Herkes bir frekansa, yani titreşime sahiptir
Yani DNA’nın salınım oranına
Bu titreşim 50 ile 150 Ghz arasında gezinir
Rezonans yüzünden, frekans son derece önemlidir
Bir titreşime (frekans) sahipsiniz ve yakın titreşimdeki diğer insanlarla, yerlerle, zamanla, olaylarla rezonansa girersiniz
Bu durum sizin diğerleriyle olan ilişkilerinizi nasıl etkiler?
İki insan, aynı ya da birbirine yakın frekansta iseler ancak
ortak bir şeylere sahip olur ya da yan yana gelebilirler
Bunu kavramak o kadar önemli ki, son cümleyi tekrar okuyup üzerinde düşünmenizi isterim
Bunun dış görünüş, kültürel geçmiş, eğitim, deri rengi,
mali durum, ülke, ilgi vs ile en ufak bir ilgisi yoktur
İki insan ancak aynı frekansa sahipse, yan yana gelir ve birlikte olurlar
Örneğin, bir restorana girdiğinizde, belli bir masada insanların birlikte oturduğunu görürseniz,
onların hepsinin yakın frekanslarda olduklarını fark edersiniz
Bu yüzden arkadaşlar yan yana gelirler
Yine bu yüzden arkadaşlar ve eşler birbirlerinden ayrılırlar
Aralarından birinin frekansı yükselir; diğeri aynı kalırsa, ikinci kişi diğerinin hologramından düşer
Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, diğerinin frekans aralığının dışına düştüğünden bağlantı kuramazlar
Hiç düşündünüz mü, okuldan bazı arkadaşlarınız artık arkadaşınız değildir ve onlarla hiç bir bağlantınız yoktur?
Çünkü frekansınız değişmiştir ve literal anlamda onları “göremiyorsunuzdur” artık
Bizler gerçeği, şimdiki kitlesel bilincimizin odaklandığı bir alt boyutta var olan frekans bantlarının titreşimlerinin
alt frekanslarının içinde olan kolektif kitlelerin düşünce formları şekliyle algılayabiliyoruz
Yani örneğin DNA sarmallarınızın 5 tanesi aktive olmuşsa ve bilinçliliğiniz beşinci boyuttaysa
düşünce formlarının 4 Boyuttaki gibi yoğun (katı) olduğunu görürsünüz
Bu yüzden farklı insanlar, yaşamı bütünüyle birbirlerinden farklı algılarlar
Bilinç ve DNA aktivasyon düzeyi farklılıkları yüzünden…
Düşünün bakalım dışarıdaki gerçekten tuhaf kombinasyon oluşturan çiftleri,
asla yan yana gelmelerini hayal bile edemeyeceğiniz insanlar birliktedirler
Birliktedirler çünkü aynı frekanstadırlar
Konuya frekans açısından bakarsanız;
kendinizin de neden artık bir takım insanlarla birlikte olmadığınızı görürsünüz
ve ilişki “yürümüyorsa” kendinizi kötü hissetmek zorunda kalmazsınız
Eğer frekansları uyumlu değilse 2 kişi yan yana duramaz
Aynı şekilde eğer rezone olmadığınız bir çevrede çalışıyorsanız, orada fazla kalamazsınız
Gerçekten de o çevre ve oradaki insanlarla aynı titreşimde salınmadığınızı hissedersiniz
ve sonunda sizin oradan ayrılmanızı gerektirecek bir olay vuku bulur
Eğer titreşim yasalarından haberdar değilseniz, bu hoş olmayan ve sıkıcı bir durum gibi gözükebilir
Çoğu kişinin birlikte rezonansa giremediği kardeşleri ya da aile üyeleri vardır
Ve olan şey, bu durumun frekansla ilgili olduğundan haberdar olmayan
anne-baba, büyükbaba-büyükanne gibi diğer aile fertlerinin
“aileyi bir arada tutabilmek için” herkesi “geçinmeye” zorlamasıdır
Bu yüzden bir çok dram vardır ailelerde; frekans ve bilinçlilik hallerindeki düzey farklılığı yüzünden
Belirli bir ailede enkarne oldunuz diye,
otomatik olarak tüm aile fertleriyle aynı titreşim seviyesinde olmanıza olanak yoktur
Zaten genellikle, eski yaşamlarımızdaki azılı düşmanlarımız bu hayatta aynı ailede doğmayı seçerek,
bizim annemiz, babamız ya da kardeşimiz olurlar
Bu son derece sık rastlanan bir durumdur
Bunu yapmalarının sebebi, nefreti iyileştirmek
ve kişinin kendi bilgeliğini kazanarak ruhsal anlamda tekamülü içindir
Peki, titreşimimizi nasıl yükseltebiliriz ?
3 temel yol var:
1) ENERJİ ÇALIŞMALARINA KATILIN
Titreşiminizi düşüren enerji blokajlarını, ailenizden miras kalan karmik damgalarınızı kaldırmak,
ruhunuzdan ve ruh düzeyinden daha yüksek frekans çekmeniz
ve tutmanızı sağlayacak uykudaki DNA’yı aktive etmek için
enerji çalışmalarına katılın
Bu çalışmalar aura temizliği, karma çalışmaları ile birlikte başlayabilir
Ve DNA aktivasyonları kendi üzerinizde nasıl çalışacağınızla ilgili genişlemiş bir bilgiyle birlikte devam edebilir
2) ZİHİN BEDENİ KONTROL EDEN EGZERSİZLER
Sadece koşulsuz sevgi, neşe, mutluluk, minnettarlık gibi güç veren
duygusal yüksek frekanslı düşünceler içinde olarak;
zihin bedeninizi kontrolünüz altına alın
Korku, anksiyete, umutsuzluk ve depresyon gibi durumlardan uzak durun
Bu durumların tümü düşük frekans taşıdığından, size düşük frekanstaki insan ve durumları çekerler
3) MEDİTASYON / YOGA YAPIN
Mümkün olduğunca meditasyon, yoga ya da diğer teknikler yoluyla,
teta, delta dalgaları gibi derin zihin hallerine girin
Bu gibi derin haller, sizin Tanrı kimliğinize ve kuantum fiziğinde
“gözlemci” denen duruma en yakın olduğunuz,
düşünce tezahüründe, enerji dalgalarının uzay/zaman atom-altı parçacıklarının içinde çöktüğü anlardır
Umarım bu yazıyla rezonansa girmiş ve
titreşimin yaşamımızın her halinde nasıl etkili olduğunu fark etmişsinizdir
* Alıntıdır…