O zamanki Çankaya’da üstteki bu mütevazı, bu gösterişsiz binanın taş duvarları arasında bir tarih yaratılmıştı. Büyük Zafer’den sonrada Gazi Mustafa Kemal Paşa yine bu binada ikamet etmekteydi. Köşkün en beğendiği yeri kendisinin bizzat tanzim ettiği Havuzlu Salondu. Yaz mevsimi içinse bahçesine geniş bir çadır kurulmuştu. Gazi Mustafa Kemal Paşa ile eşi Latife Hanımefendinin en büyük zevklerinden biri de Çankaya civarında yaptıkları yürüyüşlerdi. Bu yürüyüşler sıralarında bir baston alırlar, nöbetleşe kullanırlardı. Zamanla köşkün arkasındaki uzun yol tanzim edilmiş, iki sıra halinde meyve ağaçları kireçlenmişti. Bazı akşam üstleri bu uzun yolda genç bir kadının gezindiği de görülürdü…
Türk yazar, gazeteci Fatma Nezihe Araz’ın “Mustafa Kemal’le 1000 Gün” adlı eserinde -İkinci İzmir Birlikteliği- başlığı altında şu bilgiler verilmektedir: …
”11 Kasım 1923 günü Çankaya’da öğle yemeğinden sonra Mustafa Kemal, arkadaşlarına biraz yürümek istediğini söyledi. Salih (Bozok), Recep Zühtü ve Kılıç Ali emri alınca hemen Gazi ile birlikte bahçeye çıktılar. Ankara sonbaharının ılıman, hafif sisli, güzel bir günüydü. Açıkhava hepsine iyi gelmişti. Gazi, bastonuna dayanarak iki adım önden yavaş yavaş yürüyordu. Belki de evde sofrada bir sıkıntı hissetmiş ama ortalığı ayaklandırmamak için söylememişti. Bunu birçok defa yapmıştı çünkü. Ne ki biraz yürüdükten sonra dayanamayarak yolun bir yerinde bastonuna dayandı ve durdu:
…”Çocuklar ben iyi değilim galiba,” dedi. Alnı terden pırıl pırıl olmuş, yüzünün bütün kanı çekilmişti. Başta yaver Salih olmak üzere üç arkadaşı da son derece telaşlandılar. Gazi, Kılıç Ali’nin, …”Koluma girin Efendim,” teklifini reddetti, bir alçak duvara oturdu, bastonuna dayandı ve
…”Merak edilecek bir şey yok,” dedi ve …”Yorgunluktan olacak.”
Doktor çağıralım teklifini reddediyor, arkadaşlarının telaşından sıkılıyordu:
…”Ortalığı ayağa kaldırmayın,” diye emirler veriyordu ama rengi bembeyazdı, dudakları morarmıştı.
Haber, durumu uzaktan gören personelden biri tarafından Hanımefendiye ulaştırıldı. Latife koşarak bahçeye geldi ve hemen durumu ele aldı. Mustafa Kemal ona da bir şeyi olmadığını söylüyor, bu telaşlardan iyice sıkılıyordu. Latife Hanımefendi ise isyan etmişti adeta:
…”Ne demekti işi büyütmeyiniz?”
Mustafa Kemal, köşke girmiş, hemen yatağına yatırılmış, Doktor Refik (Saydam) acele köşke çağırılmıştı. Herkes aşağı katta korku içinde bekleşiyordu… (Not: Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar. II, 1973, Sf: 722,726’da: …”11 Kasım 1923’te Atatürk’ün, Çankaya’da, öğle yemeğinden sonra –göğsünde ve sol kolunda şiddetli ağrı ile seyreden- bir koroner spazmı geçirmesi üzerine Dr. Refik Saydam Bey’in tedavisiyle durum normale dönmüştür.”)
Latife, İstanbul’a telefon ettirerek Doktor Neşet Ömer (İrdelp) Paşa’yı Ankara’ya çağırttı. (Not: Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar. II, 1973, Sf: 722,726’da: …”13 Kasım 1923 günü Atatürk’ün, Çankaya’da, öğle yemeğinden sonra –göğsünde ve sol kolunda şiddetli ağrı ile seyreden- bir koroner spazmı geçirmesi üzerine İstanbul’dan Prof. Dr. Neşet Ömer (İrdelp) Bey Ankara’ya çağrılmıştır.)
