Gerçekten kavgam geldi…
“Kavga güzel değil, iyi geçinin.” derlerdi bizimkiler evin kavgacı büyük kızına:
“Evladım kavga etme ..İyi geçin …Çıkıntılık yapma..Sana mı kaldı? Sus, konuşma….
Ama hayat, bir amaca erişmek, birşeyleri elde etmek veya sürekli birşeylere karşı koymakla harcanan çabalar ve mücadelelerle geçen kavgaların toplamı değil mi ?
Hele yazı yazmak, bir nevi hayatla kavgalı olmaktan geçmiyor mu ?
Ben en çok yazı yazma isteğimi birşeylerle kavga ettiğim zaman duyuyorum. Bunu yeni fark ettim.Herşey güllük gülistanlık iken içimden birşey yazmak gelmiyor ..
Yüreğimize, hayatımıza dokunan yazarlara bakın, hepsi hayatla kavgalı değiller mi?
Nazım Hikmet, Ernest Hemigway, John Steinbeck , Sait Faik, daha niceleri, hepsinin hayatla bir türlü
denkleştiremedikleri bir hesapları yansımaz mı şiirlerine, romanlarına, hikayelerine ?
Ama artık yazmak da istemiyorum, kelimeler tükendi, sadece kavgam geldi, dövüşmek istiyorum.
Kollarım, ellerim bağlı.
Usum da bir işe yaramıyor.
Yazılanlar yazıldı, çizilenler çizildi, yazılanlar çizilenler boşuna.
Nasıl bir zihniyet nasıl bir bakış açısıdır kavrayamıyorum.
Sanki canımdan can çekildi;
Altı bin zeytin ağacı …
……
Sevgi ile kalın