Zübeyde Hanımın, Langaza’da Rapla çiftliğini idare etmekte olan kardeşi Hüseyin Efendi, Ali Rıza Efendinin vefatından sonra Selanik’e gelir ve üç çocukla yalnız kalmış olan kız kardeşini alarak çiftliğe götürür.
Mustafa Kemal’in okul hayatı birden kesilir.
Hüseyin Efendi, Ali Rıza Efendinin Zübeyde Hanım’a talip olduğu günlerde ortaya çıkan, güçlükleri yatıştıran ve yuvanın kurulmasını sağlayan şahıstır.
Makbule ATADAN ‘a göre, babasının ölümü üzerine “Hüseyin Ağa” Selanik’e gelince:
—“BU ÖMÜRSÜZ ADAMLA SENİ EVLENDİREN BEN OLDUM. BUNDAN SONRA SİZE BEN BAKACAĞIM, BU ÇOCUKLARI BEN BÜYÜTECEĞİM” demiş ve onları alarak çiftliğe götürmüştü.
RESİM…;MUSTAFA KEMAL’İN BİR SÜRE KALDIĞI LANGAZA BÖLGESİNDEKİ GÖL KIYISINI GÖSTERİYOR.
Langaza Çiftliğindeki hayatı iki kişi anlatır: Mustafa Kemal ile Kız kardeşi Makbule ATADAN.
Mustafa Kemal der ki:
“…BABAM VEFAT ETTİ. ANNEMLE BERABER DAYIMIN NEZDİNDE ÇİFTİLİĞE YERLEŞTİK. DAYIM, KÖY HAYATI GEÇİRİYORDU. BEN DE BU HAYATA KARIŞTIM. BANA VAZİFELER VERİYOR, BEN DE BUNLARI YAPIYORDUM. BAŞLICA VAZİFE TARLA BEKÇİLİĞİ İDİ. KARDEŞİMLE BERABER BAKLA TARLASININ ORTASINDAKİ BİR KULÜBEDE OTURDUĞUMUZU VE KARGALARI KOVMAKLA UĞRAŞTIĞIMIZI UNUTAMAM. ÇİFTLİK HAYATININ DİĞER İŞLERİNE DE KARIŞIYORDUM. DAYIM BİZE ÇOK İYİ DAVRANDI. ACIMIZI UNUTTURABİLMEK İÇİN GAYRET GÖSTERDİ. ALLAH RAZI OSUN.”
“ÇİFTLİKTE SÜNNET DÜĞÜNÜ”
Makbule ATADAN ise, çiftlik hayatını renklendirir ve çok geniş bir şekilde anlatır:
—“DAYIM KİBAR BİR ADAMDI. BİZİ ÇOK SEVİYORDU. ÇİFTLİKTE HERŞEY BOLDU. MÜKEMMEL SURETTE YİYİP İÇİYORDUK. DAYIM, AKŞAMLARI KOCAMAN BİR TORBA DOLUSU KESTANEYİ ÖNÜMÜZE KOYARDI. BU KESTANELERİ İKİ KARDEŞ KAVURUR, GÜZELCE YERDİK.
AĞABEYİMİN SÜNNET ZAMANI GELDİ. AĞABEYİMİ ÇİFTLİKTE SÜNNET ETTİRMEYE KARAR VERDİLER. O GÜN AYRICA ON ALTI FAKİR ÇOCUK DA SÜNNET EDİLDİ. SELANİKTEN BÜTÜN AKRABALRIMIZ VE CİVAR KÖYLERDEN DE BİRÇOK KİMSE DAVET EDİLDİ. ÇİFTLİK AĞALARI DA SÜSLÜ KOÇLAR HEDİYE ETTİLER. AĞABEYİM SÜNNET OLURKEN (AH BABACIĞIM) DİYE BAĞIRMIŞ, BUNU DUYAN ANNEM BUNDAN ÇOK MÜTTESSİR OLMUŞTU. SÜNNET DÜĞÜNÜNDE KARAGÖZ VE HOKKABAZ OYNATILDI.