Refik (Saydam) Bey, …”Mustafa Kemal’in bir kalp spazmı geçirdiğini, olayın hafif atlatıldığını,” söyledi. Neşet Ömer Paşa da yan şeyleri söyleyecekti ertesi günü. Kalp spazmı, istirahat, uyku ve perhiz tavsiyesiyle ve altı gün sonra gazetecilere verdiği bir demeçle tatlıya bağlandı. Not: Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar. II, 1973, Sf: 722,723’de: …” 14 Kasım 1923 günü Prof. Dr. Neşet Ömer (İrdelp) Beyin, İstanbul’dan Ankara’ya gelişi ve Çankaya’da Atatürk’ü muayene etmiştir. Atatürk’ü muayene edişini takiben Ankara’dan İstanbul’a dönen Prof. Dr. Neşet Ömer (İrdelp) Bey’in gazetecilere demecinde, …”Gazi Paşa, çok çalışmadan dolayı biraz yorgunluk belirtileri göstermişlerdir; fakat 6 günlük bir istirahatten sonra tamamıyla sağlığına kavuşmuştur. Bu sebeple kendisinin rahatsızlığı “anjin döpuatrin” ve benzeri bir hastalık değildir. Gazi Paşa’nın rahatsızlığına tıp terminolojisinde “yorgunluk” denir.”)
Doktorların verdiği “hafif bir perhiz” önerisinin içine tabi içki de giriyordu. Önümüzdeki birkaç günün gerçek bir dinlenme olabilmesi için bu şarttı. Bu spazm olayı Latife Hanımı son derece korkuttu. Uyarının anlamı açıktı. Hiçbir vücut böylesine bir ihmale, aldırmazlığa, uykusuzluğa, yorgunluğa ve gerilime dayanamazdı. Ama bu üzüntülü olayı kullanmak Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın sağlığını ve daha düzenli yaşamayı yoluna kayabilmek mümkündü. Neşet Ömer Paşa, Başbakanla da görüşmüş durumda korkulacak bir şey olmadığını ona da bildirmişti. Teşhis kesindi, “AŞIRI YORGUNLUK!” (Not: Atatürk Tamim Telgraf ve Beyannameleri IV. 1964, Sf:516’da; …”19 Kasım 1923 günü Atatürk’ün, Halk Partisi Başkanlığı’na vekâlet etmesi için İsmet Paşa’ya yazısında: …”Halk Partisi Genel Başkanlığı ile fiilen uğraşmaya bugünkü vazifem müsait olmadığından sizi vekil tayin ediyorum.”)
Latife, …”O halde aşırı yorgunluğa karşı yapılacak şey kesin istirahat değil mi?” diye soruyordu.
Buna olumlu bir cevap alan Latife Hanım, Gazi Paşa’yı ziyarete ilk gelenlerden Kılıç Ali Bey’i yatak odasına girme izni vermedi ve ayrıca ziyaretçiler için giriş katına da bir imza defteri koydurttu.
Gerek Kılıç Ali, gerek Salih (Bozok) Bey Neşet Ömer’den izin aldıkları için bu yasağa fena halde öfkelendiler, ama kime ne diyebilirlerdi? Beklemekten yapacak bir şeyleri yoktu. Neyse ki bu bekleyiş o kadar da uzun sürmemişti. Bir sabah Paşa, Latife Hanıma:
…”Niye beni kimse görmeye gelmiyor?” diye sorunca, Latife Hanım:
…”Geliyorlar Paşam ama ben onları odanıza çıkarmıyorum. Aşağıda ziyaret defterini imzalıyorlar,” deyince Gazi Paşa hem şaşırdı, hem öfkelendi:
…”Ben onlardan yorulmam Latife!” diye öfkesini açıkladı ve …”Yoksa benim, bana söylenmeyen bir hastalığım mı var?” diye sordu.
Yasak o gün kalkmış, ziyaret defteri kaldırılmıştı. Yaverlerine Gazi Paşa emir veriyordu şimdi kimi görmek istiyorsa köşke çağırtıyordu. Durum eski günlere dönmek üzereydi… (Bakınız: Dünya Yayınları, 7. Baskı, Haziran 1998, Sf:164)”
Gerek Sayın Araz’ın eserinden, gerekse Hasan Rıza Soyak’ın hatıralarından anlaşıldığı üzere Atatürk, 11 Kasım 1923 günü Çankaya’da öğle yemeğinden sonra –göğsünde ve sol kolunda şiddetli ağrı ile seyreden- bir koroner spazmı geçirmiş, çok çalışmadan dolayı biraz yorgunluk belirtileri göstermişlerdir; fakat 6 günlük bir istirahatten sonra tamamıyla sağlığına kavuşmuştur.
