İnsan Beyninin Holografik Yapısı
Eşzamanlılık ve beyin arasındaki ilişkiyi anlamanın bir diğer yolu meditatif durumu içerir. Eşzamanlılık ve meditasyon arasında kesin bir bağ var gibi gözükmektedir. Meditatif durum derinleştikçe eşzamanlı rastlantılar daha sık meydana gelmektedir. Peter Russell Global Brain’de (küresel beyin) şöyle söylüyor:
Meditasyon yapan bir çok insan, meditasyonlar ne kadar derin ve açık olursa, o kadar daha fazla tuhaf rastlantılı örnekleri yaşıyorlar. Bu genellikle genişlemiş meditasyon bittikten sonra meydana gelme eğilimindendir, Alışılmış faaliyetlere dönüldüğünde, her gün, en ihtimal dışı ve en destekleyici rastlantıların sürekli zinciri gibi görünebilir .
Açıkçası dini bir duanın da benzer etkisi olabilir. İngiliz başpiskopos William Temple bir söyleşisinde şöyle bir yorumda bulunmuştu; “Dua ettiğim zaman, rastlantılar meydana gelmeye başlıyor. Dua etmediğim zaman meydana gelmiyorlar”
Meditasyon kesinlikle nefesi sayma ve mantrayı tekrarlamanın ötesinde sözel değildir, kişinin kendisinin ve dünyasının holistik deneyimi ile ilişkilidir. Böylece mantık ve analiz karşıtıdır. Bu minvalde beynin her iki küresinin de ( sağ ve sol) gevşemiş ve nörolojik olarak hasar almaması gerekmektedir. Günümüzde hızlıca artan sipritüelizimden dolayı birçok yanlış yapılan teknikler yüzünden insanlar nörolojik olarak ciddi hasarlar almaktadırlar .
Nörolojik olarak yapılan araştırmalar sonucunda meditasyon esnasında görülen dengeli beyin durumu düşünce şeklimizi oldukça güçlü bir şekilde desteklemektedir. Özellikle dikkate değer olanı Davit Orme Johnson’un başkanlığını yaptığı, Maharishi Avrupa Araştırma Üniversitesi’nde bir grubun yaptığı çalışmadır. Bu grup elektroansefalografi kullanarak uyku, uyanıklık ve transandantal meditasyon esnasında beynin ön kafa lobunda birkaç yerde, beyin dalgaları faaliyetini ölçtü. Meditasyon esnasında beyin dalgaları faaliyetinin iki yarıküre arasında dengelendiğini buldular. Her iki yarıküreden alınan EEG örnekleri frekans konusunda benzer olmakla kalmıyor, beyin dalgaları kendi aralarında daha yüksek bir düzeyde ilişki oluşturuyorlar,
Basitçe ifade etmek gerekirse beynin her iki yarı küresinin “sağ ve sol” kürelerinde tutarlılık ve bağdaşım faaliyetlerini göstermekte.
Orme Johnson’un bu çalışması, beynin senkronize haline saf şuur demektedir. Buradan şunu anlayabiliriz ki doğru yapılan teknikle beynin senkronize hali bize eşzamanlılığın doğruluğunu vermektedir.
Doğru yapılan meditasyon tekniği ile bilinç seviyemizde yükselme olur. Bilinç seviyesi başka kişiler tarafından açılamaz. Kişi bunu ancak kendisi farkına vararak yapabilir. Farkındalık arttıkça bilinç düzeyindeki katmanlar açılır ve karmik izler burada her seviyede tekrarlanır. Bilinçte açılan katmanlara spiritüalizmde ‘farkındalık seviyesi’ denir ve yaşanan her deneyim ile ‘bilinç seviyesi’ açılır.
Açılan bu seviyeler ile kimse ‘aydınlanmaz’ veya ‘yükselmiş ruh’ olmaz. Madde dünyasını deneyimleyen her canlı bedenlenmiş enerjidir. Yani bu boyutta bulunan herkes eşit fakat bilinç düzeyleri birbirinden farklıdır.
Meditasyon nasıl yapılır ?
Özellikle Hinduizm, Budizm ve Taoizm’de meditasyon, dua etmekle aynı anlamı taşır. Köklü bir gelenek olan meditasyon, özellikle Hinduizm’in felsefi ve mistik kutsal kitabı olan Upanişad’ı Hindistan’daki Budist alışkanlıkları esas alır. Gelenek açısından çok çeşitli ve zengin bir yapıya sahip olan meditasyon, beraberinde yogayı (konsantrasyonun ilk basamağı) geliştirmiştir. Özellikle Raya Yoga’daki Sutra’lar bugüne kadar birçok tekniği etkilemiştir. Söz konusu bu teknikler, Pranayama’daki nefesler ve bilinç açmayı sağlayan diğer tekniklerdir. Bu gelenekler meditasyonla bir bütünlük içerisindeyken beraberinde manevi amaca ulaşılabileceği düşüncesini getirir.
Son Olarak bu haftaki köşe yazıma istinaden sizlere benim de uzun yıllardır yaptığım meditasyon tekniğini paylaşmak istedim:
Transandantal Meditasyon:
Düşünceyi aşma meditasyonu olarak da adlandırılabilecek TM, Hint bilge Maharishi Mahesh Yogi (1918-2008) tarafından dünyaya yeniden kazandırılan kolay ve doğal(çabasız) bir meditasyon tekniği olarak bilinir.
Bu otantik meditasyon tekniğini Maharishi Mahesh Yogi,kendi öğretmeni olan Guru Dev Brahmanda Saraswati’nin hazinesinden bulduğunu belirtir ve 1955 yılından itibaren onu bütün dünyayla paylaşmaya başlar.
Bu teknik aracılığıyla konsantrasyona ya da kontemplasyona(anlam düzeyinde düşünceye dalma) gerek duyulmadan çok basit, doğal ve zahmetsiz bir şekilde zihnin kendi içinde durulması gerçekleşir(aşkınlaşma-transending).
Bu meditasyon öğretildiği şekilde yapıldığı takdirde derin bir huzura ve aynı zamanda tam bir uyanıklığa sahip olunabilir. TM sırasında deneyimlenen “Bu sınırsız farkında olma durumu” transandantal bilinç halinin(kendine özgü bir fizyolojik karşılığına sahip olarak), zaman içinde sürdürülen düzenli uygulama sayesinde uyanıklık, rüya ve derin uyku durumlarında da devam ettiği kozmik bilinç olarak adlandırılan yeni bir bilinç durumunu ortaya çıkardığı belirtilir:
Günlük yaşamın içinde kendiliğinden korunan sakin-uyanıklık hali.
Jevning et al. (1992)
Transandantal meditasyonda aslında hiçbir kural yoktur. Sadece günde iki kere 15–20 dakika rahat ve sessiz oturarak gözler kapalı şekilde öylece durmanız yeterlidir.
Özel bir yaşam tarzı değişikliği gerektirmediği ve bir inanç sistemi olmadığı için her inançtan ya da hayat görüşünden insanın kolayca yapabileceği mekanik işleyen bir meditasyondur.
Dünyada meditasyon üzerine yapılan en fazla bilimsel araştırmanın Transandantal Meditasyon üzerine yapılanlar olduğu söyleyebilirim .