Cenaze törenlerini izleyenler içinde yazar Reşat Nuri Güntekin de vardı. Reşat Nuri Güntekin, kortejde yer alan Başbakan Celal Bayar’ın ağladığını yazmaktadır:
“Alay’ı Fındıklı taraflarında bir sokak ağzından, kucaklarına çocuklarını yüklenmiş yoksul kıyafetli birkaç kadın ve erkek, konuşmalarından Ata’nın eski silah arkadaşları olduklarını anladığım iki yaşlı gazi ve temiz elbiseleri olmadığı için okullarının taburuna girememiş dört beş çocukla beraber seyrediyordum. Top arabasını takip eden kesif gruplar arasındaki yedişer sekizer metrelik muntazam boşluklardan birinin ortasında bir aralık tek bir insan görüldü. Üzerinde herhalde resmi kıyafet, frak ve silindir bulunması lazımdı. Fakat nedense bu fark edilmiyor. O Cihangir ve Fındıklı tepelerinden inen dizi dizi sokakları doldurmuş kalabalıkların içinden, dalgınlıkla bu boşluğa yürüyüvermiş rastgele bir insana benziyordu. Gözlüklerinin içi yaşla dolmuştu. Vücudu hafifçe öne eğilmiş, çehresi yorgun yavaş yavaş ağlayarak yürüyordu. Bu Başvekilimiz Celal Bayar’dı”
Cenaze törenini dakika dakika not eden Behçet Kemal Çağlar da durumu şu şekilde betimlemektedir:
“Yolun kenarındaki setler insanlarla dolu. Hıçkırıktan arabanın ve ayakların sesleri duyulmaz oldu. Bütün millet ağlıyor sözü ilk defa benzetme olmaktan çıkmış. Bütün yollar adeta bedenden bir dağ, baştan bir nehir. Fındıklı’dan ayrıldık. Kenarlarda sıralanmış mektepler, sokaklar dolmuş, halk cadde kenarındaki ev ve dükkanları hınca hınç doldurmuş, kalabalık, ağaç üstlerine ve minare şerefelerine tırmanmış kimseler dövüne dövüne, hıçkıra hıçkıra ağlıyorlar.”
Kortej Tophane ve Fındıklı arasından geçerken feryat ve çığlık seslerinin çok artmasından dolayı güvenlikten sorumlu Fahrettin Altay, tabutu taşıyan top arabasını geçici bir süre durdurma gereğini hissetti. Cenaze kortejinin geçeceği yolları gören binalarda pencereler, korteji izlemek isteyenlere kiraya verildi.
Cenaze kortejinin geçtiği sırada kalabalık ve izdihamdan bazı olaylar da oldu. Boğazkesen Caddesi’nden taşan ve kortejin geçeceği caddeyi kaplayan halkı durdurabilmek için polis itfaiyeden yardım istemiş, su sıkarak caddeyi kaplayan kalabalığı dağıtmıştı.
Gülhane Parkı’nın kapısına ise naaşın Sarayburnu’nda Zafer Torpidosu’na naklini görmek isteyenler akın etti. Yer darlığı yüzünden oluşan izdihamı engellemek amacıyla ordu mensupları kalabalığı geri itmek için silah dipçiklerini kullandılar. İngiliz Büyükelçiliği’nin raporuna göre, olay sırasında pek çok kişi yaralandı ancak dönemin Türk basınında bu haber yayınlanmadı.
Ama daha vahimi cenaze kortejini izleyenlerin doldurduğu bir bina çöktü. Eminönü’nde eski bir binanın çökmesiyle 14 kişi yaralandı.
