Hodan yağı cildinizi sağlıklı tutabilmeniz için az bilinen bir sırdır. Bu doğal yağ sadece derinizi nemlendirmekle ve kuru ve hasarlı cildinizi yumuşatmakla kalmaz, aynı zamanda egzama ve atopik dermatit gibi kronik cilt rahatsızlıklarına sahip hastaları rahatlatır.
Hodan Yağı Nedir?
Hodan (borago officinalis) genelde yıldız çiçeği denilen yabani bir çiçektir. Görece büyük bir bitkidir. (46 cm uzunluğunda) Yıldız şeklinde parlak mavi çiçekleri vardır ve neredeyse dünyanın her yanında vahşi doğada bulunabilirler. 1500 yıldan fazladır bilinen ve kullanılan ünlü bir bitkidir. Roma tarihçisi Pliny hodanın faydaları hakkında yazmış ve hodan yapraklarının, Homer’in yazılarında olduğu gibi gizemli Nephenthe iksiri misali şaraba katıldığında mutlak bir şekilde unutkanlık yapan bir sarhoşluğa sebep olabileceğinden şüphelenilmiştir. Orta Çağ’da, hodan, tıbbi tedaviler için kullanılan çaylara konulmuştur.
Bugün hodan bitkisi yaprakları ve gövdesi için değil, çekirdeklerindeki çok değerli yağı için ekilmekte ve yetiştirilmektedir. Bu yağın çok kıymetli oluşu, bir yağ asidi olan ve gamma – linolenik asit (GLA) denilen yağ asidinin bilinen en zengin kaynağı olmasıdır. (%24)
Yiyeceklerinizde ve Cildinizde Hodan Yağı Kullanımı
Son zamanlarda yapılan pek çok çalışma ağız yolu ile alınan hodan yağının ciltteki PG1 seviyesini arttırdığını ve kronik enflamasyonları bastırdığını belirtmiştir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar yağ asitlerinin dengesizliğinden kaynaklanan deri rahatsızlıklarının, hodan yağının beslenmeye eklenmesi ile düzeltilebileceğini göstermektedir. İnsanlar üzerinde yapılan çalışmalar da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Aslında son zamanlarda yapılan bir çalışma deri rahatsızlığına sahip hastalarda besin takviyesi şeklinde verilen hodan yağının bu hastaların ciltlerinde doğrudan bir gelişme ile sonuçlandığını göstermiştir.
Ağız yoluyla alınan hodan yağı cilde faydalı olduğu gibi deriye sürülen hodan yağının da derideki çeşitli bozukluklara pozitif etkilerinin olduğunu ve bu bozuklukların giderilmesine yardımcı olduğunu gösteren yeteri kadar kanıt mevcuttur.
Çok ilginç bir çalışma hodan yağını içeriklerinde bulunduran cilt kremlerinin kuru ya da hasarlı ciltler üzerindeki etkilerini incelemiştir. Yirmi tane kuru veya pullu cilde sahip olan sağlıklı bireylere on dört gün boyunca testler yapılmıştır. Sonuçlar, hodan yağını içeriklerinde bulunduran kremlerin hem kuru ciltlerde hem de yüzeysel olarak hasarlı ciltlerde nemin ve yumuşaklığın sağlanmasında daha etkili olduklarını kanıtlamıştır. Bu çalışma hodan yağının kronik olan kuru ciltlerde olsun, çevresel faktörler sonucunda hasar görmüş ciltlerde olsun, erişkin bireylerin derilerinde hücreler arası nem duvarını korumada önemli bir rol oynadığının kanıtı olarak yorumlanmıştır.
Bebekler İçin Hodan Yağı
Hodan yağının haricen uygulanması ile ilgili en güçlü kanıtlardan bir tanesi, “cradle cap” (beşik şapkası) da denen ve genelde bebeklerde görülen infantil sebore dermatit hastalığına ciddi şekilde yakalanmış bebeklerin kırk sekizi üzerinde yapılmış klinik çalışmalarda görülmüştür. Bu rahatsızlık kafa derisinde, göz kapaklarında, yüzde, koltuk altında, kasıklarda ve göğüste oluşan pulcuklar ve kabuklar ile bilinir. Bu hastalıktan muzdarip bebekler günde iki kere hodan yağı ile tedavi edilirler ve rahatsızlık iki hafta içerisinde geçer. Bu tedavide sadece hodan yağının uygulandığı bölgelerde değil uygulanmadığı diğer bölgelerde de pozitif gelişmeler görülür. Bu sonuç hodan yağının deriden etkili bir biçimde absorbe edildiğini ve vücudun diğer kısımlarında da Prostaglandin 1’in biyosentezi için gerekli gama- linolenik kaynağı olarak kullanıldığını göstermektedir. Eğer bu tedaviye devam edilmezse, bir hafta içinde belirtiler tekrar ortaya çıkacaktır. Ancak bebek yedi aylık olana kadar bu tedaviye devam edilirse hastalık kendini tekrarlamayacaktır.
