Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal Sofya’da (20 Kasım 1913)
Mustafa Kemal ATATÜRK (d: 19 Mayıs 1881, Selanik) ünlü Türk devlet ve siyaset adamı, büyük bir asker, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanıdır. Tartışılmaz otoritesiyle “Yurtta sulh, cihanda sulh” özdeyişine bağlı olarak gerçekleşen Türk iç ve dış siyasetinin esaslarının oluşumunda büyük ölçüde söz sahibidir. Döneminde Türkiye barışsever bir ülke olarak, Balkanlar ve Yakın Doğu’da barışın korunmasında önemli rol oynamıştır.
11 Kasım 1938 tarihli Alman Volkischer Beobachter gazetesi; ’’ ATATÜRK, Türkiye’yi tek düşman kalmaksızın bırakmıştır. Bu zamanımızın hiçbir devlet şefinin başaramadığıdır’’ demektedir.
ATATÜRK ‘ün üstün ve eşsiz yaşamı kronolojik olarak incelendiğinde, çocukluk yıllarından itibaren büyük aşk ile bağlı olduğu askeri meslek hayatında, önemli dönemeçler olduğu gözlenmektedir. Başarılarla dolu bu evrelerden birisi de Balkan Savaşları (1912 – 1913) sonucunda, Bulgaristan ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan 29 Eylül 1913 tarihli İstanbul Antlaşması’ndan sonra atandığı Sofya Elçiliği Askeri Ataşeliği görevidir.
Mustafa Kemal ATATÜRK, Kurmay Binbaşı rütbesiyle 27 Ekim 1913 tarihinde bu göreve tayin edilmiş olup, Sofya’da görev yapan ilk Askeri Ataşe unvanına sahiptir. 11 Ocak 1914’te ayrıca Bükreş, Belgrat ve Çetine Askeri Ataşeliklerini yürütme görevi de verilmiştir.
ATATÜRK ‘ün, Sofya Elçiliği Askeri Ataşeliği görevine başlamak için İstanbul’dan Sofya’ya gerçekleştirdiği yolculuğun tarihi hakkında kaynaklarda çelişkili bilgiler verilmiştir. Ortak görüş ise Ekim sonu 1913 veya 20 Kasım 1913’tür.
Örneğin, Prof. Dr. Abdurrahman Çaycı, “…Mustafa Kemal’in 1913’ün Ekim sonlarında Sofya’da göreve başladığı anlaşılmaktadır. Sofya’dayken 6 Kasım 1913 tarihinde Bingazi’de gösterdiği dirayet ve kahramanlıktan dolayı 2 sene kıdem zammı verilmiştir’’ demektedir.
Prof. Dr. Utkan Kocatürk, …’’Gerçeğe en uygun tarih 1913 yılı Ekim sonu veya Kasım başı olmalıdır. ATATÜRK , Sofya’ya gelişinden kısa süre sonra Bulgaristan içinde; Filibe, Plevne, Tırnova, Gabrova, Şumnu, Varna, Kızanlık ve Köstendil’i içine alan geniş bir gezi yapmıştır. Bir süre sonra manevralar sebebiyle çıktığı ikinci gezisinde de Plevne, Niğbolu ve Vidin’e uğrayarak tekrar Sofya’ya dönmüştür’’ demektedir.
T.C. Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayımlanan “Sofya Askeri Ataşesi Mustafa Kemal’in Raporları (Kasım 1913 – Kasım 1914)” adlı eserde, ATATÜRK ‘ün Sofya’ya geliş tarihi ise “20 Kasım 1913” verilmiştir. Bu tarih ATATÜRK ‘ün, İstanbul’daki dostu, mektup arkadaşı Madam Corinne’ye Sofya’dan yazdığı 21 Kasım 1913’te Miladi takvime göre Cuma günü yazdığı ilk mektubuyla örtüşmektedir:
…’’21 Kasım 1913, Sofya.
Sevgili Corinne,
Çarşamba akşamı kollarında geçirdiğim günün tatlı anısıyla İstanbul’dan ayrıldım (19 Kasım 1913 Çarşamba). Beni senden uzaklaştıran tren zannettiğim gibi 16.30’da değil, 15.20’de hareket etti.
