17 KASIM 1938 GÜNÜ HALKIN ZİYARETİ DOLMABAHÇE SARAYI’NDA ÖNCEDEN BELİRLENEN PROGRAM ÇERÇEVESİNDE DEVAM ETTİ.
Ulus Gazetesi’nden Neşet Atay, ziyaretçi sayısını “Sabahın ilk saatlerinde büyük salonun kapısından dakikada 186 kişi içeri giriyordu. Rakam saat 17’den itibaren sonra 228’e, 23’e doğru 234’e, 23’ten sonra 250’ye çıktı. Sabahtan ve dünden beri Atatürk’ün önünden kaç kişi geçmiştir dersiniz?” ifadesiyle vermektedir. Atay, gece yarısından sonra Dolmabahçe’de sıra bekleyen 50.000 kişinin olduğunu, kalabalık yüzünden Saraya ulaşamayanların Taksim Atatürk anıtını çiçeğe gömdüklerini yazmaktadır.
Dolmabahçe Sarayı’na halkın akın etmesi trajik bir olaya da neden oldu. 17 Kasım 1938 günü saat 20.00’den sonra yüz binden fazla insanın akın etmesi ile meydana gelen izdiham sonucu Dolmabahçe Sarayı’nda çoğunluğu kadın 11 kişi ezilerek öldü. 40’dan fazla yaralı vardı. Gazeteler, olayla ilgili olarak yalnızca hükümetin gönderdiği resmi tebliği yayınladılar. Bu tebliğin dışında olayla ilgili başka bir haber ya da yorum yayınlayamadılar.
Ölenlerin isimleri şöyleydi:
1) “Deniz Yolları İşletmesi Müdürü Raufi Manyas’ın kızı Bilun (16 yaşında)
2) İstiklal Caddesi 236 numarada oturan Anna (58 yaşında)
3) İstiklal Caddesi’nde Yıldırım Apartmanında oturan Bayan Roya Koşnir
4) Roya Koşnir’in kızı Bela Koşnir
5) Bakırköy’den Aşçı Hatice (55 yaşında)
6) Kurtuluş’tan Sütçü Diyamendi (40 yaşında)
7) Topkapı Arpaemini Yokuşu Sokağı’nda oturan Abdülhamit (50 yaşında)
8) Aksaray’da Laleli Caddesi’nde oturan Bayan Kevser Mehmet (35 yaşında)
9) Tarlabaşı 19 Numara’da oturan Satenik Ohannes (35 yaşında)
10) Saint Benoit Lisesi Öğrencisi Paul Kuto (15 yaşında)
11) Beyoğlu Lüksemburg Oteli’nde kalan Belçikalı Leon (76 yaşında)
17 Kasım 1938 gecesi, Atatürk’ü ziyaret için gelen ve izdihamdan hayatını kaybeden insanlar, farklı etnik kimliklere sahip Türk vatandaşları idi. Her yaştan, her kesimden insan, bu ortak üzüntüyü paylaşıyordu. 6 Aralık 1938 gününe ait Cumhuriyet Gazetesi, ölenlerin sayısının 13 olduğunu belirtmektedir.
O tarihte hala tedavi altında olan yaralı sayısı ise 6 kişiydi. Trajik olay, saat 22.30’da meydana geldi, saat 23.00’de olay yerine gelen İstanbul Savcısı Hikmet Onat soruşturmaya başladı. Savcılık soruşturmasında, 100’den fazla kişinin ifadesi alındı. Adli Tıp doktoru Enver Karan otopsi raporunda, ölümlerin solunum yetmezliğinden kaynaklandığını bildirdi. Soruşturma raporunda, tramvayların işlemesinin engellenmemesinin ve saraya girenlerin çıktıktan sonra caddeyi dolaşıp girmek için bekleyenlerin arasına karışmalarının halkın yoğun akınının artmasına neden olduğu, bu kalabalığa rağmen güvenlik güçlerinin kordon düzenlemesi yapmadıkları belirtiliyordu.
Savcılık soruşturmasında, sarayın saat kulesi tarafında bulunan kapının kapatıldıktan sonra tekrar açılmasının halkın şiddetli ve yoğun bir akınına neden olduğu, bu akının izdihama yol açtığı bildiriliyordu.