Atatürk’ün bahsi geçen istirahat günlerinde Latife Hanımın rahatsızlanan eşine ilgisi takdire şayandır kuşkusuz. Ancak, Türk Spor Vakfı ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Üyelerinden Spor yazarı ve Araştırmacısı Halûk San imzalı “Belgeleri ile Türk Spor Tarihinde Atatürk” adlı eserin 72-73’ncü sayfalarında verilen bilgiler bir o kadar şaşırtıcıdır:
…”İzmir’in en eski Türk Kulüplerinden biri olan Altay, Kuruluşu dolayısıyla yayınlanan ‘İzmir-Altay-1914-Spor Tarihi’ adlı kitaptan şu iki değerli bilgiyi öğrenmekteyiz: “Altay 1923 yılında atletleri, bisikletçileri ve futbolcuları ile Ankara’ya örnek bir seyahat yaptılar. Bu seyahat, devlet büyüklerimizde çok iyi ve olumlu izlenimler bıraktı. Ata ile Altay’ın ilk tanışını Danyal Akbel şöyle anlatıyor: —“16 Kasım 1923 Cuma gecesi (!)Karpiç Lokantasında Altaylılar toplu halde yemek yiyorlardı. Bir ara heyecan kasırgası esti. Gazi Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa oraya geldiler. Yemekte Altaylıların giyimi, nezaketi Ata’nın dikkatini çekti. Bir ara futbolcu Hasan Yanık, Aydın Efesi ve Zeybek oynadı. Atatürk onu yanına çağırttı, daha sonra kaptanımız Hamit Aslan’ı da masasına davet ederek Altay için iltifatkâr sözler söyledi. Atatürk ve İsmet Paşa ile Altay’ın ilk tanışması böyle oldu. (Bakınız: Halûk San, “Belgeleri ile Türk Spor Tarihi (Cilt I)”, Türk Spor Vakfı Yayınları: 2, 1981, Sf:72-73)”
Türk yazar, gazeteci Fatma Nezihe Araz’ın “Mustafa Kemal’le 1000 Gün” adlı eserine kaldığımız yerden devam edelim: …”Yasak o gün kalkmış, ziyaret defteri kaldırılmıştı. Yaverlerine Gazi Paşa emir veriyordu şimdi kimi görmek istiyorsa köşke çağırtıyordu. Durum eski günlere dönmek üzereydi.
O zaman Latife Hanım, Neşet Ömer’in de yardımıyla Mustafa Kemal’i ikna etti ve İzmir’e “tebdil-i havaya” gitme önerisini kabul ettirdi.
Böylece karı-koca daha önce de olduğu gibi, birkaç gün İzmir’de baş başa kalacaklar ve Latife sevgili Paşasına “prevental bir istirahat” imkânı sağlayacaktı. Başbakan İsmet Paşa’ya, Halk Partisi Başkanlığı’na vekâlet etmesi için bir yazı yazılmış, yol hazırlıkları yapılmış, 21 Kasım’da T.B.M.Meclisi’nde Mustafa Kemal’e “İstiklal Madalyası” (yeşil-kırmızı renkli) verilmiş, sonunda 2 Ocak 1924 günü İzmir’e hareket edilmişti. (Not: “Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Latife Hanımla beraber Ankara’dan İstanbul’a hareket tarihini ‘31 Aralık 1923’ olarak vermiştir. Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar II, 1973, Sf:723 / Sadık Karaöz, “Atatürk Manisa’da” 1969, Sf:15’de bu tarih ‘1 Ocak 1924’tür.)
Mustafa Kemal bu “prevental bir istirahat” önerisini gerçi kabul etmiş gibi görünüyordu ama anladığımız kadarıyla İzmir programı hakkında düşündükleri vardı. Büyük Nutuk’un 2. cildinde ve 845. sayfasında bu İzmir gezisini Gazi şöyle anlatır:
-…”1924 yılı başında, büyük çapta bir ordu harp oyunu yapılması kararlaştırılmıştı. Bu harp oyununu İzmir’de yapacaktık. Bu münasebetle 1924 yılı Ocak ayı başında İzmir’e gittim ve orada iki ay kaldım.”
Aslında, Muammer Bey’in Göztepe’deki evinde konukluk süresi 53 gündür, geri kalan günler yolculukla geçmiştir. (Not: Sadık Karaöz, “Atatürk Manisa’da” 1969, Sf:15’de Atatürk’ün Latife Hanımla beraber Ankara’dan İzmir’e geliş tarihi ‘2 Ocak 1924’tür.)
Latife Hanım ve Gazi bu süre içinde İzmir’de neler yaptılar?
Kısaca göz gezdirir ve o günlerin üstünden bir kanat vuruşuyla geçersek program 8 Ocak 1924 günü Işıklar Köyü’nde kız ve erkek okullarını ziyaret ve köylülerle görüşmeyle başlıyor. Sonra İzmir Belediyesini ziyaret, İnönü Zaferinin üçüncü yıldönümün kutlama, İzmir’de halk arasında çeşitli gezintiler, Hilali Ahmer (Kızılay Cemiyeti’nin) fahri başkanlığını kabul, Sanat okullarını ziyaret, Ankara’da gündeme gelen ve telgrafla Paşaya ulaştırılan halifelik sorunu, çözüm yolları, Mersinli’ye gezinti, İstanbul gazetecilerini kabul, Onlar (İstanbul gazetecileri) için verilen yemek davetleri, Türk Ocağı’nı ziyaret, Ayasluğ, Kuşadası, Söke yolculukları sonunda, 10 Şubat günü başlayan 1. Kolordu harp oyunları.