İstanbul’daki cenaze törenine katılanların sayısının bir gazete 600.000 kişi olduğunu iddia etmektedir. Bu rakam, o yıllarda tahmini 750.000 olan İstanbul nüfusuna yaklaşmaktadır. Törene katılanların sayısının tam olarak bilinmesi mümkün değildir ancak kesin olan 19 Kasım 1938, İstanbul’un tarihi günlerinden birisi olmuştur. Atatürk’ün naaşı Sarayburnu’ndan, Zafer Torpidosu’na, oradan da İzmit’e gidecek olan Yavuz zırhlısına konuldu. Atatürk’ün naaşının Yavuz’a konulması sırasında ona yabancı devletlere ait savaş gemileri ve töreni denizden takip etmek isteyenler için belirlenmiş vapurlar da eşlik etmiştir. Yavuz zırhlısı, Atatürk’ün cenazesini aldıktan sonra, arkasında Hamidiye, Zafer, Tınaztepe ve iki denizaltı gemisi ile Savarona, sancağında İngiliz dretnotu, bunu takiben Sovyet, Alman, Fransız, Yunan, Romen savaş gemileri, üstünde uçak filoları olduğu halde Marmara açıklarına doğru ilerlemeye başladı.
Yavuz zırhlısı, saat 19.30’da İzmit Mayın İskelesi’ne yaklaştı. Cenaze, burada binlerce İzmitli tarafından karşılandı. İzmit’te de tören düzeni ve güvenlik önlemleri önceden alınmıştı. Yavuz zırhlısından alınan Atatürk’ün naaşı, tren istasyonuna götürüldü. Atatürk’ün tabutu sağlığında yurt gezilerinde kullandığı beyaz renkli vagona konuldu. Atatürk’ün tabutunun konulduğu tren, saat 20.30’da İzmit’ten ayrıldı. Tren, İzmit’ten sonra geçtiği bütün istasyonlarda yavaşlayarak Bilecik, Eskişehir, Polatlı ve Etimesgut’tan sonra Ankara’ya ulaştı. Hat boyunca, trenin geçtiği yerlerde halk, geç saate aldırmaksızın, kimi zaman ellerinde meşalelerle, treninin geçişini izlediler. Atatürk’ün naaşını taşıyan tren, 20 Kasım 1938 günü saat 10.03’te Ankara garına ulaştı.
ANKARA’DA CENAZE TÖRENİ.
Peronda, başta Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, bakanlar, milletvekilleri, komutanlar olmak üzere protokol üyeleri bulunuyordu. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak tabutun bulunduğu vagona binerek saygı duruşunda bulundular.
Tabut daha sonra vagondan alınarak bir top arabasına kondu. Tabutun bulunduğu top arabası, arkasından yürüyen Cumhurbaşkanı, Başbakan, Mareşal Fevzi Çakmak, milletvekilleri, mülki ve askeri erkân eşliğinde istasyondan Türkiye Büyük Millet Meclisi binasına geldi. Atatürk’ün tabutu daha önceden Bruno Taut’un hazırlamış olduğu katafalka konuldu. Başta Cumhurbaşkanı İnönü ve protokol katafalkın önünde saygı duruşunda bulundular.
O gün çekilen ve tabutun istasyondan alınıp Meclise götürüldüğünü gösteren fotoğraflarda, istasyon çevresinin boş olduğu görülmektedir. İstanbul’da meydana gelen izdihamın ardından Ankara’da güvenlik tedbirlerinin artırıldığı anlaşılmaktadır. Gazeteci Asım Us da, Ankara’da istasyon ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasına çıkan bütün yolların, askerler tarafından tutulduğunu, bu suretle halkın izdihamının önüne geçildiğini yazmaktadır.
Meclisin önünde yer alan katafalkın çevresinde subaylar, 20 Kasım 1938 günü saat 10.30’dan itibaren saygı nöbeti tuttular ve nöbet 21 Kasım 1938 günü törenin başlayacağı 09.00 saatine kadar devam etti. Saygı nöbeti, her rütbeden altı subayın yarım saat aralıklarla değiştiği 45 nöbet postası ile gerçekleşti.