Trenin kalkış saatini soran bütün arkadaşlarım da benim gibi yanıldılar. Hareket saatimde yanımda kimse yoktu, kimseyi görmeden ve hiçbir arkadaşıma veda etmeden ayrıldım. Yol arkadaşım, Almanca’dan başka bir dil bilmeyen Alman idi. Sizinle yaptığımız çalışmalara güvenerek bu beyle bir diyaloğa girme cesaretini gösterdim. Bir taraftan lisanımın zayıflığı, diğer taraftan senden ayrılmakla duyduğum hüzün, konuşmayı devam ettirmeme engel oldu.
İstasyondan aldığım gazeteleri okur gibi yaparak birlikte geçirdiğimiz güzel anları rüya gibi yaşadım; parkta yaptığımız gezintiyi, Sceting Palace’taki buluşmalarımızı, Edith’in korkularını, kısaca sizi düşündüm. Ruhumda sırf size ait güzel hatıralar var.
Akşamın yedisi olmuş, restoranın garsonu beni yemeğe çağırdı. Saat 10.00’da yatağıma yatmıştım bile. Uyumak için değil, Alman yol arkadaşımdan kurtulmak için. Sınırı ne zaman geçtiğimizi bilmiyordu, çünkü ortalık henüz zifir karanlıktı. Tren öğleden sonra saat 2’de Sofya’ya vardı (20 Kasım 1913 Perşembe), bir araba tutarak elçiliğe gittim.
Şu anda Hotel Bulgarie’deyim, fakat bu otelden memnun değilim, yarın değiştirmeyi düşünüyorum. Bana göre mobilyalı bir ev bulmak çok zor, bulana kadar otelde kalmaya mecburum.
Elçilikte büro düzenledim. Orada misafir kabul edeceğim. Nazik mektubunuzu yazdığım bu satırların sonuna gelirken aldım. Cevdet Bey mektubunuzu, ‘Madam Corinne sizi selamlıyor,’ diyerek verdi. Mektubun sizin tarafınızdan yazıldığını nereden anladı bilmiyorum. Belki yazınızı tanıyordu.
Ne kadar nazik ve zekisin, Corinne!
Yolculuğumda beni yalnız bırakmak istemedin, mektubunla bana refakat ettin. İşte bu yüzden yolculuğum süresince zihnim sadece seninle meşguldü.
Şimdiye kadar ancak Avusturya – Macaristan bakanını ve askeri ataşesini ziyaret edebildim.
Kenti ve buradaki hayatı daha tanıyamadığım için sana Sofya hakkında ilginç haberler veremeyeceğim.
Valideniz hanımefendiye, pederiniz beyefendiye saygılarımı ilet lütfen ve Edith’e korkacak bir şey olmadığını söyle, işte onun yanındasın. Benimle kaçacağını sanıyordu galiba; bana gelince, senin yapmandan endişe ettiği şeyi Vehbi Bey’le yapmasından korkarım. Seni bütün kalbimle öper, buradaki tek tesellim olacak mektuplarını beklerim, sevgili Corinne.”
Kaynakça:
Mustafa Kemal ATATÜRK, 1913 ile 1917 yılları arasında İtalyan kökenli Ferdinand (Ferdi) Paşa’nın kızı, Yüzbaşı Ömer Lütfü Bey’in eşi Madam Corinne’e Fransızca olarak 15 mektup, 5 kart ve iki telgraf yollamıştır. Bu yazılmış olan mektuplar Yüzbaşı Ömer Lütfü ile Madam Corinne çiftinin biricik oğulları Reşad Ersü tarafından önce saklanmış, daha sonra 1953 yazında çok iyi Fransızca bilen gazeteci, yazar ve öğretmen Peyami Safa’ya tercüme hakkı ve yayımlanması şartıyla verilmiştir. Peyami Safa, Milliyet gazetesinde mektupların fotokopilerini “Atatürk’ün Bir kadına Mektupları” başlığıyla 21 Kasım 1954 tarihli sayısından başlayarak 6 Aralık 1954’e kadar yayımlamıştır. Reşad Ersü’nün ölümü üzerine de kız kardeşi Edith’in kızı yani Madam Corinne’nin yeğeni, Melda Özverimli tarafından da aile içi anlatımıyla yeniden yayımlanmıştır.