İzmir’e gelen eski Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşayı kabul, Ankara’dan Harp oyunlarını izlemeye gelen İsmet, Fevzi, Kâzım Karabekir Paşalarla, Bahri Baba Tiyatrosu’nda ‘Uçurum’ adlı oyunu seyretme.
Harp oyunlarını bitimi ve komutanlara hitap etme…
Bütün bu saydığımız yerlerde yapılan konuşmalar, her yerde, her fırsatta halkla sohbetler ve Göztepe’deki eve gelen özel konuklar, özel sohbetler, davetler ve ziyafetler. Ve 23 Şubat günü İzmir’den Ankara’ya dönüş. (Bakınız: Sf:165)”
Okunduğu üzere Sayın Araz, Atatürk’ün Latife Hanımefendi ile İzmir’deki ikinci birlikteliğinin geçtiği günler içerisinde daha önce Ankara’da yaşanan sağlık problemine hiç değinmemiştir. Hasan Rıza Soyak ise eseri Atatürk’ten Hatıralar II, 1973, Sf:724’de: …”Prof. Dr. Neşet Ömer (İrdelp) Bey’in Atatürk’ün sağlığı hakkında kamuoyuna açıklanan raporundan söz etmiş ve …”2 Şubat 1924 günü, Halen Cumhurbaşkanı Hazretleri’nin tamamen sıhhatte bulunduklarını bildirir bu rapor takdim kılındı” bilgisi paylaşılmıştır.
Şimdi dilerseniz Latife Hanımefendinin aldığı tüm tedbirlere rağmen, Türk siyasetçi, Spor yöneticisi (Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün 14. Başkanı) Danyel Akbel’in anılarına göre Atatürk’ü hasta yatağından kaldırıp, 16 Kasım 1923 Cuma gecesi İsmet İnönü ile birlikte Karpiç Lokantası’na gittiğini ve orada Altay Spor Kulübü ile ilk tanışmalarını aktaran Halûk Sun’ın eserine geri dönelim:
…”Danyel Akbel: (…) 20 Kasım 1923 gecesi Anadolu lokantasında Altay kafilesine bir yemek verildi. Bu ziyafette pek çok devlet büyükleri vardı. Benim hatırımda kalanlar şunlardı: Milli Müdafaa Vekili Kâzım Karabekir Paşa, Maarif Vekili Sefa Bey, Adliye Vekili Seyyit Bey, Mübadele ve İskân Vekili Necati Bey, TBMM Reis Vekili Sabri Bey, Saruhan Mebusu Celâl Bayar ve Vasıf Bey, Kütahya Mebusu Hamdullah Suphi Tanrıöver, Siirt Mebusu Mahmut Bey, Bozok Mebusu Şükrü Kaya, İzmir Mebusu Rüştü Öktem, Muhafız Tabur Komutanı İsmail Hakkı Tekçe.
Kulübün kurucusu Vasıf Çınar Bey nutuk irat ettiler. Burada Alsancak stadının Altay kulübüne devri için ricada bulundu ve sporcuları devlet büyüklerine tanıttı.”
Vasıf Çınar Bey’in yemekteki konuşması şöyledir: …”İzmir’de sporun gelecekte inkişafına neden olmak üzer firari Rumlar’dan kalıp halen sahipsiz bir halde bulunan İzmir’deki spor sahasını (Alsancak Stadı) Altay Spor Kulübüne devri için Vekillerden ziyafette hazır bulunan dört zata dönerek: bu hafta heyeti vekillerce bir karar verilmesini rica ederim.”
Yıl 1925 ve 1926 – Atatürk, İzmir’in en eski Türk spor kulübü olan ve 1912 yılında semtinin ismi altında kurulan, o zamanlar “Karşıyaka İdman Ocağı” bugünkü adıyla da “Karşıyaka Spor Kulübü” ve kısaca (K.S.K) iki kez ziyaret etmiştir.