Ertesi gün 21 Kasım 1938’de, Atatürk’ün tabutunun Etnografya Müzesi’ne konulduğu resmi devlet töreni düzenlendi. Cenaze töreni için çeşitli tedbirler alındı. Yalnızca törene davetlileri taşıyacak resmi görevli araçların trafiğe çıkmasına izin verildi. Halka Gençlik Parkı alanından töreni izleyebilmelerine müsaade edildi. Saat 08.00’den sonra otobüs seferleri kaldırıldı.
Saat 9.42’de Atatürk’ün tabutu, 12 milletvekili tarafından katafalktan alınarak top arabasına yerleştirildi. Saat 10.07’de, Türk ve Yabancı askeri birlikler top arabasının önünde saygı geçidi yaptılar.
İlk önce mızraklı süvariler geçtiler, geçiş sırasında subaylar kılıçlarıyla tabutu selamlarken, erler mızraklarını aşağıya doğru çevirmiş ve başlarını tabuta doğru dönmüşlerdi. Onları sancaklarıyla topçular, muhafız alayı ve Harbiyeliler takip etti. Toplam dokuz ülke, cenaze törenine askeri birlikleri ile katıldı. Türk askeri birliklerin ardından Almanya, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, İran, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Yunanistan askeri onur kıtaları bayrakları ve kılıçlarıyla Atatürk’ü selamladılar.
Askeri birliklerin dışında on yedi devletin başkanları tarafından özel temsilciler gönderildi. Diğer ülkeleri büyük elçileri temsil etti. Nazi Almanya’sını Baron Von Neurath, İngiltere’yi Lord Birdwood, Fransa’yı İçişleri Bakanı Albert Sarruat, İtalya’yı Baron Aloizi, Sovyetler Birliği’ni General Potemkin, Yugoslavya’yı Savunma Bakanı Nedic, Yunanistan’ı ise Başbakan Metaksas temsil ediyordu.
Cenaze törenine katılan ülkelerden bir kısmı ile Türkiye daha on beş yıl önce savaştan çıkmıştı. Dahası cenaze törenine katılan ülkeler, bir yıl sonra başlayacak olan İkinci Dünya Savaşı’nda düşman saflarda yer alacaklardı. Atatürk’ün cenaze töreni, farklı kamplarda yer alan ülkeleri bir araya getiren bir zemin oldu. Neue Zürcher Zeitung adlı İsviçre gazetesi, cenaze töreninde ortaya çıkan tabloyu şu şekilde tasvir etti:
“Atatürk’ün cenaze töreni, onun son zaferi oldu. Tabutunun önünde karşıtlarının hepsi sessiz kaldı. Türk ve Alman askerleri, tabutunun arkasında bir sırada yürüdüler; bir diğer sırada Stalin ve Hitler’in temsilcileri yan yanaydılar; hem Valencia hem de General Franco çiçek yollamışlardı. Tabutun önünde Faşistler, Demokratlar ve Komünistler eğildiler.”
Askeri birliklerin geçidinin ardından saat 10.45’de cenaze korteji, meclisin önünden Etnografya Müzesi’ne Cumhurbaşkanlığı Bandosu’nun çaldığı Chopin’in matem marşı eşliğinde hareket etti. Cenaze kortejinin önünde Türk ve yabancı askeri birlikler ve bandolar yer alıyordu. Askeri birliklerin ardında 80 askerin çektiği ve yanında kılıçlarını çekmiş 12 generalin bulunduğu Atatürk’ün tabutunu taşıyan top arabası geliyordu. Top arabasını Atatürk’ün İstiklal Madalyası’nı taşıyan bir general takip ediyordu. Hemen ardından kız kardeşi Makbule Hanım ve eşi yürüyordu.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak ve Atatürk’ün yaverlerinin arkasında Cumhurbaşkanı İnönü, ağır adımlarla ilerliyordu. Cumhurbaşkanının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Abdülhalik Renda, Başbakan Celal Bayar, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak yer alıyordu. Kortejde, daha sonra sırasıyla yabancı büyükelçiler, temsilciler, bakanlar, milletvekilleri, askeri ve mülki erkan bulunuyordu.