Başka bir iddiaya göre, kalabalığı dağıtma emri alan atlı polislerin hareketi izdihama yol açmıştı.
Savcılık, izdihamın düzeni sağlamakla görevli memurların kusurundan kaynaklandığını açıkladı. Mevzuata göre, memurların yargılanabilmesi için idarenin izni gerekiyordu. Savcılık tamamladığı soruşturma dosyasını, idari makamlara gönderdi. Bu olaydan sonra İstanbul Emniyeti’nde tayin operasyonu başladı. Olay gecesi güvenlik güçlerine komuta eden İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Kamuran Cuhruk, 26 Kasım 1938 tarihli atama kararnamesiyle Emniyet Genel Müdürlüğü Birinci Şube Müdürlüğü’ne tayin edildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Altıncı Şube Müdürü Faik Abrak da, Mardin Emniyet Müdürlüğü’ne tayin edildi.
1 Aralık 1938’de İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ görevden alınarak Bakanlık emrine verildi. İstanbul Emniyet Müdürü Salih Kılıç da Çorum Valiliği2ne tayin edildi.
İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü’nün tayinlerinin nedeni yalnızca Dolmabahçe Faciası değildi. İnönü’nün başbakanlıktan alındığı ve halef mücadelesinin sertleştiği dönemde, İstanbul Valisi Üstündağ, İnönü’ye muhalif bir çizgide kalmıştı. İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü’nün görevden alınması İstanbul’un Ankara’daki yeni İnönü yönetimine bağlanmasını amaçlıyordu. Ancak Dolmabahçe Faciası da tayinlerin meşru nedenlerinden biriydi.
Dönemin gazeteleri, Vali Üstündağ’ın görevden alınmasının nedeni olarak Dolmabahçe izdihamını göstermektedirler.
Savcılık soruşturmasından sonra Dolmabahçe izdihamı ile ilgili idari soruşturma da başlatıldı. 6 Aralık 1938’de olayı soruşturmak için iki mülkiye, bir polis müfettişi görevlendirildi. Üç müfettiş, olay günü Dolmabahçe Saray ve meydanda görev yapan polis amir ve memurlarından 50 kişinin Beşiktaş Emniyet Amiri Lütfi’nin, Beşiktaş Karakolu’nda çalışan polis memurları ve amirlerinin, karakollardan saraya yardımcı kuvvet olarak gelen polis memurlarının, saray memur ve hademelerinin, ayrıca olayın şahitlerinin ifadelerini aldılar.
Müfettişler, olayda hayatını kaybedenlerin aileleri ile de görüştüler. İstanbul Emniyet Müdürlüğü eski Altıncı Şube Müdürü Faik Abrak ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Üçüncü Şube Müdürü Mehmet Tanyeri ifade verdi. Eski İstanbul Emniyet Müdürü, Çorum Valisi Salih Kılıç, müfettişler tarafından iki defa dinlendi. Kılıç, verdiği ifadede olay gecesi güvenlik güçlerine kendisinin değil İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Kamuran Cuhruk’un emir verdiğini, kendisinin sorumlu olmadığını söyledi. Bu ifade üzerine müfettişler, iki saat boyunca İstanbul Eski Emniyet Müdür Yardımcısı Kamuran Cuhruk’un ifadesini aldılar.
Dolmabahçe izdihamının yaşandığı gece, İstanbul Emniyet Müdürü ve yardımcısı, olayın sorumluluğu konusunda İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasında şube müdürlerinin önünde tartışmışlardı.
Müfettişler, olay mahallinde yeterli güvenlik gücünün bulundurulmadığını ve görevde olan polis memurlarının sabah saat 08.00’den gece 24.00’e kadar aralıksız nöbette tuttuklarını saptadılar.
Müfettişler, yaklaşık bir ay çalışarak Dolmabahçe Faciası soruşturmasını tamamladılar. İdari soruşturma sonucunda müfettişler, dönemin İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ, İstanbul Emniyet Müdürü Salih Kılıç, Beyoğlu Kaymakamı Daniş Yurdakul, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Kamuran Cuhruk ve bazı idari yöneticilerin görevlerini ihmal ettikleri sonucuna ulaştılar. Soruşturma dosyası adli muhakeme kararı için Danıştay’a gönderildi. Danıştay, Dolmabahçe olayından ötürü dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Salih Kılıç’ın ve İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Kamuran Cuhruk’un muhakemesine, Vali Muhittin Üstündağ ve diğer yöneticilerin men-i muhakemesine karar verdi.