İlk kez, 13 Ekim 1925 günü şeref verdikleri Karşıyaka Spor Kulübünü hatıra defterine Atatürk şunları yazmışlardır: …“13 Teşrin-i Evvel 1925 Karşıyaka Spor Kulübünde karşı karşıya bulunduğum gençlik iftihara şayandır. Bu gençlik muvacehesinde (karşısında) istikbalin kuvveti ne kadar bariz görülmektedir. Gazi Mustafa Kemal”
Atatürk’ün ikinci kez yanlarında Başvekil İsmet (İnönü), Hariciye Vekili Dr. Tevfik Rüştü (Aras), Ferik Fahrettin (Altay) Paşa ile birlikte 24 Haziran 1926 günü ziyaret etmişlerdir. Karşıyaka Spor Kulübü’nün hatıra defterine ilk ziyaretlerinde yazdıkların hemen altına şu sözleri eklemişlerdir:
-…”24 Haziran 1926, Bu defaki ziyaretimde geçen aylarda masruf mesai ve himmetin kıymetli asarını gördüm. Teşekkür ve tebrik ederim. Gazi M. Kemal” Ve Atatürk’ün imzasının altında da şu üç imza bulunmaktadır: “Ferik Fahrettin – İsmet – Doktor Tevfik Rüştü”
Atatürk’ün İzmir’de Altay Kulübünü ziyareti de şöyle anlatılmaktadır: …”14 Ekim 1925 günü Altay için müstesna bir gündü. Büyük kurtarıcı Atatürk İzmir’i şereflendirdiler ve Altay Kulübünü ziyaret ettiler.
Kordondaki Türkocağındaki binada Altay’ın 9 Eylül kupasını gören Atatürk: …”Aferin çocuklar, kupa da kazanmışlar.” İltifatkâr sözleri ile Altay’ın faaliyetini takım kaptanı Hamit Aslan’dan sordu, aldıkları cevaptan memnun oldu.
Daha sonra Atatürk Kulüp defterine şunları yazdı: …”14 Ekim 1925, Altay Spor Kulübünde tanıdığım Gençlik iftihara şayandır.Bu gençlik muvacehesinde (karşısında) istikbalin kuvveti ve saadeti en bariz görülmektedir. Gazi Mustafa Kemal” (Bakınız: Halûk San, “Belgeleri ile Türk Spor Tarihinde Atatürk” 1981, Sf:69…73)
İki yıl önce Ege seyahatim sırasında İzmir’deki bir sahafta Aralık 2017’de yayımlanan Hüsnü Tekeşin imzalı “Nerelisiniz? Karşıyakalı!” adında bir eserle tanışmıştım. Eserin 278’nci sayfasında; …“Büyük Gazi’miz ”in güzel Karşıyaka’mıza ve Karşıyaka Spor Kulübü’müze yapmış oldukları ziyaretin 92. Yıldönümü kutlu olsun!” yazmaktaydı. Süratle sayfalarına göz attıktan sonra satın almıştım:
…”Kaf Sin Kaf taraftarının “Herkese nasip olmaz o büyük forma, değerini bilerek oyna…”tezahüratı lafügüzaf değildir.
Karşıyaka Spor Kulübü’müzün armasındaki ay yıldızımız bizzat Atatürk’ün emri ile armaya eklenmiş ve Ebedi Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ay yıldızla onurlandırdığı ilk ve son spor kulübü Karşıyaka Spor Kulübü olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk cumhurbaşkanı olan Gazi Mustafa Kemal Paşa’mızın, Atatürk’ümüzün cumhurbaşkanı olduktan sonra yaptıkları ilk spor kulübü ziyareti Karşıyaka Spor Kulübü’müze yapmış oldukları 13 Ekim 1925 tarihli ziyaret olmuştur.
Gazi Paşa’mızın Karşıyaka Spor Kulübü’müze yapmış olduğu bu ilk ziyaretin gazetelerdeki yansımasını araştırırken üç habere ulaştım. “Anadolu”, “Yenigün”, “Yanıkkurd” ve Hâkimiyet-i Milliye”adlı gazetelerde yer alan bu haberleri Karşıyaka Spor Kulübü’müz ve Karşıyaka’mız için büyük önem taşıyan bu tarihi günün 92. Yıldönümü için çevirdim. O dönemdeki ruhu ve izlenimleri göstermesinden dolayı Arap harflerinden Latin harflerine transkript ettiğim bu haber metinlerinde sadece küçük düzeltmeler yaptım, özellikle konuyla bağlantısı zayıf olan bazı kısımları da çevirdiğim metne eklemedim. Ayrıca bazı kelimelerin anlamlarını parantez içinde vermekle yetindim ama çoğunlukla yazımındaki özüne dokunmadım.
“Anadolu gazetesi 14 Teşrin-i Evvel 1341 (Ekim) 1925:
(…)Gazi Paşa Hazretleri’nin Dünkü Ziyaretleri;
Muhterem Reis-i Cumhurumuz Türk Ocağı’nı ziyaret ettikten sonra Karşıyaka’ya geçerek belediye dairesini, merhum ve mağfur valide-i mükerremelerinin (saygı değer validelerinin) ebedi istirahatgahını, (Karşıyaka) Spor Kulübü’nü ziyaret etmişler ve bedehu motorla muavedet buyurmuşlardır (geri dönmüşlerdir).
