı Kur’an da ve onun hükümlerine dayanan hadislerde de geçer. Bunlardan biri de insanın kırk yaşında olgunlaşması ile ilgilidir.
Bu bilinçle biraz inanamayarak, biraz hüzünlü, bir miktar heyecanlı ama huzurlu ve çokça şükür dolu açacağım kapımı. Doyasıya hakkını vererek yaşadığım, güzel anılar ve insanlar biriktirdiğim, geriye dönüp baktığımda keşke den çok iyi ki dediğim bir kırk yıl var zarfın içinde. Hüznüm bir sonraki kırk yıl ile ilgili. Belki bir on beş yıl, yirmi yıl daha yükselebilirim hayat merdivenlerinde Rabbim nasip ederse, sonrasında başlarım yavaş yavaş ağır adımlarla aşağı doğru inmeye. Önümde ne kadarımın olduğunu bilmediğim zamanda, daha neler katabilirim hayatıma? Hayatımdaki insanlara? En çok da kızıma?
Geçmişte bıraktığım kocaman yıllar var. Mutlu, coşkulu, umutlu, ışıklı yıllar. Hayaller, özlemler, hayal kırıklıkları, ayrılmalar ve kavuşmalar ile dolu yıllar. Kahkahalarla çınlayan, bir o kadar da gözyaşları ile geçen yıllar. Paylaşarak güzelleşen, çoğalan yıllar. Aşkı, ailemi, dostlarımı bulduğum, onlarla yoğrulduğum yıllar. Okuduğum, izlediğim, katıldığım, öğrendiğim, kendimi ararken kaybolduğum, her seferinde yeniden bulduğum, buldukça büyüdüğüm yıllar. Zamana, hayata, koşullara direndiğim, başkaldırdığım, mücadele ettiğim yıllar. Bazen yorulduğum, kendime kapandığım, kendimi dinlediğim, sonra yeniden hayat yolunda yürümeye, koşmaya, sendelemeye devam ettiğim yıllar. İnsanları anlamak için defalarca düşündüğüm, anlayamayınca insanca diye geçiştirdiğim yıllar. Başkalarının dertlerini dert edinip, onlarla çözüm bulmak için çabaladığım yıllar. Ölümün acısına ve doğumun mucizesine tanık olduğum yıllar. Kendi sıkıntılarımı kendime dağ yapıp altında kalacağımı anladığımda, onları yine kendi kendime ortadan kaldırdığım yıllar. Koştuğum, ulaştığım, ulaşamadığım yolları düşe kalka devam ettiğim yıllar. Olgun gençliğimi yaşadığım bugünlerde, geçmişe özlemle geleceğe ümitle bakmam gerektiğini bana anımsatan yıllar. Çok değil kırk yıl olmuş daha.
Bu kırk yılın bana yüce hediyesi kızım, benim prensesim. Ama biliyorum ki hayat O’na her zaman prenses gibi davranmayacak. Evlatları daha az üzülsün daha çok gülsün istiyor anneler. Belki de tam da bu yüzden kırk yılda öğrendiğim, anlamlandırdığım ve tecrübe ettiğim her şeyi harmanlayıp, O’nun için özetlemek ve sizlerle de paylaşmak istedim.
*Bir kadının en güzel yaşlarıdır derler kırklı yaşlar için. Bedenimiz sağlıklı olsun da, bence iyi bir yürektir kadını da erkeği de güzel yapan. Sen iyi isen herkes iyidir unutma. Önemli olan, duymak istemedikleri şeyleri söylediğinde o insanların sana nasıl davrandıklarıdır. Buna tanık olmadan insanların şirin davranışlarına aldanma.
*Mutlu olmayı herhangi bir şarta ya da kişiye bağlama. Önce kendinle mutlu olmayı öğren. Seni mutlu edecek şeylere mutlaka zaman ayır. Kendini sev. Kendine her zaman emek ver. Kendini beğenmekle, insanlara kendini beğenmişlik yapmak farklı şeylerdir. Sen ilkini yapanlardan ol, ikincisini yapanlardan da uzak olmaya çalış.
*Bedenini sev. Onu koru, ona her zaman iyi bak. Nazik ve özenli davran. Ve karşındakinden de aynı şekilde davranmasını bekle.
*Büyümek için acele etme. Her yaşını hakkını vererek geçir.
*Tabiatı izle. Doğanın kendince bir ritmi vardır. Ağaçlar yapraklarını dökmek için zamanını bekler, kışı geçirmeden yaza ulaşamayız. Senin de bir ritmin var unutma. Her gününü keyif alarak telaşsızca yaşa.
*Düşüncelerin ve sözlerin enerji yayar evrene. Hep pozitif düşünmeye çalış. Çokça şükret. Şükrettiğinde çoğalacaktır şükredeceklerin.
*Hiç kimse sana karşı değildir ama herkes önce kendini düşünür. İnsanlara güvenirken bunu aklından çıkarma ki, yaşayabileceğin hayal kırıklıkların daha az olsun.
*Sakin ve açık konuş. Her ne olursa olsun etrafındaki herkese karşı dürüst ol. Güvenilir bir insan ol. Herkesi sevmek zorunda değilsin ama saygılı olmalısın. Başkalarına da kulak ver, seninle aynı fikirde olmasalar bile dinle onları. Çünkü dünyada ki herkesin kendince bir hikâyesi vardır. Empati yapmaya çalış her zaman.
*Çokça oku, her gün mutlaka en az 15 dakikanı kitap okumaya ayır. Kişisel gelişim, psikoloji, roman her ne bulursan oku. Bilgili ol, ama asla “her şeyi biliyorum” cehaletine yenik düşme. Araştırmaktan, öğrenmekten ve kendini geliştirmekten asla vazgeçme.
