KLASİK MÜZİK ve İNSAN ZEKÂSININ GELİŞİMİNDEKİ ÖNEMİ
Sevgili okurlarım geçen ay yazdığım yazımda sizlere anne karnında yirmi haftalık ceninken çocukların sesleri duyabildiğini ve klasik müzik özellikle de MOZART müziği dinletilerek bebeklerin beynindeki lobların eğitilip, doğumu gerçekleşen bebeklerin daha avantajlı olarak dünyaya geldiklerini anlatmıştım.
Bu yazımda da bu konuda dünyanın çeşitli ülkeleri ve tıp fakülteleri ve bilim merkezlerinde yapılan araştırmalarından bahsedeceğim.
Alman psikolog Stefan Kösch anne karnında klasik müzik dinlemiş bebeklerin doğduktan 2 (iki) ay sonra ritim farklılıklarını anlayabildiklerini söylüyor. Kanadalı psikolog Sandra Trehub tamamen küçük çocuklara ayrılmış laboratuarında bebeklerin beyninde; müziğin sinirsel kökenini araştırıyor. Deney çok basit: bebeklere belirli makam ve tonlarda melodiler dinletmekte ama melodilerin içinde düzensiz aralıklarla bazı bozuk sesler yer almaktadır. Bebekler bu müzikleri dinlediklerinde ilginç bir şekilde bozuk sesleri fark edebilmektedirler. Doğru duydukları tonlarda sakinleşerek hoparlöre bakmaktadırlar. Trehub’un araştırması bebeklerin 6. (altıncı) aydan itibaren müziğe bu şekilde tepki verdiğini göstermektedir.
Hong Hong Üniversitesinden Agnes Chan ve ekibi en az 6 (altı) yıl müzik eğitimi alan yetişkinlerin sözel belleklerinin daha güçlü olduklarını yaptıkları incelemelerle ortaya koymuşlardır. Bu incelemede müzik eğitimi görenlerin biçimleri tanıma ve çeşitli biçimlerde bellek yardımıyla çizme becerilerinin vasat; sözcükleri hatırlama becerilerininse yüksek olduğunu ortaya koymuştur.
Ekip son olarak müzik eğitimini sürdüren 24 (yirmi dört) ,bu eğitimi almaktan vazgeçen 9 (dokuz) ve müziğe yeni başlayan 17 (on yedi) çocukta yaptığı deneyde; müziği bırakanların sözcükleri hatırlama becerilerinin eskisi gibi kaldığını gözlerken, derslere devam edenlerin sözel belleklerinin belirgin, müziğe yeni başlayanlarınsa radikal ölçüde geliştiğini gözlemlemiştir. Araştırmacıların vardığı sonuç, Düzenli müzik dinlemenin sözel bellekte uzun dönemli gelişmeyi tetiklediği biçimindedir. İngiliz yatırımcı PETER KİNDERSLEY’in finanse ettiği bir vakıf Londra’daki ST GORGE’da bir dizi konser vermeye hazırlanıyor. Ancak konserin davetlileri hamileler ve bebekli anneler.
Kinderslay’ın amacı konserde MOZART bestelerinin sakinleştirici etkisini göstermek. SHEEPDROVE Trust Vakfının yaptığı bu bilimsel araştırmada Mozart müziğinin beyine huzur verdiği bilinen alfa dalgalarını uyardığı tespit edilmiştir. Anne karnında Mozart müziği dinletilen bebeklerin kanındaki oksijen oranının da arttığı belirtilmiştir.
Bilim insanlarının yaptıkları çalışmalarda ince ve kalın titreşimleri bir arada barındıran seslerin sadece ve sadece Mozart bestelerinde olduğunu belirtmişlerdir. Başka hiçbir bestede ve kainattaki hiçbir seste bu özellik yoktur. İşte Mozart’ın büyüklüğünün bir işareti daha.