(…) Gazi Türk Ocağı’nda;
Reis-i Cumhur Hazretleri dün öğleden sonra saat dört buçukta İş Bankası Müdürü Firuz Bey’in riyasetindeki hey’eti kabul buyurarak iltifat eylemişlerdir. Saat beşe beş kala Naim Palas’dan Türk Ocağına yaya olarak teşrif buyurulmuş ve refakatlerinde Büyük Millet Meclisi Reis-i Muhteremi Kazım Paşa, Fahrettin Paşa Hazretleriyle Rize Mebusu Fuad, Kütahya Mebusu Nuri, Başkâtip Tevfik, Ser Yaver Rûsuhi Beyler vardı. Türk Ocağının Ocak Reisi Aziz Bey Ocak namına Gazi Paşa Hazretlerine arz-ı hoşâmedî (karşılama töreni) eylemiş ve Ocak dâhilinde Ocak hey’et-i idaresi ve Altay İdman Yurdu tarafından alkışlarla karşılanmıştır. Bu sırada İzmir Musukî Yurdu gençleri tarafından terennüm edilen marşı çalınıyordu.
(…) Muğla Heyetini Kabul;
Paşa Hazretleri Ocağın üst katında biraz istirahat buyurduktan sonra Muğla’dan arz-ı ta’zimat (saygılarını sunmak) için gelen Muğla Belediye Heyeti namına Reis Vekili Hamid Cemal, Hafız Sabri, Muğla Türk Ocağı Reisi, Sıhhiye Müdürü Hasan Ali, Muğla Tayyare Cemiyeti Hey’et-i İdaresi ve Muğla Cem’iyyât-ı MuhtelifesiHey’etleri namına İskender Efendi, Türk Ocağı namına Muhtar Beylerden mürekkep Türk Ocağı heyeti kabul buyurarak vaki olan davetlerini imkân ve fırsat bulduğu anda kabul ile Muğla’yı ziyaret edeceklerini kabul buyurdular.
(…) Ganbotta (Gambotta: Yapısı küçük olmakla beraber, nispeten ağır toplarla donanmış harp gemisi);
Gazi Hazretleri maşiyen Naim Palas Oteli önünde demirli bulunan İzmir Filosuna mensup gambota rakip olunmuşlardır.
Burada Büyük Millet Meclisi Reis-i Kazım Paşa Hazretleri Reis-i Cumhur Gazi Paşa Hazretlerinden müsaade talep ederek gambotda, Ordu Müfettişi Fahrettin Paşa Hazretleriyle, Mebûsân-ı Kiram Vali Paşa, Halk Fırkası Müfettişi Sadreddin Bey ve daha bazı zevata veda ettikten sonra sahildeki ahalinin yaşa nidaları arasında ganbot Karşıyaka’ya müteveccihen (yönelerek) hareket etmiştir.
Motorbota esnâ-yırükûbda (binme anında) bir müfreze-i askeriye resmi selamı ifâ ettiği ve esna-yı raddede Sakız ve İsa Reis ganbotları güvertelerinde ihtiram olan bahriyeliler tarafından rasime-i selam ifâ etmiştir.
Karşıyaka İskelesi karibinde (yakınında) Karşıyaka Spor Kulübü’ne ait gençlerin idare ettikleri iki motor botun tarafına geçerek iskeleye kadar ilerlemişler ve üç defa “Yaşa” diye bağırmışlardır.
Esna-yırahde Karşıyaka vapuru düdükle selamlamış müfreze-i bahriye resmi selamı ifa etmekteydi.