AĞABEYİMİN BU ÇİFTLİKTE ÇOK CANI SIKILIYORDU. KENDİ KENDİNE OYUNLAR İCAT EDİYORDU. YERİN İÇİNİ OYARAK BİR KULÜBE YAPTI. İÇİNE DE MİNİ MİNİ BİR OCAK İLAVE ETTİ. BURADA YEMEK YAPAR, BANA YEDİRİRDİ. ÇİNGENE ÇOCUKLARINI DA UŞAK DİYE KULLANIRDI. BİR GÜN AZİZ ADINDA BİR ÇİNGENE ÇOCUĞU ELİNE BİR TUTAM OT ALARAK, OCAĞI BEN YAKAYIM DEDİ. FAKAT OTLAR BİRDEN BİRE ALEV ALDI, KULÜBE YANMAYA BAŞLADI. AĞABEYİM BENİ DERHAL DIŞARI ÇIKARDI. BU KULÜBE BAKLA TARLASININ ÖTE UCUNDA İDİ. O YANDIĞINDA AĞABEYİM BU DEFA İRİ DALLARDAN BİR KULÜBE DAHA YAPTI. BUNUN ÜÇ MERDİVENİ VARDI. BU KULÜBENİN İÇİNE BENİ KOYAR, KARPUZ GETİRİP BANA YEDİRİRDİ. BUNDAN SONRA GÜVERCİN KÜMESLERİ YAPMAYA BAŞLADI. BUNDAN DA BIKINCA, AĞAÇTAN BİR TANBURA YAPARAK ÜZERİNE TELLER TAKIP ÇALDI. BU SURETLE EĞLENİRDİK.”
Mustafa (Kemal) in, çiftlikte de okumaya devam etmesini sağlamak için bazı teşebbüsler olur. Mustafa Kemal hatıralarında bunlardan bahsetmez. Bu hususta bilgi yalnız Makbule ATADAN ‘ın hatıralarındandır.
-…“BEN KADIN HOCADAN DERS ALMAM”
—“AĞABEYİM OKUMAK İSTİYORDU. BUNUN ÜZERİNE ANNEM ÇALI ÇİFTLİĞİNDE BULUNAN BİR KİLİSEDEKİ MEKTEBE AĞABEYİMİ GÖNDERDİ. BİR MÜDDET BU MEKTEBE DEVAM ETTİKTEN SONRA, (BEN BU MEKTEBE GİTMEM) DİYE TUTTURDU. ANNEM (NİÇİN GİTMİYORSUN ?) DEYİNCE (BEN KİLİSEDEKİ GAVUR MEKTEBİNE GİTMEM) DİYEREK, BU MEKTEBİ TERK ETTİ.
BU DEFA ANNEM ÇİFTLİKTE OKUMA VE YAZMASI OLAN ARNAVUT YAZICI “KAMİL EFENDİ” Yİ ONA HOCA TAYİN ETTİ. (“Sınıf Arkadaşım ATATÜRK” Ali Fuad CEBESOY eserinde çiftlik yazıcısının “Karabet Efendi” olduğu, Falih RIFKI Bey’de “Çankaya” adlı eserinde Mustafa Kemal’e ders verenin çiftlik yazıcısı “Karabet” olduğunu yazar.)
BU HOCAYA ÜÇ GÜN TAHAMMÜL ETTİ. SONRA (BEN BÖYLE CAHİL ADAMLARDAN DERS ALAMAM) DİYE İSYAN ETTİ. BUNDAN SONRA KOMŞUMUZ HATİCE HANIMDAN DERS ALDI. BİR MÜDDET SONRA DA, (BEN KADINLARDAN DERS ALAMAM, MEKTEP İSTERİM) DİYE TUTTURDU.