Anne karnındaki bebeklerin müzik dinleyebilmesi için çalışan Kanadalı araştırmacılar,’’bebek İPod’’unu geliştirdi. İngiliz DAILY MAİL gazetesinin internet sitesindeki habere göre ‘’BLABY’’ ismi verilen sistem, hamile kadınların karınlarına saracakları kalın bir kuşak şeklinde tasarlandı. Kuşağın içine yerleştirilen dijital MP3 çalar ile USB adaptörü yine kuşağın içinde bulunan titreşimli üç adet hoparlör sayesinde anne karnındaki bebeğin müziği net bir şekilde duymasını sağlıyor. Sistem, anne ve babalara kendi seslerini kaydedip doğmamış bebeklerine de dinletme olanağı sağlıyor. Dünya genelinde bazı araştırmalarda hamilelik sırasında bebeğe klasik müzik dinlettirilmesinin zeka üzerinde olumlu etkisi olduğu savunulmuştur.
Müzik çocuklara entelektüel avantaj sağlar. Yapılan araştırmalar, çocuğun beyninin bir süngere benzediğini gösteriyor. Beyin, bilgi ve etrafındaki sesleri çeker. Bir çeşit kayıt cihazı gibidir. Her şey kaydedilir ve yıllar sonra çalar. Nitelikli müzik dinleyen çocukların IQ’su daha yüksek olur. Bilim insanlarına göre, çocukların işitme ve konuşmayla ilgili yetenekleri 0-4 (sıfır- dört) yaş arası tamamlanıyor. Konuşma yeteneği gelişmeyen çocukların zekâları donuk kalıyor.
Yukarıda belirttiğim gibi süngerin suda şekil değiştirdiği gibi beyinde müzikle şekilleniyor. Beynin sağ ve sol lobları ‘’corpus collosum’’ adı verilen bir hatla birleşiyor.
ABD’nin Boston şehrindeki ‘’ Beth İsrael Decconess’’ Tıp Merkezinden Dr. Gootfried Schlaug müzikle ilgilenmeyen ve profesyonel olarak müzikle uğraşan 60 kişiye bir araştırma yaptı. Müzisyenlerde nöronlardan oluşan bu hattın daha geniş olduğu ortaya çıktı. Özellikle de yedi yaşından önce müziğe başlamışlarsa bu özellik daha çabuk koordine olmayı, olaylar arasında daha kolaylıkla ilişki kurabilmeyi ve elle yapılan hareketlerin hız kazanmasına yol açıyor. Aynı tıp merkezinden Dr. Alvaro Pascual da başka bir araştırma yapmış. Müzisyen olmayanlara beş gün boyunca haftada ikişer saat piyano dersi vermiş. Birkaç kişiye de günde iki saat piyano çaldıklarını düşünmelerini istemiş .
Hayali olarak piyano çalanlar, gerçekten piyano çaldıklarında, diğerleri kadar başarılı olmuşlar. Hayali olarak pratik yapmakla, gerçekten piyano çalmak beynin aynı kısımlarını çalıştırıyor. Konservatuarlarda ve müzik eğitimi veren kurumlarda öğrencilerin birçoğunun kendilerine ait müzik aletleri yoktur. Yaz tatillerinde okullar kapandığı zaman özellikle de piyano çalan öğrenciler yaşadıkları bölgelere (Anne-Baba-Akraba) gittiklerinde ya da resital veya konser vermek için il veya ülke bazında seyahat eden sanatçı ve sanatçı adayları hayali olarak enstrümanlarını çalarlarsa beynin yukarıda bahsettiğim gibi aynı kısımlarını çalıştırırlar.
Değerli okurlarım bu yazım ve bundan önceki yazımda sizlere şu ana kadar anne ve babaların, çocuklarını büyütmek için harcadıkları emeklerin yanında bu konuya yani çocuğun beyin fonksiyonlarının müzikle özellikle de klasik müzikle eğitimi konusunda pek bilgili olamadıkları düşüncesine vardığım için, bu incelemeyi yapıp sizleri bilgilendirmek istedim. Bundan sonraki yazımda anne karnından sonraki, yani ergenliğe kadar olan dönemde klasik müzik dinletilerek çocukların gelişimi Cumhuriyetin kurulmasından bu yana ülkemizde yapılan çalışmaları Türk bilim insanlarının çalışmalarını sizlerle paylaşacağım.
ÜÇÜNCÜ YAZIMDA SİZLERLE BULUŞMAK ÜZERE