(…) Gazi Paşa Karşıyaka’da;
Karşıyaka Belediye Re’isi Muhteremi Fikri Bey’le beraber hey’et-i belediye, Reis-i Cumhur Hazretlerini iskeleden istikbal etmiş ve Paşa Hazretleri yaya olarak Karşıyaka’ya daire-i belediyesini teşrif etmişlerdir.Karşıyaka halkının sürûr (mutluluk) ve ibtihacı (sevinci) gayr-i kabil tasvir bir derecede idi. Reis-i Cumhur Gazi Paşa Hazretlerinin ta’kib ettikleri caddenin iki tarafı hınçla hınç halkla dolmuş bulunuyordu. Ahali büyük münciyilâyenkat’ı (kesintisiz) alkışlamakta ve kendilerini ta’kip eden izciler de milli marşlar terennüm etmekte idiler.Paşa Hazretleri Karşıya Belediye dairesini teşrifle bir müddet istirahat ettikten ve gelen limonatayı içtikten sonra Karşıyaka Belediye a’zasından Agâh Beyle hasbı-hal etmişlerdir.“Bir Gencin Nutku,Daire-i belediyeden çıkarken Nevzad Ekrem Bey’in mahdumu tarafından Reis-i Cumhur Hazretlerine ithafen atideki nutuk okunmuştur:
…”Yüce Gazi’miz, Karşıyaka’mıza hoş geldiniz. Bizler Gazi’mizi aramızda görmekle mes’ud ve bahtiyarız. Büyük Gazi Paşa’mız bundan dört sene evvel Karşıyaka’nın güzel sahilleri Yunan palikaryalarının kirli ayaklarıyla çiğnenirken onların (zito) diye çıkardıkları boğuk sesler biz mini minilerin ruhunda derin yaralar açıyordu. Mekteplerimizi kapamışlar, mukaddesatımızı çiğnemişler, hasretiyle yandığımız sevgili bayrağımızı parçalamışlardı. Ve o artık gözlerde değil kalplerde yaşıyordu. Yüksek dehanız hiçten harikalar yaratarak bize bugünleri gösterdi.
Düşmandan intikamımız alındı. Fakat Büyük Paşa’mız, henüz aramızda yaşayan düşmanlar daha duruyordu. Bunlar düşmandan da daha tehlikeli idi. Sayenizde onları da çiğneyerek batıl itikatlara isyan ettik.
Huzurunuzda duran yarının adamları olacak biz yavrular çizdiğiniz medeniyet ve irfan yollarında hayatımızın sonuna kadar yürümeye akdettik. Paşa var ol! Milletin gözbebeği Gazi’miz.”
(…) Gazi Paşa’nın Cevapları;
Gazi Paşa Hazretleri kısa bir cevapla buyurdular ki:
-…”Sizler bugünlerden daha mesud günler yaşayacaksınız. Siz bizim göremeyeceğimiz yüksek saadetlere nail olacaksınız. Teşekkür ederim.”
(…)Merhume Validelerinin Medfenlerinde;
Otomobillerine rakiben maiyetleri ile beraber Osman Paşa Camii Şerifi haziresinde medfun olan merhum valideleri (Zübeyde Hanım) Hanımefendi Hazretlerinin kabrini ziyaret ederek Karşıyaka Belediyesi tarafından kendi namlarına ihzar olunan çiçek çelengini mezar taşının üzerine vaz eylemişlerdir (bırakmışlarıdır).
(…) Karşıyaka Spor Kulübü’nde:
Paşa Hazretleri oradan Karşıyaka Spor Kulübü’nü ziyaretle bir müddet oturmuşlar ve divarlarda (duvarlarda) asılı olan spor resim ve baraklarını temaşa (hoşlanarak bakıp seyrettikten) buyurduktan sonra kulüp de takdim kılınan hatıra defterine âtideki ibareyi yazmak lütfunda bulunmuşlardır:“13 Teşrin-i Evvel 1925 Karşıyaka Spor Kulübünde karşı karşıya bulunduğum gençlik iftihara şayandır. Bu gençlik muvacehesinde (karşısında) istikbalin kuvveti ne kadar bariz görülmektedir. Gazi Mustafa Kemal”
“Yenigün gazetesi14 Teşrin-i Evvel 1341 (Ekim) 1925:
(…) Büyük Gazi’miz Karşıyaka’da;
Büyük Gazi’miz Karşıyaka’da bir müfreze-i bahriye tarafından İskelede selamlanmıştır. Belediye Re’isi Fikri ve Belediye Meclis A’zaları Beyler Muhterem Cumhur Re’isimizi yine iskelede karşıladılar. Caddeleri dolduran halkın mütemadi alkışları arasında mâşiyen (yürüyerek) belediyeyi teşrif buyurmuşlardır. İskeleden Belediyeye kadar Karşıyaka’nın umum mekteb talebeleri ve izcileri Büyük Gazimiz şereflerine güzel marşlar terennüm etmekte idiler. Gazi’miz daire-i belediyede bir müddet istirahat ve Belediye A’zasından Agâh Beyle biraz hasbihal etmişler ve daire-i belediyeden çıkarken Nevzad Ekrem Bey’in mahdumu Reis-i Cumhur Hazretlerine ithafen atideki nutku okumuştur:
…”Yüce Gazi’miz, Karşıyaka’mıza hoş geldiniz. Bizler Gazi’mizi aramızda görmekle mes’ud ve bahtiyarız. Büyük Gazi Paşa’mız bundan dört sene evvel Karşıyaka’nın güzel sahilleri Yunan palikaryalarının kirli ayaklarıyla çiğnenirken onların (zito) diye çıkardıkları boğuk sesler biz mini minilerin ruhunda derin yaralar açıyordu. Mekteplerimizi kapamışlar, mukaddesatımızı çiğnemişler, hasretiyle yandığımız sevgili bayrağımızı parçalamışlardı. Ve o artık gözlerde değil kalplerde yaşıyordu. Yüksek dehanız hiçten harikalar yaratarak bize bugünleri gösterdi.