Yazarların hipotezlerine göre bazı yeni doğanlarda D6D enzim sistemi yeteri kadar gelişmemiş olmaktadır ve bu nedenle yeteri kadar gama- linolenik asidi üretememektedir. Bu sebepler bebekte “beşik şapkası” (cradle cap) rahatsızlığının ortaya çıkmasını tetiklemektedirler. Hodan yağı tedavisi en azından bebeğin enzim sistemi topralanana kadar GLA’yı dışarıdan almasına yardımcı olmakta ve böylece hastalık semptmlarından kurtulmasını sağlamaktadır.
Biyokimyasal Özellikleri
Vücudumuz doğal olarak gamma – linolenik asit üretebilme kapasitesine sahiptir. Ancak bunu yapabilmesi için başlangıç maddesi olarak linolenik asite (LA) ihtiyacı vardır. Bu temel bir yağ asididir ve vücudumuz bu yağ asidini üretemez. Bu nedenle bu yağ asidini her günkü beslenmelerimiz ile beraber dışarıdan almak zorundayızdır. Şükür ki günlük beslenmelerimizde bu yağ asidinden bol miktarda almaktayız zira hemen her yenilebilinir bitkisel yağda bu yağ asidi bulunmaktadır. Linoleik asit mideye girdiğinde Delta -6- Desaturase (D6D) denilen ve LA’yı GLA’ya çeviren bir enzim ile etkileşime geçer. Böylece günlük ihtiyacımız olan GLA’yı edinmiş oluruz. Burada D6D’nin önemi büyüktür zira bu enzim olmadan ne kadar linoleik asit alırsak alalım, yeterli GLA’ya sahip olamayız. GLA daha sonra biyokimyasal bazı adımlar neticesinde prostaglandin 1 denilen (PG1) ve çok önemli olan bir bileşime dönüştürülür. İşte prostaglandin 1, sağlıklı bir cilde sahip olabilmek için temel moleküldür. PG1 deriyi yaralanmalardan ve hasarlardan korur, su kaybını telafi etmede etkilidir ve deride oluşabilecek enflamasyonlara karşı direnç sağlar.
D6D enzimi sık sık tembel enzim olarak anılır. Böyle denmesinin sebebi bu enzimin işini çok yavaş yapması hatta bazı koşullar altında bozulmasıdır. Egzama, atopic dermatitis, ve sedef hastalığı gibi deri rahatsızlıklarına sahip olan insanlarda linoleik asidin fazlalığı ile aynı anda gamma –linoleik asidin azlığı görülür. Bu durum D6D enziminin faaliyetlerindeki azalmanın çok güçlü bir belirtisidir. Sonuç olarak böyle bireylerde PG1 sentezinin azalmasından kaynaklı kuru cilt ve transepidermal su kaybı görülebilir. İşte tam bu noktada hodan yağının gamma – linoleik asit bakımından zengin içeriği ortaya çıkar. Hem besin olarak alındığında hem de haricen deriye uygulandığında, çalışmayan ya da bozulmuş D6D enzimine ihtiyaç duymadan vücuda doğrudan GLA sağlar. Bu nedenle normal seviyelerde PG1 üretilmesine yardımcı olur.
Sonuç
Hem insanlar hem hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen pek çok kanıt hodan yağının deri dokusunun iyi yönde gelişmesinde ve görünümünün iyileşmesinde önemli etkilerinin olduğunu göstermektedir. Klinik olarak hodan yağı deri rahatsızlıklarını tedavi eden ve ve cilt hastalıkları ile iniltili iltihaplanmaları azaltan çok etkili bir araçtır. Günlük kullanımda da derinin kuruluğu, kızarıklığı ve kuru ciltten kaynaklı nem kaybını tedavi etmede çok etkili olduğu görülmüştür.
Hodan yağını oral yolla da kullansanız, haricen de uygulasanız, derinizin dokusu yumuşaklığı ve cildinizin nemi açısından pozitif etkilerini göreceksinizdir.
Kıssadan hisse, hodan yağı cildiniz için faydalıdır.
Kaynak:
www.onikibilgi.com
Shikai: Borage – A Little Known Secret for Maintaining Healthy Skin