Bu dünyaya gelmeyi seçen her bilinç, kendi darmasını yani hayat amacını gerçekleştirmek, kendi yolunu bulmak için burada tekamül etmekte. Bilincin evrimini seçimlerimizi yaparak gerçekleştiririz. Şu anki gerçekliğimizde yaşadığımız her şey, seçimlerimizin sonucudur. Deepak Chopra, “Karma, hem eylem hem de o eylemin sonucudur.” der. Bilinçli ya da bilinçsizce yaptığımız her seçim, yaşamımızda bir sonuç yaratıyor. Bilinçaltı seviyesinde yaptığımız seçimleri bilincimize taşıyamadığımızda, bilinçaltımızın nasıl çalıştığını idrak edemediğimizde; hayatımızı otomatik yöneten bilinçaltının kendisi oluyor. Ve amacımız da bilinçaltının kontrolünden çıkıp, üst bilinçle bağlantı kurarak kendi tanrısal özümüzle bütünleşebilmektir. Bunu yapabilmek için, kendimizi tanıma ve keşfetme yolculuğuna çıkıp derinleşmemiz gerekiyor.
Ruhun karanlık gecesi, bilincin kendisiyle ıssızlık halini deneyimlediği süreç; özgürleşemediğimiz hala bağımlı olduğumuz, tutunduğumuz eski kalıplardan, bizi geçmişte tutan yapıları yıkıp yeniye yol almamızı sağlayacak seçimleri gözden geçirip mevcut gerçekliğimize taşımamız için derinleştiğimiz evredir. Bizi, Öz’den ayıran her seçimi, egomuzun yaklaşımını, hayatta kalma benliğimizin korkularını, bizi labirentte çıkmaza iten, sevgiden hareket etmeyen çözüm yollarını, karanlığımızı, gölge yönlerimizi şefkatle ele almamız, ışık tutmamız karmanın ötesine geçmenin önemli anahtarı. Seçimlerimizin sorumluluğu alma anlayışını; cezalandırma, bedel öde(t)me döngüsünden çıkarıp mikrokozmos yapılar olarak makrokozmosa bizi hizalandıran makro bilinç alanına taşıdığımızda karma ötesinin geçme yolunda ilerleyebiliyoruz.
Geçmiş ya da bu yaşam, genetik karmik döngülerde sıkışmak, kendini yeni bir yerden yaratmayı seçen şu an’daki bilincin kendi yükseliş sorumluluğunu almaya karşı direncini gösterir. Sürekli yaşamlar boyu unutarak, yeniden başlattığı matrikste aynı döngüde kalarak İlahi Olan ile çatışma alanında sürekli savaşır ve mücadele eder. Karmanın titreşimini; mikro bilinç yani kendimizi ve diğerlerini yargılayan, tüm varoluştan kendimizi ayrı gören noktadan kainatın tüm enerji ve bilgi alanıyla, evrensel yasalarla uyumlanan bütüncül ve kapsayıcı alana doğru yükselterek gerçekleştirebiliriz.
Varoluşumuza, benlik alanımıza gözlemci olarak bakabildiğimizde karmayı aşma yönünde daha yüksek titreşimden, evrensel sevgi ve şefkat alanından hareket etmeye başlıyoruz. Bilincimizi besleyen; bizi ya da diğerlerini ayrılık illüzyonunda tutan döngüler, zihnimizin yönetiminde hapsolan benliklerimiz değil, güçlü bilgeliğe zaten sahip olan kalbimizle bağlantı kurup seçimlerimizi farkındalıkla belirlemek ve sorumluluğunu kendimizin ve diğerlerininin en yüksek iyiliğine hizmet edecek şekilde almaktır.
Egonun sunduğu sahte hediyelerle değil, öz farkındalıkla evrene hizalanarak güçlenmeyi seçen bilinçlere.