Dönemin gazetelerine göre, cenaze kortejinin güzergahında bulunan Gençlik Parkı’nı halk doldurmuş; feryatlar, haykırışlar içinde gözyaşı döküyordu.
Cenaze korteji, saat 13.10’da Etnografya Müzesi’ne ulaştı. Başta Cumhurbaşkanı İnönü ve protokol yerlerini aldılar. Atatürk’ün tabutu top arabasından alındı. Türk askerlerinin omuzlarında Etnografya Müzesi’nin girişinde yer alan beyaz mermerden kaidenin üzerine konuldu. 21 Kasım 1938 günü düzenlenen Atatürk’ün naaşının Etnografya Müzesi’ne nakil töreni, devlet adamlarının ve korteje katılanların veda geçişi ile son buldu.
CENAZE TÖRENİNİN ARDINDAN ATATÜRK’E VEDA KONUŞMASINI CUMHURBAŞKANI İNÖNÜ YAPTI. İNÖNÜ’NÜN TÜRK HALKINA SESLENDİĞİ KONUŞMASI:
“EMİN OL, AZİZ HATIRAN, SÖNMEZ MEŞ’ALE OLARAK RUHLARIMIZI DAİMA ATEŞLİ VE UYANIK TUTACAKTIR”
BÜYÜK TÜRK MİLLETİNE…
BÜTÜN ÖMRÜNÜ HİZMETİNE VAKFETTİĞİ SEVGİLİ MİLLETİNİN İHTİRAM KOLLARI ÜSTÜNDE ULU ATATÜRK’ÜN FANİ VÜCUDU İSTİRAHAT YERİNE TEVDİ EDİLMİŞTİR.
HAKİKATTE YATTIĞI YER, TÜRK MİLLETİNİN ONUN İÇİN AŞK VE İFTİHARLA DOLU OLAN KAHRAMAN VE VEFALI GÖĞÜSÜDÜR. ATATÜRK, TARİHTE UĞRADIĞIMIZ EN ZALİM VE HAKSIZ İTHAM GÜNÜNDE MEYDANA ATILMIŞ, TÜRK MİLLETİNİN MASUM VE HAKLI OLDUĞUNU İDDİA VE İLAN ETMİŞTİR.
İLK ÖNCE EHEMMİYETİ KAVRANMAMIŞ GÜR SESİ, ASLA YIPRANMAYAN BİR KUVVETLE NİHAYET BÜTÜN CİHANIN ŞUURUNA NÜFUZ ETMİŞTİR.
EN BÜYÜK ZAFERLERİ KAZANDIKTAN SONRA DA ATATÜRK, ÖMRÜNÜ YALNIZ TÜRK MİLLETİNİN HAKLARINI, İNSANİYETE EZELİ HİZMETLERİNİ VE TARİHE HAKETTİĞİ MEZİYETLERİNİ İSPAT ETMEKLE GEÇİRMİŞTİR. MİLLETİMİZİN BÜYÜKLÜĞÜNE, KUDRETİNE, FAZİLETİNE, MEDENİYET İSTİDADINA VE MÜKELLEF OLDUĞU İNSANİYET VAZİFELERİNE SARSILMAZ İTİKADI VARDI.
“NE MUTLU TÜRKÜM” DEDİĞİ ZAMAN, KENDİ ENGİN RUHUNUN, HİÇ SÖNMEYEN AŞKINI NE MANALI BİR SURETTE HULÂSA ETMİŞTİ. FENA ZİHNİYET VE İDARE İLE GERİ BIRAKILMIŞ TÜRK CEMİYETİNİ, EN KISA YOLDAN İNSANLIĞIN EN MÜTEKÂMİL VE EN TEMİZ ZİHNİYETLER İLE MÜCEHHEZ MODERN BİR DEVLET HALİNE GETİRMEK ONUN BAŞLICA KAYGUSU OLMUŞTU.