Düşmandan intikamımız alındı. Fakat Büyük Paşa’mız, henüz aramızda yaşayan düşmanlar daha duruyordu. Bunlar düşmandan da daha tehlikeli idi. Sayenizde onları da çiğneyerek batıl itikatlara isyan ettik.
Huzurunuzda duran yarının adamları olacak biz yavrular çizdiğiniz medeniyet ve irfan yollarında hayatımızın sonuna kadar yürümeye akdettik. Paşa var ol! Milletin gözbebeği Gazi’miz.”
Gazi Paşa Hazretleri kısa bir cevapla buyurdular ki:-…”Sizler bugünlerden daha mesud günler yaşayacaksınız. Siz bizim göremeyeceğimiz yüksek saadetlere nail olacaksınız. Teşekkür ederim.”
Burada otomobillerine rakiben maiyetleri ile beraber Osman Paşa Camii Şerifi haziresinde medfun olan merhum valideleri (Zübeyde Hanım) Hanımefendi Hazretlerinin kabrini ziyaret ederek Karşıyaka Belediyesi tarafından kendi namlarına ihzar olunan çiçek çelengini mezar taşının üstüne koymuşlardır.
Badehu Gazi Paşamız Karşıyaka Spor Kulübü’nü ziyaret ve oradaki spor ve resim ve bayraklarını temaşa buyurduktan sonra kulübün hatıra defterine yazdıkları: …“Fi 13 Teşrin-i Evvel 1925 Karşıyaka Spor Kulübünde karşı karşıya bulunduğum gençlik iftihara şayandır. Bu gençlik muvacehesinde (karşısında) istikbalin kuvveti ne kadar bariz görülmektedir. Gazi Mustafa Kemal”
Bilahare otomobillerle iskeleye gelindi ve halkın (Yaşa Büyük Gazi) alkışları arasında motora rakip olarak avdet eylemişlerdir.”
“Yanıkyurd gazetesi14 Teşrin-i Evvel 1341 (Ekim) 1925:
(…) Gazi Paşa’mız Karşıyaka’da, “Validelerinin mezarına çelenk vaz’ eyledi” (bıraktı);
Kısm-ı mahsusumuzda münderiç olduğu vechle hazır bulunduktan sonra rükûblarına tahsis edilen bir motorla Karşyaka’yı teşrif buyurmuşlar ve iskeleden belediye dairesine kadar maşiyen gelmişlerdir.
Belediye dairesinde mübeccel Reis-i Cumhurumuza belediye heyeti takdim edilmiş ve müşârün-ileyh (adı geçen) dairede bir müddet istirahat ettikten sonra çıkmışlardır. Belediye dairesi önünde Karşıyaka Ankara Mektebi talebesinden bir efendi mü’essir (etkileyici) bir nutuk irâd etmiş ve Paşa Hazretleri bu talebeye iltifat ile teşekkür etmişlerdir.
Bundan sonra Gazi Paşa’mız otomobillerine binerek merhum validelerinin mezarından Karşıyaka Spor Kulübü’nü teşrif ile bir müddet kalmışlar ve Kulüp defterine spor hakkında takdirkâr bir cümle yazdıktan sonra Naim Palas’ta belediye tarafından şereflerine keşide olunan ziyafette bulunmak üzere motorla avdet buyurmuşlardır.
Gazi Paşa Hazretleri ziyafeti müte’akıp Karşıyaka’daki Kız Muallim Mektebinde şereflerine tertip olunan müsamerede bulunmak üzere Karşıyaka’yı teşrif edeceklerdi.”
“Hâkimiyet-i Milliye gazetesi, 15 Teşrin-i Evvel 1341 (Ekim) 1925:
Gazi Paşa’nın Karşıyaka Spor Kulübü’nü ilk ziyaretleri ve Kulübün Şeref Defterine yazmış oldukları yazı hakkındaki Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin “Büyük Reis Karşısında Gençlik” başlığı ile verdiği 15 Teşrin-i Evvel 1341 (15 Ekim 1925) tarihinde yayınlanan haberi… (Bakınız: Hüsnü Tekeşin, “Nerelisiniz? Karşıyakalı!” İzmir/Aralık 2017,ISBN: 978 -605-245-980-5, Sertifika No: 166609)
Büyük Gazi’miz ”in güzel Karşıyaka’mıza ve Karşıyaka Spor Kulübü’müze yapmış oldukları ziyaretin 94. Yıldönümü kutlu olsun Efendim.