Mustafa Kemal’in babası Ali Rıza Efendinin ölümü ile ilgili Zübeyde Hanım ölmeden önce söyleşi yapan tek insan Enver Behnan ŞAPOLYO ‘nun “Kemal Atatürk Ve Milli Mücadele” adlı eserinde Langaza Çiftliğindeki hayatı iki kişi anlatır demektedir: “Mustafa Kemal ile Kız kardeşi Makbule ATADAN.”
Enver Behnan ŞAPOLYO ‘nun eserinin haricinde Türkiye Cumhuriyeti devrinde İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliğinde Askeri Ateşe olarak bulunan Yüzbaşı H.C.AMSTRONG, “MUSTAFA KEMAL” adlı eserinde (Fransızca tercümesi, Paris 1933) hiçbir kaynak göstermeden bu çiftlik hayatından değişik şekillerde bahseder ve Mustafa Kemal’i kötüler. Şöyle ki eserinde:
—“(S: 15-16), ÇİFTLİK HAYATINA ALIŞAN MUSTAFA KEMAL’İN ANNESİNE İSYAN ETTİĞİNİ, ÇOBAN VEYA ÇİFTLİK BEKÇİSİ VE İŞÇİSİ OLARAK KALMASINA ANNESİNİN ŞİDDETLE KARŞI KOYDUĞUNU VE BÖYLECE SELANİK’E OKULA GÖNDERİLDİĞİNİ İDDİA EDER.”
Hiçbir kaynak zikredilmeden hazırlanan bu eser, Mustafa Kemal’i “BİR DİKDATÖR” olarak da kötülemek isteyen İngiliz Yüzbaşısının hayallerinin mahsulüdür. Kendisi de yaygın olan bu kanaati silebilmek için, kitabın önsözüne şu sözleri koymuştur:
—“SIK SIK BANA ŞU SUAL SORULDU: BU KİTAPTAKİ İKTİBASLAR, FIKRALAR VE MUHAVERELER HAKİKAT MİDİR, YOKSA HAYAL MAHSÜLÜMÜDÜR? HEPSİ DE, EHEMMİYETSİZ OLANLAR HARİÇ , BANA MUSTAFA KEMAL TARAFINDAN VERİLMİŞTİR VEYA DİKKATLE TETKİK EDİLMİŞ VE DEĞERLENDİRİLMİŞ ŞİFAİ KAYNAKLARDAN VE VESİKALARDAN GELMEKTEDİR.”
H.C.AMSTRONG, bunları kitabına naklederken “SERBESTÇE” hareket ettiğini de kaydederek, elde edebilmiş olduğu bilgileri de “KAT’İYETLE” sadık kalmadığını itiraf eder. (“BOZKURT” adlı eseri KADIKÖY 4. SULH CEZA MAHKEMESİ’NİN 31.01.1997 TARİH VE 1997/23 MÜTEFERRİK NO’LU KARARINA GÖRE 5816 SAYILI KANUNA AYKIRI BULUNAN KISIMLAR ÇIKARILMIŞTIR.)
İzninizle, konuyu daha fazla dağıtmamak adına Ulu Önderimiz ve Ebedi Cumhurbaşkanımız GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ‘ün Vakit Gazetesindeki (1922) Tarla bekçiliği ile ilgili olarak Falih Rıfkı ATAY ‘ın “Çankaya” adlı eserinden bir anekdotla noktalamak istiyorum.
Devlet Başkanlığı zamanında bir misafiri bu tarla bekçiliği hikayesine (S:18):
—“Aman efendimiz… Yollu estağfurullah a… benzer, bir inanamazlık göstermesi üzerine:
-…”EVET ÖYLEDİR. BENDE HERKES GİBİ DOĞDUM, BÜYÜDÜM. DOĞUŞUMDA BİR AYRILIK VARSA TÜRK OLUŞUMDAN İBARETTİR.” Demiştir.
BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALIN. EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR.