Futbolda yönetim işlevi
Bu hafta bizim liglerin tatili devam ettiği için farklı bir yazı yazmak istedim. Sonuçta futbol ile ilgiliyseniz Premier Lig ve bu ligin köklü takımlarından Manchester United ilginizi hayatınızın bir döneminde çekmiştir.
Sırf Türkiye’de kalmamak lazım zaten. Her konuda olduğu gibi futbolda da geniş perspektiften bakmak, dünyaya ayak uydurmak lazım.
Maalesef futbol yapısı ve yöneticilik babında Premier Lig ve Bundesliga‘dan 20 – 30 sene geri durumdayız.
Malumunuz, çeyrek asır United teknik direktörlüğü görevini yürüten Sir Alex Ferguson geçtiğimiz sezon sonu görevini bıraktı ve yerine onun tavsiyesi üzerine bir başka İskoç teknik adam David Moyes geldi.
Şampiyon kadrosunu korumayı başaran Manchester United Moyes’in gelmesinden sonra adeta bir çöküş dönemine girdi. Bu yazı iki teknik adamı karşılaştırmaktan ziyade Manchester United’ın düşüşünün kaynağı olan faktörleri ön plana çıkarmaya çalışacak.
Psikolojik faktörlere değinmek gerekirse Sir Alex emekli olmasına rağmen takımdan bir türlü kopamadı. Kendisi hala Manchester United‘ın iç sahadaki maçlarında tribündeki yerini almakta. United’ın kötü oyununda, puan kayıplarında kameralar direk Sir Alex’e dönüyor ve böyle olunca bütün gözler Ferguson‘un üzerinde oluyor.
Basın sürekli Ferguson ve Moyes’i kıyaslıyor. Moyes üzerinde çok çok büyük bir baskı bu. Sir Alex’in bir müddet Old Trafford‘a gelmeyi ve basına demeçler vermeyi bırakması, Londra’nın kuzeyinde yer alan at çiftliğinde atlarına vakit ayırıp, kaliteli şarap koleksiyonunun tadını çıkarması lazım. Şu anda yaptığı Manchester United’ın zararına oluyor.
Old Trafford’da neler olup bittiğini bilmemiz zor fakat futbolcuların vücut dili maç esnasında pek olumlu şeyler söylemiyor. Ferguson’un ardından futbolcular motivasyonunu ve disiplini kaybetmiş durumda. Bu sıklıkla Türkiye’de de görünen bir durum. Eğer teknik adam oyuncular ile arkadaş olmaya çalışıyorsa bu genellikle suistimal edilebiliyor.
Ferguson oyuncusuna kızdığı zaman krampon fırlatıp Beckham’ın kafasını yarabilecek kadar disiplinli bir isimken Moyes yönetiminde futbolculardan bazılar yedek kulübesinde cep telefonları ile mesaj atabiliyor. Aman Aziz Yıldırım görmesin ”elinde tweet elinde tweet” diye olaya müdahil olur. Gerek yok. Samet’de yok zaten. Futbolculardaki profesyönellik kaybı bununla da son bulmuyor. Rio Ferdinand‘ın kaybedilen bir maçın ardından gülmesi, medyaya Moyes’in metodlarını beğenmediğine dair demeçler vermesi nazarımda yakışık almıyor.
Futbolu ve Premier Lig’i takip edenler Manchester United’ın son senelerdeki şampiyonluklarına rağmen iyi bir kadroya sahip olmadığını, Carrick, Fletcher, Rafael, Smalling gibi isimlerin tamamen Ferguson’un dahiyane motivasyon ve taktikleri ile oynadığını bilirler. Normalde bu isimler Premier Lig’in diğer büyük takımları Chelsea, Arsenal, City gibi takımlarda forma giyemezken Ferguson yönetiminde ilk 11’de görev alıyorlardı. İşte bu yüzden 2013 yaz dönemi, United’ın kadroyu güçlendirmesi için biçilmiş kaftandı. Lakin, ciddi bir sıkıntı oldu.
Ferguson’un gitmesi bir kenera, kulübün CEO’su David Gill’de görevini bıraktı. (oyuncu transferleri ve kaynak yaratıcı dahiyane bir zeka). Yerine gelen Ed Woodward ise muhasebeci geçmişiyle, futboldan uzak olan, David Gil gibi futbolcu transfer işinden ve pazarından çok anlayan biri olmadığı için gerekli hamleler yapılamadı. Fellaini gibi bir oyuncuya 28 milyon sterlin verilmesi, Moyes’in ısrarla çok istediği Ander Herrera‘nın alınamaması Manchester United gibi bir dev kulüp için fiyaskodur, amatörlüktür. Moyes bu açıdan da şanssızdı.
Moyes’in yaptığı en büyük yanlış Sir Alex’in teknik ekibi ile yolları ayırmak oldu. Rene Meulensteen, Mike Phelan ve Eric Steele gibi Avrupa’nın A sınıfı antrenörleri ile yolları ayırıp, Everton’da çalıştığı isimleri getirdi Moyes. Yanlış yaptı, işleyen tekere çomak soktu ve sonra o teker bir yamaçtan ne yaptığını bilemeden yuvarlanıp gitti.
Şahsen ben Moyes’in yerinde olsam De Gea, Vidic, Ashley Young, Valencia, Rooney, Van Persie gibi isimleri takımda tutup özellikle orta sahamı komple değiştirirdim. Manchester United’ın bu seneki ortasahası benim tarihte gördüğüm en kötü Premier Lig büyük takım ortasahası olabilir.
Nazarımda bu saatten sonra Manchester’ın Kırmızı Şeytan’larının yapabileceği tek şey Moyes’e sabır göstermek. David Moyes’in eski takımı Everton’u devraldığında o takımın ligde 14-15 ve 16. sıralarda gezinen bir takım olduğunu unutmamak lazım. 3 sene içerisinde bu takımı 5-6-7 ve 8. sıralara getirmek başarıdır ki ben Manchester United’la da uzun vadede başarı yakalayacağını düşünüyorum.
Transfer pazarında doğru hamleler, takımın artık burnu havada ve kendini yetenekli sanıp da yeteneksizin tillahı olan oyuncularla yolları ayırması lazım.
Manchester United’ın 28 senelik yönetim işlevinin ne derece işleyeceğini, olayın çarkta mı Ferguson’da mı bittiğini önümüzdeki 2-3 sene içerisinde göreceğiz. Benim fikrim; United 2 seneye yine Premier Lig’e ambargo koyacaktır.
İyi haftalar dilerim.
Süleyman BERK