17 Kasım 1938 gecesi, Dolmabahçe Sarayı’nda izdihamdan 11 kişinin hayatını kaybettiği olaydan dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Salih Kılıç ve Emniyet Müdür Yardımcısı Kamuran Cuhruk sorumlu bulundu ve yargılanmalarına karar verildi.
Danıştay, Salih Kılıç ve Kamuran Cuhruk’un Kocaeli’nde yargılanmasına hükmetti. Tahkikat evrakı ve muhakeme kararı Kocaeli’ne gönderildi.
Salih Kılıç ve Kamuran Cuhruk, Kocaeli Ağır Ceza Mahkemesinde Dolmabahçe’deki izdihamdan dolayı vefata sebebiyet davasında yargılandılar. Duruşmalar sırasında dönemin Altıncı Şube Müdürü Faik Abrak da şahit olarak dinlendi. Faik Abrak, ifadesinde izdihama halkın heyecanının neden olduğunu, alınan tedbirlerde bir noksan olmadığını ve Salih Kılıç ve Kamuran Cuhruk’un tedbirsizlik ve ihmal göstermediklerini söyledi. Faik Abrak, meslektaşları ve eski amirleri lehinde şahitlik yaptı. Salih Kılıç’ın yargılama sonucuna ulaşılamamıştır. Ancak Salih Kılıç’ın memuriyet hayatına devam etmesi, 19 Haziran 1948 yılında Ordu Valiliği’ne atamasının yapılması ve emekliye ayrıldığı tarih olan 18 Haziran 1951 yılına kadar Ordu Valiliği yapmış olması yargılama sonucunda “ağır bir ceza” almadığını göstermektedir.
Dolmabahçe Faciası’ndan dolayı memurlar, ceza almaz iken hükümet cenaze töreninde görev alan memurlara takdirname verilmesini kararlaştırdı.
Milli Savunma, Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları, Başbakanlığa Atatürk’ün cenaze töreninde görev yapan takdirname alacak memurların listesini gönderdiler.Takdirname listesinde, Dolmabahçe Faciası soruşturmasında ifadesi alınan Emniyet Müdürü Faik Abrak’ın ve Mehmet Tanyeri’nin ismi de yer alıyordu.
17 Kasım 1938’de Dolmabahçe’de meydana gelen izdiham, dönemin basının incelenmesi açısından da önemlidir.
İzdihamın meydana geldiği günlerde basın, olayla ilgili olarak yetkililerden gelen resmi tebliği yayınlamakla yetindi.On bir kişinin öldüğü bir haberle ilgili olarak detaylı bilgiye ve yoruma yer vermemeleri konusunda dönemin gazeteleri uyarılmış olmalıdır. İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ ve İstanbul Emniyet Müdürü Salih Kılıç’ın 1 Aralık 1938’de görevden alınmalarından sonra basının olaya ilgisi arttı. İzdiham ile ilgili savcılık ve idari soruşturma basın tarafından izlendi ve detayları ile aktarıldı. Görevden alınan İstanbul Valisi Üstündağ ve ekibi hakkında açılan Otobüs, Asri Mezarlık ve Sürpagop Mezarlık davaları da aynı şekilde basın tarafından yoğun ve detaylı bir şekilde takip edildi. Koçak, basının Eski İstanbul Valisi ve ekibi hakkındaki yolsuzluk ve usulsüzlük davalarına olan yoğun ilgisini, yeni İnönü yönetiminin yönlendirdiğini, desteklediğini ifade etmektedir. Basının Dolmabahçe izdihamı ile ilgili haberlerini bu açıdan da değerlendirmek mümkündür.
Dolmabahçe Sarayı’nda meydana gelen izdiham, 19 Kasım 1938 günü Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grubu’nda da görüşüldü. İzdiham sonucu ölen insanların kaybından dolayı üzüntü dile getirildi. Güvenlik önlemlerinin arttırıldığı belirtilerek halktan daha dikkatli olmaları istendi. Dolmabahçe izdihamı, cenaze töreni için alınan güvenlik tedbirlerini daha da sıkılaştırdı. Ankara’daki törende güvenlik önlemleri daha yoğun oldu.