*Bulabildiğin her fırsatta gez hem kendi ülkeni, hem de tüm dünyayı. Dünya insanı ol. Kültürel mirasları, doğa harikalarını gör. Farklı kültürleri tanı. Bol bol fotoğraf çek. Anılarını ölümsüzleştir. Yaşamında eşyadan çok deneyim ve anı biriktir. Hayat dediğin “an”ların toplamı. Nefes aldığın her anın tadını çıkart.
*Sevgi dolu dol. Ancak insanların seni şartları ile sevmelerine müsaade etme. Sevgiyi, senden her isteneni yapmak sanıp kendi isteklerinden sakın vazgeçme. Mutsuz olduğun yerde durmak zorunda değilsin. Her zaman başka bir yol daha vardır unutma.
*Alçakgönüllü ve merhametli ol. İhtiyacın olmayan şeyleri ihtiyacı olan insanlarla paylaş. Fedakâr ol ama sağlığını, değerlerini ve kendini kimse için feda etme.
*Özür dilemekten çekinme. Haksız olduğunda tüm samimiyetinle özür dile, ama haklıysan asla geri adım atma.
*Her birimiz birçok alanda başarılı ve aynı anda birçok alanda da başarısız olabiliriz. Güzellik gibi başarı da göreceli bir kavramdır. Kendini yargılarken lütfen çok acımasız olma. Kimse mükemmel değildir unutma. Hataların, başarısızlıkların elbette olacaktır. Önemli olan bunu kabullenip, öğretilerini alıp yoluna emin adımlarla devam etmen. Başaramadığın zaman, hata yaptığın zaman yeniden denemekten sakın vazgeçme.
*Eğer illa ki bir yarışın içine çekileceksen, hayattaki tek yarışın kendin ile olsun. Başkaları ile ne başarını, ne paranı, ne bedenini, ne de hayatını mukayese etme.
*Sevdiğin işi yap. İşin için her zaman elinden gelenin en iyisini yap. Çalışkan ol. Ama asla işinin kölesi olma. Çalışmaya kendini kaptırıp elindeki anın kıymetini yitirme.
*En yoğun olduğun anlarda bile ailene, dostlarına ve en önemlisi kendine hep zaman ayır.
*Basketbol oynamaya, piyano çalmaya, ritim yapmaya devam et. Seni rahatlatacak, stresini atacağın, duygularını dışa vuracağın hobilerin hep olsun.
*Manevi yanını hep geliştir. İçinde Allah korkusu değil, Allah sevgisi taşı. Sevgi en güçlü yol göstericidir. Olumlu cümleler ile dua etmekten hiç vazgeçme.
*Aşk. Hayatını değiştirecek üç harf. Ne zaman karşılaşacağını bilmiyorum ama aşka düştüğünde kalp ritminin ve duygularının seni esir almasına izin verme. İçinde bulunduğun resme zaman zaman dışarıdan da bak. Söylemesi kolay uygulaması çok zor olsa da, aşık olduğunda aklını asla ikinci plana atma.
*Birinin seni sevip sevmediğini anlaman için papatya falı bakmana gerek yok. Galatasaray maçına gitmeyi seninle kahve içmeye tercih ediyorsa, unut gitsin. Sevginin ve değerin tek ölçeği “tercihtir, önceliktir.” Kendini ve karşı tarafı anlamak için bu öncelik testini dilediğin zaman uygulayabilirsin.
*Yaşamın için de tercih yapman gerektiğinde, alternatifler arasında bir seçim yapamıyorsan eğer; gözlerini kapat ve düşün. Hayal ettiğinde yüreğini daha hızlı attıran, seni heyecanlandıran, gülümseten hangisi ise o doğru olandır. Bunu hissedemiyorsan seçeneklerini çoğaltmaya devam et.
*Duygularını kontrol edebileceğini bil. İnsanların seni canlarının istediği zaman üzmelerine veya sinirlendirmelerine izin verme. Kendini nasıl hissedeceğini başkalarının insafına asla bırakma. Hiç kimseye karşı içinde kin ve nefret barındırma. Bu duygular en çok sana zarar verir. Negatif duyguları ve kişileri zihninden de kendinden de uzak tut. Sana bir kötülük yapıldığında vereceğin en güzel cevap unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma.
*Her karanlık gecede gökyüzünü aydınlatan bir yıldız vardır mutlaka. O yıldızı görebilmek için hep çabala.
*Hayallerinin peşinden git. Hayatını planla. Hedeflerin olsun. Elbette zaman zaman olaylar planladığın ya da arzu etmediğin gibi gidebilir. Böyle zamanlarda alternatif rotalar belirle kendine. Yılma asla. Bu hayat senin ve kendi yaşamak istediğin hayatı yaratmak senin elinde. Hayatına, hedeflerine, hayallerine sahip çık. Başkalarının seni ve hayatını yönetmesine izin verme.
*İçindeki güce inan. Kendine güven. Sana her zaman söylediğim gibi “Gerçekten istediğin zaman, sen her şeyi başarabilirsin ve her zorluğun üstesinden gelebilirsin birtanem.”
*Ve tatlım şunu da hiç unutma…Şartlar ne olursa olsun, ben her nerede olursam olayım, sen ne yapmış ne yaşamış olursan ol, ben hep yanındayım. Sana inanıyorum, sana güveniyorum ve seni bu dünyada hiç bir şeyi sevmediğim ve sevemeyeceğim kadar çok seviyorum.
Mutlu anlarımızı çoğaltabilmek dileği ile,
Sevgiyle.
Seda.