İngiliz filolog, arkeolog, yazar Irving Finkel‘in elindeki bu tablet bir Babil Tableti’dir.. Tableti çözümleyen Finkel, bu tablete göre Nuh’un Gemisi’nin, aslında bir gemi formunda değil; 70 metre çapında bir daire şeklinde olup, 2 katlı inşa edildiğini söylemektedir. Bu haberi okuduğumda heyecan duymuş ve bu “gemi”nin aslında bir “ufo” olup olamayacağını düşünmüştüm. Antik zamanları araştırıp okuyan birisi olarak, Dünya Gezegeni’nde o dönemler, yine antik tablet bilgilerine dayanarak, Anunnakiler’in yaşamakta olduğunu biliyoruz. Sümer antik “tanrı”ları olan Anunnakiler, müzelerde yer alan tablet bilgilerine göre Nibiru Gezegeni’nden Dünya Gezegeni’ne gelmiş antik astronotlardır. Ve elbette göksel gemiler kullanmışlardır. Hâlihazırda, bu terim yani “göksel gemi” ve “gök sandalı” kelimeleri, tabletlerde çivi yazıları ile kayıtlıdır.
Bugün, bu mini yazıyı yazmaktaki amacım, yukarıdaki haberden sonra oluşan his ve düşüncelerimle ve elbette araştırmalarım sonucu edindiğim bazı bilgilerin de kurgulandığı bir kitap çalışması içinde olduğumu, değerli Seç Haber okurlarıyla paylaşmak isteyişimdir.
Hak verirsiniz ki, çok fazla detay paylaşamayacağım henüz fakat, insanoğlunun yıldızlarda doğmuş olabileceğini, hatta biraz daha ileri gidersek, Samanyolu’nun en derinlerinde ; hangi takım yıldızında ilk tohumların atılmış olabileceğini yazmaya çalışacağım. Acaba DNA sarmalımız mı bizi göklere ait hissettiren…
Hermes o yüzden mi “İçerisi nasılsa dışarısı öyledir; yukarısı nasılsa aşağısı öyledir; evren nasılsa ruh öyledir” demiştir.
Bilgi ve kurgunun iç içe geçeceği bir kitap için, bu köşedeki yazılarıma, kısa olmasını dilediğim bir süre için ara vermek durumundayım. Tüm okuyucu dostlara ve Seç Haber ekibine, bugüne kadar bana verdiğiniz destek için çok teşekkür ediyorum..
Tekrar görüşmek dileğimle.. Hoşça kalın.