TEŞKİLATI ESASİYEMİZDE VE BUGÜN HİZMET BAŞINDA, İRFAN MUHİTİNDE VE GENİŞ HALK İÇİNDE BULUNAN EVSAFİLE ATATÜRK’ÜN EN KIYMETLİ EMANETİDİR. UFULÜNDEN BERİ ATATÜRK’ÜN AZİZ ADI VE HATIRASI, BÜTÜN HALKIMIZIN EN CANDAN DUYGULAR İLE SARILMIŞTIR.
MEMLEKETİMİZİN HER KÖŞESİNDE VE BÜTÜN MİLLETÇE KENDİSİNE GÖNDERDİĞİMİZ SAMİMİ BAĞLILIK, DEVLET VE MİLLETİMİZ İÇİN KUDRET VE VEFANIN BELİĞ MİSALİDİR. TÜRK MİLLETİNİN AZİZ ATATÜRK’E GÖSTERDİĞİ SEVGİ VE SAYGI, ONUN İÇİN ATATÜRK GİBİ BİR EVLÂD YETİŞTİRİLEBİLİR BİR KAYNAK OLDUĞUNU BÜTÜN DÜNYAYA GÖSTERMİŞTİR.
ATATÜRK’E TAZİM VAZİFEMİZİ İFA ETTİĞİMİZ BU ANDA, HALKIMIZA, KALBİMDEN GELEN ŞÜKRAN DUYGULARIMI İFADE ETMEYİ, ÖDENMESİ LÂZIM BİR BORÇ SAYDIM.
MİLLETLER ARASINDA KARDEŞÇE BİR İNSANLIK HAYATI ATATÜRK’ÜN EN KIYMETLİ İDEALİ İDİ.
BÜTÜN DÜNYADA ÖLÜMÜN GÖRDÜĞÜ İHTİRAMI İNSANLIĞIN ATİSİ İÇİN ÜMİD VERİCİ BİR MÜJDE OLARAK SELAMLARIM.
BU SÖZLERİM YAZILAR İLE VE TOPRAĞIMIZDA ŞÖVALYE ASKERLERİ VE MÜMTAZ ŞAHSİYETLER İLE YASIMIZA İŞTİRAK EDEN BÜYÜK MİLLETLERE, TÜRK MİLLETİ ADINA ŞÜKRANLARIMIN İFADESİDİR.
“DEVLETİMİZİN BÂNİSİ VE MİLLETİMİZİN FEDAKÂR, SADIK HADİMİ, İNSANLIK İDEALİNİN ÂŞIK VE MÜMTAZ SİMASI, EŞSİZ KAHRAMAN ATATÜRK!
VATAN SANA MİNNETTARDIR.”
BÜTÜN ÖMRÜNÜ HİZMETİNE VERDİĞİN TÜRK MİLLET İLE BERABER SENİN HUZURUNDA TAZİMLE EĞİLİYORUZ. BÜTÜN HAYATINDA BİZE RUHUNDAKİ ATEŞTEN CANLILIK VERDİN.
EMİN OL, AZİZ HATIRAN, SÖNMEZ MEŞ’ALE OLARAK, RUHLARIMIZI DAİMA ATEŞLİ VE UYANIK TUTACAKTIR.
REİSİCUMHUR İSMET İNÖNÜ
KAYNAKÇA:
*BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ CUMHURİYET ARŞİVİ
*CUMHURİYET GAZETE ARŞİVİ
*GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI RESMİ İNTERNET SİTESİ
*TUNÇ BORAN (ATATÜRK’ÜN CENAZE MERASİMİ SUÇ VE METANET)
*ULUS GAZETESİ
*DEĞERLİ ÜSTAT CEMAL KUTAY’ (ATATÜRK’ÜN SON GÜNLERİ)
*UTKAN KOCATÜRK (DOĞUMUNDAN ÖLÜMÜNE KADAR KAYNAKÇALI ATATÜRK GÜNLÜĞÜ)
*UĞUR ÜÇÜNCÜ (ATATÜRK’ÜN CENAZE MERASİMLERİ)